modern - Anglais Turc Phrases
Anglais Turc
modern modern adj.
  • Mr Peres told us yesterday that he supported a flourishing and modern Palestinian Authority.
  • Sayın Peres dün bize gelişen ve modern bir Filistin Yönetimini desteklediğini söyledi.
  • Thanks to the European Union, about a thousand North Koreans are being trained in modern nuclear technology.
  • Avrupa Birliği sayesinde yaklaşık bin Kuzey Koreli modern nükleer teknoloji konusunda eğitiliyor.
  • We have the opportunity to give the citizens new, modern rules which provide greater guarantees of civil liberties.
  • Vatandaşlara, sivil özgürlükleri daha fazla güvence altına alan yeni ve modern kurallar getirme fırsatına sahibiz.
Show More (246)
modern çağdaş adj.
  • It is my personal wish that a realistic and modern proposal will be found through your negotiations.
  • Müzakereleriniz sonucunda gerçekçi ve çağdaş bir teklifin ortaya çıkması şahsi dileğimdir.
  • Online or internet marketing is indeed a modern means of advertising your product or services.
  • Çevrimiçi veya internet üzerinden pazarlama, ürün veya hizmetlerinizin reklamını yapmanın çağdaş bir yoludur.
  • He has a talent for modern painting.
  • Çağdaş resme yeteneği var.
Show More (2)
Anglais Turc
modern modern adj.
  • Mr Peres told us yesterday that he supported a flourishing and modern Palestinian Authority.
  • Sayın Peres dün bize gelişen ve modern bir Filistin Yönetimini desteklediğini söyledi.
  • Thanks to the European Union, about a thousand North Koreans are being trained in modern nuclear technology.
  • Avrupa Birliği sayesinde yaklaşık bin Kuzey Koreli modern nükleer teknoloji konusunda eğitiliyor.
  • We have the opportunity to give the citizens new, modern rules which provide greater guarantees of civil liberties.
  • Vatandaşlara, sivil özgürlükleri daha fazla güvence altına alan yeni ve modern kurallar getirme fırsatına sahibiz.
Show More (246)
streamlined modern adj.
  • It would also make for more effective, streamlined decision-making.
  • Aynı zamanda daha etkin ve modern bir karar alma süreci sağlayacaktır.
  • To strengthen them, they must be streamlined and modernised.
  • Bu kurumların güçlendirilmesi için daha düzenli ve modern hale getirilmeleri gerekmektedir.
Show More (-1)
advanced modern adj.
  • There's a conviction that advanced rooms are cold and need character.
  • Modern odaların soğuk ve kişiliksiz olduğuna dair bir inanış var.
Show More (-2)