1 |
inherent |
doğasında var olan |
adj. |
|
- Given the risk inherent in work by definition, constant and insistent action is required.
- Tanımı gereği işin doğasında var olan risk göz önüne alındığında, sürekli ve ısrarlı eylem gereklidir.
- These are the circumstances of the dispute, which are inherent in our system.
- Bunlar, sistemimizin doğasında var olan anlaşmazlık koşullarıdır.
- These are the circumstances of the dispute, which are inherent in our system.
- Bunlar sistemimizin doğasında var olan uyuşmazlık koşullarıdır.
- It is illustrative of the weaknesses and difficulties inherent in European unification.
- Bu durum, Avrupa'nın birleşmesinin doğasında var olan zayıflık ve zorlukların bir göstergesidir.
- It is illustrative of the weaknesses and difficulties inherent in European unification.
- Avrupa birleşmesinin doğasında var olan zayıflıkların ve zorlukların bir göstergesidir.
- Who cares about the risks inherent in messing about with life and making artificial changes?
- Hayatla oynamanın ve yapay değişiklikler yapmanın doğasında var olan riskler kimin umurunda?
- We are only against the risks inherent in the application of something that research has produced.
- Biz sadece araştırmanın ürettiği bir şeyin uygulanmasının doğasında var olan risklere karşıyız.
Show More (4)
|
2 |
inherent |
içsel |
adj. |
|
- But that points to inherent flaws in the current management system.
- Ancak bu, mevcut yönetim sistemindeki içsel kusurlara işaret etmektedir.
- I would ask the Commission to examine whether this can really be done in this way, for this is an inherent problem.
- Komisyondan bunun gerçekten bu şekilde yapılıp yapılamayacağını incelemesini rica ediyorum, çünkü bu içsel bir sorundur.
Show More (-1)
|
3 |
inherent |
doğal |
adj. |
|
- She has inherent dignity.
- Doğal bir saygınlığı var.
- She has inherent dignity.
- Onun doğal karizması var.
Show More (-1)
|
4 |
inherent |
doğuştan |
adj. |
|
- The desire to succeed in life is inherent in us all.
- Hayatta başarılı olma arzusu hepimizin doğasında var.
Show More (-2)
|
5 |
inherent |
içkin |
adj. |
|
- The rapporteur recognises that the risk of financial instability is inherent to the operation of the economy.
- Raportör, finansal istikrarsızlık riskinin ekonominin işleyişine içkin olduğunu kabul etmektedir.
Show More (-2)
|