1 |
silly |
aptalca |
adj. |
|
- This is why we are, actually, in a kind of virtual debate and are doing silly things to boot.
- İşte bu yüzden aslında bir tür sanal tartışma içindeyiz ve bunun için de aptalca şeyler yapıyoruz.
- Mr Watson made a rather shabby and silly remark about the United Kingdom.
- Bay Watson Birleşik Krallık hakkında oldukça perişan ve aptalca bir yorumda bulundu.
- It was silly to think that an unfounded war could miraculously produce peace and democracy.
- Temelsiz bir savaşın mucizevi bir şekilde barış ve demokrasi üretebileceğini düşünmek aptalcaydı.
- It sounds silly, but it's true.
- Kulağa aptalca geliyor ama doğru.
- That's not so silly at all.
- Bu hiç de aptalca değil.
- I know it might sound silly, but it's true.
- Bunun aptalca gelebileceğini biliyorum ama bu doğru.
- The students bothered the teacher with silly questions.
- Öğrenciler aptalca sorularla öğretmeni rahatsız etti.
- It sounds silly, but it's true.
- Bu aptalca görünüyor ama doğru.
- It is silly of you to neglect your studies.
- Derslerinizi ihmal etmeniz çok aptalca.
- I'm ashamed to ask you such a silly question.
- Size böyle aptalca bir soru sorduğum için utanıyorum.
- How can you say such a silly thing?
- Nasıl böyle aptalca bir şey söyleyebilirsin?
- Tom is being silly, isn't he?
- Tom aptalca davranıyor, değil mi?
- Mary thinks martial arts are silly.
- Mary dövüş sanatlarının aptalca olduğunu düşünüyor.
- He cannot have done such a silly thing.
- Böyle aptalca bir şey yapmış olamaz.
- There's a difference between silly and stupid.
- Aptal ve aptalca arasında bir fark var.
- I think it was silly.
- Ben bunun aptalca olduğunu düşünüyorum.
- Don't worry about such a silly thing.
- Böyle aptalca bir şey için endişelenme.
- I need to ask you a silly question.
- Sana aptalca bir soru sormam lazım.
- She slapped him silly.
- Onu aptalca tokatladı.
- That's so silly.
- Bu çok aptalca.
- We always fight over silly things.
- Hep aptalca şeyler yüzünden kavga ediyoruz.
- It's silly to fight over it.
- Bunun için kavga etmek aptalca.
- This is silly, isn't it?
- Bu aptalca, değil mi?
- Don't put such silly thoughts into his head.
- Kafasına böyle aptalca düşünceler sokma.
- I suppose it was a bit silly.
- Sanırım biraz aptalcaydı.
- I feel silly.
- Aptalca hissediyorum.
- I need to ask you a silly question.
- Sana aptalca bir soru sormak istiyorum.
- That seems silly.
- Aptalca görünüyor.
- Don't ask silly questions.
- Aptalca sorular sorma.
- Tom had a silly look on his face.
- Tom'un yüzünde aptalca bir ifade vardı.
- Don't do anything silly.
- Aptalca bir şey yapma.
- I know it sounds silly.
- Kulağa aptalca geldiğini biliyorum.
- That's the silliest thing I've ever heard.
- Bu şimdiye kadar duyduğum en aptalca şey.
- It was silly of you to make such a mistake.
- Böyle bir hata yapman aptalcaydı.
- That seems silly.
- O aptalca görünüyor.
- Ask a silly question and you'll get a silly answer.
- Aptalca bir soru sorarsan aptalca bir cevap alırsın.
- It was a silly question.
- Aptalca bir soruydu.
- That would be silly.
- Bu aptalca olurdu.
- I think it was silly.
- Bence aptalcaydı.
- It was a silly mistake.
- O aptalca bir hataydı.
- This debate is silly.
- Bu tartışma aptalca.
- It was a silly rumor.
- Aptalca bir söylentiydi.
- It's so silly.
- Çok aptalca.
- Tom often asks silly questions.
- Tom sık sık aptalca sorular sorar.
- What made you do a silly thing like that?
- Neden böyle aptalca bir şey yaptın?
- I think it was silly.
- Bunun aptalca olduğunu düşünüyorum.
- I need to ask you a silly question.
- Sana aptalca bir soru sormam gerekiyor.
- That is just silly!
- Bu çok aptalca!
- It was silly of you to make such a mistake.
- Böyle bir hata yapman çok aptalcaydı.
- Don't do anything silly.
- Aptalca bir şey yapmayın.
- I need to ask you a silly question.
- Sana aptalca bir soru sormam gerek.
- Your silly talk won't get you anywhere.
- Aptalca konuşman seni bir yere götürmez.
- Our teacher is patient with us even when we ask silly questions.
- Aptalca sorular sorduğumuzda bile öğretmenimiz bize karşı sabırlı.
- Your hat is silly.
- Şapkan çok aptalca.
- This is silly!
- Bu aptalca!
- You're just being silly.
- Aptalca davranıyorsun.
- Your hat looks silly.
- Şapkan aptalca görünüyor.
- Tom is being silly.
- Tom aptalca davranıyor.
- We always fight over silly things.
- Her zaman aptalca şeyler için dövüşürüz.
- Can you imagine how silly that would look?
- Bunun ne kadar aptalca görüneceğini hayal edebiliyor musun?
- They laughed over their silly misunderstanding.
- Aptalca yanlış anlamalarına güldüler.
- I know it might sound silly, but it's true.
- Aptalca gelebilir ama doğru.
- It was a silly mistake.
- Aptalca bir hataydı.
- Oh, that's silly.
- Ah, bu çok aptalca.
- It was a silly rumor.
- O aptalca bir söylentiydi.
- All you do is worry about silly, little things!
- Tek yaptığınız aptalca, küçük şeyler için endişelenmek!
- We'll do away with all these silly rules as soon as we can.
- Bütün bu aptalca kuralları elimizden geldiğince çabuk feshedeceğiz.
- Tom was just being silly.
- Tom aptalca davranıyordu.
- This is silly, isn't it?
- Aptalca, değil mi?
- He often asks silly questions.
- Sık sık aptalca sorular soruyor.
- He's always asking silly questions.
- Daima aptalca sorular soruyor.
- Silly, isn't it?
- Aptalca, değil mi?
- She often asks silly questions.
- Sık sık aptalca sorular soruyor.
- Mary was silly to buy a new coat.
- Mary'nin yeni bir ceket alması aptalcaydı.
- Don't worry about such a silly thing.
- Böyle aptalca bir şey için endişe etme.
- That was a silly mistake.
- Bu aptalca bir hataydı.
- I'm ashamed to ask you such a silly question.
- Sana böyle aptalca bir soru sorduğum için utanıyorum.
- Can you imagine how silly that would look?
- Onun ne kadar aptalca görüneceğini hayal edebiliyor musun?
- It was silly of him to refuse her offer.
- Teklifini reddetmesi aptalcaydı.
- Sacha Baron Cohen's parodies are full of silly stereotypes and antigoyish insinuations, but I still like them in a pure comedic sense.
- Sacha Baron Cohen'in parodileri aptalca klişeler ve antigoyca imalarla dolu, ama yine de onları saf komedi anlamında seviyorum.
- I don't want to look silly.
- Aptalca görünmek istemiyorum.
- I'm fed up with Tom's silly antics.
- Tom'un aptalca tuhaflıklarından bıktım.
- This may sound silly, but it's true.
- Aptalca gelebilir ama doğru.
- That was a silly mistake.
- O aptalca bir hataydı.
- I guess it sounds a bit silly.
- Sanırım biraz aptalca geliyor.
- It would be very silly to do that.
- Bunu yapmak çok aptalca olurdu.
- This is silly.
- Bu aptalca.
- He had a silly smile on his face the whole evening.
- Bütün akşam yüzünde aptalca bir gülümseme vardı.
- He often asks silly questions.
- O, sık sık aptalca sorular sorar.
Show More (87)
|
2 |
silly |
aptal |
adj. |
|
- In those circumstances, it would be silly not to widen the agenda.
- Bu koşullar altında gündemi genişletmemek aptallık olur.
- Mary was silly to buy a new coat.
- Mary yeni bir ceket alacak kadar aptaldı.
- It was a silly question.
- O aptal bir soruydu.
- His parents' view was that he was wasting his earnings on a silly girl.
- Ailesinin görüşü, kazancını aptal bir kız için harcadığı yönündeydi.
- He was silly enough to believe her.
- Ona inanacak kadar aptaldı.
- Tom is a silly man.
- Tom aptal bir adam.
- People don't believe your silly propaganda!
- İnsanlar senin aptal propagandana inanmıyor!
- It was silly of him to refuse her offer.
- Onun teklifini reddetmek onun aptallığıydı.
- You look silly.
- Aptal gibi görünüyorsun.
- I can't stand that silly woman.
- Şu aptal kadına dayanamıyorum.
- Don't be so silly.
- Bu kadar aptal olma.
- He's always asking silly questions.
- O her zaman aptal sorular soruyor.
- His parents' view was that he was wasting his earnings on a silly girl.
- Ebeveynlerinin görüşü onun kazancını aptal bir kıza harcadığı idi!
- I don't want to look silly.
- Aptal gibi görünmek istemiyorum.
- Oh, that's silly.
- Of, bu aptallık.
- Tom was silly.
- Tom aptaldı.
- Tom can a bit silly at times.
- Tom bazen biraz aptal olabilir.
- I can't stand that silly woman.
- Şu aptal kadına katlanamıyorum.
- Tom can a bit silly at times.
- Tom bazen biraz aptal olabiliyor.
- I can't stand that silly woman.
- Ben o aptal kadına dayanamıyorum.
- Do you think I'm silly?
- Sence aptal mıyım?
- You're silly.
- Aptalın tekisin.
- You're a silly goose!
- Sen aptal bir kazsın!
- I can't stand that silly woman.
- O aptal kadına katlanamıyorum.
- You're silly.
- Sen aptalsın.
- You're silly, sometimes!
- Bazen aptal biri oluyorsun!
- It is silly of you to neglect your studies.
- Çalışmalarını ihmal etmen senin aptallığın.
- Don't be so silly.
- Bu kadar aptal olmayın.
- I feel silly.
- Aptal hissediyorum.
- I can't stand that silly woman.
- Şu aptal kadına tahammül edemiyorum.
- Cats are silly.
- Kediler aptaldır.
- It's silly of you to believe him.
- Ona inanman aptallık.
- Do you think I'm silly?
- Sence ben aptal mıyım?
Show More (32)
|
3 |
silly |
saçma |
n. |
|
- Firstly, I find it rather silly having the same debate here with exactly the same people for the third time in plenary.
- Öncelikle, genel kurulda üçüncü kez aynı kişilerle aynı tartışmayı yapmayı oldukça saçma buluyorum.
- If they speak to any of the residents in that locality, they will see what a silly amendment that is.
- Eğer o bölgede yaşayanlardan herhangi biriyle konuşurlarsa, bunun ne kadar saçma bir değişiklik olduğunu göreceklerdir.
- If they speak to any of the residents in that locality, they will see what a silly amendment that is.
- O bölgede yaşayanlardan herhangi biriyle konuşurlarsa, bunun ne kadar saçma bir değişiklik olduğunu göreceklerdir.
- This debate is silly.
- Bu tartışma çok saçma.
- This is silly!
- Bu çok saçma!
- We'll do away with all these silly rules as soon as we can.
- En kısa zamanda tüm bu saçma kuralları kaldıracağız.
- How can you say such a silly thing?
- Nasıl bu kadar saçma bir şey söyleyebilirsin?
- I think it's silly that Tom is learning French.
- Bence Tom'un Fransızca öğrenmesi çok saçma.
- I think it's silly that Tom is learning French.
- Bence Tom'un Fransızca öğrenmesi saçma.
- I need to ask you a silly question.
- Sana saçma bir soru sormalıyım.
- That's not so silly at all.
- O hiç saçma değil.
- I think it's silly that Tom didn't learn the language that everyone speaks.
- Bence Tom'un herkesin konuştuğu dili öğrenmemesi çok saçma.
- Our teacher is patient with us even when we ask silly questions.
- Öğretmenimiz saçma sorular sorduğumuzda bile bize karşı sabırlıdır.
Show More (10)
|
4 |
silly |
salak |
n. |
|
- Cats are silly.
- Kediler salak oluyor.
- I'm fed up with Tom's silly antics.
- Tom'un salakça maskaralıklarından bıktım.
- Sacha Baron Cohen's parodies are full of silly stereotypes and antigoyish insinuations, but I still like them in a pure comedic sense.
- Sacha Baron Cohen'in parodileri salakça stereotipler ve tepeden bakan Yahudi imalarıyla dolu olsa da salt mizahi açıdan yine de hoşuma gidiyor.
- Tom was silly.
- Tom salaktı.
Show More (1)
|
5 |
silly |
şapşal |
n. |
|
- Don't be silly.
- Şapşallaşma.
Show More (-2)
|
6 |
silly |
saçma sapan |
adj. |
|
- The students bothered the teacher with silly questions.
- Öğrenciler saçma sapan sorularla öğretmeni rahatsız ettiler.
Show More (-2)
|
7 |
silly |
ahmakça |
adj. |
|
- She often asks silly questions.
- O sık sık ahmakça sorular sorar.
Show More (-2)
|
8 |
silly |
saçmalık |
n. |
|
- Don't be silly.
- Saçmalamayın.
Show More (-2)
|