1 |
sparing |
ayırma |
n. |
|
- Would you mind sparing me thirty minutes of the day?
- Bana günün otuz dakikasını ayırır mısın?
- Would you mind sparing me thirty minutes of the day?
- Günün otuz dakikasını bana ayırabilir misiniz?
Show More (-1)
|
2 |
sparing |
tutumlu |
adj. |
|
- You will see, on reading it, that it is not exactly sparing with its criticisms.
- Okuyunca göreceksiniz ki, eleştirilerinde pek de tutumlu değil.
Show More (-2)
|
3 |
sparing |
kaçınma |
n. |
|
- We are not sparing any effort to persuade everyone we can of the need to implement human rights.
- İnsan haklarının uygulanması gerektiği konusunda ikna edebildiğimiz herkesi ikna etmek için hiçbir çabadan kaçınmıyoruz.
Show More (-2)
|