1 |
lighter |
çakmak |
n. |
|
- He used a lighter to ignite the cigarette.
- Sigarayı yakmak için bir çakmak kullandı.
- He was playing with a lighter.
- Çakmakla oynuyordu.
- Does anyone have a lighter?
- Çakmağı olan var mı?
- Burn this picture with a lighter.
- Bu resmi çakmakla yak.
- I put my lighter down somewhere and now I can't find it.
- Çakmağımı bir yere koydum ve şimdi bulamıyorum.
- I searched high and low for my lighter but couldn't find it.
- Çakmağımı her yerde aradım ama bulamadım.
- Have you got a lighter?
- Bir çakmağın var mı?
- The man lit a cigarette with a lighter.
- Adam çakmakla bir sigara yaktı.
- May I borrow your lighter?
- Çakmağınızı ödünç alabilir miyim?
- He felt in his pocket for his lighter.
- Cebinde çakmağını aradı.
- Sir, you have left your lighter on the table.
- Bayım, çakmağınızı masada unuttunuz.
- I've lost your lighter again.
- Ben senin çakmağını yine kaybettim.
- Do you have a lighter?
- Bir çakmağın var mı?
- He felt in his pocket for his lighter.
- Çakmağı için cebini yokladı.
- May I borrow your lighter?
- Çakmağını ödünç alabilir miyim?
- Tom kept my lighter.
- Tom çakmağımı sakladı.
- I've lost your lighter again.
- Çakmağını tekrar kaybettim.
- Do you have a lighter?
- Çakmağınız var mı?
- The man lit a cigarette with a lighter.
- Adam bir çakmakla bir sigara yaktı.
- Have you got a lighter?
- Çakmağınız var mı?
- Sir, you have left your lighter on the table.
- Efendim, çakmağınızı masanın üzerinde bırakmışsınız.
Show More (18)
|
2 |
lighter |
daha hafif |
adj. |
|
- Next year's budget is lighter than normal.
- Gelecek yılın bütçesi normalden daha hafif.
- The traffic was lighter than we expected, so we got here a bit earlier than we expected to.
- Trafik beklediğimizden daha hafifti, bu yüzden buraya beklediğimizden biraz daha erken geldik.
- I'm lighter now.
- Şimdi daha hafifim.
- I feel lighter than air.
- Havadan daha hafif hissediyorum.
- Tom is lighter now.
- Tom artık daha hafif.
- Tom is lighter now.
- Tom şimdi daha hafif.
- My new laptop is thinner and lighter than my old one.
- Yeni dizüstü bilgisayarım eskisinden daha ince ve daha hafif.
- Tom is a few pounds lighter than Mary.
- Tom, Mary'den birkaç kilo daha hafif.
- I'm lighter now.
- Ben artık daha hafifim.
- The traffic was lighter than we expected, so we got here a bit earlier than we expected to.
- Trafik beklediğimizden daha hafifti, bu yüzden buraya beklediğimizden biraz daha erken vardık.
Show More (7)
|
3 |
lighter |
daha açık |
adj. |
|
- I prefer a lighter color.
- Daha açık bir rengi tercih ederim.
- I prefer a lighter blue for that bedroom.
- O yatak odası için daha açık bir maviyi tercih ederim.
Show More (-1)
|
4 |
lighter |
salapurya |
n. |
|
- The workers used a lighter to navigate the harbour.
- İşçiler limanda yollarını bulmak için salapurya kullandılar.
Show More (-2)
|