|
- From what I have heard, I think all the political groups will reach a compromise on these points.
- Duyduklarıma göre tüm siyasi grupların bu noktalarda uzlaşmaya varacağını düşünüyorum.
- We will be sleeping with our clothes on so that we do not miss a single opportunity to reach a compromise.
- Bir uzlaşmaya varmak için tek bir fırsatı bile kaçırmamak için kıyafetlerimizle uyuyacağız.
- Rather than constantly wanting to enforce pure doctrine, one must at some point reach a compromise.
- Sürekli olarak saf doktrini uygulamak istemek yerine bir noktada uzlaşmaya varmak gerekir.
- In particular, we welcome the efforts of the rapporteur in reaching a compromise on two major points.
- Özellikle raportörün iki önemli noktada uzlaşmaya varma çabalarını memnuniyetle karşılıyoruz.
- I understand that the Council has reached a compromise here too.
- Anladığım kadarıyla Konsey burada da bir uzlaşmaya varmış.
- We tried to reach a compromise and, in fact, did so.
- Bir uzlaşmaya varmaya çalıştık ve aslında bunu başardık.
- I understand that the Council has reached a compromise here too.
- Anladığım kadarıyla Konsey burada da bir uzlaşmaya varmıştır.
- Since the vote in committee we have attempted to reach a compromise with the Council on the contentious points.
- Komitedeki oylamadan bu yana Konsey ile tartışmalı noktalar üzerinde uzlaşmaya varmaya çalıştık.
- All the groups have however reached a compromise on eight points and this is one of them.
- Ancak tüm gruplar sekiz noktada uzlaşmaya varmıştır ve bu da onlardan biridir.
- In order to reach a compromise?
- Bir uzlaşmaya varmak için mi?
- I think it is extremely positive that an attempt is being made to reach a compromise.
- Bir uzlaşmaya varılmaya çalışılmasının son derece olumlu olduğunu düşünüyorum.
- I hope that we will now be able to reach a compromise.
- Artık bir uzlaşmaya varabileceğimizi umuyorum.
- In particular, we welcome the efforts of the rapporteur in reaching a compromise on two major points.
- Özellikle, raportörün iki önemli noktada uzlaşmaya varma çabalarını memnuniyetle karşılıyoruz.
- Eventually, we reached a compromise.
- Sonunda bir uzlaşmaya vardık.
- Federal negotiators reached a compromise.
- Federal arabulucular uzlaşmaya vardılar.
- In the end we reached a compromise.
- Sonunda bir uzlaşmaya vardık.
- Finally we reached a compromise.
- Sonunda bir uzlaşmaya vardık.
- Tom could tell that it would be impossible to reach a compromise with Mary.
- Tom, Mary ile bir uzlaşmaya varmanın imkansız olduğunu söyleyebilirdi.
- After much negotiation, the two sides in the dispute reached a compromise.
- Uzun müzakerelerden sonra, anlaşmazlığın iki tarafı bir uzlaşmaya vardı.
- In 1997 they reached a compromise.
- 1997 yılında bir uzlaşmaya vardılar.
- Federal negotiators reached a compromise.
- Federal müzakereciler bir uzlaşmaya vardı.
- In 1997 they reached a compromise.
- 1997'de bir uzlaşmaya vardılar.
Show More (19)
|