|
- Japan and the USA are streets ahead of us in both respects.
- Japonya ve ABD her iki açıdan da bizden çok ileride.
- For this reason, new impetus is necessary at the highest political level, particularly from Europe, America and Japan.
- Bu nedenle en üst siyasi düzeyde, özellikle Avrupa, Amerika ve Japonya'dan yeni bir ivme gerekmektedir.
- In comparison with Japan, 3G technology is coming on stream only very slowly.
- Japonya ile kıyaslandığında 3G teknolojisi çok yavaş bir şekilde yaygınlaşmaktadır.
- Therefore Japan would not accept them for use in its nuclear reactors.
- Bu nedenle Japonya bunları nükleer reaktörlerinde kullanmak üzere kabul etmeyecektir.
- In Japan there has been a Diet Members' League for the Abolition of the Death Penalty since 1993.
- Japonya'da 1993 yılından bu yana İdam Cezasının Kaldırılması için Diyet Üyeleri Ligi bulunmaktadır.
- Japan has sharply increased its spending on research, even though its economy is flagging.
- Japonya, ekonomisi kötüye gitmesine rağmen araştırma harcamalarını keskin bir şekilde arttırdı.
- We still have far fewer researchers than the United States or Japan.
- Hala Amerika Birleşik Devletleri ya da Japonya'dan çok daha az sayıda araştırmacıya sahibiz.
- Anyone who was present at the peace talks in Japan can no longer safely enter Indonesia.
- Japonya'daki barış görüşmelerine katılan hiç kimse artık Endonezya'ya güvenli bir şekilde giremiyor.
- It has been officially adopted in Australia and Japan, for example.
- Örneğin Avustralya ve Japonya'da resmi olarak kabul edilmiştir.
- The European Union is the world's largest exporter of machines and mechanical equipment, ahead of the USA and Japan.
- Avrupa Birliği, ABD ve Japonya'nın önünde dünyanın en büyük makine ve mekanik ekipman ihracatçısıdır.
- In Japan there has been a Diet Members' League for the Abolition of the Death Penalty since 1993.
- Japonya'da 1993 yılından bu yana Ölüm Cezasının Kaldırılması için Diyet Üyeleri Birliği bulunmaktadır.
- Rather, accidents have also occurred in the United States and Japan.
- Aksine, Amerika Birleşik Devletleri ve Japonya'da da kazalar meydana gelmiştir.
- We still have far fewer researchers than the United States or Japan.
- Hâlâ Amerika Birleşik Devletleri ya da Japonya'dan çok daha az sayıda araştırmacımız var.
- These include the United States, Brazil and Japan.
- Bunlar arasında Amerika Birleşik Devletleri, Brezilya ve Japonya yer almaktadır.
- Is there any possibility of coordination with the US and Japan in order to help these children in West Africa?
- Batı Afrika'daki bu çocuklara yardım etmek için ABD ve Japonya ile koordinasyon imkanı var mı?
- Take a look at Japan, where this policy was applied and where it does not work.
- Bu politikanın uygulandığı ve işe yaramadığı Japonya'ya bir göz atın.
- Without the United States the burden will fall on Japan, Germany, the United Kingdom, France, Canada and Australia.
- Amerika Birleşik Devletleri olmadan yük Japonya, Almanya, Birleşik Krallık, Fransa, Kanada ve Avustralya'ya düşecektir.
- The article also states that in Japan, the receiver of the text message contributes towards the cost of sending it.
- Makalede ayrıca Japonya'da kısa mesaj alıcısının mesaj gönderme maliyetine katkıda bulunduğu belirtilmektedir.
- She has cited the United States and Japan.
- Amerika Birleşik Devletleri ve Japonya'yı örnek gösterdi.
- In Japan there has been a bill, and the Japanese Diet has created a league against the death penalty.
- Japonya'da bir yasa tasarısı hazırlandı ve Japon Meclisi ölüm cezasına karşı bir birlik oluşturdu.
- We must also take into account the specific importance of Japan and Russia for the entry into force of the Protocol.
- Ayrıca Japonya ve Rusya'nın Protokol'ün yürürlüğe girmesi açısından taşıdığı özel önemi de dikkate almalıyız.
- She has cited the United States and Japan.
- Amerika Birleşik Devletleri ve Japonya'ya atıfta bulunmuştur.
- Neither the United States nor Japan has adopted international exhaustion of trade marks.
- Ne Amerika Birleşik Devletleri ne de Japonya ticari markaların uluslararası tükenmesini kabul etmemiştir.
- In that way, the regulation will have a negative effect on third countries, for example Japan.
- Bu şekilde düzenlemenin üçüncü ülkeler, örneğin Japonya üzerinde olumsuz bir etkisi olacaktır.
- In addition, there is the summit with Japan which has already taken place.
- Buna ek olarak, Japonya ile halihazırda gerçekleştirilmiş olan zirve var.
- First of all, with regard to the United States and Japan.
- Öncelikle, Amerika Birleşik Devletleri ve Japonya ile ilgili olarak.
- In the seventies, Sweden was the world's second largest shipbuilding nation after Japan.
- Yetmişli yıllarda İsveç, Japonya'dan sonra dünyanın en büyük ikinci gemi inşa ülkesiydi.
- In addition, there is the summit with Japan which has already taken place.
- Ayrıca Japonya ile halihazırda gerçekleştirilmiş olan bir zirve var.
- Taking the EU as a whole, we still lag behind the US and Japan on most indicators.
- AB'yi bir bütün olarak ele aldığımızda çoğu göstergede hala ABD ve Japonya'nın gerisindeyiz.
- Japan and Canada are now getting cold feet without US involvement.
- Japonya ve Kanada şimdi ABD'nin müdahalesi olmadan çekingen davranıyor.
- Without the votes of Japan and Canada the Protocol cannot enter into force.
- Japonya ve Kanada'nın oyları olmadan Protokol yürürlüğe giremez.
- Both the US and Japan are pulling out of this research completely.
- Hem ABD hem de Japonya bu araştırmadan tamamen çekiliyor.
- The prospects for this are fairly good, given the way things look at present, particularly in Japan.
- Şu anda özellikle Japonya'da yaşananlar göz önünde bulundurulduğunda bunun gerçekleşme ihtimali oldukça yüksek.
- This increase of resources is a commitment that applies to all donors, including the United States and Japan.
- Bu kaynak artışı, ABD ve Japonya da dahil olmak üzere tüm donörler için geçerli olan bir taahhüttür.
- Understandably enough, the United States and Japan also regard the EU as a single country.
- Anlaşılacağı üzere ABD ve Japonya da AB'yi tek bir ülke olarak görmektedir.
- In the same way, we are developing our efforts in terms of relations with all businesses in the East and in Japan.
- Aynı şekilde Doğu'daki ve Japonya'daki tüm işletmelerle ilişkiler konusunda da çabalarımızı geliştiriyoruz.
- The unfortunate result of this is that Japan is also questioning whether it should ratify the protocol.
- Bunun talihsiz sonucu olarak Japonya da protokolü onaylayıp onaylamaması gerektiğini sorguluyor.
- Ratification by Russia, Japan and the USA is still very, very important.
- Rusya, Japonya ve ABD tarafından onaylanması hala çok ama çok önemli.
- As the candidate countries supported the EU's positions our attention focuses particularly on Japan, but also on Russia.
- Aday ülkeler AB'nin tutumunu destekledikçe dikkatimiz özellikle Japonya'ya ve aynı zamanda Rusya'ya odaklanmaktadır.
- Japan is now experiencing a recession.
- Japonya şu anda bir durgunluk yaşıyor.
- I hold my parents-in-law very dear; I visit them frequently in Japan and they come to visit me.
- Kayınvalidem ve kayınpederimi çok severim; onları sık sık Japonya'da ziyaret ederim ve onlar da beni ziyarete gelirler.
- With regard to these aspects, it should also be possible to conclude agreements with the United States and Japan.
- Bu hususlara ilişkin olarak Amerika Birleşik Devletleri ve Japonya ile de anlaşmalar akdedilmesi mümkün olmalıdır.
- The second great cliché is that Europe would have held out, but was abandoned by Japan.
- İkinci büyük klişe ise Avrupa'nın direneceği ancak Japonya tarafından terk edildiğidir.
- This mind-set was expected to result in winning the competitive battle with America and Japan.
- Bu zihniyetin Amerika ve Japonya ile rekabet savaşının kazanılmasıyla sonuçlanması bekleniyordu.
- Japan, incidentally, ties its debt relief to the responsibility to buy Japanese exports.
- Bu arada Japonya, borç hafifletmesini Japon ihracatını satın alma sorumluluğuna bağlıyor.
- In the USA, and increasingly in Japan, patents have unfortunately been granted for what is essentially pure software.
- ABD'de ve giderek artan bir şekilde Japonya'da esasen saf yazılım olan şeylere ne yazık ki patentler verilmiştir.
- Ratification by Russia, Japan and the USA is still very, very important.
- Rusya, Japonya ve ABD tarafından onaylanması hala çok ama çok önemlidir.
- The Fukushima accident left Japan with three much larger reactor meltdowns.
- Fukuşima kazası Japonya'yı çok daha büyük üç reaktör erimesiyle yüz yüze bıraktı.
- He bought a telephone in Japan that uses another wavelength.
- Japonya'da farklı bir dalga boyunda çalışan bir telefon satın aldı.
- Android users in Japan have been downloading the Brave web browser for their smartphones.
- Japonya'daki Android kullanıcıları akıllı telefonları için Brave web tarayıcısını indiriyor.
- He bought a telephone in Japan that uses another wavelength.
- Japonya'dan farklı dalga boyunda çalışan bir telefon aldı.
- He bought a telephone in Japan that uses another wavelength.
- Japonya'da farklı bir dalga boyunu kullanan bir telefon satın aldı.
- This magazine is available in any big city in Japan.
- Bu dergi Japonya'daki herhangi bir büyük şehirde mevcut.
- Rice is usually eaten with chopsticks in Japan.
- Japonya'da pirinç genellikle çubuklarla yenir.
- He doesn't know much about Japan.
- Japonya hakkında fazla bir şey bilmiyor.
- There is no market for these goods in Japan.
- Japonya'da bu mallar için pazar yok.
- Japan imports various raw materials from abroad.
- Japonya yurtdışından çeşitli hammaddeler ithal eder.
- I love Japan, and Japanese girls of course.
- Japonya'yı ve tabii ki Japon kızlarını seviyorum.
- Japan declared war on the United States in December, 1941.
- Japonya Aralık 1941'de Amerika Birleşik Devletleri'ne savaş ilan etti.
- They settled in Japan.
- Onlar Japonya'da yerleştiler.
- The population of China is 8 times that of Japan.
- Çin'in nüfusu Japonya'nın 8 katıdır.
- I'd like to fax this to Japan.
- Ben, bunu Japonya'ya fakslamak istiyorum.
- Last year saw a big political change in Japan.
- Geçen yıl Japonya'da büyük bir siyasi değişim yaşandı.
- The political systems of Britain and Japan have a great deal in common.
- İngiltere ve Japonya'nın politik sistemlerinin ortak bir sürü şeyi var.
- I'd like to make a call to Japan.
- Japonya'yı aramak istiyorum.
- He came to Japan when he was a boy of ten.
- Japonya'ya on yaşında bir çocukken geldi.
- What is the population of Japan?
- Japonya'nın nüfusu nedir.
- When was the potato introduced in Japan?
- Patates Japonya'da ne zaman tanıtıldı?
- Yokohama is the second largest city in Japan.
- Yokohama, Japonya'nın en büyük ikinci şehridir.
- What do you think of Japan?
- Japonya hakkında ne düşünüyorsun?
- Tokyo is larger than any other city in Japan.
- Tokyo Japonya'daki bütün şehirlerden daha büyüktür.
- I will tell you about Japan.
- Sana Japonya'yı anlatacağım.
- It has been two years since he came to Japan.
- Japonya'ya geleli iki yıl oldu.
- While in Japan, she bought the camera.
- O, Japonya'dayken kamera aldı.
- The Sakurajima Volcano in Japan is one of the most active volcanoes in the world.
- Japonya'daki Sakurajima Yanardağı dünyanın en aktif yanardağlarından biridir.
- Honshu is Japan's largest island.
- Honshu Japonya'nın en büyük adasıdır.
- The Japan team won the gold medal in the game.
- Japon takımı oyunda altın madalya kazandı.
- Mr Newman often comes to Japan.
- Bay Newman sık sık Japonya'ya gelir.
- The jobless rate in Japan was 3.4 percent in September 2015.
- Japonya'da işsizlik oranı Eylül 2015'te yüzde 3.4 idi.
- Japan is famous for its scenic landscapes.
- Japonya, doğal manzaraları ile ünlüdür.
- Some people say Japan is a male-dominated society.
- Kimileri Japonya'nın erkek egemen bir toplum olduğunu söylüyor.
- Look at the car made in Japan.
- Japonya'da yapılmış arabaya bakın.
- He left Japan for good.
- O sonsuza dek Japonya'ya terk etti.
- The price of real estate has been rising abnormally in Japan.
- Japonya'da emlak fiyatları anormal bir şekilde yükseliyor.
- The scientist is famous not only in Japan but also in foreign countries.
- Bilim adamı sadece Japonya'da değil, yabancı ülkelerde de ünlüdür.
- Shizuoka, one of Japan's prefectures, faces the Pacific Ocean.
- Japonya'nın eyaletlerinden biri olan Shizuoka, Pasifik Okyanusu'na bakar.
- Mary is setting by money to go to Japan.
- Mary, Japonya'ya gitmek için para biriktiriyor.
- Mount Ontake erupted in Japan.
- Japonya'da Ontake Dağı patladı.
- In Japan, it rains quite a bit during our rainy season which is from mid-June until mid-July.
- Japonya'da yağış mevsimi boyunca Haziran ayı ortalarından Temmuz ortasına kadar sık sık yağmur yağar.
- Japan does a lot of trade with Canada.
- Japonya Kanada ile çok ticaret yapar.
- Have you been in Japan since last month?
- Geçen aydan beri Japonya'da bulundun mu?
- He called himself an Edison of Japan.
- Kendine Japonya'nın Edison'u dedi.
- Japan imports oranges from California.
- Japonya Kaliforniya'dan portakal ithal ediyor.
- I think food is expensive in Japan.
- Sanıyorum Japonya'da gıda pahalıdır.
- Japan is surrounded by sea.
- Japonya denizle çevrilidir.
- Few Indians live in Japan.
- Japonya'da çok az Hintli yaşıyor.
- Tom is planning a trip to Japan.
- Tom Japonya'ya bir gezi planlıyor.
- I went to middle school in Japan.
- Ortaokulu Japonya'da okudum.
- Are there any beautiful parks in Japan?
- Japonya'da hiç güzel park var mı?
- We have to cancel our trip to Japan.
- Japonya'ya seyahatimizi iptal etmeliyiz.
Show More (97)
|