surge - Anglais Turc Phrases
Anglais Turc
surge artmak v.
  • It would encourage a surge in Islamic fundamentalism.
  • İslami köktendinciliğin artmasını teşvik edecektir.
  • Food prices have surged.
  • Gıda fiyatları arttı.
  • Home prices are surging.
  • Ev fiyatları artıyor.
Show More (0)
surge dalga n.
  • Is the EU equipped to cope with this imminent surge of arrivals?
  • AB, yaklaşan bu göç dalgasıyla başa çıkabilecek donanıma sahip mi?
  • It is expected that the tsunami surge will be ten meters or less.
  • Tsunami dalgalarının on metre ya da daha az olacağı beklenmektedir.
  • It is expected that the tsunami surge will be ten meters or less.
  • Tsunami dalgasının on metre veya daha az olması bekleniyor.
Show More (0)
surge (insan) seli n.
  • A surge of people poured out of the conference room.
  • Bir insan seli konferans salonundan dışarı taştı.
Show More (-2)
surge (elektrik akımı) geçmek v.
  • I didn't know there was electricity surging through the wires.
  • Tellerden elektrik akımı geçtiğini bilmiyordum.
Show More (-2)
surge doluşmak v.
  • Children surged through the gates of the school.
  • Çocuklar okulun kapısından içeri doluştu.
Show More (-2)
surge dalgalanma n.
  • A surge of electricity damaged all my electrical devices.
  • Elektrik dalgalanması tüm elektrikli cihazlarıma zarar verdi.
Show More (-2)
surge patlama n.
  • There was a surge of interest in her artwork.
  • Onun ürettiği sanat yapıtlarına karşı bir ilgi patlaması yaşandı.
Show More (-2)
surge uçmak v.
  • Gas prices surged after Christmas.
  • Noel'den sonra benzin fiyatları uçtu.
Show More (-2)
surge kabarmak (deniz) v.
  • Suddenly, he felt panic surging inside him.
  • Birdenbire içinde paniğin kabardığını hissetti.
Show More (-2)
surge akın (insanlar/hayvanlar için) n.
  • Is the EU equipped to cope with this imminent surge of arrivals?
  • AB, yaklaşan bu göçmen akınıyla başa çıkabilecek donanıma sahip mi?
Show More (-2)