|
- Tom kept silent all day long.
- Tom bütün gün boyunca sessiz kaldı.
- I just kept silent.
- Sadece sessiz kaldım.
- He kept silent all day long.
- Bütün gün sessiz kaldı.
- You have only to keep silent.
- Tek yapman gereken sessiz kalmak.
- Jane kept silent for a long time.
- Jane, uzun bir süre sessiz kaldı.
- Tom just kept silent.
- Tom sessiz kaldı.
- He kept silent all day.
- O, bütün gün sessiz kaldı.
- He kept silent during the meal.
- Yemek sırasında sessiz kaldı.
- He kept silent during the meal.
- Yemek boyunca sessiz kaldı.
- Not knowing what answer to make, I kept silent.
- Ne cevap vereceğimi bilemediğim için sessiz kaldım.
- Tom kept silent about his crime for years.
- Tom işlediği suç hakkında yıllarca sessiz kaldı.
- Tom kept silent during dinner.
- Tom akşam yemeği boyunca sessiz kaldı.
- I kept silent because I didn't have anything to say.
- Sessiz kaldım çünkü söyleyecek bir şeyim yoktu.
- Waiting, observing, and keeping silent can avoid many wars.
- Beklemek, gözlemlemek ve sessiz kalmak birçok savaşı önleyebilir.
- Tom kept silent all day long.
- Tom bütün gün sessiz kaldı.
- He kept silent for a while.
- Bir süre sessiz kaldı.
- Tom and I kept silent.
- Tom ve ben sessiz kaldık.
- They kept silent for fear of offending her.
- Onu gücendirmekten korktukları için sessiz kaldılar.
- Not knowing what answer to make, I kept silent.
- Nasıl cevap vereceğimi bilmediğim için, sessiz kaldım.
- I kept silent because I didn't know what to say.
- Sessiz kaldım çünkü ne söyleyeceğimi bilmiyordum.
- She kept silent all day.
- O tüm gün sessiz kaldı.
- He was right to keep silent.
- Sessiz kalmakta haklıydı.
- He can't do anything but keep silent.
- Sessiz kalmaktan başka bir şey yapamıyor.
- Stand still and keep silent.
- Hareket etme ve sessiz kal.
- Tom kept silent for a while.
- Tom bir süre sessiz kaldı.
- I kept silent.
- Sessiz kaldım.
- Students must keep silent during a class.
- Öğrenciler ders sırasında sessiz kalmalıdır.
- He kept silent for a long time.
- Uzun süre sessiz kaldı.
- He kept silent all day long.
- O, gün boyu sessiz kaldı.
- They kept silent about their plans.
- Planları hakkında sessiz kaldılar.
- He kept silent during the meeting.
- O,görüşme boyunca sessiz kaldı.
- I think it's strange that Alice should keep silent for such a long time.
- Sanırım Alice'in böyle uzun süre sessiz kalması tuhaf.
- They kept silent for fear of offending her.
- Ona zarar vermekten korktukları için sessiz kaldılar.
- Tom kept silent all day.
- Tom bütün gün sessiz kaldı.
- While we were speaking, he kept silent.
- Biz konuşurken o sessiz kaldı.
- She kept silent about the problem.
- Sorun konusunda sessiz kaldı.
- Not knowing what to answer, I kept silent.
- Ne cevap vereceğimi bilemediğim için sessiz kaldım.
- He kept silent for a while.
- Bir müddet sessiz kaldı.
- Not knowing what to say, I kept silent.
- Ne diyeceğimi bilemediğim için, sessiz kaldım.
- He was right to keep silent.
- O sessiz kalmakta haklıydı.
- Tom and I both kept silent.
- Tom ve ben ikimiz de sessiz kaldık.
- Tom kept silent during dinner.
- Tom akşam yemeği sırasında sessiz kaldı.
- Tom kept silent during the meeting.
- Tom toplantı boyunca sessiz kaldı.
- He kept silent all day.
- Bütün gün sessiz kaldı.
- Jane kept silent for a long time.
- Jane uzun süre sessiz kaldı.
- He kept silent for a long time.
- Uzun bir süre sessiz kaldı.
- I told you to keep silent.
- Sana sessiz kalmanı söyledim.
- Waiting, observing, and keeping silent can avoid many wars.
- Beklemek, gözlemek ve sessiz kalmak birçok savaşı önleyebilir.
- Not knowing what to answer, I kept silent.
- Ne cevap vereceğimi bilmediğim için, sessiz kaldım.
- I kept silent because I didn't know what to say.
- Sessiz kaldım çünkü ne söyleneceğini bilmiyordum.
- She kept silent about the problem.
- Sorun hakkında sessiz kaldı.
- I think it's strange that Alice should keep silent for such a long time.
- Bence Alice'in bu kadar uzun süre sessiz kalması garip.
- Tom was right to keep silent.
- Tom sessiz kalmakta haklıydı.
- She got all the more angry because I kept silent.
- Sessiz kaldığım için daha da sinirlendi.
- Tom and Mary kept silent.
- Tom ve Mary sessiz kaldılar.
- He kept silent during the meeting.
- Toplantı boyunca sessiz kaldı.
- My father told me to keep silent.
- Babam bana sessiz kalmamı söyledi.
- Tom kept silent about the problem.
- Tom sorun hakkında sessiz kaldı.
- Not knowing what to say, I kept silent.
- Ne söyleyeceğimi bilmediğim için, sessiz kaldım.
- I kept silent.
- Ben sessiz kaldım.
- While we were speaking, he kept silent.
- Biz konuşuyorken, o sessiz kaldı.
- Tom kept silent about his crime for years.
- Tom suçu hakkında yıllarca sessiz kaldı.
- I kept silent because I didn't have anything to say.
- Sessiz kaldım çünkü söyleyecek hiçbir bir şeyim yoktu.
- Tom kept silent.
- Tom sessiz kaldı.
Show More (61)
|
