|
- They are not arriving in a ready-made world.
- Bunlar hazır bir dünyaya gelmiyorlar.
- After all, throughout Europe, we have ready-made foods from these countries in our freezers.
- Ne de olsa, Avrupa'nın her yerinde, dondurucularımızda bu ülkelerden gelen hazır gıdalar var.
- This ready-made mould for meetings could be used for our relations with any other country.
- Bu hazır görüşme kalıbı başka herhangi bir ülkeyle ilişkilerimiz için de kullanılabilir.
- They are not arriving in a ready-made world.
- Hazır bir dünyaya gelmiyorlar.
- We do not have any ready-made proposals or a set date which we can present to you.
- Size sunabileceğimiz hazır bir teklifimiz ya da belirlenmiş bir tarihimiz yok.
- We have a ready-made market for oil seeds and protein crops from which the accession states could benefit greatly.
- Katılım ülkelerinin büyük fayda sağlayabileceği yağlı tohumlar ve protein bitkileri için hazır bir pazarımız var.
Show More (3)
|