|
- The poor people were at the mercy of the cruel dictator.
- Fakir insanlar, zalim diktatörün merhametine kalmıştı.
- But poor people did not go to concerts.
- Ama fakir insanlar konserlere gitmedi.
- He tumbles down all the poor people's chimneys, and fills up the stockings to overflowing.
- Bütün fakir insanların bacalarından aşağı yuvarlanıyor ve çorapları taşırana kadar dolduruyor.
- He dedicated his whole life to helping poor people.
- O tüm hayatını fakir insanlara yardım etmeye adadı.
- His family was poor, and poor people did not often hear music.
- Ailesi fakirdi ve fakir insanlar sık sık müzik dinlemezdi.
- She spent most of her life taking care of poor people.
- Hayatının çoğunu fakir insanlara bakarak geçirdi.
- Santa doesn’t give presents to poor people.
- Noel Baba fakir insanlara hediye vermez.
- He never looks down on poor people.
- Fakir insanlara asla tepeden bakmaz.
- It's a myth that poor people are lazy.
- Fakir insanların tembel olduğu bir mittir.
- I don't like being around poor people.
- Fakir insanların etrafında olmayı sevmiyorum.
- Majority of his clientele are poor people.
- Müşterilerinin çoğunluğu fakir insanlardan oluşuyor.
- He is always generous to poor people.
- Fakir insanlara karşı her zaman cömerttir.
- He helped poor people all his life.
- Hayatı boyunca fakir insanlara yardım etti.
- Don't look down on poor people.
- Fakir insanlara tepeden bakmayın.
- Even though the United States is a developed country, it still has some very poor people.
- Birleşik Devletler gelişmiş bir ülke olmasına rağmen, hala çok fakir insanları var.
- He never looks down on poor people.
- O, fakir insanlara asla tepeden bakmaz.
Show More (13)
|