Tureng - help us - Anglais Turc Phrases

Historique

	Anglais	Turc
1	help us	bize yardım edin	interj.
	The United States has helped us in the past, and we in turn must therefore, of course, help the United States now. ABD geçmişte bize yardım etti ve bu nedenle biz de elbette şimdi ABD'ye yardım etmeliyiz. Help us, help the Galicians. Bize yardım edin, Galiçyalılara yardım edin. Can't you see Tom is here to help us? Tom'un bize yardım etmek için burada olduğunu göremiyor musun? Tom didn't have to help us today. Tom bugün bize yardım etmek zorunda değildi. Is he going to help us? O bize yardım edecek mi? We can't help you unless you help us. Sen bize yardım etmedikçe biz sana yardım edemeyiz. Do we really want Tom to help us? Tom'un bize yardım etmesini gerçekten istiyor muyuz? Why don't you help us? Neden bize yardım etmiyorsun? Tom and Mary are willing to help us. Tom ve Mary bize yardım etmek istiyorlar. You helped us. Bize yardım ettiniz. Tom said he'll help us. Tom bize yardım edeceğini söyledi. Tom would've helped us if we'd asked him. Tom'dan isteseydik bize yardım ederdi. I don't think Tom can help us with this. Tom'un bu konuda bize yardım edebileceğini sanmıyorum. I hope I find someone to help us. Umarım bize yardım edecek birini bulurum. We don't even know if they're planning to help us or not. Bize yardım etmeyi planlayıp planlamadıklarını bile bilmiyoruz. Does Tom intend to help us? Tom bize yardım etmeye niyetleniyor mu? I hope Tom is going to help us. Umarım Tom bize yardım eder. Tom won't be able to help us. Tom bize yardım edemeyecek. Thanks for spending so much time helping us. Bize yardım ederek çok fazla zaman harcadığın için teşekkürler. Tom was the one who helped us. Bize yardım eden Tom'du. She helped us. O bize yardım etti. How did you talk Tom into helping us? Tom'u bize yardım etmeye nasıl ikna ettin? Tom would help us if he could. Tom elinden gelse bize yardım ederdi. I hope I can convince Tom to help us. Umarım Tom'u bize yardım etmesi için ikna edebilirim. I wish we could ask Tom to help us. Keşke Tom'dan bize yardım etmesini isteyebilseydik. Tom came here yesterday morning to help us. Tom bize yardım etmek için dün sabah buraya geldi. No one will help us. Hiç kimse bize yardım etmeyecek. Of course, Tom will help us. Elbette, Tom bize yardım edecek. Tom won't likely help us today. Tom bugün bize yardım etmeyecektir. I knew you wouldn't help us. Bize yardım etmeyeceğini biliyordum. I'll see if Tom is willing to help us. Tom'un bize yardım etmek için gönüllü olup olmadığını göreceğiz. Try to convince him to help us. Onu bize yardım etmesi için ikna etmeye çalış. If you had helped us out it wouldn't have turned out like this. Bize yardım etseydin böyle olmazdı. Tom has decided to help us. Tom bize yardım etmeye karar verdi. Are you sure you can't help us? Bize yardım edemeyeceğinden emin misin? I asked Tom if he would mind helping us. Tom'a bize yardım edip edemeyeceğini sordum. Nobody tried to help us. Kimse bize yardım etmeye çalışmadı. I'm the one who convinced Tom to help us. Tom'u bize yardım etmeye ikna eden bendim. I have to ask him to help us. Onun bize yardım etmesini istemek zorundayım. I have to get them help us. Bize yardım etmelerini sağlamalıyım. It looks like Tom isn't going to help us. Görünüşe göre Tom bize yardım etmeyecek. The government isn't helping us. Hükümet bize yardım etmiyor. I thought you had convinced Tom to help us. Tom'u bize yardım etmeye ikna etmiş olduğunu sanıyordum. How will you convince Tom to help us? Tom'dan bize yardım etmeye nasıl ikna edeceksin? I want to know why you weren't here to help us yesterday. Dün bize yardım etmek için neden burada olmadığınızı bilmek istiyorum. Is it certain that he will help us? Bize yardım edeceği kesin mi? I wonder if Tom would mind helping us tomorrow. Tom'un yarın bize yardım edip etmeyeceğini merak ediyorum. We want Tom to help us tomorrow evening. Tom'un yarın akşam bize yardım etmesini istiyoruz. Tom didn't want to help us, but he did. Tom bize yardım etmek istemedi ama etti. Can you still help us? Hâlâ bize yardım edebilir misin? Tom has promised to help us today. Tom bugün bize yardım etmeye söz verdi. I'd like to thank you for helping us. Bize yardım ettiğiniz için teşekkür ederim. Tom won't be helping us tomorrow. Tom yarın bize yardım etmeyecek. Tom can no longer help us. Tom artık bize yardım edemez. I don't think Tom will help us. Tom'un bize yardım edeceğini sanmıyorum. Tom doesn't need to help us today. Tom'un bugün bize yardım etmesine gerek yok. Tom didn't have to help us. Tom bize yardım etmek zorunda değildi. It was clear that Tom didn't want to help us. Tom'un bize yardım etmek istemediği açıktı. She was kind enough to help us. Bize yardım edecek kadar nazikti. Tom and Mary are here to help us. Tom ve Mary bize yardım etmek için buradalar. I think you should help us. Bence bize yardım etmelisiniz. You need to help us. Bize yardım etmelisin. Unfortunately, he refused to help us. Ne yazık ki bize yardım etmeyi kabul etmedi. Even you would have helped us. Siz bile bize yardım ederdiniz. Will Tom help us? Tom bize yardım edecek mi? Tom has done everything he can to help us. Tom bize yardım etmek için elinden geleni yaptı. We're asking you to help us. Bize yardım etmenizi rica ediyoruz. I wonder if there's a chance Tom will help us. Tom'un bize yardım edeceğine dair bir ihtimal olup olmadığını merak ediyorum. Tom isn't able to help us today. Tom bugün bize yardım edemez. The boys who helped us weren't so young. Bize yardım eden çocuklar o kadar genç değildi. We're really glad you decided to help us. Bize yardım etmeye karar verdiğine gerçekten çok sevindik. I tried to convince Tom to help us. Tom'u bize yardım etmesi için ikna etmeye çalıştım. I hope I can find someone who will help us. Umarım bize yardım edecek birini bulabilirim. Tom says he's willing to help us. Tom bize yardım etmek istediğini söyledi. We're waiting for you to help us. Bize yardım etmeni bekliyoruz. Tom is prepared to help us. Tom bize yardım etmeye hazır. Tom can't help us today. Tom bugün bize yardım edemez. Will you help us now? Bize yardım edecek misin? Tom isn't going to help us today. Tom bugün bize yardım etmeyecek. Surely someone will come today and help us. Kesinlikle bugün biri gelecek ve bize yardım edecek. Let's see if Tom can help us. Tom'un bize yardım edip edemeyeceğine bakalım. I don't know of anyone who can help us. Bize yardım edebilecek birini tanımıyorum. I'll see if Tom can help us. Tom bize yardım edebilir mi diye bakacağım. I don't know how to persuade Tom to help us. Tom'u bize yardım etmesi için nasıl ikna edeceğimi bilmiyorum. Why aren't you planning on helping us? Neden bize yardım etmeyi planlamıyorsun? Tom said he'd be able to help us today. Tom bugün bize yardım edebileceğini söyledi. I know somebody who can help us. Bize yardım edebilecek birini tanıyorum. Tom says he'd be willing to help us. Tom bize yardım etmek için gönüllü olacağını söylüyor. I have to ask Tom to help us. Tom'un bize yardım etmesini istemek zorundayım. I don't believe Tom will help us. Tom'un bize yardım edeceğine inanmıyorum. We really appreciate you helping us. Bize yardım ettiğiniz için gerçekten minnettarız. If anybody can help us, it's Tom. Bize yardım edebilecek biri varsa, o da Tom'dur. We tried to get them to help us. Bize yardım etmeleri için uğraştık. Would you mind helping us? Bize yardım eder misin? Help us. Bize yardım edin. Does Tom intend to help us? Tom bize yardım etmek niyetinde mi? Tom was supposed to help us yesterday. Tom'un dün bize yardım etmesi gerekiyordu. They offered to help us. Onlar bize yardım etmeyi teklif etti. We're asking you to help us. Bize yardım etmenizi istiyoruz. Tom will come back and help us. Tom geri dönecek ve bize yardım edecek. I'd like to know why Tom won't help us. Tom'un neden bize yardım etmeyeceğini bilmek istiyorum. Tom offered to help us do that. Tom bize yardım etmeyi teklif etti. I tried to get them to help us. Bize yardım etmelerini sağlamaya çalıştım. I wonder whether or not Tom can help us. Tom'un bize yardım edip edemeyeceğini merak ediyorum. I thought Tom would try to help us. Tom'un bize yardım etmeye çalışacağını düşündüm. Do you think Tom will be able to help us? Sence Tom bize yardım edebilir mi? Tom said he thought he could help us. Tom bize yardım edebileceğini söyledi. Can you help us or not? Bize yardım edebilir misin, edemez misin? I tried to get you to help us. Bize yardım etmeleri için uğraştım. I don't think Tom is planning to help us. Tom'un bize yardım etmeyi planladığını sanmıyorum. I don't know of anyone who can help us. Bize yardım edebilecek kimseyi tanımıyorum. I need to convince people to help us. İnsanları bize yardım etmeleri için ikna etmeliyim. I knew it was going to be tough to persuade Tom to help us. Tom'u bize yardım etmesi için ikna etmenin zor olacağını biliyordum. I have to ask Tom to help us. Tom'dan bize yardım etmesini istemek zorundayım. I don't think Tom would be able to help us. Tom'un bize yardım edebileceğini sanmıyorum. Tom has promised to help us today. Tom bugün bize yardım edeceğine söz verdi. I want her to help us. Onun bize yardım etmesini istiyorum. Unfortunately, Tom refused to help us. Ne yazık ki Tom bize yardım etmeyi reddetti. I'm glad Tom is going to help us. Tom'un bize yardım edeceğine memnun oldum. I know somebody who can help us. Bize yardım edebilecek birisini tanıyorum. They could not help us. Bize yardım edemediler. I wonder whether Tom can help us or not. Tom'un bize yardım edip edemeyeceğini merak ediyorum. Tom didn't want to help us today. Tom bugün bize yardım etmek istemedi. If Tom had been here, he'd have helped us. Tom burada olsaydı bize yardım ederdi. We've got to get someone to help us. Bize yardım edecek birini bulmalıyız. Too bad Tom wasn't here to help us today. Tom'un bugün bize yardım etmek için burada olmaması çok kötü. Tom wouldn't help us today. Tom bugün bize yardım etmez. Promise me you'll help us. Bize yardım edeceğine bana söz ver. Is he planning on helping us? Bize yardım etmeyi düşünüyor mu? I tried to get her to help us. Bize yardım etmeleri için uğraştım. He was only too glad to help us. Bize yardım etmekten çok memnun oldu. Tom is supposed to be helping us. Tom'un bize yardım etmesi gerekiyordu. We're lucky Tom is here to help us do this. Tom bize yardım etmek için burada olduğu için şanslıyız. You never seem to be interested in helping us. Bize yardım etmekle ilgileniyor gibi görünmüyorsun. Tom was kind enough to help us. Tom bize yardım edecek kadar nazikti. I suggest you help us. Bize yardım etmeni öneriyorum. Tom thought he'd be able to help us tomorrow. Tom yarın bize yardım edebileceğini düşünüyordu. I don't think Tom will be able to help us. Tom'un bize yardım edebileceğini sanmıyorum. Do you plan to help us? Bize yardım etmeyi düşünüyor musun? There's nothing Tom can do to help us. Tom'un bize yardım etmek için yapabileceği bir şey yok. Tom is going to help us, isn't he? Tom bize yardım edecek, değil mi? I convinced everyone to help us. Herkesi bize yardım etmeye ikna ettim. I was hoping Tom would be able to help us. Tom'un bize yardım edebileceğini umuyordum. Promise me you'll help us. Bize yardım edeceğine söz ver. Tom is going to help us today. Tom bugün bize yardım edecek. I know you've helped us. Senin bize yardım ettiğini biliyorum. Tom didn't even try to help us. Tom bize yardım etmeye bile çalışmadı. Tom is here to help us, isn't he? Tom bize yardım etmek için burada, değil mi? Tom is helping us with that. Tom bu konuda bize yardım ediyor. We tried to get them to help us. Bize yardım etmelerini sağlamaya çalıştık. Do you think Tom is planning to help us? Sence Tom bize yardım etmeyi planlıyor mu? Tom will help us tomorrow. Tom yarın bize yardım edecek. I'm glad you're here to help us out. Bize yardım etmek için burada olduğuna memnun oldum. Get them to help us. Bize yardım etsinler. It looks as if Tom won't help us. Tom bize yardım etmeyecek gibi görünüyor. Tom said he thought he could help us today. Tom bugün senin bize yardım edebileceğini düşündüğünü söyledi. I know you helped us. Bize yardım ettiğini biliyorum. Tom is willing to help us again this time. Tom bu defa tekrar bize yardım etmeye istekli. I have to ask him to help us. Ondan bize yardım etmesini rica etmek zorundayım. Tom was kind enough to help us. Tom bize yardım edecek kadar kibardı. It would be useless to try to convince Tom to help us. Bize yardım etmesi için Tom'u ikna etmeye çalışmak yararsız olurdu. I wonder if you'd help us. Acaba bize yardım eder misin? I'm sure Tom will help us. Tom'un bize yardım edeceğine eminim. Are you able to help us at all? Bize yardım edebilir misin? Aren't you here to help us? Bize yardım etmek için burada değil misin? Can you help us out? Bize yardım edebilir misin? You have absolutely no idea how hard it was to convince Tom to help us. Tom'u bize yardım etmesi için ikna etmenin ne kadar zor olduğu hususunda kesinlikle fikrin yok. I wish more people would volunteer to help us. Keşke daha fazla insan bize yardım etmek için gönüllü olsa. Who would want to help us? Kim bize yardım etmek istiyor? Would Tom help us if we asked? İstesek Tom bize yardım eder miydi? I expect Tom will help us. Tom'un bize yardım etmesini beklerdim. Do you really think Tom will help us do that? Gerçekten Tom'un bize yardım edeceğini düşünüyor musun? Can you do anything to help us? Bize yardım etmek için bir şey yapabilir misin? I believe you have information that can help us. Bize yardım edebilecek bilgiye sahip olduğuna inanıyorum. I wish that he were here to help us. Keşke bize yardım etmek için burada olsaydı. How will you get Tom to help us? Tom'un bize yardım etmesini nasıl sağlayacaksın? Tom can help us, I'm sure. Tom bize yardım edebilir, eminim. Are Tom and Mary still going to help us? Tom ve Mary hâlâ bize yardım edecek mi? Tom wasn't supposed to help us yesterday, but he did. Tom'un dün bize yardım etmesi gerekmiyordu ama etti. Tom is going to help us. Tom bize yardım edecek. I thought Tom was going to help us. Tom'un bize yardım edeceğini sanıyordum. Tom told me he'd help us. Tom bana bize yardım edeceğini söyledi. I want them to help us. Onların bize yardım etmesini istiyorum. Thanks for helping us out, doctor. Bize yardım ettiğiniz için teşekkürler, doktor. Tom said three of those boys will help us. Tom, bu çocukların üçünün bize yardım edeceğini söyledi. You said you'd help us, Tom. Bize yardım edeceğini söyledin, Tom. Tom didn't even try to help us. Tom bize yardım etmeye çalışmadı bile. Tom says he's too tired today to help us. Tom bugün bize yardım edemeyecek kadar yorgun olduğunu söyledi. Tom is the only one who can help us now. Şu anda bize yardım edebilecek tek kişi Tom. I think we need to ask Tom to help us. Bence Tom'dan bize yardım etmesini istemeliyiz. Why would you want to help us? Neden bize yardım etmek istiyorsun? Is it certain that he will help us? Onun bize yardım edeceği kesin mi? Tom will help us. Tom bize yardım edecek. Tom and three other people will help us clean up after the picnic. Tom ve diğer üç kişi piknikten sonra temizlikte bize yardım edecek. Tom was willing to help us. Tom bize yardım etmeye istekliydi. It would be useless to try to convince Tom to help us. Tom'u bize yardım etmesi için ikna etmeye çalışmak faydasız olurdu. I did not think that he would help us. Onun bize yardım edeceğini düşünmedim. No one was able to help us. Hiç kimse bize yardım edemedi. Tom didn't need to help us. Tom'un bize yardım etmesine gerek yoktu. You have to get her help us. Onun bize yardım etmesini sağlamalısın. I want you to convince Tom to help us. Tom'u bize yardım etmeye ikna etmeni istiyorum. I asked Tom if he would mind helping us. Tom'a bize yardım etmek isteyip istemediğini sordum. What we have to do is persuade Tom to help us. Yapmak zorunda olduğumuz şey Tom'u bize yardım etmesi için ikna etmektir. Tom would help us, wouldn't he? Tom bize yardım eder, değil mi? Trying to convince Tom to help us will be a complete waste of time. Tom'u bize yardım etmeye ikna etmeye çalışmak tamamen zaman kaybı olacak. They want to help us. Onlar bize yardım etmek istiyor. I'm glad Tom will help us. Tom'un bize yardım edeceğine sevindim. Why would Tom come over here and help us? Neden Tom buraya gelip bize yardım etsin ki? Tom is refusing to help us. Tom bize yardım etmeyi reddediyor. I suggest you help us. Bize yardım etmenizi öneririm. Tom said he thought you could help us today. Tom bugün senin bize yardım edebileceğini düşündüğünü söyledi. I wish that he was here to help us. Keşke o bize yardım etmek için burada olsa. I don't know how I'm going to get Tom to help us. Tom'un bize yardım etmesini nasıl sağlayacağımı bilmiyorum. Nobody can help us. Kimse bize yardım edemez. Tom is someone who might be able to help us. Tom bize yardım edebilecek biri. Isn't Tom supposed to be helping us today? Bugün Tom'un bize yardım ediyor olması gerekmiyor mu? They sometimes help us. Onlar bazen bize yardım eder. Try to convince her to help us. Bize yardım etmesi için onu ikna etmeye çalışın. Tom says he'd be willing to help us. Tom bize yardım etmek istediğini söyledi. We saw the Sultan, but he didn't help us. Sultan'ı gördük, ama bize yardım etmedi. Tom came here to help us. Tom buraya bize yardım etmek için geldi. You don't need to help us if you don't want to. İstemiyorsanız bize yardım etmeniz gerekmez. You're the only one who can help us. Bize yardım edebilecek tek kişi sensin. I've asked her to help us. Onun bize yardım etmesini istedim. Tom can help us. Tom bize yardım edebilir. Tom said Mary was too busy to help us. Tom Mary'nin bize yardım etmek için çok meşgul olduğunu söyledi. Tom and Mary aren't going to help us. Tom ve Mary bize yardım etmeyecek. Tom is sick, so he can't help us today. Tom hasta, o yüzden bugün bize yardım edemeyecek. Did you tell Tom that he shouldn't help us? Tom'a bize yardım etmemesi gerektiğini söyledin mi? I beg you to help us. Bize yardım etmeniz için yalvarıyorum. Do you plan to help us? Bize yardım etmeyi planlıyor musun? I have to ask them to help us. Onların bize yardım etmesini istemek zorundayım. Tom is probably going to help us today. Tom muhtemelen bugün bize yardım edecek. We tried to get Tom to help us. Tom'un bize yardım etmesini sağlamaya çalıştık. Tom will probably help us today. Tom muhtemelen bugün bize yardım edecek. Unfortunately, he refused to help us. Ne yazık ki bize yardım etmeyi reddetti. They help us. Onlar bize yardım ederler. Tom said he didn't want to help us. Tom bize yardım etmek istemediğini söyledi. I don't know what I can say to Tom to convince him to help us. Tom'u bize yardım etmeye ikna etmek için ona ne söyleyebilirim bilmiyorum. They won't help us. Bize yardım etmeyecekler. I know you don't have time to help us. Bize yardım etmek için zamanın olmadığını biliyorum. I want to get Tom to help us. Tom'un bize yardım etmesini istiyorum. Tom should've stayed and helped us clean up. Tom kalıp temizlikte bize yardım etmeliydi. No one can help us now. Artık kimse bize yardım edemez. Have you asked Tom to help us? Tom'dan bize yardım etmesini istedin mi? Mary helped us. Mary bize yardım etti. I've asked Tom to help us this afternoon. Tom'dan bu öğleden sonra bize yardım etmesini istedim. Try to convince Tom to help us. Tom'u bize yardım etmesi için ikna etmeye çalış. Tom would've helped us if we'd asked him. Eğer ondan isteseydik Tom bize yardım ederdi. Maybe you can help us. Belki bize yardım edebilirsin. Is that why you won't help us? Bu yüzden mi bize yardım etmiyorsun? Tom said he was willing to help us out. Tom bize yardım etmek istediğini söyledi. Is Tom going to help us? Tom bize yardım edecek mi? Tom might not want to help us. Tom bize yardım etmek istemeyebilir. I tried to get Tom to help us. Tom'un bize yardım etmesini sağlamaya çalıştım. You have to get them help us. Bize yardım etmelerini sağlamalısın. You have to help us. Bize yardım etmek zorundasın. Why didn't someone help us? Neden biri bize yardım etmedi? I think Tom can help us. Bence Tom bize yardım edebilir. Tom says he won't help us. Tom bize yardım etmeyeceğini söylüyor. How will you convince Tom to help us? Tom'u bize yardım etmesi için nasıl ikna edeceksin? Tom was busy, so he couldn't help us. Tom meşguldü, o yüzden bize yardım edemedi. Tom will help us, but Mary won't. Tom bize yardım edecek, ama Mary etmeyecek. I thought Tom might be able to help us. Tom'un bize yardım edebileceğini düşündüm. Tom is going to see if Mary can help us tomorrow. Tom yarın Mary'nin bize yardım edip edemeyeceğine bakacak. No one was helping us. Hiç kimse bize yardım etmiyordu. Tom wanted me to find out if you'd be willing to help us. Tom benim bize yardım etmek için istekli olup olmadığınızı öğrenmemi istedi. Aren't you ready to help us? Bize yardım etmeye hazır değil misin? I was hoping Tom would help us. Tom'un bize yardım edeceğini umuyordum. Do you think Tom will help us? Tom'un bize yardım edeceğini düşünüyor musun? Tom said he thought he could help us today. Tom bugün bize yardım edebileceğini düşündüğünü söyledi. Do you think Tom is planning to help us? Tom'un bize yardım etmeyi planladığını düşünüyor musun? Tom didn't have to help us, but he did. Tom bize yardım etmek zorunda değildi ama etti. Let's ask Tom if he can help us. Tom'a bize yardım edip edemeyeceğini soralım. They helped us. Onlar bize yardım etti. I convinced Tom to help us tomorrow. Tom'u yarın bize yardım etmesi için ikna ettim. I have to ask him to help us. Ondan bize yardım etmesini istemeliyim. Tom says he's too tired today to help us. Tom bugün bize yardım etmek için çok yorgun olduğunu söylüyor. Tom helped us out when he could. Elinden geldiğinde Tom bize yardım etti. Tom didn't help us today. Tom bugün bize yardım etmedi. I want to know why you didn't help us yesterday. Dün neden bize yardım etmediğini bilmek istiyorum. Do you think Tom would've helped us? Sence Tom bize yardım eder miydi? Come help us out. Gelip bize yardım edin. Tell him to help us. Ona bize yardım etmesini söyle. I thought Tom was going to help us. Tom'un bize yardım edeceğini düşündüm. It's unlikely Tom will help us. Tom'un bize yardım etmesi pek olası değil. Tom can't help us anymore. Tom artık bize yardım edemez. I can't let Tom help us anymore. Tom'un artık bize yardım etmesine izin veremem. Tom is going to ask Mary if she can help us tomorrow. Tom, Mary'ye yarın bize yardım edip edemeyeceğini soracak. I want to get Tom to help us. Tom'u bize yardım ettirmek istiyorum. Do you really think Tom will help us? Gerçekten Tom'un bize yardım edeceğini mi sanıyorsun? Do you think Tom will be able to help us? Tom'un bize yardım edebileceğini düşünüyor musun? Tom looks like he's too tired to help us right now. Tom şu anda bize yardım edemeyecek kadar yorgun görünüyor. I want him to help us. Onun bize yardım etmesini istiyorum. I hope someone comes to help us. Umarım biri bize yardım etmeye gelir. Try to convince her to help us. Onu bize yardım etmesi için ikna etmeye çalış. I want Tom to help us. Tom'un bize yardım etmesini istiyorum. I knew it was going to be tough to persuade Tom to help us. Bize yardım etmesi için Tom'u ikna etmenin zor olacağını biliyordum. Obviously, Tom had a lot on his mind, but I had no choice but to ask him to spend some time helping us with our problems. Belli ki, Tom'un aklında çok şey vardı fakat problemlerimizde bize yardım etmesi için biraz zaman harcamasını rica etmekten başka seçeneğim yoktu. We won't be able to do that if Tom doesn't help us. Tom bize yardım etmezse bunu yapamayız. I'm hoping Tom will help us. Tom'un bize yardım edeceğini umuyorum. There's no chance Tom will help us. Tom'un bize yardım etme şansı yok. Tom is here to help us. Tom bize yardım etmek için burada. I wish that Tom was here to help us. Keşke Tom bize yardım etmek için burada olsaydı. Thank you for helping us. Bize yardım ettiğiniz için teşekkürler. I thought perhaps you could help us. Belki bize yardım edebilirsin diye düşündüm. I'm relying on you to help us. Bize yardım edeceğinize güveniyorum. Tom promised he'd help us. Tom bize yardım edeceğine söz verdi. Tom's willing to help us. Tom bize yardım etmek istiyor. How did you know Tom was going to help us? Tom'un bize yardım edeceğini nasıl bildin? You helped us. Sen bize yardım ettin. I tried to get him to help us. Bize yardım etmeleri için uğraştım. Tom didn't need to help us. Tom'un bize yardım etmesi gerekmiyordu. I don't think Tom is going to help us. Tom'un bize yardım edeceğini sanmıyorum. They could not help us. Bize yardım edemezlerdi. I need to convince people to help us. İnsanları bize yardım etmeleri için ikna etmem gerekiyor. You said that they could help us. Bize yardım edebileceklerini söylemiştin. Are you going to help us or not? Bize yardım edecek misin, etmeyecek misin? Can you still help us? Hala bize yardım edebilir misin? I'm sure Tom could help us. Tom'un bize yardım edebileceğinden eminim. Tom finally decided he would help us. Tom nihayet bize yardım etmeye karar verdi. Tom can't help us now. Tom şu an bize yardım edemez. Nobody would help us. Kimse bize yardım etmedi. Tom hasn't been helping us. Tom bize yardım etmiyor. As a last resort, we can get Tom to help us. Son çare olarak, Tom'u bize yardım ettirebiliriz. Tom and I won't be able to do that if Mary doesn't help us. Mary bize yardım etmezse Tom ve ben bunu yapamayız. Tom never said he would help us. Tom bize yardım edeceğini hiç söylemedi. They couldn't help us. Onlar bize yardım edemedi. I didn't think Tom would help us. Tom'un bize yardım edeceğini düşünmedim. Tom said he could help us today. Tom bugün bize yardım edebileceğini söyledi. I expect that he will help us. Bize yardım edeceğini umuyorum. I wish that Tom were here to help us. Keşke Tom bize yardım etmek için burada olsaydı. Tom will definitely help us. Tom kesinlikle bize yardım edecek. I wish I could figure out how to convince Tom to help us. Keşke bize yardım etmesi için Tom'u nasıl ikna edeceğimi bulabilsem. Is that why you won't help us? Bize yardım etmeyecek olmanın nedeni bu mu? Do you think you can help us? Bize yardım edebileceğini düşünüyor musun? Why didn't somebody help us? Neden kimse bize yardım etmedi? Tom will come back and help us this afternoon. Tom bu öğleden sonra geri dönecek ve bize yardım edecek. I want you to help us. Bize yardım etmenizi istiyorum. Tom could help us. Tom bize yardım edebilirdi. If you're ever going to help us with this, it has to be now. Eğer bu konuda bize yardım edeceksen, bu şimdi olmalı. Tom thought he'd be able to help us today. Tom bugün bize yardım edebileceğini düşündü. Tom will help us, won't he? Tom bize yardım edecek, değil mi? It'll be hard to convince Tom to help us. Tom'u bize yardım etmesi için ikna etmek zor olacak. Tom is the one I asked to help us. Bize yardım etmesini istediğim kişi Tom'dur. There's nobody left to help us. Bize yardım edecek kimse kalmadı. Tom is supposed to help us today. Tom'un bugün bize yardım etmesi gerekiyordu. Let's go see if Tom can help us. Gidip Tom'un bize yardım edip edemeyeceğine bakalım. I believe you can help us. Bize yardım edebileceğinize inanıyorum. Tom was willing to help us. Tom bize yardım etmek için istekliydi. He had been very busy, and still he came to help us. Çok meşguldü ama yine de bize yardım etmeye geldi. It looks like Tom won't help us. Görünüşe göre Tom bize yardım etmeyecek. Tom will come back and help us this afternoon. Tom öğleden sonra geri gelip bize yardım edecek. We want you to help us. Bize yardım etmeni istiyoruz. You must help us. Bize yardım etmelisin. Why isn't Tom helping us? Tom neden bize yardım etmiyor? We need more people like Tom helping us. Tom gibi daha çok insanın bize yardım etmesine ihtiyacımız var. May the Gods help us. Tanrılar bize yardım etsin. Do you think Tom would help us? Sence Tom bize yardım eder mi? Tom helped us out when he could. Tom elinden geldiğince bize yardım etti. Tom said three of those boys will help us. Tom, o çocuklardan üçünün bize yardım edeceğini söyledi. What I don't understand is why Tom didn't stick around and help us. Anlamadığım şey, Tom'un neden burada kalıp bize yardım etmediği. One of the best ways to help us is to translate from a foreign language you know into your own native language or strongest language. Bize yardım etmek için en iyi yollardan biri bildiğin yabancı bir dilden kendi ana diline ya da bildiğin en iyi dile çeviri yapmaktır. Tom isn't here to help us. Tom bize yardım etmek için burada değil. Tom isn't willing to help us. Tom bize yardım etmek istemiyor. Tom didn't need to help us today. Tom'un bugün bize yardım etmesine gerek yoktu. You're supposed to be helping us. Senin bize yardım ediyor olman gerekir. I'd appreciate it if you'd help me convince Tom to help us. Tom'u bize yardım etmesi için ikna etmeme yardım ederseniz çok memnun olurum. Tom probably won't help us today. Tom muhtemelen bugün bize yardım etmeyecek. I really do wish you'd help us. Gerçekten bize yardım etmeni diliyorum. There's still a chance that Tom might help us. Tom'un bize yardım etme ihtimali hâlâ var. Tom is coming here to help us, isn't he? Tom bize yardım etmeye geliyor, değil mi? They refused to help us. Bize yardım etmeyi reddettiler. Do you intend to help us? Bize yardım etmeye niyetin var mı? I asked a friend of mine to help us. Bir arkadaşımdan bize yardım etmesini istedim. I wish I could figure out how to convince Tom to help us. Keşke Tom'u bize yardım etmeye nasıl ikna edeceğimi bulabilseydim. Nobody ever helped us. Hiç kimse bize yardım etmedi. Our success depends on whether he helps us or not. Başarımız onun bize yardım edip etmemesine bağlı. Thanks for helping us. Bize yardım ettiğiniz için teşekkürler. Tom will see if Mary can help us tomorrow. Tom, Mary'nin yarın bize yardım edip edemeyeceğine bakacak. It might be possible to convince Tom to help us. Tom'u bize yardım etmeye ikna etmek mümkün olabilir. Tom said he was going to try to help us. Tom bize yardım etmeye çalışacağını söyledi. Try to convince him to help us. Bize yardım etmesi için onu ikna etmeye çalışın. Do you think Tom will actually help us? Tom'un gerçekten bize yardım edeceğini düşünüyor musun? I tried to get them to help us. Bize yardım etmeleri için uğraştım. I bet Tom won't help us. Tom'un bize yardım etmeyeceğinden eminim. She helps us. O bize yardım eder. We hope that you can help us. Bize yardım edebileceğinizi umuyoruz. Tom's willing to help us. Tom bize yardım etmeye istekli. It wasn't easy to convince Tom to help us. Tom'u bize yardım etmeye ikna etmek kolay değildi. Tom is coming here to help us. Tom bize yardım etmek için buraya geliyor. What I don't understand is why he didn't stick around and help us. Anlamadığım şey, niye kalıp bize yardım etmedi? Tom has volunteered to help us. Tom bize yardım etmek için gönüllü oldu. I didn't know Tom would help us. Tom'un bize yardım edeceğini bilmiyordum. Tom is sick, so he can't help us today. Tom hasta, bu yüzden bugün bize yardım edemez. How will you get them to help us? Bize yardım etmelerini nasıl sağlayacaksın? Why didn't someone help us? Neden kimse bize yardım etmedi? I think you might be able to help us. Bence bize yardım edebilirsin. Tom said that he wanted to help us. Tom bize yardım etmek istediğini söyledi. What's it going to take to convince you to help us? Seni bize yardım etmeye ikna etmek için ne gerekiyor? Tom is probably not going to help us. Tom muhtemelen bize yardım etmeyecek. I plan to contact Tom by phone tomorrow and ask him to help us. Yarın Tom'a telefonla ulaşmayı ve bize yardım etmesini istemeyi planlıyorum. Why are you helping us? Neden bize yardım ediyorsunuz? I wish I could get Tom to help us. Keşke Tom'u bize yardım ettirebilsem. Why would Tom want to help us? Tom neden bize yardım etmek istesin ki? Everyone will be happy if you help us. Bize yardım ederseniz herkes mutlu olacak. I've asked Tom to help us this afternoon. Tom'un bu öğleden sonra bize yardım etmesini istedim. We need to find somebody who can help us. Bize yardım edebilecek birini bulmalıyız. I'm not sure Tom is willing to help us. Tom'un bize yardım etmeye istekli olduğundan emin değilim. Tom offered to help us. Tom bize yardım etmeyi teklif etti. You were the only one who could have helped us. Bize yardım edebilecek tek kişi sendin. Tom has done everything he can to help us. Tom bize yardım etmek için elinden gelen her şeyi yaptı. Tom says he wants to help us. Tom bize yardım etmek istediğini söyledi. They weren't strong enough to help us. Bize yardım edecek kadar güçlü değillerdi. Tom isn't willing to help us. Tom bize yardım etmeye istekli değil. I don't think that Tom will help us. Tom'un bize yardım edeceğini sanmıyorum. Tom has got to help us. Tom bize yardım etmek zorunda. Tom came here to help us. Tom buraya bize yardım etmeye geldi. I wonder if you could talk Tom into helping us tomorrow. Acaba Tom'u yarın bize yardım etmesi için ikna edebilir misin? Who told you Tom wouldn't help us? Tom bize yardım etmeyeceğini sana kim söyledi? I'll find someone to help us. Bize yardım edecek birini bulacağım. Tom doesn't want to help us today. Tom bugün bize yardım etmek istemiyor. Tom won't be helping us today. Tom bugün bize yardım etmeyecek. Tom won't help us. Tom bize yardım etmeyecek. Tom won't be able to help us. Tom bize yardım edemez. I'm glad Tom was there to help us. Tom'un bize yardım etmek için orada olmasına sevindim. He was only too glad to help us. O sadece bize yardım ettiği için çok memnundu. It's a pity we can't get Tom to help us. Ne yazık ki Tom'u bize yardım ettiremeyiz. They won't help us. Onlar bize yardım etmeyecekler. I could make you help us. Bize yardım etmeni sağlayabilirim. Of course, Tom will help us. Tabii ki Tom bize yardım edecek. You have no obligation to help us. Bize yardım etmek zorunda değilsin. Tom might help us if we ask him politely. Kibarca rica edersek Tom bize yardım edebilir. Shouldn't Tom be helping us? Tom'un bize yardım etmesi gerekmiyor mu? We're only asking you to help us for a few hours. Sadece birkaç saatliğine bize yardım etmenizi rica ediyoruz. Do you really think Tom will help us? Gerçekten Tom'un bize yardım edeceğini mi düşünüyorsun? Could you help us after school? Okuldan sonra bize yardım edebilir misin? It looks like Tom won't help us. Tom bize yardım etmeyecek gibi görünüyor. They're willing to help us. Bize yardım etmek istiyorlar. Tom said that he didn't have time to help us today. Tom bugün bize yardım edecek vakti olmadığını söyledi. I was wondering if you might have time to help us. Acaba bize yardım etmek için vaktiniz var mı diye merak ediyordum. Tom has agreed to help us. Tom bize yardım etmeyi kabul etti. Tom says he's willing to help us. Tom bize yardım etmeye hazır olduğunu söyledi. Why didn't you help us? Neden bize yardım etmedin? Tom was one of the people who helped us. Tom bize yardım eden insanlardan biriydi. Tom was there, but he didn't help us. Tom oradaydı ama bize yardım etmedi. Tom is willing to help us tomorrow, isn't he? Tom yarın bize yardım etmek için istekli, değil mi? Who told you Tom wouldn't help us? Tom'un bize yardım etmeyeceğini kim söyledi? You're the only one who can help us now. Sen şimdi bize yardım edebilecek tek kişisin. I wish more people would volunteer to help us. Keşke daha fazla insan bize yardım etmek için gönüllü olsaydı. Tom can't help us now. Tom şimdi bize yardım edemez. Eventually, Tom will likely agree to help us. Eninde sonunda, Tom bize yardım etmeyi kabul edecek. Thank you for helping us. Bize yardım ettiğin için sağ ol. I've asked them to help us. Onlardan bize yardım etmelerini istedim. Why isn't Tom helping us? Neden Tom bize yardım etmiyor? They'll help us. Bize yardım edecekler. You could help us. Bize yardım edebilirsin. Tom agreed to help us. Tom bize yardım etmeyi kabul etti. Tom and Mary helped us out. Tom ve Mary bize yardım etti. Everyone will be happy if you help us. Eğer bize yardım ederseniz, herkes memnun olur. Tom didn't have to help us. Tom'un bize yardım etmesi gerekmiyordu. He said he was willing to help us out. Bize yardım etmeye hazır olduğunu söyledi. If Tom had been here, he'd have helped us. Tom burada olsaydı, bize yardım ederdi. Does Tom still plan to help us? Tom hâlâ bize yardım etmeyi planlıyor mu? I hope I find someone who can help us. Umarım bize yardım edebilecek birini bulurum. Tom won't help us today. Tom bugün bize yardım etmeyecek. Tom is willing to help us tomorrow, isn't he? Tom yarın bize yardım etmek istiyor, değil mi? Tom said he hoped Mary would be able to help us today. Tom, Mary'nin bugün bize yardım edebileceğini umduğunu söyledi. I thought you could help us. Bize yardım edebileceğini düşündüm. It'll be hard to convince Tom to help us. Tom'u bize yardım etmeye ikna etmek zor olacak. What we have to do is persuade Tom to help us. Yapmamız gereken Tom'u bize yardım etmesi için ikna etmek. You might be able to help us. Bize yardım edebilirsin. This won't help us. Bu bize yardım etmeyecek. Tom can't help us right now. Tom şu anda bize yardım edemez. We're going to have to ask Tom to help us. Tom'dan bize yardım etmesini istemek zorunda kalacağız. He helped us. Bize yardım etti. Tom was helping us with that. Tom bu konuda bize yardım ediyordu. How did you know Tom was going to help us? Tom'un bize yardım edeceğini nereden biliyordun? I'm relying on you to help us. Bize yardım edeceğine güveniyorum. Will you help us now? Şimdi bize yardım edecek misin? I hope I can convince Tom to help us. Umarım Tom'u bize yardım etmeye ikna edebilirim. I'd expected Tom to help us do that. Tom'un bize yardım etmesini beklerdim. I know who we can get to help us. Bize yardım etmesi için kimi bulabileceğimizi biliyorum. I'm sure Tom won't help us. Tom'un bize yardım etmeyeceğine eminim. Can Tom help us? Tom bize yardım edebilir mi? Tom didn't really want to help us, but he did. Tom aslında bize yardım etmek istemiyordu ama etti. I think I know someone that might help us. Sanırım bize yardım edebilecek birini tanıyorum. Tom told Mary he could help us today. Tom Mary'ye bugün bize yardım edebileceğini söyledi. Tell them to help us. Onlara bize yardım etmesini söyle. You'll help us, won't you? Bize yardım edeceksin, değil mi? I'm sure Tom won't help us. Tom'un bize yardım etmeyeceğinden eminim. Tom said that Mary would likely be willing to help us. Tom, Mary'nin muhtemelen bize yardım etmeye istekli olacağını söyledi. I'm not sure Tom is willing to help us. Tom'un bize yardım etmek istediğinden emin değilim. Tom didn't really want to help us, but he did. Tom gerçekten bize yardım etmek istemedi ama etti. I didn't think Tom would help us. Tom'un bize yardım edeceğini düşünmemiştim. I was wondering if you could help us. Bize yardım edip edemeyeceğinizi merak ediyordum. I'll try to persuade Tom to help us. Tom'u bize yardım etmesi için ikna etmeye çalışacağım. I'm the one who convinced Tom to help us. Bize yardım etmesi için Tom'u ikna eden benim. He helps us. O bize yardım eder. Tom said that he didn't have time to help us today. Tom bugün bize yardım edecek zamanı olmadığını söyledi. Tom didn't have to help us today, but he helped us anyway. Tom'un bugün bize yardım etmesi gerekmiyordu ama yine de bize yardım etti. Do you think Tom would help us? Tom'un bize yardım edeceğini düşünüyor musun? No one can help us now. Kimse bize yardım edemez. Has Tom promised to help us? Tom bize yardım etmeye söz verdi mi? Tom is the one who helped us the other day. Geçen gün bize yardım eden Tom'du. I don't think Tom would be willing to help us. Tom'un bize yardım etmeye istekli olacağını sanmıyorum. You said you'd help us. Bize yardım edeceğinizi söylemiştiniz. Can't you just ask Tom to help us? Tom'dan bize yardım etmesini isteyemez misin? It might've taken longer if Tom hadn't helped us. Tom bize yardım etmeseydi daha uzun sürebilirdi. You help us. Siz bize yardım edersiniz. I need to find somebody who can help us. Bize yardım edebilecek birini bulmalıyım. As a last resort, we can get Tom to help us. Son çare olarak Tom'un bize yardım etmesini sağlayabiliriz. I thought you had convinced Tom to help us. Tom'u bize yardım etmesi için ikna ettiğini sanıyordum. I bet Tom won't help us. Bahse girerim Tom bize yardım etmez. They want to help us. Bize yardım etmek istiyorlar. Why is Tom helping us? Tom neden bize yardım ediyor? I want them to help us. Bize yardım etmelerini istiyorum. Tom always helps us. Tom her zaman bize yardım eder. We're lucky that Tom helped us. Tom bize yardım ettiği için şanslıyız. Tom took the time to help us. Tom bize yardım etmek için zaman ayırdı. Why would Tom come over here and help us? Tom neden buraya gelip bize yardım etsin ki? I sure hope that Tom helps us tomorrow. Ben kesinlikle Tom'un yarın bize yardım edeceğini umuyorum. Tom finally decided he would help us. Tom sonunda bize yardım etmeye karar verdi. I hope Tom will help us. Umarım Tom bize yardım eder. Why aren't you helping us? Neden bize yardım etmiyorsun? He helped us. O bize yardım etti. We should get Tom to help us. Tom'un bize yardım etmesini sağlamalıyız. He promised he would help us. O bize yardım edeceğine söz verdi. Tom has no intention of helping us. Tom'un bize yardım etmeye niyeti yok. Can you help us tonight? Bu gece bize yardım edebilir misin? Tom was the one who's been helping us. Bize yardım eden kişi Tom'du. I wish Tom were here to help us. Keşke Tom bize yardım etmek için burada olsaydı. Is he planning on helping us? O bize yardım etmeyi planlıyor mu? Tom and Mary are here to help us. Tom ve Mary bize yardım etmek için burada. She helped us. Bize yardım etti. We hope that you can help us. Umarız bize yardım edebilirsiniz. Tom is the one I asked to help us. Bize yardım etmesini istediğim kişi Tom. Tom didn't help us. Tom bize yardım etmedi. It should be possible to get Tom to help us. Tom'u bize yardım ettirmek mümkün olmalı. Tom won't be able to help us today. Tom bugün bize yardım edemeyecek. Tom came here yesterday morning to help us. Tom dün sabah bize yardım etmek için buraya geldi. Are you ready to help us? Bize yardım etmeye hazır mısın? Try to convince them to help us. Bize yardım etmeleri için onları ikna etmeye çalış. Tom made it clear that he didn't want to help us. Tom bize yardım etmek istemediğini açıkça belirtti. Tom will ask Mary if she can help us tomorrow. Tom Mary'ye yarın bize yardım edip edemeyeceğini soracak. I still think Tom will help us. Hâlâ Tom'un bize yardım edeceğini düşünüyorum. Could you please ask Tom if he's planning to help us? Tom'a bize yardım etmeyi planlayıp planlamadığını sorabilir misiniz? I sure hope that Tom helps us tomorrow. Umarım Tom yarın bize yardım eder. I didn't expect Tom to help us. Tom'un bize yardım etmesini beklemiyordum. Tom told me he'd help us. Tom bize yardım edeceğini söyledi. Tom came to help us. Tom bize yardım etmeye geldi. He said he was willing to help us out. Bize yardım etmeye istekli olduğunu söyledi. Maybe Tom can be persuaded to help us. Belki Tom bize yardım etmeye ikna edilebilir. They helped us. Bize yardım ettiler. Has Tom promised to help us? Tom bize yardım edeceğine söz verdi mi? I don't think Tom would be willing to help us. Tom'un bize yardım etmek isteyeceğini sanmıyorum. Tom helped us. Tom bize yardım etti. It looks as if Tom won't help us. Tom bize yardım etmeyecekmiş gibi görünüyor. This lady can't help us, she's gone mad. Bu kadın bize yardım edemez ki, delirmiş. I hope Tom can help us. Tom'un bize yardım edebileceğini umuyorum. He was so kind as to help us. Bize yardım etmekle çok kibar davrandı. I hope Tom can help us. Umarım Tom bize yardım edebilir. I'm sure Tom will be willing to help us. Tom'un bize yardım etmek için istekli olacağından eminim. Who's going to help us? Kim bize yardım edecek? I'm not expecting you to help us. Bize yardım etmeni beklemiyorum. Maybe Tom is too busy to help us. Belki Tom bize yardım edemeyecek kadar meşguldür. Tom wasn't able to help us. Tom bize yardım edemedi. We need you to help us. Bize yardım etmeni istiyoruz. Tom certainly made no attempt to help us. Tom kesinlikle bize yardım etmek için hiçbir girişimde bulunmadı. I think I succeeded in convincing Tom to help us tomorrow. Sanırım Tom'u yarın bize yardım etmesi için ikna etmeyi başardım. You're supposed to be helping us. Bize yardım etmeniz gerekiyordu. I thought Tom would be too busy to help us. Tom'un bize yardım edemeyecek kadar meşgul olacağını düşündüm. Do you think Tom can help us? Sence Tom bize yardım edebilir mi? Do you think Tom can help us? Tom'un bize yardım edebileceğini düşünüyor musun? I really do wish you'd help us. Gerçekten bize yardım etmeni isterdim. Tom has to help us today. Tom bugün bize yardım etmek zorunda. Tom said he'd be able to help us. Tom bize yardım edebileceğini söyledi. They are willing to help us out. Bize yardım etmeye istekliler. I'm pretty sure Tom's willing to help us. Tom'un bize yardım etmek istediğinden eminim. You can't help us now. Artık bize yardım edemezsiniz. I wonder if Tom could help us. Acaba Tom bize yardım edebilir mi? I wonder if there's a chance Tom will help us. Acaba Tom'un bize yardım etme şansı var mı? Tom would've helped us if he could've. Tom yapabilseydi bize yardım ederdi. I tried to get her to help us. Bize yardım etmesi için onu ikna etmeye çalıştım. Tom promised he'd help us on Monday. Tom pazartesi günü bize yardım edeceğine söz verdi. Maybe Tom will help us. Belki Tom bize yardım eder. Tom made it clear that he didn't want to help us. Tom bize yardım etmek istemediğini açıklığa kavuşturdu. Tom is helping us with our inquiries. Tom soruşturmalarımızda bize yardım ediyor. He promised he would help us. Bize yardım edeceğine söz verdi. Tom has promised to help us. Tom bize yardım edeceğine söz verdi. The question is how do we convince Tom to help us. Asıl soru Tom'u bize yardım etmesi için nasıl ikna edeceğimiz. I knew that Tom wouldn't be able to help us. Tom'un bize yardım edemeyeceğini biliyordum. Tom said he was willing to help us out. Tom bize yardım etmeye istekli olduğunu söyledi. Tell her to help us. Ona bize yardım etmesini söyle. I can't understand why Tom refused to help us. Tom'un bize yardım etmeyi neden reddettiğini anlayamıyorum. Tom is willing to help us. Tom bize yardım etmek istiyor. Why didn't somebody help us? Neden biri bize yardım etmedi? Do you think Tom is going to help us? Sence Tom bize yardım edecek mi? Tom said Mary was too busy to help us. Tom, Mary'nin bize yardım edemeyecek kadar meşgul olduğunu söyledi. Tom might be able to help us. Tom bize yardım edebilir. You said that they could help us. Onların bize yardım edebileceğini söyledin. How did Tom talk Mary into helping us? Tom Mary'yi bize yardım etmeye nasıl ikna etti? I wonder if Tom would mind helping us tomorrow. Tom yarın bize yardım edebilir mi diye merak ediyorum. How did you talk Tom into helping us? Tom'u bize yardım etmesi için nasıl ikna ettin? She was only too glad to help us. O bize yardım etmek için sadece çok sevinçliydi. Tom said he thought Mary might help us today. Tom, Mary'nin bugün bize yardım edebileceğini düşündüğünü söyledi. Could you please ask Tom if he's planning to help us? Lütfen Tom'a bize yardım etmeyi planlayıp planlamadığını sorar mısın? Tom helped us today. Tom bugün bize yardım etti. Why should you help us? Neden bize yardım edesin ki? Tom said he couldn't help us today. Tom bugün bize yardım edemeyeceğini söyledi. Tom might help us if we ask him politely. Ona kibarca sorarsak Tom bize yardım edebilir. Isn't Tom supposed to be helping us today? Tom'un bugün bize yardım etmesi gerekmiyor muydu? Tom could help us. Tom bize yardım edebilir. Tom helps us. Tom bize yardım ediyor. We need to find out if Tom is planning on helping us. Tom'un bize yardım etmeyi planlayıp planlamadığını öğrenmeliyiz. Why wasn't Tom helping us today? Neden bugün Tom bize yardım etmiyordu? Tom couldn't help us. Tom bize yardım edemedi. Tom said he'd be able to help us do that. Tom bu konuda bize yardım edebileceğini söyledi. I don't know if Tom can help us. Tom bize yardım edebilir mi bilmiyorum. Tom said he thought he could help us. Tom bize yardım edebileceğini düşündüğünü söyledi. Tom might help us today. Tom bugün bize yardım edebilir. Are you going to help us or not? Bize yardım edecek misin yoksa etmeyecek misin? Thanks a lot for helping us today. Bugün bize yardım ettiğiniz için çok teşekkürler. I thought Tom would try to help us. Tom'un bize yardım etmeyi deneyeceğini düşündüm. We've got to get someone to help us. Birinin bize yardım etmesini sağlamalıyız. I wonder whether Tom will help us. Tom'un bize yardım edip etmeyeceğini merak ediyorum. Thanks for spending so much time helping us. Bize yardım etmek için bu kadar zaman harcadığın için teşekkürler. I think we need to ask Tom to help us. Sanırım Tom'un bize yardım etmesini istememiz gerekiyor. I think Tom will help us. Bence Tom bize yardım edecek. I tried to get him to help us. Bize yardım etmesi için onu ikna etmeye çalıştım. I wish I could get Tom to help us. Keşke Tom'un bize yardım etmesini sağlayabilsem. We need you to help us this afternoon. Bu öğleden sonra bize yardım etmelisin. I wish that Tom would help us. Keşke Tom bize yardım etse. I'll ask around at school and see if anybody would like to volunteer to help us. Okulda etraftakilere soracağım ve herhangi birinin bize yardım etmek için gönüllü olmayı isteyip istemeyeceğini anlayacağım. Tom says he'll help us today. Tom bugün bize yardım edeceğini söylüyor. Tom told me he would help us. Tom bize yardım edeceğini söyledi. I wonder if you could help us. Acaba bize yardım edebilir misiniz? We need someone to help us. Bize yardım edecek birine ihtiyacımız var. If you're ever going to help us with this, it has to be now. Bu konuda bize yardım edeceksen, şimdi etmelisin. Tom said that Mary was willing to help us. Tom, Mary'nin bize yardım etmeye istekli olduğunu söyledi. Tom has never been willing to help us before. Tom daha önce bize yardım etmeye hiç istekli olmamıştı. I don't believe Tom can help us. Tom'un bize yardım edebileceğine inanmıyorum. I wonder if you'd help us. Bize yardım edip etmeyeceğini merak ediyorum. Tom has offered to help us do that. Tom bize yardım etmeyi teklif etti. I've asked them to help us. Onların bize yardım etmesini istedim. I was wondering if you could help us. Bize yardım eder misiniz? Why won't you help us? Neden bize yardım etmiyorsun? She might be able to help us. O bize yardım edebilir. Tom said that Mary would likely be willing to help us. Tom, Mary'nin bize yardım etmek isteyeceğini söyledi. It's too late to help us. Bize yardım etmek için çok geç. I know you've helped us. Bize yardım ettiğini biliyorum. You have to get Tom help us. Tom'un bize yardım etmesini sağlamalısın. You've got to help us. Bize yardım etmelisin. Tom is likely to help us today. Tom muhtemelen bugün bize yardım edecek. Tom is willing to help us. Tom bize yardım etmeye hazır. I'm glad Tom is going to help us. Tom'un bize yardım edeceğine sevindim. If you're not too busy, could you please help us? Çok meşgul değilsen, lütfen bize yardım edebilir misin? Tom is helping us with our inquiries. Tom soruşturmamızda bize yardım ediyor. Tom has promised to help us. Tom bize yardım etmeye söz verdi. Do you think he could help us? Sence o bize yardım edebilir mi? Why won't anyone help us? Neden kimse bize yardım etmiyor? Do you think it'll be possible for you come over and help us this weekend? Bu hafta sonu gelip bize yardım etmenizin mümkün olacağını düşünüyor musun? Tom should help us today. Tom bugün bize yardım etmeli. Do you have time to help us tomorrow? Yarın bize yardım etmeye vaktin var mı? Tom is supposed to help us. Tom'un bize yardım etmesi gerekir. Do you think Tom would be willing to help us? Tom'un bize yardım etmek için istekli olacağını düşünüyor musun? They help us. Onlar bize yardım ediyor. Tom says he can help us. Tom bize yardım edebileceğini söylüyor. I hope I find someone who is willing to help us. Umarım bize yardım edecek birini bulurum. Tom volunteered to help us. Tom bize yardım etmek için gönüllü oldu. Tom says he won't help us today. Tom bugün bize yardım etmeyeceğini söylüyor. Tom said Mary was willing to help us. Tom, Mary'nin bize yardım etmeye istekli olduğunu söyledi. Are you able to help us at all? Sen hiç bize yardım edebilir misin? I want you to convince Tom to help us. Bize yardım etmesi için Tom'u ikna etmeni istiyorum. They offered to help us. Bize yardım etmeyi teklif ettiler. I did not think that he would help us. Bize yardım edeceğini düşünmemiştim. I guess I'm wasting my time trying to convince Tom to help us. Sanırım Tom'u bize yardım etmesi için ikna etmeye çalışarak boşa zaman harcıyorum. Tom is definitely going to help us. Tom kesinlikle bize yardım edecek. It might make things easier if Tom helped us. Tom bize yardım etseydi işler daha kolay olabilirdi. Nobody would help us. Kimse bize yardım etmez. Tom is the one who helped us the other day. Tom geçenlerde bize yardım eden kişi. So, are you just going to sit there, or are you going to help us? Orada öylece oturacak mısın yoksa bize yardım edecek misin? I hope I find someone who is willing to help us. Umarım bize yardım etmeye istekli birini bulurum. We have to find a way to get Tom to help us. Tom'un bize yardım etmesini sağlamanın bir yolunu bulmalıyız. Why aren't you planning on helping us? Neden bize yardım etmeyi düşünmüyorsun? They couldn't help us. Bize yardım edemezlerdi. We took it for granted that he would help us. Bize yardım edeceğine kesin gözüyle bakıyorduk. The boys who helped us weren't so young. Bize yardım eden çocuklar çok genç değillerdi. Do you really think Tom would help us? Tom'un bize yardım edeceğini gerçekten düşünüyor musun? I'll find someone else to help us. Bize yardım edecek başka birini bulacağım. Tom will help us today. Tom bugün bize yardım edecek. Can't you see Tom is here to help us? Tom'un bize yardım etmek için burada olduğunu görmüyor musun? Nobody helped us. Kimse bize yardım etmedi. If you will help us, we will be very glad. Bize yardım ederseniz, çok memnun oluruz. Do you think you could persuade Tom to help us? Tom'u bize yardım etmesi için ikna edebileceğini düşünüyor musun? Tom told me he would help us. Tom bana bize yardım edeceğini söyledi. Tom just offered to help us. Tom az önce bize yardım etmeyi teklif etti. Are you going to help us tomorrow morning? Yarın sabah bize yardım edecek misin? We saw the Sultan, but he didn't help us. Sultanı gördük ama bize yardım etmedi. I have to ask her to help us. Ondan bize yardım etmesini istemeliyim. Would you be willing to help us again next week? Gelecek hafta tekrar bize yardım etmeye hazır mısın? Tom wasn't supposed to help us yesterday, but he did. Tom'un dün bize yardım etmemesi gerekiyordu ama etti. I'm glad you're here to help us out. Bize yardım etmek için burada olmana sevindim. Tom expects that Mary will help us. Tom, Mary'nin bize yardım etmesini bekliyor. I think Tom will help us. Sanırım Tom bize yardım edecek. I guess I'm wasting my time trying to convince Tom to help us. Sanırım Tom'u bize yardım etmesi için ikna etmeye çalışarak zamanımı boşa harcıyorum. I know you can help us. Bize yardım edebileceğini biliyorum. Could you help us? Bize yardım edebilir misin? Do you really want to help us? Gerçekten bize yardım etmek istiyor musun? I'll ask around at school and see if anybody would like to volunteer to help us. Okulda etrafa soracağım ve bize yardım etmek için gönüllü olmak isteyen biri var mı diye bakacağım. Are you willing to help us? Bize yardım etmeye istekli misin? Tom often helped us. Tom sık sık bize yardım etti. You're the only one who can help us. Bize yardım edebilecek tek kişisin. I'm convinced Tom can help us here. Tom'un burada bize yardım edebileceğine ikna oldum. Do you know of anyone that can help us? Bize yardım edebilecek birini tanıyor musun? Why didn't you help us? Neden bize yardım etmediniz? Does he intend to help us? O bize yardım etmek niyetinde mi? We need more people like Tom helping us. Tom gibi bize yardım eden daha fazla insana ihtiyacımız var. Tom said that you'd help us. Tom bize yardım edeceğini söyledi. Tom is the only one who can help us now. Tom şimdi bize yardım edebilecek tek kişi. I think Tom would've helped us if he'd been there. Sanırım Tom orada olsaydı bize yardım ederdi. Tom has been helping us. Tom bize yardım ediyor. Tom has agreed to help us tomorrow. Tom yarın bize yardım etmeyi kabul etti. I have to ask her to help us. Onun bize yardım etmesini istemek zorundayım. Please help us. Lütfen bize yardım edin. Tom is supposed to help us. Tom'un bize yardım etmesi gerekiyordu. No one will help us. Kimse bize yardım etmeyecek. I wish you would stick around and help us. Keşke burada kalıp bize yardım etseydin. Tom has never been willing to help us before. Tom daha önce hiç bize yardım etmeye istekli olmadı. We need to find somebody who can help us. Bize yardım edebilecek birini bulmamız gerekiyor. I wish that Tom were here to help us. Keşke Tom bize yardım etmek için burada olsa. I'm pretty sure Tom's willing to help us. Tom'un bize yardım etmek için gönüllü olduğundan oldukça eminim. Tom doesn't have time to help us today. Tom'un bugün bize yardım etmek için zamanı yok. Get them to help us. Bize yardım etmelerini sağla. Tom asked Mary to help us. Tom, Mary'den bize yardım etmesini istedi. Tom is supposed to help us today. Tom'un bugün bize yardım etmesi gerekiyor. Tom said he hoped Mary would be able to help us today. Tom, Mary'nin bugün bize yardım edeceğini umduğunu söyledi. We're going to have to ask Tom to help us. Tom'dan bize yardım etmesini istemek zorundayız. I know you don't have time to help us. Bize yardım edecek vaktin olmadığını biliyorum. Dick showed a willingness to help us. Dick, bize yardım etmeye istekli olduğunu gösterdi. They'll help us. Onlar bize yardım edecekler. Tom said he might be able to help us. Tom bize yardım edebileceğini söyledi. None of us think Tom will help us. Hiçbirimiz Tom'un bize yardım edeceğini düşünmüyoruz. I was trying to get Tom to help us. Tom'un bize yardım etmesini sağlamaya çalışıyordum. Can't you help us? Bize yardım edemez misin? Do you think Tom will have time to help us? Sence Tom'un bize yardım edecek zamanı olacak mı? I thought you were going to help us. Bize yardım edeceğini düşünmüştüm. Tom won't likely help us today. Tom muhtemelen bugün bize yardım etmeyecek. Does Tom still plan to help us? Tom hala bize yardım etmeyi planlıyor mu? Tom says he won't be able to help us today. Tom, bugün bize yardım edemeyeceğini söylüyor. Tom wouldn't help us. Tom bize yardım etmez. Maybe Tom could help us with that. Belki Tom onunla ilgili bize yardım edebilir. We can depend on her to help us. Bize yardım etmesi için ona güvenebiliriz. Do you intend to help us? Bize yardım etmek niyetinde misin? Try to convince them to help us. Bize yardım etmeleri için onları ikna etmeye çalışın. Do you know whether or not Tom plans to help us tomorrow? Tom'un yarın bize yardım etmeyi planlayıp planlamadığını biliyor musun? Can you help us? Bize yardım edebilir misin? Are you sure you can't help us? Bize yardım edemeyeceğine emin misin? We want Tom to help us tomorrow evening. Yarın akşam Tom'un bize yardım etmesini istiyoruz. Tom might be able to convince Mary to help us. Tom, Mary'yi bize yardım etmesi için ikna edebilir. I think Tom should help us. Bence Tom bize yardım etmeli. Tom told me that he would help us. Tom bize yardım edeceğini söyledi. Tom said he thought he'd be able to help us. Tom bize yardım edebileceğini düşündüğünü söyledi. It would be great if you could help us. Bize yardım edebilirseniz çok iyi olur. I want to know why you weren't here to help us yesterday. Dün bize yardım etmek için neden burada olmadığını bilmek istiyorum. She was only too glad to help us. Bize yardım etmekten çok memnundu. I wish Tom had asked Mary to help us. Keşke Tom Mary'den bize yardım etmesini isteseydi. I think I've persuaded Tom to help us. Sanırım Tom'u bize yardım etmesi için ikna ettim. I know somebody who can help us. Bize yardım edebilecek birisini biliyorum. Tom is prepared to help us. Tom bize yardım etmek için hazır. I think I succeeded in convincing Tom to help us tomorrow. Sanırım yarın bize yardım etmesi için Tom'u ikna etmede başarılı oldum. You won't be able to help us. Bize yardım edemeyeceksin. Mary is going to help us tomorrow. Mary, yarın bize yardım edecek. Our success depends upon whether you will help us or not. Başarımız bize yardım edip etmeyeceğinize bağlı. Surely someone will come today and help us. Eminim bugün biri gelip bize yardım edecektir. Maybe Tom can be persuaded to help us. Belki Tom bize yardım etmesi için ikna edilebilir. Why is Tom helping us? Neden Tom bize yardım ediyor? I wish that Tom was here to help us. Keşke Tom bize yardım etmek için burada olsa. I've asked him to help us. Onun bize yardım etmesini istedim. I have to ask them to help us. Onlardan bize yardım etmelerini istemeliyim. Tom needs to help us today. Tom bugün bize yardım etmeli. There's nothing Tom can do to help us. Tom'un bize yardım etmek için yapabileceği hiçbir şey yok. Tom should've been helping us. Tom bize yardım etmeliydi. Tom would help us if he could. Eğer Tom bize yardım edebilseydi, ederdi. What I don't understand is why he didn't stick around and help us. Anlamadığım şey, neden burada kalıp bize yardım etmediği. How did you persuade Tom to help us? Tom'u bize yardım etmesi için nasıl ikna ettin? We should get Tom to help us. Tom'u bize yardım ettirmeliyiz. This lady can't help us, she's gone mad. Bu kadın bize yardım edemez, delirmiş. Tom might not be willing to help us. Tom bize yardım etmek istemeyebilir. Tom was going to help us. Tom bize yardım edecekti. No one was helping us. Kimse bize yardım etmiyordu. Will you help us? Bize yardım edecek misin? Tom isn't able to help us today. Tom bugün bize yardım edemeyecek. Tom is coming here to help us, isn't he? Tom bize yardım etmek için buraya geliyor, değil mi? I've asked him to help us. Ondan bize yardım etmesini istedim. Tom has come here to help us. Tom bize yardım etmek için buraya geldi. Tom might not be able to help us. Tom bize yardım edemeyebilir. How did you know Tom would be able to help us? Tom'un bize yardım edebileceğini nasıl bildin? Tom said he could help us. Tom bize yardım edebileceğini söyledi. I'll see if Tom is willing to help us. Bakalım Tom bize yardım edecek mi? I convinced Tom to help us tomorrow. Yarın bize yardım etmesi için Tom'u ikna ettim. Tom didn't have to help us today, but he did. Tom bugün bize yardım etmek zorunda değildi, ama yardım etti. I can't understand why Tom refused to help us. Tom'un neden bize yardım etmeyi reddettiğini anlayamıyorum. I didn't think that you could help us. Bize yardım edebileceğinizi düşünmemiştim. Why doesn't anybody help us? Neden kimse bize yardım etmiyor? Can you help us find Tom? Tom'u bulmak için bize yardım edebilir misin? Do you really think Tom will help us? Tom'un sahiden bize yardım edeceğini mi zannediyorsunuz? Are you going to help us? Bize yardım edecek misin? Let's see if someone can help us. Birinin bize yardım edip edemeyeceğine bakalım. Why wasn't Tom helping us today? Tom neden bugün bize yardım etmedi? I'm sure Tom will help us. Tom'un bize yardım edeceğinden eminim. It would be great if you could help us. Bize yardım edebilsen harika olurdu. Tom didn't have to help us today, but he did. Tom bugün bize yardım etmek zorunda değildi ama etti. Tom needs to help us today. Tom'un bugün bize yardım etmesi gerekiyor. We wouldn't be in this mess if you had helped us. Bize yardım etseydin bu karmaşanın içinde olmazdık. Unless Tom is sober, I don't want him helping us. Tom ayık olmadığı sürece, bize yardım etmesini istemiyorum. You don't need to help us if you don't want to. İstemiyorsan bize yardım etmek zorunda değilsin. You have to get him help us. Onun bize yardım etmesini sağlamalısın. I wish that he were here to help us. Keşke bize yardım etmek için burada olsa. Why won't Tom help us? Tom neden bize yardım etmiyor? Could you help us? Bize yardım edebilir misiniz? Tom said he wouldn't help us anymore. Tom artık bize yardım etmeyeceğini söyledi. Tom has helped us in the past. Tom geçmişte bize yardım etti. We can't get them to help us. Bize yardım etmelerini sağlayamıyoruz. I hope you can help us. Umarım bize yardım edebilirsiniz. Do you think Tom would've helped us? Tom'un bize yardım etmiş olabileceğini mi düşünüyorsunuz? Tom says he can help us today. Tom bugün bize yardım edebileceğini söylüyor. Nobody ever helped us. Kimse bize yardım etmedi. You have absolutely no idea how hard it was to convince Tom to help us. Tom'u bize yardım etmesi için ikna etmenin ne kadar zor olduğu hakkında hiçbir fikrin yok. It was Tom who came to help us. Bize yardım etmeye gelen Tom'du. He was so kind as to help us. Bize yardım edecek kadar nazikti. Are you saying Tom won't help us? Tom'un bize yardım etmeyeceğini mi söylüyorsun? Do you think you could persuade Tom to help us? Sence Tom'u bize yardım etmeye ikna edebilir misin? Are you here to help us? Bize yardım etmek için mi buradasın? You have no obligation to help us. Bize yardım etme zorunluluğunuz yok. We will have to call on our friends to help us. Bize yardım etmeleri için arkadaşlarımızı çağırmamız gerekecek. Maybe Tom could help us with that. Belki Tom bu konuda bize yardım edebilir. We're really glad you decided to help us. Bize yardım etmeye karar verdiğin için gerçekten mutluyuz. Tom said that he might be able to help us. Tom bize yardım edebileceğini söyledi. Our success depends on whether he helps us or not. Bizim başarımız onun bize yardım edip etmemesine bağlı. Tell Tom to help us. Tom'a bize yardım etmesini söyle. I think you'll have to help us. Sanırım bize yardım etmek zorunda kalacaksın. Tom said he wanted to help us. Tom bize yardım etmek istediğini söyledi. I convinced everyone to help us. Bize yardım etmesi için herkesi ikna ettim. Do you have time to help us tomorrow? Yarın bize yardım edecek zamanın var mı? Are you willing to help us? Bize yardım etmek istiyor musun? Tom wanted me to find out if you'd be willing to help us. Tom bize yardım etmek isteyip istemeyeceğini öğrenmemi istedi. I thought you could help us. Bize yardım edebileceğini sanıyordum. Tom has come to help us. Tom bize yardım etmeye geldi. I know Tom will help us. Tom'un bize yardım edeceğini biliyorum. Tom didn't need to help us, but he did. Tom'un bize yardım etmesi gerekmiyordu ama etti. It looks like Tom isn't going to help us. Tom bize yardım etmeyecek gibi görünüyor. We're lucky Tom is here to help us. Tom bize yardım etmek için burada olduğu için şanslıyız. I hope you can help us. Bize yardım edebileceğini umuyorum. I'd appreciate it if you'd help me convince Tom to help us. Bize yardım etmesi için Tom'u ikna etmeme yardımcı olursan memnun olurum. Sooner or later, Tom will likely agree to help us. Er ya da geç, Tom muhtemelen bize yardım etmeyi kabul edecek. So, are you just going to sit there, or are you going to help us? Peki, sadece orada oturacak mısın yoksa bize yardım edecek misin? Were you able to convince Tom to help us? Tom'u bize yardım etmeye ikna edebildin mi? No one was able to help us. Kimse bize yardım edemedi. How did Tom talk Mary into helping us? Tom, Mary'yi bize yardım etmesi için nasıl ikna etti? I thought Tom was going to help us. Tom'un bize yardım edeceğini düşünüyordum. Tom was the one who's been helping us. Bize yardım eden Tom'du. They're willing to help us. Onlar bize yardım etmek için istekliler. Would you mind helping us? Bize yardım eder misiniz? Trying to convince Tom to help us will be a complete waste of time. Tom'u bize yardım etmesi için ikna etmeye çalışmak tam bir zaman kaybı olacak. Tom is helping us today. Tom bugün bize yardım ediyor. Do you realize what would've happened if you hadn't helped us? Bize yardım etmeseydin ne olacağının farkında mısın? I tried to get you to help us. Bize yardım etmeni sağlamaya çalıştım. I wonder if anybody can help us. Birinin bize yardım edip edemeyeceğini merak ediyorum. If you're not too busy, could you please help us? Eğer çok meşgul değilseniz, lütfen bize yardım eder misiniz? You said you'd help us, Tom. Bize yardım edeceğini söylemiştin, Tom. It might be possible to convince Tom to help us. Bize yardım etmesi için Tom'u ikna etmek mümkün olabilir. Do you know whether or not Tom plans to help us tomorrow? Tom'un yarın bize yardım edip etmeyeceğini biliyor musun? I'll ask Tom if he can help us. Tom'a bize yardım edip edemeyeceğini soracağım. I thought perhaps you could help us. Belki bize yardım edebileceğini düşündüm. Tom might be able to convince Mary to help us. Tom bize yardım etmesi için Mary'yi ikna edebilir. Aren't you here to help us? Bize yardım etmek için burada değil misiniz? You're the only one who can help us now. Şu anda bize yardım edebilecek tek kişi sensin. I think Tom would've helped us if he'd been there. Bence Tom orada olsaydı bize yardım ederdi. Tell them to help us. Bize yardım etmelerini söyle. I surely hope you can help us. Umarım bize yardım edebilirsin. It should be possible to get Tom to help us. Tom'un bize yardım etmesini sağlamak mümkün olmalı. I hope Tom is going to help us. Umarım Tom bize yardım edecek. Tom has really helped us. Tom gerçekten bize yardım etti. Tom is going to help us tomorrow. Tom yarın bize yardım edecek. Are Tom and Mary still going to help us? Tom ve Mary hala bize yardım edecekler mi? You said you'd help us. Bize yardım edeceğini söyledin. We're only asking you to help us for a few hours. Senden sadece birkaç saatliğine bize yardım etmeni istiyoruz. You help us. Bize yardım ediyorsunuz. I've asked her to help us. Ondan bize yardım etmesini istedim. Tom thought he could help us. Tom bize yardım edebileceğini düşündü. Tom almost never helps us. Tom neredeyse hiçbir zaman bize yardım etmez. Tom doesn't have time to help us today. Tom'un bugün bize yardım edecek vakti yok. Tom told me that he would help us. Tom bana bize yardım edeceğini söyledi. Would you please help us? Lütfen bize yardım eder misiniz? You helped us. Bize yardım ettin. Do you think Tom would be willing to help us? Sence Tom bize yardım etmek ister mi? I'm hoping that Tom will volunteer to help us. Tom'un bize yardım etmek için gönüllü olacağını umuyorum. Isn't Tom supposed to be helping us? Tom'un bize yardım etmesi gerekmiyor muydu? Do you think Tom is going to help us? Tom'un bize yardım edeceğini düşünüyor musun? I wonder if Tom can help us. Tom'un bize yardım edip edemeyeceğini merak ediyorum. How did you know Tom would be able to help us? Tom'un bize yardım edebileceğini nereden bildin? No one can help us. Kimse bize yardım edemez. There's no chance Tom will help us. Tom'un bize yardım etme ihtimali yok. Does Tom plan to help us? Tom bize yardım etmeyi planlıyor mu? They refused to help us. Onlar bize yardım etmeyi reddettiler. We have to get them help us. Bize yardım etmelerini sağlamalıyız. We expect that he'll help us. Bize yardım edeceğini umuyorduk. I think you'll have to help us. Sanırım bize yardım etmeniz gerekecek. Do you think Tom will help us? Sence Tom bize yardım edecek mi? Tom would help us, wouldn't he? Tom bize yardım ederdi, değil mi? Nobody wants to help us. Kimse bize yardım etmek istemiyor. Shouldn't Tom be helping us? Tom bize yardım etmemeli mi? Tom was the one who helped us. Bize yardım eden kişi Tom'du. Tom might not be willing to help us. Tom bize yardım etmek için istekli olmayabilir. If Tom doesn't help us, we'll never be able to finish this on time. Tom bize yardım etmezse, bu işi asla zamanında bitiremeyiz. I think Tom can help us. Tom'un bize yardım edebileceğini düşünüyorum. Tom tried to help us. Tom bize yardım etmeye çalıştı. You never seem to be interested in helping us. Bize yardım etmekle hiç ilgilenmiyor gibisin. I wonder if Tom can help us. Tom bize yardım edebilir mi diye merak ediyorum. Tom and Mary are willing to help us. Tom ve Mary bize yardım etmeye hazırlar. I'm going to have to get the others to help us. Diğerlerinin bize yardım etmesini sağlamam gerekecek. If Tom doesn't help us, we'll never be able to finish this on time. Tom bize yardım etmezse, bunu asla zamanında bitiremeyeceğiz. You're supposed to be helping us right now. Şu anda bize yardım ediyor olman gerekiyordu. Does he intend to help us? Bize yardım etmeyi düşünüyor mu? Tom said Mary is going to help us do that. Tom, Mary'nin bize yardım edeceğini söyledi. I'm glad Tom was there to help us. Tom'un bize yardım etmek için orada olduğuna memnun oldum. I wish Tom would help us. Keşke Tom bize yardım etseydi. Unfortunately, Tom refused to help us. Maalesef, Tom bize yardım etmeyi reddetti. Tom said he thought you could help us today. Tom bugün bize yardım edebileceğini düşündüğünü söyledi. You don't have to help us if you don't want to. İstemiyorsan bize yardım etmek zorunda değilsin. Tom is willing to help us again this time. Tom bu sefer de bize yardım etmek istiyor. I'd like to thank you for helping us. Bize yardım ettiğin için sana teşekkür etmek istiyorum. I want you to help us. Bize yardım etmeni istiyorum. I thought you were going to help us. Bize yardım edeceğini sanıyordum. Do you think Tom will have time to help us? Tom'un bize yardım edecek zamanı olacağını mı düşünüyorsun? I hope Tom knows he has to help us today. Umarım Tom bugün bize yardım etmesi gerektiğini biliyordur. Even Tom won't be able to help us. Tom bile bize yardım edemeyecek. I want you to help us this afternoon. Bu öğleden sonra bize yardım etmeni istiyorum. Tom would've helped us. Tom bize yardım ederdi. Tom said that you'd be too busy to help us. Tom senin bize yardım edemeyecek kadar meşgul olduğunu söyledi. It's a pity we can't get Tom to help us. Tom'un bize yardım edememesi çok üzücü. Tom and I won't be able to do that if Mary doesn't help us. Tom ve ben Mary bize yardım etmezse bunu yapamayacağız. I'm sure Tom could help us. Eminim Tom bize yardım edebilir. Let's see if Tom can help us. Bakalım Tom bize yardım edebilecek mi? Maybe there's someone else who can help us. Belki bize yardım edebilecek başka biri vardır. Would that our father were here to help us. Keşke babamız burada olsaydı da bize yardım etseydi. Tom doesn't have to help us if he doesn't want to. Tom istemiyorsa bize yardım etmek zorunda değil. I thought Tom was going to help us today. Tom'un bugün bize yardım edeceğini sanıyordum. I wish that he was here to help us. Keşke bize yardım etmek için burada olsaydı. Neither Tom nor Mary is going to help us. Ne Tom ne de Mary bize yardım edecek. You may have to help us. Bize yardım etmek zorunda kalabilirsin. Tom can help us today. Tom bugün bize yardım edebilir. Is he going to help us? Bize yardım edecek mi? Let's see if someone can help us. Bakalım biri bize yardım edebilecek mi? I don't know what I can say to Tom to convince him to help us. Bize yardım etmeye ikna etmek için Tom'a ne söyleyebileceğimi bilmiyorum. Tom didn't want to help us. Tom bize yardım etmek istemedi. Tom says he won't be able to help us today. Tom bugün bize yardım edemeyeceğini söylüyor. Can you think of anyone who might be able to help us? Bize yardım edebilecek birini düşünebiliyor musun? I'm sure Tom will be willing to help us. Eminim Tom bize yardım etmek isteyecektir. Can you help us or not? Bize yardım edebilir misin yoksa edemez misin? Tom might be able to help us tomorrow. Tom yarın bize yardım edebilir. Show More (959)
2	help us	bize yardım et	interj.
	Help us, Tom. Bize yardım et, Tom. Help us. Bize yardım et. Help us reach our goal. Hedefimize ulaşmamız için bize yardım et. Help us, please. Bize yardım et, lütfen. Please help us. Lütfen bize yardım et. Show More (2)