1 |
separation |
ayrılık |
n. |
|
- We think that there must be a separation, and that includes a physical and financial separation.
- Bir ayrılık olması gerektiğini düşünüyoruz ve bu fiziksel ve finansal bir ayrılığı da içeriyor.
- In this matter, too, the principle of cleanliness and separation should be paramount.
- Bu konuda da temizlik ve ayrılık ilkesi her şeyden önce gelmelidir.
- They make the misery of separation even worse.
- Ayrılık acısını daha da kötüleştiriyorlar.
- The only solid and lasting peace between a man and his wife is, doubtless, a separation.
- Bir erkek ile karısı arasındaki yegâne sağlam ve kalıcı sulh şüphesiz ki ayrılıktır.
- The only solid and lasting peace between a man and his wife is, doubtless, a separation.
- Bir erkekle karısı arasındaki tek sağlam ve kalıcı sulh, şüphesiz ki ayrılıktır.
- The only solid and lasting peace between a man and his wife is, doubtless, a separation.
- Bir erkekle karısı arasındaki tek sağlam ve kalıcı barış, şüphesiz ayrılıktır.
- The father and son met after a long separation.
- Baba ve oğul uzun bir ayrılıktan sonra buluştu.
- The father and son met after a long separation.
- Baba ve oğul uzun bir ayrılıktan sonra bir araya geldi.
- Meeting is the beginning of separation.
- Buluşma ayrılığın başlangıcıdır.
- Linda filed for a legal separation.
- Linda yasal bir ayrılık için başvurdu.
- Meeting is the beginning of separation.
- Buluşmak ayrılığın başlangıcıdır.
- The separation between myself and him was painful, but necessary.
- Onunla aramdaki ayrılık acı vericiydi ama gerekliydi.
- I was looking forward to the day when I could see him after five years' separation.
- Beş yıllık ayrılıktan sonra onu göreceğim günü dört gözle bekliyordum.
- I was looking forward to the day when I could see him after five years' separation.
- Beş yıllık ayrılıktan sonra onu göreceğim günü sabırsızlıkla bekliyordum.
Show More (11)
|
2 |
separation |
ayrılma |
n. |
|
- Security concerns are given as a reason for the separation barrier deep in the West Bank.
- Batı Şeria'nın derinliklerindeki ayrım bariyerinin gerekçesi olarak güvenlik kaygıları gösteriliyor.
- In this matter, too, the principle of cleanliness and separation should be paramount.
- Bu konuda da temizlik ve ayrımcılık ilkesi en üst düzeyde olmalıdır.
- The separation wall will not solve the problem.
- Ayrım duvarı sorunu çözmeyecektir.
- We regret that there is no separation between the investigating and decision-making authorities.
- Soruşturma makamları ile karar alma makamları arasında bir ayrım yapılmamış olmasından üzüntü duyuyoruz.
- Indeed, such a separation would possibly result in a lessening in its leverage on the political agenda.
- Aslında, böyle bir ayrım muhtemelen Parlamentonun siyasi gündem üzerindeki etkisinin azalmasına yol açacaktır.
- We think that there must be a separation, and that includes a physical and financial separation.
- Biz, fiziksel ve mali ayrımı da içeren bir ayrımın olması gerektiğini düşünüyoruz.
- The Commission is, therefore, opposed to imposing a separation between the design and the execution of works.
- Bu nedenle Komisyon, tasarım ile işlerin yürütülmesi arasında bir ayrımın dayatılmasına karşıdır.
- Indeed, such a separation would possibly result in a lessening in its leverage on the political agenda.
- Aslında, böyle bir ayrım muhtemelen Parlamento'nun siyasi gündem üzerindeki etkisinin azalmasına yol açacaktır.
- Is it legal to build this wall of separation?
- Bu ayrım duvarını inşa etmek yasal mı?
- The story about the separation of the two leopard cubs seems pretty trite to me.
- İki leopar yavrusunun ayrılması hakkındaki hikaye bana oldukça basmakalıp gibi görünüyor.
Show More (7)
|
3 |
separation |
bölünme |
n. |
|
- The Chinese authorities view Tibet's distinct culture and religion as the source of threat of separation.
- Çinli yetkililer Tibet'in farklı kültürünü ve dinini bölünme tehdidinin kaynağı olarak görmektedir.
- Finally, the separation and division of competences should not be based only on the principle of subsidiarity.
- Son olarak, yetkilerin ayrılması ve bölünmesi sadece ikincillik ilkesine dayanmamalıdır.
Show More (-1)
|
4 |
separation |
ayrıştırılma |
n. |
|
- This separation of the functions is important.
- İşlevlerin bu şekilde ayrıştırılması önemli.
- There are areas of research - for example what is known as separation and transmutation - which may provide solutions.
- Örneğin ayrıştırma ve dönüştürme olarak bilinen ve çözüm sağlayabilecek araştırma alanları mevcuttur.
Show More (-1)
|
5 |
separation |
ayırma |
n. |
|
- Is it legal to build this wall of separation?
- Bu ayırma duvarını inşa etmek yasal mı?
Show More (-2)
|