|
- The business of the European Commission is very little about spending money.
- Avrupa Komisyonu'nun işi çok az para harcamaktır.
- We do not spend money for the sake of spending money.
- Para harcamak için para harcamıyoruz.
- Putting this undertaking into practice means spending money.
- Bu girişimin hayata geçirilmesi para harcamak anlamına gelmektedir.
- We should spend money on offshore projects in the North Sea and the Baltic.
- Kuzey Denizi ve Baltık'taki açık deniz projelerine para harcamalıyız.
- We do not spend money for the sake of spending money.
- Biz para harcamak için para harcamayız.
- I got a hair-clipper to save myself from spending money on a hairdresser.
- Kuaföre para harcamaktan kurtulmak için bir saç kesme makinesi aldım.
- His family was very poor; consequently, they couldn't afford to spend money carelessly.
- Ailesi çok fakirdi; dolayısıyla fütursuzca para harcamaya güçleri yetmiyordu.
- My wife spends money as if I were the richest man in town.
- Eşim, sanki ben kentin en zengin adamıymışım gibi para harcıyor.
- He spent money lavishly enough.
- Yeterince müsrifçe para harcadı.
- He grudged spending money on such a thing.
- Böyle bir şey için para harcamaktan nefret ediyordu.
- You have to spend money to make money.
- Para kazanmak için para harcamalısın.
- Tom has been spending money like there's no tomorrow.
- Tom su gibi para harcamakta.
- They were spending money.
- Onlar para harcıyorlardı.
- Spend money and enjoy life!
- Para harca ve hayatın tadını çıkar!
- If you have a lot of time, you don't have to spend money to learn a language.
- Zamanın bolsa, dil öğrenmek için para harcamana gerek yok.
- We can't spend money we don't have.
- Elimizde olmayan parayı harcayamayız.
- Spending money doesn't make me happy, but buying things does.
- Para harcamak beni mutlu etmez ama bir şeyler almak eder.
- My biggest weakness is spending money on shoes.
- Benim en büyük zayıflığım ayakkabılara para harcamak.
- Does spending money make you happy?
- Para harcamak seni mutlu eder mi?
- They were spending money.
- Para harcıyorlardı.
- My wife spends money as if I were the richest man in town.
- Karım sanki ben şehrin en zengin adamıymışım gibi para harcar.
- Don't spend money that you don't have.
- Elinde olmayan parayı harcama.
- I am happy to spend money on books.
- Kitaplara para harcadığım için mutluyum.
- We can't spend money we don't have.
- Sahip olmadığımız parayı harcayamayız.
- Don't spend money you don't have.
- Sahip olmadığın parayı harcama.
- Spending money doesn't make me happy, but buying things does.
- Para harcamak beni mutlu etmiyor, ama bir şeyler satın almak mutlu ediyor.
- My biggest weakness is spending money on shoes.
- En büyük zayıflığım ayakkabılara para harcamak.
- Does spending money make you happy?
- Para harcamak sizi mutlu ediyor mu?
- I'd rather spend money on something I'd actually wear.
- Gerçekten giyeceğim bir şeye para harcamayı tercih ederim.
- My roommate is prodigal when it comes to spending money on movies; he buys them the day they're released, regardless of price.
- Oda arkadaşım, filmlere para harcama konusunda müsriftir; fiyatı ne olursa olsun piyasaya çıktıkları gün satın alır.
- Spending money is as easy as pie.
- Para harcamak işten bile değil.
- A lot of people who have up until now been spending money having a good time now need to be more careful with their money.
- Şimdiye kadar iyi vakit geçirmek için para harcayan pek çok insanın artık paraları konusunda daha dikkatli olması gerekiyor.
- We shouldn't spend money.
- Para harcamamalıyız.
- Tom has been spending money like there's no tomorrow.
- Tom yarın yokmuş gibi para harcıyor.
- I spend money as soon as I get it.
- Alır almaz parayı harcarım.
- My roommate is prodigal when it comes to spending money on movies; he buys them the day they're released, regardless of price.
- Oda arkadaşım filmlere para harcama konusunda müsriftir; vizyona girdikleri gün, fiyatına bakmaksızın satın alır.
- He spent money lavishly enough.
- Yeterince savurgan bir şekilde para harcadı.
- He spends money like water.
- O, su gibi para harcıyor.
- Don't spend money that you don't have.
- Sahip olmadığın parayı harcama.
- If you have a lot of time, you don't have to spend money to learn a language.
- Eğer çok zamanınız varsa, dil öğrenmek için para harcamak zorunda değilsiniz.
- Spending money stimulates the economy.
- Para harcamak ekonomiyi canlandırır.
- I can't spend money I don't have.
- Sahip olmadığım parayı harcayamam.
- Spend money and enjoy life!
- Para harca ve hayattan zevk al!
- Spend money and enjoy life!
- Para harcayın ve hayatın tadını çıkarın!
- Spending money is as easy as pie.
- Para harcamak çok kolay.
- You cannot spend money like this.
- Böyle para harcayamazsın.
- Sami was spending money.
- Sami para harcıyordu.
- Don't spend money you don't have.
- Elinde olmayan parayı harcama.
Show More (45)
|