1 |
lessen |
azaltmak |
v. |
|
- What is meant by lessening the intensity of the conflict in Chechnya?
- Çeçenistan'daki çatışmanın yoğunluğunun azaltılması ile kastedilen nedir?
- Nothing else will solve the problems or lessen the human rights abuses.
- Başka hiçbir şey sorunları çözmeyecek ya da insan hakları ihlallerini azaltmayacaktır.
- We had to lessen the impact of the erratic supplies.
- Düzensiz malzemelerin etkisini azaltmak zorundaydık.
- Even your faults do not lessen my respect for you, and in friendship this is what counts.
- Hatalarınız bile size olan saygımı azaltmıyor ve dostlukta önemli olan budur.
- She tried to lessen her expenses.
- Masraflarını azaltmaya çalıştı.
- When you are cheerful, books can increase your happiness; when you are sad, books can lessen your sorrow.
- Neşeli olduğunuzda kitaplar mutluluğunuzu artırabilir; üzgün olduğunuzda kitaplar kederinizi azaltabilir.
- That makes me feel good, and also lessens my workload.
- Bu beni iyi hissettiriyor, ayrıca iş yükümü de azaltıyor.
- I need medicine to lessen the pain.
- Ağrıyı azaltmak için ilaca ihtiyacım var.
- I need medicine to lessen the pain.
- Acıyı azaltmak için ilaca ihtiyacım var.
- We had to lessen the impact of the erratic supplies.
- Düzensiz tedariklerin etkisini azaltmak zorundaydık.
- That makes me feel good, and also lessens my workload.
- Bu beni iyi hissettiriyor ve iş yükümü de azaltıyor.
- She tried to lessen her expenses.
- Ona giderlerini azaltmaya çalıştı.
- Even your faults do not lessen my respect for you, and in friendship this is what counts.
- Senin hataların bile sana olan saygımı azaltmaz ve arkadaşlıkta önemli olan budur.
Show More (10)
|
2 |
lessen |
azalmak |
v. |
|
- Indeed, such a separation would possibly result in a lessening in its leverage on the political agenda.
- Aslında, böyle bir ayrım muhtemelen Parlamento'nun siyasi gündem üzerindeki etkisinin azalmasına yol açacaktır.
- Moreover, the demands for adaptability will not lessen over the next few years.
- Dahası, önümüzdeki birkaç yıl içinde uyarlanabilirlik talepleri azalmayacaktır.
- Moreover, the demands for adaptability will not lessen over the next few years.
- Ayrıca önümüzdeki birkaç yıl içerisinde uyum sağlama konusundaki talepler azalmayacaktır.
- Indeed, such a separation would possibly result in a lessening in its leverage on the political agenda.
- Aslında, böyle bir ayrım muhtemelen Parlamentonun siyasi gündem üzerindeki etkisinin azalmasına yol açacaktır.
- The noise lessened gradually.
- Gürültü yavaş yavaş azaldı.
- The pain has lessened a little.
- Acı biraz azaldı.
- The noise lessened gradually.
- Gürültü giderek azaldı.
Show More (4)
|
3 |
lessen |
hafifletmek |
v. |
|
- Sami agreed to testify against Layla in order to lessen his sentence.
- Sami, cezasını hafifletmek için Layla'ya karşı tanıklık etmeyi kabul etti.
Show More (-2)
|