| 1 |
pick up |
almak |
v. |
|
- I just want to pick up one point and be told what the Commission really thinks about it.
- Sadece bir noktayı ele almak ve Komisyon'un bu konuda gerçekten ne düşündüğünü öğrenmek istiyorum.
- I hope that will be picked up again.
- Umarım bu tekrar ele alınır.
- It contains a diversity of ideas, and I would like to pick up two main points, which refer to the procedure involved.
- Çeşitli fikirler içeriyor ve ben ilgili prosedüre atıfta bulunan iki ana noktayı ele almak istiyorum.
- I want to pick up a few specific points in relation to issues that he has kindly incorporated in the final report.
- Nihai rapora nazikçe dahil ettiği konularla ilgili olarak birkaç spesifik noktayı ele almak istiyorum.
- We are now also to have a monitoring unit for picking up signals if something goes wrong.
- Artık bir şeyler ters gittiğinde sinyal almak için bir izleme birimimiz de olacak.
- You'll find a kid in it I picked up.
- İçinde benim seçip aldığım bir çocuğu bulacaksın.
- I picked up some bananas on the way home, so you can tick those off the list.
- Eve gelirken biraz muz aldım, bu yüzden onları listede işaretleyebilirsiniz.
- Easy to pick up and play, hard to master.
- Alması ve çalması kolay, ustalaşması zor.
- Easy to pick up and play, hard to master.
- Alınması ve çalınması kolay, ustalaşmak ise zor.
- Tom picked up a napkin and wiped Mary's chin.
- Tom bir peçete aldı ve Mary'nin çenesini sildi.
- Tom picked up his mail.
- Tom postasını aldı.
- I picked up a pretty shell at the seaside.
- Deniz kenarından güzel bir deniz kabuğu aldım.
- Tom picked up the cup and turned it upside down.
- Tom bardağı aldı ve onu baş aşağı çevirdi.
- Pick up a bag of oranges at the supermarket.
- Süpermarketten bir torba portakal al.
- Do you want me to pick up Tom after school?
- Okuldan sonra Tom'u almamı ister misin?
- Where can I pick up my baggage?
- Bagajımı nereden alabilirim?
- Pick up your clothes.
- Elbiselerini al.
- Sami rushed to pick up Layla from school.
- Sami, Layla'yı okuldan almak için acele etti.
- My grandma bent over to pick up a needle and thread.
- Büyükannem bir iğne ve iplik almak için eğildi.
- Tom leaned down and picked up a rock.
- Tom eğildi ve bir taş aldı.
- Tom bent down to pick up something off the floor.
- Tom yerden bir şey almak için eğildi.
- I'm off to pick up Tom.
- Ben Tom'u almaya gidiyorum.
- Tom bent down and picked up the coin.
- Tom eğildi ve parayı aldı.
- Tom bent over to pick up a coin that was on the floor.
- Tom yerdeki bozuk parayı almak için eğildi.
- Tom picked up the knife and looked at it closely.
- Tom bıçağı aldı ve yakından baktı.
- Tom picked up the cup and turned it upside down.
- Tom bardağı aldı ve ters çevirdi.
- I don't pick up hitchhikers.
- Ben otostopçu almıyorum.
- Tom tried to pick up his keys with his toes.
- Tom anahtarlarını ayak parmaklarıyla almaya çalıştı.
- I'll pick up Tom in an hour.
- Tom'u bir saat içinde alırım.
- I'm here to pick up my book.
- Kitabımı almaya geldim.
- Tom picked up that habit from his father.
- Tom bu alışkanlığı babasından almış.
- I am going to pick up my brother from school.
- Kardeşimi okuldan almaya gidiyorum.
- Please pick up your ticket at the counter.
- Biletinizi gişede alın lütfen.
- He picked up a handkerchief from the floor.
- O, yerden bir mendil aldı.
- Fadil went back to pick up something valuable he left behind.
- Fadıl geride bıraktığı değerli bir şeyi almak için geri döndü.
- Tom picked up the bottle, but had trouble opening it.
- Tom şişeyi aldı ama açmakta zorlandı.
- Tom picked up a hitchhiker.
- Tom bir otostopçu aldı.
- Tom picked up the coin.
- Tom parayı aldı.
- He picked up a red stone.
- O kırmızı bir taş aldı.
- Tom picked up all the coins on the floor.
- Tom yerdeki tüm paraları aldı.
- If she doesn't mind, I can pick up her daughter from school today.
- Eğer sakıncası yoksa, bugün kızını okuldan alabilirim.
- Tom stooped to pick up a coin he saw on the sidewalk.
- Tom kaldırımda gördüğü madeni parayı almak için durdu.
- Can you pick up this box?
- Bu kutuyu alabilir misin?
- I have to go pick up Tom from school.
- Tom'u okuldan almalıyım.
- Tom picked up the bottle and poured himself a drink.
- Tom şişeyi aldı ve kendine bir içki doldurdu.
- My grandma stooped down and picked up a needle and thread.
- Büyükannem eğildi ve eline bir iğne iplik aldı.
- Tom picked up the soccer ball.
- Tom futbol topunu aldı.
- I'm being picked up.
- Beni alıyorlar.
- Tom picked up his bag and walked out of the room.
- Tom çantasını aldı ve odadan çıktı.
- How long do I have to wait to pick up the medicine?
- İlacı almak için daha ne kadar beklemem gerekiyor?
- Tom picked up his flute and began to play.
- Tom flütünü aldı ve çalmaya başladı.
- Be sure to pick up some milk.
- Biraz süt aldığınızdan emin olun.
- Tom picked up one of the pictures.
- Tom fotoğraflardan birini aldı.
- Tom picked up the coin and took a closer look at it.
- Tom bozuk parayı aldı ve ona yakından baktı.
- I'm here to pick up my book.
- Kitabımı almak için buradayım.
- Tom and Mary picked up a hitchhiker.
- Tom ve Mary bir otostopçu aldılar.
- Tom picked up the kids after school.
- Tom okuldan sonra çocukları aldı.
- I'm here to pick up my package.
- Paketimi almaya geldim.
- He picked up the phone.
- Telefonu eline aldı.
- Tom followed Mary into the kitchen, picked up a knife and threatened her with it.
- Tom Mary'yi mutfağa kadar izledi, bir bıçak aldı ve onunla onu tehdit etti.
- If she doesn't mind, I can pick up her daughter from school today.
- Eğer onun için bir sakıncası yoksa, bugün onun kızını okuldan alabilirim.
- Today I picked up my four-year-old nephew from kindergarten.
- Bugün anaokulundan dört yaşındaki erkek yeğenimi aldım.
- Tom picked up the knife and peeled the apple.
- Tom bıçağı aldı ve elmayı soydu.
- Tom picked up the five cards he had been dealt and saw that he had a pair of aces and three kings.
- Tom kendisine dağıtılan beş kartı eline aldı ve bir çift as ve üç papaz olduğunu gördü.
- We'd better go pick up him.
- Gidip onu alsak iyi olur.
- Tom has come to pick up his children.
- Tom çocuklarını almak için geldi.
- I have to go pick up the kids.
- Çocukları almaya gitmeliyim.
- When you go to the grocery store, pick up some cottage cheese, please.
- Markete gittiğinizde biraz süzme peynir alın lütfen.
- Tom picked up the remote and started flipping through channels.
- Tom uzaktan kumandayı aldı ve kanallara göz atmaya başladı.
- Tom picked up one and looked at it carefully.
- Tom bir tane aldı ve ona dikkatlice baktı.
- Dan picked up Linda from her house.
- Dan, Linda'yı evinden aldı.
- Dan stopped by to pick up Linda.
- Dan, Linda'yı almak için uğradı.
- Tom picked up a piece of the broken mirror.
- Tom kırık aynadan bir parça aldı.
- Pick up that paper there on the floor.
- Yerdeki kağıdı al.
- Tom picked up the phone and dialed.
- Tom telefonu aldı ve aradı.
- Dan stopped to pick up a friend.
- Dan bir arkadaşı almak için durdu.
- Tom bent down and picked up a handful of sand.
- Tom eğildi ve bir avuç kum aldı.
- Tom picked up the letter and pocketed it.
- Tom mektubu aldı ve cebine koydu.
Show More (75)
|
| 2 |
pick up |
toplamak |
v. |
|
- They are left to pick up the pieces, so they need help.
- Parçaları toplamak onlara kalıyor, bu yüzden yardıma ihtiyaçları var.
- By talking with adults and one another, they pick up information.
- Yetişkinlerle ve birbirleriyle konuşarak bilgi toplarlar.
- They started picking up stones.
- Taş toplamaya başladılar.
- He picked up something white on the street.
- O, caddede beyaz bir şey topladı.
- I spend far too much time picking up after you.
- Senin arkanı toplarken çok fazla zaman harcıyorum.
- Don't mess with me again, or you'll pick up your teeth with broken fingers.
- Bir daha bana bulaşma, yoksa kırık parmaklarla dişlerini toplarsın.
- Tom picked up the coins that had fallen behind the sofa.
- Tom kanepenin arkasına düşen bozuk paraları topladı.
- He picked up cans in the street.
- O, caddedeki teneke kutuları topladı.
- Don't mess with me again, or you'll pick up your teeth with broken fingers.
- Bir daha bana bulaşma, yoksa dişlerini yerden kırık parmaklarınla toplarsın.
Show More (6)
|
| 3 |
pick up |
telefonu açmak |
v. |
|
- I pick up the phone, and I hear this very familiar voice.
- Telefonu açtım ve çok tanıdık bir ses duydum.
- Sami was puzzled when Layla didn't pick up the phone.
- Layla telefonu açmayınca Sami şaşırdı.
- Tell them to pick up the phone.
- Onlara telefonu açmalarını söyle.
Show More (0)
|
| 4 |
pick up |
eşyalarını toplamak |
v. |
|
- Pick up your things and go away.
- Eşyalarını topla ve git.
- Tom picked up his stuff and put it in his briefcase.
- Tom eşyalarını topladı ve çantasına koydu.
Show More (-1)
|
| 5 |
pick up |
öğrenmek |
v. |
|
- I just want to pick up one point and be told what the Commission really thinks about it.
- Sadece bir noktaya değinmek ve Komisyon'un bu konuda gerçekten ne düşündüğünü öğrenmek istiyorum.
Show More (-2)
|
| 6 |
pick up |
seçmek |
v. |
|
- You'll find a kid in it I picked up.
- İçinde benim seçtiğim bir çocuk bulacaksın.
Show More (-2)
|
| 7 |
pick up |
hızlanmak |
v. |
|
- Pick up the pace.
- Hızlanın.
Show More (-2)
|
| 8 |
pick up |
toparlanmak |
v. |
|
- There are signs that the economy is picking up.
- Ekonominin toparlanıyor olduğuna dair işaretler vardır.
Show More (-2)
|
| 9 |
pick up |
tespit etmek |
v. |
|
- The auditor picked up some anomalies in the company's accounts.
- Denetçi, şirketin hesaplarında bazı anormallikler tespit etti.
Show More (-2)
|
| 10 |
pick up |
arabayla almak |
v. |
|
- I'm being picked up.
- Ben arabayla alınacağım.
Show More (-2)
|
| 11 |
pick up |
kaldırmak |
v. |
|
- The worried housewife heard the telephone ring and quickly picked up the receiver.
- Endişeli ev kadını telefonun çaldığını duydu ve hemen ahizeyi kaldırdı.
Show More (-2)
|
| 12 |
pick up |
edinmek |
v. |
|
- You're picking up some bad habits from us.
- Bizden bazı kötü alışkanlıklar ediniyorsun.
Show More (-2)
|
