1 |
instantly |
anında |
adv. |
|
- Suddenly the earth under her feet opened and the girl instantly vanished.
- Aniden ayaklarının altındaki toprak açıldı ve kız anında ortadan kayboldu.
- Suddenly the earth under her feet opened and the girl instantly vanished.
- O anda ayaklarının altındaki zemin açıldı ve kız anında kayboldu.
- Suddenly the earth under her feet opened and the girl instantly vanished.
- Aniden ayaklarının altındaki toprak açıldı ve kız anında yok oldu.
- The powerful and ultra fast laser speed can instantly resolve melanin.
- Güçlü ve ultra hızlı lazer, melanini anında çözebilir.
- The powerful and ultra fast laser speed can instantly resolve melanin.
- Güçlü ve ultra hızlı lazer hızı melanini anında çözebilir.
- Sami should have died instantly.
- Sami'nin anında ölmüş olması gerekirdi.
- Tom and Mary instantly recognized one another.
- Tom ve Mary anında birbirlerini tanıdılar.
- Tom responded instantly.
- Tom anında yanıtladı.
- Tom knew instantly what it was.
- Tom anında onun ne olduğunu biliyordu.
- He instantly regretted taking apart the laptop after realizing how many complex components there were inside.
- İçinde ne kadar karmaşık parçalar olduğunu farkettikten sonra dizüstünü söktüğüne anında pişman oldu.
- He was killed instantly.
- Anında öldürüldü.
- This medication works instantly.
- Bu ilaç anında işe yarar.
- Tom instantly recognized Mary.
- Tom anında Mary'yi tanıdı.
- Tom reacted instantly.
- Tom anında tepki verdi.
- Romeo instantly fell in love with Juliet.
- Romeo anında Juliet'e aşık oldu.
- Tom was killed instantly when the bomb he was trying to defuse exploded.
- Tom, etkisiz hale getirmeye çalıştığı bomba patladığında anında öldü.
- The princess fell in love with the prince instantly.
- Prenses prense anında aşık oldu.
- Tom responded instantly.
- Tom anında cevap verdi.
- We instantly became friends.
- Anında arkadaş olduk.
- Tom died instantly.
- Tom anında öldü.
- Fadil instantly fell in love with the car.
- Fadıl anında arabaya aşık oldu.
- The squirrel died instantly.
- Sincap anında ölmüş.
- The squirrel died instantly.
- Sincap anında öldü.
- Romeo instantly fell in love with Juliet.
- Romeo Juliet'e anında aşık oldu.
- He was hit by a car and died instantly.
- Ona bir araba çarptı ve anında öldü.
- If a man is kind to me, I instantly fall in love with him.
- Eğer bir adam bana karşı nazikse, ona anında aşık olurum.
- I reacted instantly.
- Anında tepki gösterdim.
- Tom was killed instantly.
- Tom anında öldü.
- Tom reacted instantly.
- Tom anında tepki gösterdi.
- Sami should have died instantly.
- Sami anında ölmeliydi.
- Sami instantly became angry.
- Sami anında sinirlendi.
- Mary recognized Tom instantly.
- Mary, Tom'u anında tanıdı.
- The two clicked instantly.
- İkisi anında kaynaştı.
- Tom was killed instantly.
- Tom anında öldürüldü.
- She instantly fell in love with him.
- Juliet de ona anında aşık oldu.
- She instantly fell in love with him.
- O anında ona aşık oldu.
- Tom was hit by a truck and died instantly.
- Tom'a bir kamyon çarptı ve anında öldü.
- Tom's smile vanished instantly.
- Tom'un gülümsemesi anında kayboldu.
- Tom was killed instantly when the bomb he was trying to defuse exploded.
- Tom etkisiz hale getirmeye çalıştığı bomba patladığında anında öldü.
- The princess fell in love with the prince instantly.
- Prenses, anında prense aşık oldu.
- I reacted instantly.
- Anında tepki verdim.
- This medication works instantly.
- Bu ilaç anında işe yarıyor.
- Tom and Mary liked each other instantly.
- Tom ve Mary anında birbirlerini sevdi.
- The prince and the princess fell instantly in love.
- Prens ve prenses anında aşık olmuşlar.
- He died almost instantly.
- Neredeyse anında öldü.
- Tom collapsed and died instantly.
- Tom yere yığıldı ve anında öldü.
- He instantly fell in love with her.
- Ona anında aşık oldu.
- He was hit by a falling rock and died instantly.
- Düşen bir kaya ona çarptı ve anında öldü.
- He instantly regretted taking apart the laptop after realizing how many complex components there were inside.
- İçinde ne kadar çok karmaşık bileşen olduğunu fark ettikten sonra dizüstü bilgisayarı parçalara ayırdığına anında pişman oldu.
- Both men died instantly.
- İki adam da anında öldü.
- Tom died almost instantly.
- Tom neredeyse anında öldü.
Show More (48)
|
2 |
instantly |
hemen |
adv. |
|
- Australia's capital city, Canberra, is surprisingly tiny and instantly creates a feeling of familiarity.
- Avustralya'nın başkenti Canberra şaşırtıcı derecede küçüktür ve insanda hemen bir aşinalık hissi yaratır.
- Tom died almost instantly.
- Tom neredeyse hemen öldü.
- We instantly became friends.
- Biz hemen arkadaş olduk.
- Tom recognized Mary instantly.
- Tom, Mary'yi hemen tanıdı.
- Dan instantly recognized Linda.
- Dan Linda'yı hemen tanıdı.
- Tom and Mary instantly recognized one another.
- Tom ve Mary birbirlerini hemen tanıdılar.
- Dan instantly recognized Linda.
- Dan, Linda'yı hemen tanıdı.
- Sami instantly recognized Layla's voice.
- Sami, Layla'nın sesini hemen tanıdı.
- He instantly fell in love with her.
- O hemen ona aşık oldu.
- I was instantly attracted to her.
- Ondan hemen etkilenmiştim.
- Mary recognized Tom instantly.
- Mary Tom'u hemen tanıdı.
- I was instantly attracted to her.
- Ondan hemen etkilendim.
- If a man is kind to me, I instantly fall in love with him.
- Bir erkek bana karşı nazikse, hemen ona aşık olurum.
- Tom should've apologized instantly.
- Tom hemen özür dilemeliydi.
- We must deal with the problem instantly.
- Sorunla hemen ilgilenmeliyiz.
- He instantly denied it.
- Hemen inkar etti.
- Tom and Mary liked each other instantly.
- Tom ve Mary birbirlerinden hemen hoşlandılar.
- The prince and the princess fell instantly in love.
- Prens ve prenses hemen aşık oldular.
- Sami knew that instantly.
- Sami bunu hemen anladı.
- Tom knew instantly what it was.
- Tom ne olduğunu hemen anladı.
- Tom instantly recognized Mary.
- Tom, Mary'yi hemen tanıdı.
Show More (18)
|
3 |
instantly |
aniden |
adv. |
|
- Fadil instantly became angry.
- Fadıl aniden kızdı.
- Sami instantly became angry.
- Sami aniden kızdı.
Show More (-1)
|
4 |
instantly |
derhal |
adv. |
|
- We must deal with the problem instantly.
- Derhal sorunla ilgilenmeliyiz.
- He was killed instantly.
- O derhal öldürüldü.
Show More (-1)
|