|
- I would like to take advantage of this opportunity to raise another issue with you.
- Bu fırsattan yararlanarak sizinle bir konuyu daha paylaşmak istiyorum.
- It would, therefore, have been a tragic mistake not to take advantage of this opportunity.
- Dolayısıyla bu fırsattan yararlanmamak trajik bir hata olurdu.
- The EU should be taking advantage of these benefits.
- AB bu avantajlardan yararlanmalıdır.
- Secondly, the need to take advantage of recovery for budgetary consolidation.
- İkinci olarak, bütçe konsolidasyonu için toparlanmadan yararlanma ihtiyacı.
- Let us take advantage of this situation, however, to contain the problem and avoid making war.
- Bununla birlikte, sorunu kontrol altına almak ve savaşmaktan kaçınmak için bu durumdan yararlanalım.
- Further, it takes advantage of the opportunity to place financial aid to Turkey in the 'pre-accession' heading.
- Ayrıca, Türkiye'ye mali yardımı 'katılım öncesi' başlığına yerleştirme fırsatından yararlanmaktadır.
- We must take advantage of the job opportunities which could be created in research and technological activity.
- Araştırma ve teknolojik faaliyetlerde yaratılabilecek iş fırsatlarından yararlanmalıyız.
- Furthermore, natural breaks at work cannot be taken advantage of.
- Ayrıca, iş yerindeki doğal molalardan yararlanılamaz.
- Magma must break rock in order to move through the earth's crust, or take advantage of existing cracks.
- Magmanın yerkabuğunda hareket edebilmesi veya mevcut çatlaklardan yararlanabilmesi için kayaları kırması şarttır.
- Magma must break rock in order to move through the earth's crust, or take advantage of existing cracks.
- Magmanın yerkabuğunda ilerleyebilmesi için kayayı kırması ya da mevcut çatlaklardan yararlanması gerekir.
- He probably figured we were too shy to take advantage of an old army friend.
- Eski askerlik arkadaşımızdan yararlanamayacak kadar utangaç olduğumuzu düşünmüştür muhtemelen.
- Magma must break rock in order to move through the earth's crust, or take advantage of existing cracks.
- Magma, yer kabuğundan geçebilmek için kayaları kırmalı veya mevcut çatlaklardan yararlanmalıdır.
- I want to take advantage of it.
- Bundan yararlanmak istiyorum.
- Don't let Tom take advantage of you.
- Tom'un senden yararlanmasına izin verme.
- You're taking advantage of her weakness.
- Onun güçsüzlüğünden yararlanıyorsunuz.
- She often takes advantage of his ignorance.
- Sık sık onun cehaletinden yararlanır.
- I took advantage of an opportunity.
- Bir fırsattan yararlandım.
- She took advantage of my ignorance.
- O benim cahilliğimden yararlandı.
- He always takes advantage of the mistakes made by his rivals.
- O her zaman rakipleri tarafından yapılan hatalardan yararlanır.
- She took advantage of every opportunity.
- Her fırsattan yararlandı.
- I don't want to take advantage of anyone.
- Ben kimseden yararlanmak istemiyorum.
- Don't let people take advantage of you.
- İnsanların sizden yararlanmasına izin vermeyin.
- Stop taking advantage of his weakness.
- Onun zayıflığından yararlanmaktan vazgeç.
- She took advantage of his confusion to escape.
- Kaçmak için onun şaşkınlığından yararlandı.
- Let's take advantage of the long weekend.
- Uzun bir hafta sonundan yararlanalım.
- You should take advantage of the good weather to paint the fence.
- Çiti boyamak için iyi hava koşullarından yararlanmalısınız.
- I'm not going to take advantage of Tom.
- Tom'dan yararlanmayacağım.
- Enjoying hospitality is one thing, taking advantage of it is another.
- Misafirperverliğin tadını çıkarmak bir şeydir, bundan yararlanmak başka bir şeydir.
- You should take advantage of the good weather to paint the fence.
- Çitleri boyamak için güzel havadan yararlanmalısın.
- He took advantage of the occasion to visit the museum.
- Müzeyi ziyaret etmek için fırsattan yararlandı.
- I don't want them to take advantage of me.
- Onların benden yararlanmasını istemiyorum.
- You took advantage of me.
- Benden yararlandın.
- We will take advantage of this chance.
- Bu fırsattan yararlanacağız.
- Tom certainly knew how to take advantage of Mary.
- Tom Mary'den nasıl yararlanacağını kesinlikle bilir.
- We took advantage of the day's nice weather to play tennis.
- Tenis oynamak için günün güzel havasından yararlandık.
- I want to take advantage of the opportunity to speak to the governor.
- Ben vali ile konuşma fırsatından yararlanmak istiyorum.
- We took advantage of the sunny weather to go on a picnic.
- Pikniğe gitmek için güneşli havadan yararlandık.
- You must not take advantage of her innocence.
- Onun saflığından yararlanmamalısın.
- Take advantage of this opportunity to see Versailles.
- Versailles'ı görmek için bu fırsattan yararlanın.
- Take advantage of the moment!
- Bu andan yararlanın!
- We took advantage of the good weather to play tennis.
- Tenis oynamak için iyi havadan yararlandık.
- Don't let anyone take advantage of you.
- Kimsenin senden yararlanmasına izin verme.
- He always takes advantage of the mistakes made by his rivals.
- Her zaman rakiplerinin yaptığı hatalardan yararlanır.
- I take advantage of discounts.
- Ben indirimlerden yararlanırım.
- Some speculators take advantage of the ignorance and helplessness of old people.
- Bazı spekülatörler yaşlı insanların cehalet ve acizliklerinden yararlanmaktadır.
- Tom thought it was a good idea to take advantage of the opportunity that Mary had given him.
- Tom Mary'nin ona verdiği fırsattan yararlanmanın iyi bir fikir olduğunu düşündü.
- We took advantage of the fine weather to play tennis.
- Tenis oynamak için güzel havadan yararlandık.
- He disappeared, taking advantage of the confusion.
- Karışıklıktan yararlanarak ortadan kayboldu.
- He took advantage of every opportunity he had.
- Sahip olduğu her fırsattan yararlandı.
- I think you're trying to take advantage of me.
- Sanırım benden yararlanmaya çalışıyorsun.
- He took advantage of the opportunity.
- O, fırsattan yararlandı.
- Sami completely took advantage of Layla.
- Sami, Layla'dan tamamen yararlandı.
- Don't let him take advantage of you.
- Onun senden yararlanmasına izin verme.
- We took advantage of the sunny weather to go on a picnic.
- Güneşli havadan yararlanıp pikniğe gittik.
- Take advantage of every opportunity.
- Her fırsattan yararlanın.
- You should not take advantage of others' weakness.
- Başkalarının zayıflığından yararlanmamalısın.
- You must take advantage of the opportunity.
- Fırsattan yararlanmalısın.
- I took advantage of every opportunity to improve my English.
- İngilizcemi geliştirmek için her fırsattan yararlandım.
- Are you going to take advantage of Tom?
- Tom'dan yararlanacak mısın?
- The restaurant was full of pensioners taking advantage of the early-bird special.
- Restoran, erken rezervasyon özelliğinden yararlanan emeklilerle doluydu.
- He took advantage of the opportunity to visit the museum.
- O,müzeyi ziyaret etme fırsatından yararlandı.
- I don't want to take advantage of them.
- Onlardan yararlanmak istemiyorum.
- Tom should take advantage of this opportunity.
- Tom bu fırsattan yararlanmalı.
- Tom took advantage of me.
- Tom benden yararlandı.
- He often takes advantage of her ignorance.
- Sık sık onun cehaletinden yararlanır.
- I wish to take advantage of your offer.
- Teklifinizden yararlanmak istiyorum.
- The restaurant was full of pensioners taking advantage of the early-bird special.
- Restoran erkenci indiriminden yararlanan pansiyonerlerle doluydu.
- He disappeared, taking advantage of the confusion.
- O, karışıklıktan yararlanarak ortadan kayboldu.
- I'd like to take advantage of this opportunity.
- Bu fırsattan yararlanmak istiyorum.
- I took advantage of it.
- Ben ondan yararlandım.
- He took advantage of me.
- O benden yararlandı.
- Kawa is an implementation of Scheme for JVM that allows one to take advantage of all the libraries of Java.
- Kawa, Java'nın tüm kütüphanelerinden yararlanmayı sağlayan JVM için bir Scheme uygulamasıdır.
- Tom took advantage of a tax loophole.
- Tom bir vergi boşluğundan yararlandı.
- I want to take advantage of the opportunity to speak to the governor.
- Vali ile konuşma fırsatından yararlanmak istiyorum.
- I wish to take advantage of your offer.
- Teklifinden yararlanmak istiyorum.
- Fadil looked to take advantage of Layla.
- Fadıl, Leyla'dan yararlanmaya bakıyordu.
- He took advantage of the fine weather to paint the wall.
- Duvarı boyamak için güzel havadan yararlandı.
- The dealer took advantage of her ignorance and bought the picture very cheap.
- Satıcı onun cehaletinden yararlandı ve resmi çok ucuza satın aldı.
- John took advantage of Bill's weakness.
- John Bill'in zayıflığından yararlandı.
- Fadil took advantage of Dania.
- Fadıl, Dania'dan yararlandı.
- Sami completely took advantage of Layla.
- Sami tamamen Leyla'dan yararlandı.
- We have to take advantage of this situation.
- Bu durumdan yararlanmak zorundayız.
- I'd like to take advantage of this opportunity to thank you all for your cooperation.
- Bu fırsattan yararlanarak işbirliğiniz için hepinize teşekkür etmek istiyorum.
- You should take advantage of this opportunity.
- Bu fırsattan yararlanmalısın.
- We should not take advantage of the generosity of a friend.
- Biz bir arkadaşın cömertliğinden yararlanmamalıyız.
- This is an evil company that takes advantage of people.
- Bu, insanlardan yararlanan kötü bir şirkettir.
- Tom certainly knew how to take advantage of Mary.
- Tom kesinlikle Mary'den nasıl yararlanacağını biliyordu.
- I want to take advantage of it.
- Ondan yararlanmak istiyorum.
- She took advantage of his kindness.
- Onun nezaketinden yararlandı.
- He took advantage of her kindness.
- O kızın iyiliğinden yararlandı.
- He took advantage of the fine weather to paint the wall.
- O duvarı boyamak için güzel havanın avantajlarından yararlandı.
- Take advantage of the moment!
- Anın avantajından yararlan!
- Let's take advantage of the vacation to go on a hike.
- Yürüyüşe çıkmak için tatilden yararlanalım.
- This opportunity should be taken advantage of.
- Bu fırsattan yararlanılmalı.
- You must not take advantage of her innocence.
- Onun masumiyetinden yararlanmamalısın.
Show More (92)
|
|
- We should take advantage of that.
- Bundan faydalanmalıyız.
- New reforms will come, and we must take advantage of that.
- Yeni reformlar gelecek ve biz de bundan faydalanmalıyız.
- It, therefore, goes without saying that we should take advantage of this.
- Dolayısıyla bundan faydalanmamız gerektiğini söylemeye gerek yok.
- I hope that Parliament will take advantage of this too.
- Umarım Parlamento da bundan faydalanır.
- Countries should not be coerced, and it is unacceptable to take advantage of their famine.
- Ülkeler zorlanmamalıdır ve kıtlıklarından faydalanmak kabul edilemez.
- Firstly, it takes advantage of the potential offered by a higher rate of Union cofinancing.
- İlk olarak, daha yüksek oranda Birlik eş finansmanının sunduğu potansiyelden faydalanmaktadır.
- Has it taken advantage of this for this current national tragedy?
- Mevcut ulusal trajedi için bundan faydalandı mı?
- It therefore goes without saying that we should take advantage of this.
- Dolayısıyla bundan faydalanmamız gerektiğini söylemeye gerek yok.
- I totally agree that the best solution for Angola is to take advantage of this country's enormous potential.
- Angola için en iyi çözümün bu ülkenin muazzam potansiyelinden faydalanmak olduğuna tamamen katılıyorum.
- Lastly, terrorism takes advantage of the opening-up of our societies to cause as much harm as possible.
- Son olarak terörizm toplumlarımızın dışa açılmasından faydalanarak mümkün olduğunca çok zarar vermeye çalışmaktadır.
- I hope that no groups have taken advantage of that deadline to table amendments.
- Umarım hiçbir grup bu son tarihten faydalanarak değişiklik önergesi sunmamıştır.
- He probably figured we were too shy to take advantage of an old army friend.
- Herhalde bizi eski bir askerlik arkadaşımızdan faydalanamayacak kadar utangaç sandı.
- I don't want to take advantage of them.
- Onlardan faydalanmak istemiyorum.
- I took advantage of it.
- Bundan faydalandım.
- You should not take advantage of others' weakness.
- Başkalarının zayıflığından faydalanmamalısın.
- Don't let anyone take advantage of you.
- Kimsenin sizden faydalanmasına izin vermeyin.
- Fadil looked to take advantage of Layla.
- Fadıl Leyla'dan faydalanmak istedi.
- This is an evil company that takes advantage of people.
- Bu, insanlardan faydalanan kötü bir şirket.
- I believe you're trying to take advantage of me.
- Sanırım benden faydalanmaya çalışıyorsun.
- We took advantage of the fine weather to play tennis.
- Tenis oynamak için güzel havadan faydalandık.
- I take advantage of discounts.
- İndirimlerden faydalanırım.
- Don't let him take advantage of you.
- Senden faydalanmasına izin verme.
- I'm not going to take advantage of Tom.
- Tom'dan faydalanmayacağım.
- Engineers try to take advantage of nature rather than try to understand it.
- Mühendisler doğayı anlamaya çalışmak yerine ondan faydalanmaya çalışırlar.
- Don't let Tom take advantage of you.
- Tom'un senden faydalanmasına izin verme.
- She took advantage of our hospitality and stayed a whole month without paying us anything.
- Misafirperverliğimizden faydalandı ve bize hiçbir şey ödemeden bir ay kaldı.
- Let's take advantage of the vacation to go on a hike.
- Yürüyüşe çıkmak için tatilden faydalanalım.
- I don't want them to take advantage of me.
- Benden faydalanmalarını istemiyorum.
- Let's take advantage of the long weekend.
- Uzun hafta sonundan faydalanalım.
- You're taking advantage of her weakness.
- Onun zayıflığından faydalanıyorsun.
- He took advantage of the opportunity to visit the museum.
- Müzeyi ziyaret etme fırsatından faydalandı.
- We have to take advantage of this situation.
- Bu durumdan faydalanmalıyız.
- Never take advantage of someone's patience, because sooner or later he'll grow tired.
- Asla birinin sabrından faydalanmayın, çünkü er ya da geç yorulacaktır.
- I think you're trying to take advantage of me.
- Sanırım benden faydalanmaya çalışıyorsun.
- I can take advantage of that.
- Bundan faydalanabilirim.
- She took advantage of my ignorance.
- Benim cehaletimden faydalandı.
- Don't let people take advantage of you.
- İnsanların senden faydalanmasına izin verme.
- Sami was taken advantage of.
- Sami'den faydalanıldı.
- Tom took advantage of me.
- Tom benden faydalandı.
- Tom was taken advantage of.
- Tom'dan faydalanıldı.
- We're gonna make sure that no one is taking advantage of the American people for their own short-term gain.
- Hiç kimsenin kendi kısa vadeli çıkarları için Amerikan halkından faydalanmadığından emin olacağız.
- Stop taking advantage of his weakness.
- Onun zayıflığından faydalanmayı bırak.
- I want to take advantage of it.
- Bundan faydalanmak istiyorum.
- Sami was taking advantage of his mother.
- Sami annesinden faydalanıyordu.
- Some speculators take advantage of the ignorance and helplessness of old people.
- Bazı spekülatörler yaşlı insanların cehaletinden ve çaresizliğinden faydalanıyor.
- Fadil took advantage of Dania.
- Fadil Dania'dan faydalandı.
- I can take advantage of that.
- Şundan faydalanabilirim.
- I took advantage of a sale and bought three sweaters.
- İndirimden faydalandım ve üç kazak aldım.
- Sami took advantage of Layla.
- Sami, Layla'dan faydalandı.
- We should not take advantage of the generosity of a friend.
- Bir arkadaşımızın cömertliğinden faydalanmamalıyız.
- He took advantage of me.
- O benden faydalandı.
- You took advantage of me.
- Benden faydalandın.
- We took advantage of the good weather to play tennis.
- Tenis oynamak için güzel havadan faydalandık.
- I don't want to take advantage of anyone.
- Kimseden faydalanmak istemiyorum.
- Are you going to take advantage of Tom?
- Tom'dan faydalanacak mısın?
Show More (52)
|