share - Anglais Turc Phrases
Anglais Turc
share paylaşmak v.
  • In this respect, we share the position of the United States and I believe that that in itself was a very good move.
  • Bu bakımdan ABD'nin tutumunu paylaşıyoruz ve bunun başlı başına çok iyi bir hareket olduğuna inanıyorum.
  • I share the view that this work should be completed in 2008.
  • Bu çalışmanın 2008 yılında tamamlanması gerektiği görüşünü paylaşıyorum.
  • This is what France and Spain, which share borders with Portugal and Italy, decided to do.
  • Portekiz ve İtalya ile sınır paylaşan Fransa ve İspanya'nın yapmaya karar verdiği şey budur.
Show More (778)
share pay n.
  • We have a share in the responsibility for all this.
  • Bütün bunların sorumluluğunda bizim de payımız var.
  • We are in the process of assuming our own share of responsibility.
  • Kendi payımıza düşen sorumluluğu üstlenme sürecindeyiz.
  • As far as I know, nevertheless, there is only one country which loses out and gets less than its natural share.
  • Bildiğim kadarıyla, yine de kaybeden ve doğal payından daha azını alan tek bir ülke var.
Show More (76)
share hisse n.
  • Many believe that this has rescued the Nordic system of shares with different voting values.
  • Pek çok kişi bunun, farklı oy değerlerine sahip hisselerden oluşan İskandinav sistemini kurtardığına inanmaktadır.
  • This company has seen a 40% jump in share prices as a result of the events of 11 September and thereafter.
  • Bu şirket, 11 Eylül ve sonrasında yaşanan olayların bir sonucu olarak hisse fiyatlarında %40'lık bir artış görmüştür.
  • I want you to take my share.
  • Hissemi almanı istiyorum.
Show More (6)
share katılmak v.
  • I fully share this view, which is expressed in the Ludford report.
  • Ludford raporunda ifade edilen bu görüşe tamamen katılıyorum.
  • I do not share this view, but it is a fine exercise in intellectual freedom.
  • Ben bu görüşe katılmıyorum, ancak bu entelektüel özgürlüğün güzel bir uygulamasıdır.
  • Your criticism is one that I share.
  • Eleştirilerinize ben de katılıyorum.
Show More (1)
share paylaşım n.
  • Is that a fair share?
  • Bu adil bir paylaşım mı?
  • Lastly, is there anything else to share with the group?
  • Son olarak, grupla paylaşılacak başka bir şey var mı?
  • This city has a public bike share program.
  • Bu şehirde halka açık bir bisiklet paylaşım programı var.
Show More (1)
share ortak olmak v.
  • We are engaged in the work of legislation, which in many fields is regulated by officials who share in the decisions.
  • Birçok alanda kararlara ortak olan yetkililer tarafından düzenlenen yasama çalışmalarıyla meşgulüz.
Show More (-2)
share ortaklaşa kullanmak v.
  • He shared a well with his neighbor.
  • Komşusuyla bir kuyuyu ortaklaşa kullanıyordu.
Show More (-2)
share nasip n.
  • I've had my share of problems.
  • Ben sorunlardan nasibimi aldım.
Show More (-2)