1 |
suitcase |
bavul |
n. |
|
- Tom made Mary carry his suitcase.
- Tom, Mary'ye bavulunu taşıttı.
- I need a larger suitcase.
- Daha büyük bir bavula ihtiyacım var.
- I can't lift a suitcase heavier than 30 kilos.
- Ben 30 kilodan ağır bir bavulu kaldıramam.
- Do you know where Tom put his suitcase?
- Tom'un bavulunu nereye koyduğunu biliyor musun?
- Tom doesn't have a suitcase, so he borrowed mine.
- Tom'un bavulu yok, o yüzden benimkini ödünç aldı.
- It's my suitcase.
- Bu benim bavulum.
- Tom was able to fit everything he owned into one suitcase.
- Tom sahip olduğu her şeyi tek bir bavula sığdırabildi.
- Tom put his suitcase down next to Mary's.
- Tom bavulunu Mary'ninkinin yanına koydu.
- Which one is your suitcase?
- Senin bavulun hangisi?
- Tom opened his suitcase.
- Tom bavulunu açtı.
- Leave your suitcase here.
- Bavulunu burada bırak.
- The suitcase wasn't mine.
- Bavul benim değildi.
- Keep an eye on my suitcase while I get my ticket.
- Biletimi alırken bavuluma göz kulak ol.
- Tom put down his suitcase.
- Tom bavulunu yere koydu.
- I could only take what fit into the suitcase.
- Sadece bavula sığanları alabildim.
- Tom will need to borrow your suitcase.
- Tom'un bavulunuzu ödünç alması gerekecek.
- I have a T-shirt in my suitcase.
- Bavulumda bir tişört var.
- My suitcase disappeared at the airport.
- Bavulum havaalanında kayboldu.
- I put my suitcase down.
- Bavulumu yere koydum.
- My suitcase got lost.
- Bavulum kayboldu.
- What's in your suitcase?
- Bavulunda ne var?
- Tom didn't know where to put Mary's suitcase.
- Tom, Mary'nin bavulunu nereye koyacağını bilemedi.
- Where would you like me to put your suitcase?
- Bavulunu nereye koymamı istersin?
- How heavy is your suitcase?
- Bavulunuz ne kadar ağır?
- Who does this suitcase belong to?
- Bu bavul kime ait?
- Tom took a few things out of his suitcase.
- Tom bavulundan birkaç şey çıkardı.
- Just stay out of my suitcase.
- Bavulumdan uzak dur.
- His suitcase was full of water.
- Bavulu suyla doluydu.
- Keep an eye on this suitcase.
- Bu bavula göz kulak ol.
- My suitcase isn't where I left it.
- Bavulum bıraktığım yerde değil.
- She told him where to put the suitcase.
- Bavulu nereye koyacağını söyledi.
- Where does Tom want me to put his suitcase?
- Tom bavulunu nereye koymamı istiyor?
- Ask Tom where he wants you to put his suitcase.
- Tom'a bavulunu koymanı istediği yeri sor.
- My suitcase isn't packed yet.
- Bavulum henüz toplanmadı.
- Are you sure this is Tom's suitcase?
- Bunun Tom'un bavulu olduğundan emin misin?
- The suitcase is packed and I cannot add anything.
- Bavul dolu ve hiçbir şey ekleyemiyorum.
- Tom offered to carry my suitcase.
- Tom bavulumu taşımayı teklif etti.
- Tom pulled his suitcase out of the closet.
- Tom dolaptan bavulunu çıkardı.
- Mary always travels with her small black suitcase.
- Mary her zaman küçük siyah bavuluyla seyahat eder.
- Tom told me where to put his suitcase.
- Tom bana bavulunu nereye koyacağımı anlattı.
- Your suitcase is too heavy.
- Bavulun çok ağır.
- Tom packed everything in a small suitcase.
- Tom küçük bir bavulda her şeyi paketledi.
- I'll take your suitcase to your room.
- Bavulunuzu odanıza götüreceğim.
- Tom asked Mary what she had in her suitcase.
- Tom, Mary'ye bavulunda ne olduğunu sordu.
- Tom has a suitcase full of money.
- Tom'un bir bavul dolusu parası var.
- Tom put his clothes in the suitcase.
- Tom kıyafetlerini bavula koydu.
- Tom told Mary where to put her suitcase.
- Tom, Mary'ye bavulunu nereye koyacağını söyledi.
- Do you want to see what I have in my suitcase?
- Bavulumda ne olduğunu görmek ister misin?
- This suitcase is too heavy for me to carry.
- Bu bavul benim taşıyamayacağım kadar çok ağır.
- Open your suitcase.
- Bavulunuzu açın.
- Tom is unpacking his suitcase.
- Tom bavulunu boşaltıyor.
- What happened to my suitcase?
- Bavuluma ne oldu?
- Allow me to carry your suitcase for you.
- Bavulunuzu taşımama izin verin.
- Tom unpacked his suitcase.
- Tom bavulunu açtı.
- Where's my suitcase?
- Bavulum nerede?
- After hugging Tom, Mary picked up her suitcase and left.
- Tom'a sarıldıktan sonra Mary bavulunu aldı ve gitti.
- I try to travel with only one suitcase.
- Sadece bir bavulla seyahat etmeye çalışıyorum.
- Is this your suitcase?
- Bu sizin bavulunuz mu?
- Where do you want me to put your suitcase?
- Bavulunu nereye koymamı istiyorsun?
- We've closed the suitcase.
- Bavulu kapattık.
- Can you manage to carry that heavy suitcase by yourself?
- O ağır bavulu kendiniz taşıyabilir misiniz?
- Please keep an eye on my suitcase.
- Lütfen bavuluma göz kulak ol.
- Do they have their suitcase?
- Onların bavulu var mı?
- I put down my suitcase.
- Bavulumu yere bıraktım.
- I put down my suitcase.
- Bavulumu yere koydum.
- Sami found the body of a little baby in an abandoned suitcase.
- Sami terk edilmiş bir bavulun içinde küçük bir bebek cesedi buldu.
- Could you keep an eye on my suitcase for a few minutes?
- Birkaç dakika bavuluma göz kulak olur musun?
- I will take your suitcase.
- Bavulunu alacağım.
- Keep an eye on my suitcase while I buy the tickets.
- Ben biletleri alırken bavuluma göz kulak ol.
- His shoulder hurts because he carried a very heavy suitcase.
- Çok ağır bir bavul taşıdığı için omzu ağrıyor.
- Tom put his clothes in the suitcase.
- Tom giysilerini bavula koydu.
- Let me carry your suitcase for you.
- Bavulunu senin için taşıyayım.
- Would it be OK if I gave Tom this old suitcase?
- Bu eski bavulu Tom'a verebilir miyim?
Show More (70)
|
2 |
suitcase |
valiz |
n. |
|
- I had my suitcase carried to my room.
- Valizimi odama taşıttım.
- Tom didn't know where Mary wanted him to put her suitcases.
- Tom Mary'nin valizlerini nereye koymasını istediğini bilmiyordu.
- Tom has already taken Mary's suitcase out of the car.
- Tom zaten Mary'nin valizini arabadan çıkardı.
- Tom opened his suitcase and began unpacking.
- Tom valizini açtı ve boşaltmaya başladı.
- I could only take what fit into the suitcase.
- Sadece valize koyabildiklerimi aldım.
- Please pack these clothes in a suitcase.
- Lütfen bu elbiseleri valize koy.
- I can't carry this suitcase by myself.
- Bu valizi tek başıma taşıyamam.
- Tell me where I should put my suitcases.
- Bana valizlerimi nereye koymam gerektiğini söyle.
- Who gave you this suitcase?
- Bu valizi sana kim verdi?
- Tell Tom where to put the suitcases.
- Tom'a valizleri nereye koyacağını söyle.
- Mike managed to carry the suitcase by himself.
- Mike valizi tek başına taşımayı başardı.
- Where do you want me to put these suitcases?
- Bu valizleri nereye koymamı istiyorsun?
- How many suitcases are you taking on your trip?
- Gezinde kaç tane valiz alıyorsun?
- Tom told Mary where to put her suitcase.
- Tom Mary'ye valizini nereye koyacağını söyledi.
- Which suitcase is Tom's?
- Hangi valiz Tom'un?
- I need a larger suitcase.
- Daha büyük bir valize ihtiyacım var.
- Tom followed behind Mary, carrying two suitcases.
- Tom iki valiz taşıyarak Mary'nin peşinden gitti.
- Tom was nice enough to carry my suitcase for me.
- Tom benim için valizimi taşıyacak kadar kibardı.
- Keep an eye on this suitcase.
- Bu valize göz kulak olun.
- Tom has finished unpacking his suitcase.
- Tom valizini boşaltmayı bitirdi.
- I told Tom where to put his suitcase.
- Tom'a valizini nereye koyacağını söyledim.
- I folded my shirts and put them in my suitcase.
- Gömleklerimi katladım ve onları valizime koydum.
Show More (19)
|
3 |
suitcase |
çanta |
n. |
|
- Keep an eye on my suitcase while I buy my ticket.
- Biletimi alırken çantama göz kulak ol.
- Tom told me where to put his suitcase.
- Tom çantasını nereye koyacağımı söyledi.
- Although Eri's suitcase looks heavy, it's actually very light.
- Eri'nin çantası ağır gözükmesine rağmen, aslında oldukça hafiftir.
- Would it be OK if I gave Tom this old suitcase?
- Tom'a bu eski çantayı versem olur mu?
- Keep an eye on my suitcase while I buy my ticket.
- Ben biletimi alırken çantama göz kulak olun.
Show More (2)
|