Tureng - sofa - Anglais Turc Phrases

Historique

	Anglais	Turc
1	sofa	kanepe	n.
	You should get that sofa reupholstered. O kanepeyi yeniden döşetmelisin. Don't sit down on the sofa. Kanepeye oturmayın. The boy likes walking around the sofa store. Çocuk kanepe dükkanının etrafında dolaşmayı seviyor. I sat down on the sofa next to Tom. Tom'un yanındaki kanepeye oturdum. Please sit on the sofa and relax. Lütfen kanepeye oturun ve rahatlayın. The boy lay on the sofa. Çocuk kanepeye uzandı. Tom sleeps on a sofa that converts into a bed. Tom yatağa dönüşen bir kanepede uyur. Three children sat on the sofa. Üç çocuk kanepeye oturdu. I found your wallet behind the sofa. Cüzdanını kanepenin arkasında buldum. The fire started on a sofa in Dan's room. Yangın Dan'in odasındaki kanepede başladı. The sofa takes up too much room. Kanepe çok yer kaplıyor. Tom found Mary's purse under the sofa. Tom Mary'nin çantasını kanepenin altında buldu. I found your wallet behind the sofa. Kanepenin arkasında cüzdanını buldum. Look what I found under the sofa. Bak kanepenin altında ne buldum. Tom found his key under the sofa. Tom anahtarını kanepenin altında buldu. Grandfather is napping on the sofa. Büyükbaba kanepede uyukluyor. The sofa is uncomfortable. Kanepe rahat değil. Tom and Mary sat on the sofa together watching TV. Tom ve Mary kanepede birlikte oturup televizyon izlediler. Tom is lying on the sofa watching TV. Tom kanepede uzanmış televizyon izliyor. Sami was asleep on the living room sofa. Sami, oturma odası kanepesinde uyuyordu. This big sofa is really not suitable for a small room. Bu büyük kanepe küçük bir oda için gerçekten uygun değil. That sofa is less expensive than this table. Şu kanepe bu masadan daha ucuz. He picked up the coins that had fallen behind the sofa. Kanepenin arkasına düşen bozuk paraları aldı. It's on the sofa. O, kanepenin üzerinde. Please sit down on the sofa. Lütfen kanepeye oturun. I can sleep on the sofa. Kanepede uyuyabilirim. He is lying on the sofa. Kanepede yatıyor. Dad extended his legs on the sofa. Babam bacaklarını kanepeye uzattı. Tom sat on the sofa, flipping through the pages of a magazine. Tom kanepeye oturmuş, bir derginin sayfalarını çeviriyordu. Tom asked Mary how much she'd paid for the sofa in her living room. Tom, Mary'ye oturma odasındaki kanepeye ne kadar ödediğini sordu. This sofa can seat three people easily. Bu kanepeye rahatlıkla üç kişi oturtulabilir. I don't want to buy this kind of sofa. Bu tür bir kanepe almak istemiyorum. Tom found Mary's purse under the sofa. Tom, Mary'nin çantasını kanepenin altında buldu. I wish Tom would help me move the sofa. Keşke Tom kanepeyi taşımama yardım etse. We would like to buy a sofa. Biz bir kanepe satın almak istiyoruz. Grandad is snoozing on the sofa. Büyükbaba kanepede uyuyor. Tom is lying on the sofa watching TV. Tom TV izleyerek kanepede uzanıyor. She slid a little closer to him on the sofa. O, kanepede ona biraz daha yaklaştı. You should get that sofa reupholstered. O kanepeyi yeniden döşettirmelisin. I'd be very grateful if you could help me move this sofa. Bu kanepeyi taşımama yardım ederseniz çok minnettar olurum. Do you mind if I lay down on the sofa? Kanepeye uzanmamda sakınca var mı? Tom lay on a sofa with his eyes closed. Tom gözleri kapalı bir şekilde kanepede yatıyor. Tom is sound asleep on the sofa. Tom kanepede mışıl mışıl uyuyor. Tom, look what I found under the sofa. Tom, kanepenin altında bulduğum şeye bak. Tom is asleep on the sofa. Tom kanepede uyuyor. Sit on the sofa and feel at ease. Kanepeye otur ve rahatla. Would you be more comfortable on the sofa? Kanepede biraz daha rahat olur musun? Tom stretched out on the sofa and fell asleep. Tom kanepeye uzandı ve uyuyakaldı. Maybe Tom can help you move the sofa. Belki Tom kanepeyi taşımana yardım edebilir. This sofa takes too much room. Bu kanepe çok yer kaplar. I would like to buy a sofa. Bir kanepe satın almak istiyorum. This sofa is not nice. Bu kanepe güzel değil. She slid a little closer to him on the sofa. Kanepede ona biraz daha yaklaştı. Don't sit down on the sofa. Kanepeye oturma. The cushions on the sofa don't match those on the armchairs. Kanepedeki minderler koltuklardakilerle eşleşmiyor. Tom is lying on the sofa, watching TV. Tom kanepede yatıyor, TV izliyor. Tom is lying on the sofa. Tom kanepede yatıyor. Since he was tired, he was sitting on the sofa with his eyes closed. Yorgun olduğu için kanepede gözleri kapalı oturuyordu. Look what I found under the sofa. Bak kanepenin altında ne buldum? You can crash on the sofa if you're tired. Yorulduysan kanepeye uzanabilirsin. Tom found Mary's necklace under the sofa. Tom, Mary'nin kolyesini kanepenin altında buldu. I don't want to buy this kind of sofa. Bu tür bir kanepe satın almak istemiyorum. How much does this sofa cost? Bu kanepe ne kadar? He sat on the sofa with his arms folded. Kollarını bağlamış bir şekilde kanepede oturuyordu. Tom said that I could sleep on the sofa. Tom kanepede uyuyabileceğimi söyledi. When did you buy that sofa? O kanepeyi ne zaman aldın? Tom ordered a new sofa from the catalog. Tom katalogdan yeni bir kanepe sipariş etti. Tom sat on the sofa next to Mary. Tom, Mary'nin yanındaki kanepeye oturdu. The boy likes walking around the sofa store. Çocuk kanepe mağazasını dolaşmayı seviyor. He sprawled out on the sofa next to me. O, kanepede yanıma uzandı. Tom helped Mary move the sofa. Tom, Mary'nin kanepeyi taşımasına yardım etti. The woman who is sitting on the sofa is my grandmother. Kanepede oturan kadın, benim büyükannem. The boy tried moving the heavy sofa. Çocuk, ağır kanepeyi taşımaya çalıştı. To receive guests, you need a large sofa. Misafir ağırlayabilmek için büyük bir kanepeye ihtiyacın var. To receive guests, you need a large sofa. Misafirleri ağırlamak için büyük bir kanepeye ihtiyacınız var. Tom sat on the sofa. Tom kanepeye oturdu. Tom should have helped Mary move the sofa. Tom Mary'nin kanepeyi taşımasına yardım etmeliydi. She lay on a sofa with her eyes closed. Gözleri kapalı şekilde bir kanepeye yattı. The new sofa goes with the curtains. Yeni kanepe perdelerle uyumlu. Tom spent the night on our sofa. Tom geceyi bizim kanepede geçirdi. He learned English perfectly well, lying on the sofa and drinking beer. Kanepede uzanıp bira içerek İngilizceyi çok iyi öğrendi. We would like to buy a sofa. Bir kanepe almak istiyoruz. Tom sat on the sofa next to Mary. Tom kanepede Mary'nin yanında oturdu. Tom stretched out on the sofa and fell asleep. Tom, kanepede uzandı ve uykuya daldı. Can you help me move the sofa? Kanepeyi taşımama yardım eder misin? How much does this sofa cost? Bu kanepenin fiyatı ne kadar? Tom sleeps on a sofa that converts into a bed. Tom yatağa dönüşebilen bir kanepede uyuyor. She was lounging on the sofa. O, kanepede yayılıp oturuyordu. The cushions on the sofa don't match those on the armchairs. Kanepenin üzerindeki minderler koltukların üzerindekilerle uyuşmuyor. Tom is lying on the sofa, reading a book. Tom kanepede uzanıyor, kitap okuyor. Tom slept on the sofa last night. Tom dün gece kanepede uyudu. I woke up on the sofa. Kanepede uyandım. Show More (89)
2	sofa	koltuk	n.
	Mary is napping on the sofa. Mary koltukta uyukluyor. The cat is sleeping on the sofa. Bir kedi koltukta uyuyor. Tom and Mary sat side by side on the sofa. Tom ve Mary koltukta yan yana oturdular. Besides a sofa and a table, there wasn't any furniture in the living room. Bir koltuk ve masa dışında, oturma odasında hiç mobilya yoktu. Show More (1)
3	sofa	kanape	n.
	Tom helped Mary move the sofa. Tom Mary'nin kanapeyi taşımasına yardım etti. I found the suites capacious, the sofas commodious, the sandwiches copious. Ben, suitleri ferah, kanapeleri geniş sandviçleri bol buldum. Show More (-1)
4	sofa	divan	n.
	Bring her in here and lay her on the sofa. Onu buraya getirin ve divana yatırın. The fire started on a sofa in Dan's room. Yangın, Dan'in odasındaki bir divanda başladı. Show More (-1)