|
- However, as we all know, this too, is very often pure rhetoric.
- Ancak, hepimizin bildiği gibi, bu da çoğu zaman saf retorikten ibarettir.
- Wine is a pure and clear product of nature, clear and golden in the glass.
- Şarap, kadehte berrak ve altın renginde görünüen, doğanın saf ve berrak bir ürünüdür.
- That is what we are advocating, pure and simple.
- Savunduğumuz şey bu, saf ve basit.
- In the USA, and increasingly in Japan, patents have unfortunately been granted for what is essentially pure software.
- ABD'de ve giderek artan bir şekilde Japonya'da esasen saf yazılım olan şeylere ne yazık ki patentler verilmiştir.
- NATO is a military alliance pure and simple, whereas the European Union is not.
- NATO saf ve basit bir askeri ittifaktır, oysa Avrupa Birliği öyle değildir.
- However, now Diageo is producing something called Cardhu pure malt whisky.
- Ancak Diageo şimdi Cardhu saf malt viski diye bir şey üretiyor.
- This is bordering on Europe interfering, pure and simple, without any democratic debate having been held.
- Bu, Avrupa'nın herhangi bir demokratik tartışma yapılmaksızın, saf ve basit bir şekilde müdahale etmesinin sınırıdır.
- In a pure democracy there should be as few restrictions as possible on how people choose their representatives.
- Saf bir demokraside insanların temsilcilerini nasıl seçecekleri konusunda mümkün olduğunca az kısıtlama olmalıdır.
- Is that not pure opportunism?
- Bu saf oportünizm değil mi?
- Simple business methods and pure software will not be patentable in Europe.
- Basit iş yöntemleri ve saf yazılımlar Avrupa'da patentlenemeyecektir.
- Secondly, why do so few European SMEs see growth as an opportunity instead of pure risk?
- İkinci olarak, neden bu kadar az Avrupalı KOBİ büyümeyi saf risk yerine bir fırsat olarak görüyor?
- Rather than constantly wanting to enforce pure doctrine, one must at some point reach a compromise.
- Sürekli olarak saf doktrini uygulamak istemek yerine bir noktada uzlaşmaya varmak gerekir.
- Nobody wants a leakage resulting in the patenting of pure software.
- Kimse saf yazılımın patentlenmesiyle sonuçlanacak bir sızıntı istemez.
- Even today the Vietnamese government indoctrinates its citizens with pure antireligious ideas.
- Bugün bile Vietnam hükümeti vatandaşlarına saf din karşıtı fikirler aşılamaktadır.
- Even today, the Vietnamese government indoctrinates its citizens with pure antireligious ideas.
- Bugün bile, Vietnam hükümeti vatandaşlarına saf din karşıtı fikirler aşılamaktadır.
- Wine is a pure and clear product of nature, clear and golden in the glass.
- Şarap doğanın saf ve berrak bir ürünüdür, kadehte berrak ve altın rengindedir.
- The constitution also protects freedom of enterprise and 'free and pure competition'.
- Anayasa aynı zamanda girişim özgürlüğünü ve 'serbest ve saf rekabeti' de korumaktadır.
- Simple business methods and pure software will not be patentable in Europe.
- Basit iş yöntemleri ve saf yazılım Avrupa'da patentlenebilir olmayacaktır.
- This would be acceptable in itself, if we were really only dealing with a pure financial market directive.
- Eğer gerçekten sadece saf bir finansal piyasa direktifiyle karşı karşıya olsaydık bu kendi içinde kabul edilebilirdi.
- However, as we all know, this too is very often pure rhetoric.
- Ancak, hepimizin bildiği gibi, bu da çoğu zaman saf retorikten ibarettir.
- The Commission's estimates are based on pure suppositions, with no solid foundation.
- Komisyon'un tahminleri hiçbir sağlam temele dayanmayan saf varsayımlara dayanmaktadır.
- Secondly, why do so few European SMEs see growth as an opportunity instead of pure risk?
- İkinci olarak neden bu kadar az Avrupalı KOBİ büyümeyi saf risk yerine bir fırsat olarak görüyor?
- A world ready for the righteous and the pure to inherit.
- Erdemli ve saf olanlara miras kalmaya hazır bir dünya.
- This is a pure process which involves channeling mysterious and powerful forces that put me in personal danger.
- Bu, beni tehlikeye atan gizemli ve kudretli güçlerin yönlendirilmesini içeren saf bir süreçtir.
- So these particles collide, and they then turn into pure energy.
- Yani bu parçacıklar çarpışıyor ve sonra saf enerjiye dönüşüyorlar.
- This is a pure process which involves channeling mysterious and powerful forces that put me in personal danger.
- Bu, beni kişisel olarak tehlikeye sokan gizemli ve kudretli güçlerin yönlendirilmesini içeren saf bir süreçtir.
- This is a pure process which involves channeling mysterious and powerful forces that put me in personal danger.
- Bu, beni kişisel olarak tehlikeye sokan gizemli ve kudretli güçleri kanalize etmeyi içeren saf bir süreçtir.
- Chemistry and mathematic alike became pure analysis.
- Kimya ve matematik saf tahlil haline geldi.
- Chemistry and mathematic alike became pure analysis.
- Kimya ve matematik aynı şekilde saf tahlil haline geldi.
- She has a pure heart.
- Onun saf bir kalbi var.
- Pure mathematics is religion.
- Saf matematik din demektir.
- Europeans drink, on average, 12.5 liters of pure alcohol per year.
- Avrupalılar yılda ortalama 12.5 litre saf alkol içerler.
- This is pure hypocrisy!
- Bu saf ikiyüzlülüktür!
- Your heart is pure.
- Senin kalbin saf.
- This apple juice is 100% pure.
- Bu elma suyu %100 saftır.
- Tom drinks 100% pure orange juice every morning.
- Tom her sabah %100 saf portakal suyu içer.
- This is pure spring water.
- Bu saf kaynak suyudur.
- Electronic components can be cleaned by using pure isopropyl alcohol.
- Elektronik parçalar saf izopropil alkol kullanılarak temizlenebilir.
- This is pure spring water.
- Bu saf kaynak suyu.
- Europeans drink, on average, 12.5 liters of pure alcohol per year.
- Avrupalılar yılda ortalama 12,5 litre saf alkol içmektedir.
- Graphene is a substance made from pure carbon.
- Grafen saf karbondan yapılmış bir maddedir.
- The water is clean and pure.
- Su temiz ve saf.
- Sacha Baron Cohen's parodies are full of silly stereotypes and antigoyish insinuations, but I still like them in a pure comedic sense.
- Sacha Baron Cohen'in parodileri aptalca klişeler ve antigoyca imalarla dolu, ama yine de onları saf komedi anlamında seviyorum.
- She was young, pure, joyful and naive.
- O, genç, saf, neşeli ve toydu.
- Tom drinks 100% pure orange juice every morning.
- Tom, her sabah% 100 saf portakal suyu içiyor.
- Organic chemistry is pure cramming.
- Organik kimya saf ezberdir.
- Tom drinks 100% pure orange juice every day.
- Tom her gün %100 saf portakal suyu içer.
- Mary has a pure heart.
- Mary'nin saf bir kalbi vardır.
- Today's pure mathematics is tomorrow's applied mathematics.
- Bugünün saf matematiği yarının uygulamalı matematiğidir.
- Pure mathematics is religion.
- Saf matematik, dindir.
- Organic chemistry is pure memorization.
- Organik kimya saf ezberdir.
- Tom drinks 100% pure orange juice every day.
- Tom her gün %100 saf portakal suyu içiyor.
- Please make sure the drinking water is pure.
- Lütfen içme suyunun saf olduğundan emin ol.
- Graphene is a substance made from pure carbon.
- Grafen saf karbondan yapılan bir maddedir.
- This is pure hypocrisy!
- Bu saf ikiyüzlülük!
- The meaning of life is the pure tears of unrequited love.
- Hayatın anlamı, karşılıksız aşkın saf gözyaşlarıdır.
- Please make sure the drinking water is pure.
- Lütfen içme suyunun saf olduğundan emin olun.
- That water is very pure.
- Bu su çok saf.
- She has a pure heart.
- Saf bir kalbi var.
- Electronic components can be cleaned using pure isopropyl alcohol.
- Elektronik parçalar saf izopropil alkol kullanılarak temizlenebilir.
- They checked how pure the water was.
- Suyun ne kadar saf olduğunu kontrol ettiler.
- This is just pure evil.
- Bu sadece saf kötülük.
- Exporting water from an arid country to the rainy Europe is pure folly.
- Kurak bir ülkeden yağışlı Avrupa'ya su ihraç etmek saf çılgınlık.
- She was young, pure, joyful and naive.
- Genç, saf, neşeli ve naifti.
- It was pure chaos.
- O saf kaostu.
- The water is pure.
- Su saftır.
- Rainwater is pure.
- Yağmur suyu saftır.
- This apple juice is pure.
- Bu elma suyu saf.
- The water of this spring is pure.
- Bu kaynağın suyu saftır.
- I'm sure your intentions are pure.
- Niyetinin saf olduğuna eminim.
- This sweater is made of pure wool.
- Bu kazak saf yünden yapılmış.
- This apple juice is 100% pure.
- Bu elma suyu %100 saf.
Show More (69)
|