lively - Anglais Turc Phrases
Anglais Turc
lively canlı adj.
  • The debate in Bucharest will therefore be a very lively one.
  • Bu nedenle Bükreş'teki tartışma çok canlı geçecektir.
  • Discussions within the European People's Party are so lively that it is a pleasure to listen to them.
  • Avrupa Halk Partisi içindeki tartışmalar o kadar canlıdır ki bunları dinlemek bir zevktir.
  • The Convention is up and running, the debate is lively and there are plenty of ideas and proposals.
  • Sözleşme hazır ve çalışıyor, tartışmalar canlı ve çok sayıda fikir ve öneri var.
Show More (18)
lively hararetli adj.
  • The debate on this in Parliament was very lively.
  • Bu konuda Parlamento'da yapılan tartışmalar çok hararetliydi.
  • In recent months there has been lively debate concerning the Commission's accounting system.
  • Son aylarda Komisyon'un muhasebe sistemine ilişkin hararetli tartışmalar yaşanmıştır.
  • The subject gave rise to some lively debate in committee and there were some good amendments to the report.
  • Konu komisyonda hararetli tartışmalara yol açtı ve raporda bazı iyi değişiklikler yapıldı.
Show More (6)
lively hareketli adj.
  • Today's party was really lively, wasn't it?
  • Bugünkü parti gerçekten hareketliydi, değil mi?
  • We had a lively party last night.
  • Dün gece hareketli bir parti vardı.
  • Today's party was really lively, wasn't it?
  • Bugünkü parti çok hareketliydi, değil mi?
Show More (2)
lively hayat dolu adj.
  • She is a lively girl.
  • O hayat dolu bir kız.
  • My grandfather is 90 years old and very lively.
  • Büyükbabam 90 yaşında ve hayat dolu.
  • He is a lively young man.
  • O, hayat dolu bir genç adam.
Show More (0)
lively enerjik adj.
  • He's a bit lively.
  • O biraz enerjik.
  • My group is always lively.
  • Benim grubum her zaman enerjik.
Show More (-1)
lively yaşam dolu adj.
  • Tom is very lively.
  • Tom çok yaşam dolu.
Show More (-2)