1 |
testify |
tanıklık etmek |
v. |
|
- Sami testified in the murder case.
- Sami cinayet davasında tanıklık etti.
- Tom agreed to testify against Mary.
- Tom, Mary'ye karşı tanıklık etmeyi kabul etti.
- Tom didn't testify.
- Tom tanıklık etmedi.
- I'd never testify against my wife.
- Eşim aleyhine asla tanıklık etmezdim.
- The DA wants me to testify against Tom.
- Savcı Tom'a karşı tanıklık etmemi istiyor.
- Sami will testify against his stalker.
- Sami, takipçisine karşı tanıklık edecek.
- I will testify.
- Tanıklık edeceğim.
- When will I get to testify?
- Ne zaman tanıklık edeceğim?
- I may testify.
- Ben tanıklık edebilirim.
- And I testify that this is the Son of God.
- Ve ben bunun Tanrı'nın Oğlu olduğuna tanıklık ediyorum.
- It's in your best interest to testify against Sami.
- Sami'ye karşı tanıklık etmek senin yararına olur.
- He's going to testify for us.
- Bizim için tanıklık edecek.
- Tom's wife testified against him.
- Tom'un karısı ona karşı tanıklık etti.
- It's in your best interest to testify against Tom.
- Tom'a karşı tanıklık etmek sizin yararınızadır.
- Tom and Mary testified against each other.
- Tom ve Mary birbirlerine karşı tanıklık ettiler.
- Tom may testify.
- Tom tanıklık edebilir.
- Sami will testify against his stalker.
- Sami sapığına karşı tanıklık edecek.
- Sami refused to testify.
- Sami tanıklık etmeyi reddetti.
- The victim didn't have to testify.
- Kurbanın tanıklık etmesine gerek yoktu.
- Tom has agreed to testify.
- Tom tanıklık etmeyi kabul etti.
- Tom might testify.
- Tom tanıklık edebilir.
- I don't want to testify against Tom.
- Tom'a karşı tanıklık etmek istemiyorum.
- You can't force me to testify against Tom.
- Beni Tom'a karşı tanıklık etmeye zorlayamazsınız.
- We noticed his reluctance to testify.
- Tanıklık etmek için onun isteksizliğinin farkına vardık.
- Sami testified for the state.
- Sami eyalet için tanıklık etti.
- Sami testified.
- Sami tanıklık etti.
- Sami did not testify.
- Sami tanıklık etmedi.
- She testified against him.
- Ona karşı tanıklık etti.
- Layla entered the courtroom to testify.
- Leyla tanıklık etmek için mahkeme salonuna girdi.
- We speak that we do know, and testify that we have seen; and ye receive not our witness.
- Biz, bildiğimizi söylüyor, gördüğümüze tanıklık ediyoruz; ama siz tanıklığımızı kabul etmiyorsunuz.
- Tom wanted to testify against Mary.
- Tom, Mary'ye karşı tanıklık etmek istedi.
- Sami wanted to testify.
- Sami tanıklık etmek istedi.
- Sami will testify on Layla's behalf.
- Sami, Layla'nın lehine tanıklık edecek.
- I'd never testify against my wife.
- Karıma karşı asla tanıklık etmem.
- Tom didn't want to testify against Mary.
- Tom, Mary'ye karşı tanıklık etmek istemedi.
- Sami was there to testify against Layla.
- Sami, Layla'ya karşı tanıklık etmek için oradaydı.
- Tom seems to be unwilling to testify against Mary.
- Tom, Mary'ye karşı tanıklık etmeye isteksiz görünüyor.
- Sami agreed to testify against Layla in order to lessen his sentence.
- Sami, cezasını hafifletmek için Layla'ya karşı tanıklık etmeyi kabul etti.
- It's in your best interest to testify against Sami.
- Sami'ye karşı tanıklık etmeniz sizin yararınızadır.
- Tom testified at Mary's trial.
- Tom Mary'nin davasında tanıklık etti.
- I didn't testify.
- Tanıklık etmedim.
- Tom testified at the trial.
- Tom duruşmada tanıklık etti.
- Sami wanted to testify.
- Sami tanıklık etmek istiyordu.
- Sami decided to testify.
- Sami tanıklık etmeye karar verdi.
- I can't force you to testify.
- Sizi tanıklık etmeye zorlayamam.
- The victim didn't have to testify.
- Kurban tanıklık etmek zorunda değildi.
- I really appreciate your willingness to testify.
- Tanıklık etmeye gönüllülüğün için gerçekten teşekkür ederim.
- I really appreciate your willingness to testify.
- Tanıklık etme isteğinizi gerçekten takdir ediyorum.
Show More (45)
|
2 |
testify |
ifade vermek |
v. |
|
- Sami was supposed to testify on Saturday.
- Sami'nin Cumartesi günü ifade vermesi gerekiyordu.
- Tom decided not to testify.
- Tom ifade vermemeye karar verdi.
- I may testify.
- Şahit olarak ifade verebilirim.
- You can't force me to testify against Tom.
- Tom'a karşı ifade vermem için beni zorlayamazsın.
- We noticed his reluctance to testify.
- İfade verme konusundaki isteksizliğini fark ettik.
- When will I get to testify?
- Ne zaman ifade vereceğim?
- He's going to testify for us.
- O bizim için ifade verecek.
- Sami was supposed to testify on Saturday.
- Sami'nin cumartesi ifade vermesi gerekiyordu.
- She traveled all the way from Algeria to testify.
- İfade vermek için Cezayir'den buraya kadar yolculuk etmiş.
- Sami refused to testify.
- Sami ifade vermeyi reddetti.
- Layla entered the courtroom to testify.
- Layla ifade vermek için mahkeme salonuna girdi.
- Tom was expected to testify that day.
- Tom'un o gün ifade vermesi bekleniyordu.
- Layla entered the courtroom to testify.
- Leyla ifade vermek için mahkeme salonuna girdi.
Show More (10)
|
3 |
testify |
tanıklık yapmak |
v. |
|
- The DA wants me to testify against Tom.
- Savcı benim Tom aleyhinde tanıklık yapmamı istiyor.
- Tom wanted to testify against Mary.
- Tom, Mary'ye karşı tanıklık yapmak istiyordu.
- He's going to testify for us.
- O bizim için tanıklık yapacak.
- Tom was expected to testify that day.
- Tom'un o gün tanıklık yapması bekleniyordu.
- Sami testified in court.
- Sami mahkemede tanıklık yaptı.
Show More (2)
|
4 |
testify |
tanık ifadesi vermek |
v. |
|
- Afterwards, the witnesses testified.
- Daha sonra tanıklar ifade verdi.
- Our only witness is refusing to testify.
- Tek tanığımız ifade vermeyi reddediyor.
- Afterwards, the witnesses testified.
- Daha sonra, tanıklar ifade verdi.
Show More (0)
|
5 |
testify |
şahitlik etmek |
v. |
|
- Tom testified at Mary's trial.
- Tom, Mary'nin duruşmasında şahitlik etti.
- And I testify that this is the Son of God.
- Ve bunun Tanrının oğlu olduğuna şahitlik ederim.
Show More (-1)
|
6 |
testify |
şahitlik yapmak |
v. |
|
- Tom didn't want to testify against Mary.
- Tom, Mary'ye karşı şahitlik yapmak istemedi.
Show More (-2)
|