| 1 |
middle of nowhere |
hiçliğin ortası |
expr. |
|
- We're lost in the middle of nowhere!
- Hiçliğin ortasında kaybolduk!
- It's a town in the middle of nowhere.
- Hiçliğin ortasındaki bir kasabadır.
- Tom was in the middle of nowhere.
- Tom hiçliğin ortasındaydı.
- It's a small town in the middle of nowhere.
- Hiçliğin ortasında küçük bir kasaba.
- We were stuck in the middle of nowhere.
- Hiçliğin ortasında sıkışıp kalmıştık.
- We're lost in the middle of nowhere.
- Hiçliğin ortasında kaybolduk.
- That place is in the middle of nowhere.
- Orası hiçliğin ortasında.
- The only way to escape air pollution is to live in the middle of nowhere.
- Hava kirliliğinden kurtulmanın tek yolu hiçliğin ortasında yaşamaktır.
- We're in the middle of nowhere.
- Hiçliğin ortasındayız.
- Fadil drove to the middle of nowhere.
- Fadıl hiçliğin ortasına kadar sürdü.
- We are lost in the middle of nowhere.
- Hiçliğin ortasında kaybolduk.
- The only way to escape air pollution is to live in the middle of nowhere.
- Hava kirliliğinden kaçmanın tek yolu hiçliğin ortasında yaşamak.
- It's a boring little place in the middle of nowhere.
- Orası hiçliğin ortasında sıkıcı küçük bir yerdir.
- I live in the middle of nowhere.
- Hiçliğin ortasında yaşıyorum.
- We're lost in the middle of nowhere.
- Hiçliğin ortasında kaybolmuş durumdayız.
Show More (12)
|
| 2 |
middle of nowhere |
ıssız bir yer |
expr. |
|
- This is also happening at other hospitals which are not in the middle of nowhere.
- Bu durum, ıssız bir yerde olmayan diğer hastanelerde de yaşanmaktadır.
- Tom lives in the middle of nowhere.
- Tom ıssız bir yerde yaşıyor.
- She is living in the middle of nowhere.
- Issız bir yerde yaşıyor.
- My friend lives in the middle of nowhere.
- Arkadaşım ıssız bir yerde yaşıyor.
- Fadil drove to the middle of nowhere.
- Fadıl arabasıyla ıssız bir yere gitti.
- The only way to escape air pollution is to live in the middle of nowhere.
- Hava kirliliğinden kaçmanın tek yolu ıssız bir yerde yaşamak.
- The only way to escape air pollution is to live in the middle of nowhere.
- Hava kirliliğinden kurtulmanın tek yolu ıssız bir yerde yaşamaktır.
- We're in the middle of nowhere.
- Issız bir yerdeyiz.
- Tom is living in the middle of nowhere.
- Tom ıssız bir yerde yaşıyor.
- That place is in the middle of nowhere.
- Issız bir yer orası.
Show More (7)
|
| 3 |
middle of nowhere |
dağ başı |
expr. |
|
- We're in the middle of nowhere.
- Dağ başındayız.
- We're lost in the middle of nowhere!
- Dağ başında kaybolduk.
- We're lost in the middle of nowhere.
- Dağ başında kaybolduk.
Show More (0)
|
| 4 |
middle of nowhere |
ücra bir yer |
expr. |
|
- I live in the middle of nowhere.
- Ücra bir yerde yaşıyorum.
- That place is in the middle of nowhere.
- Ücra bir yer orası.
Show More (-1)
|
