(biriyle/bir şeyle) bir olmak - Turc Anglais Dictionnaire

(biriyle/bir şeyle) bir olmak

Sens de "(biriyle/bir şeyle) bir olmak" dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 1 résultat(s)

Turc Anglais
Colloquial
(biriyle/bir şeyle) bir olmak (be) at one (with somebody/something) expr.

Sens de "(biriyle/bir şeyle) bir olmak" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 136 résultat(s)

Turc Anglais
Phrasals
(birine/bir şeye karşı biriyle/bir şeyle) müttefik olmak ally (oneself) (with someone) (against someone or something) v.
I am talking about the NATO alliance, with the United States of America as a strong ally.
Amerika Birleşik Devletleri'nin güçlü bir müttefik olduğu NATO ittifakından bahsediyorum.

More Sentences
(birine/bir şeye karşı biriyle/bir şeyle) müttefik olmak ally (oneself) (with someone) (against someone or something) v.
We also have to insist on democracy in those countries that are supposed to be our allies.
Ayrıca müttefikimiz olması gereken ülkelerde demokrasi konusunda ısrarcı olmalıyız.

More Sentences
(biriyle/bir şeyle) bağlantılı olmak link to (someone or something) v.
Responsibility and duties must be linked to rights and eligibility.
Sorumluluk ve görevler, haklar ve uygunluk ile bağlantılı olmalıdır.

More Sentences
Colloquial
(biriyle/bir şeyle) tamamen hemfikir (olmak) (be) at one (with somebody/something) expr.
In that respect, we are totally at one with the Commission.
Bu bakımdan Komisyon ile tamamen hemfikiriz.

More Sentences
Phrasals
(biriyle/bir şeyle) aynı fikirde/hemfikir olmak fall in with (someone or something) v.
biriyle/bir şeyle ahenkli olmak harmonize with someone or something v.
biriyle/bir şeyle ilgili bir sıkıntısı olmak have something against someone or something v.
biriyle/bir şeyle bir alıp veremediği olmak have something against someone or something v.
(biriyle/bir şeyle) aynı fikirde olmak swing with (someone or something) v.
(biriyle/bir şeyle) iletişimde olmak tune into (someone or something) v.
(biriyle/bir şeyle) birlik olmak unite into (someone or something) v.
(biriyle/bir şeyle) eşit olmak match up with (someone or something else) v.
(biriyle/bir şeyle) benzer özelliklere sahip olmak match up with (someone or something else) v.
(biriyle/bir şeyle) denk olmak match up with (someone or something else) v.
(biriyle/bir şeyle) ortak olmak partner up (with someone or something) v.
(biriyle/bir şeyle) eş olmak partner up (with someone or something) v.
benzer (biriyle/bir şeyle) kıyaslandığında yeterince iyi olmak stack up to someone or something v.
benzer (biriyle/bir şeyle) mukayese edildiğinde onun kadar iyi olmak/ona yetişmek stack up to someone or something v.
biriyle/bir şeyle dolu olmak abound with someone or something v.
biriyle/bir şeyle birlik olmak align oneself with someone or something v.
biriyle/bir şeyle mutabık olmak align oneself with someone or something v.
biriyle/bir şeyle aynı fikirde olmak align oneself with someone or something v.
biriyle/bir şeyle birlik olmak ally oneself to someone or something v.
biriyle/bir şeyle müttefik olmak ally oneself to someone or something v.
(birine/bir şeye karşı biriyle/bir şeyle) birlik olmak ally (oneself) (with someone) (against someone or something) v.
biriyle/bir şeyle birlik olmak ally oneself to someone or something v.
biriyle/bir şeyle birlik olmak align oneself with someone or something v.
biriyle/bir şeyle mutabık olmak align oneself with someone or something v.
biriyle/bir şeyle aynı fikirde olmak align oneself with someone or something v.
biriyle/bir şeyle birlik olmak ally oneself to someone or something v.
biriyle/bir şeyle müttefik olmak ally oneself to someone or something v.
(birine/bir şeye karşı biriyle/bir şeyle) birlik olmak ally (oneself) (with someone) (against someone or something) v.
biriyle/bir şeyle birlik olmak ally oneself to someone or something v.
biriyle/bir şeyle ilişkili olmak apply to someone or something v.
birine biriyle/bir şeyle ilgili yardımcı olmak assist someone with someone or something v.
(biriyle/bir şeyle ilgili) çok katı/sert olmak clamp down (on someone or something) v.
(biriyle/bir şeyle) meşgul olmak concern (oneself) about (someone or something) v.
(biriyle/bir şeyle) birlik olmak confederate with (someone or something) v.
(biriyle/bir şeyle) dolu olmak crawl with (someone or something) v.
(biriyle/bir şeyle) karşıt görüşlere sahip olmak disagree with (someone or something) v.
birine/bir şeye biriyle/bir şeyle yük olmak encumber someone or something with someone or something v.
bir şeyde biriyle/bir şeyle aynı seviyede olmak equal someone or something in something v.
bir şeyde biriyle/bir şeyle aynı olmak equal someone or something in something v.
kafası biriyle/bir şeyle meşgul olmak fix upon someone or something v.
kafası biriyle/bir şeyle meşgul olmak fix (on someone or something v.
kafası (biriyle/bir şeyle) meşgul olmak fix on (someone or something) v.
(biriyle/bir şeyle) aynı fikirde/görüşte olmak get down with (someone or something) v.
biriyle/bir şeyle haşır neşir olmak hobnob with someone or something v.
biriyle/bir şeyle senli benli olmak hobnob with someone or something v.
(biriyle/bir şeyle) ilişkili olmak link to (someone or something) v.
(biriyle/bir şeyle) bağı olmak link together (with someone or something) v.
(biriyle/bir şeyle) birbirine bağlı olmak link together (with someone or something) v.
(biriyle/bir şeyle) benzer özelliklere sahip olmak match up to (someone or something) v.
(biriyle/bir şeyle) aynı seviyede/düzeyde olmak measure up (to someone or something) v.
(biriyle/bir şeyle) birlikte başlatılmış olmak/başlamak originate with (someone or something) v.
(biriyle/bir şeyle) başlamış/ortaya çıkmış olmak originate with (someone or something) v.
(biriyle bir şeyle) ilgili/alakalı olmak pertain to (someone or something) v.
(biriyle/bir şeyle) bağlantısı olmak pertain to (someone or something) v.
(biriyle/bir şeyle) aynı düzeyde olmak rank with (someone or something) v.
(bir şeyde biriyle/bir şeyle) rekabet edebilecek olmak rival (someone or something) in (something) v.
(bir şeyde biriyle/bir şeyle) kıyaslanabilir/mukayese edilebilir olmak rival (someone or something) in (something) v.
(biriyle/bir şeyle) alakadar olmak see to (someone or something) v.
(biriyle/bir şeyle) senkronize olmak synchronize with (someone or something) v.
(biriyle/bir şeyle) koordine olmak synchronize with (someone or something) v.
(biriyle/bir şeyle) bir takım/birlik olmak team up (with one) v.
Colloquial
biriyle/bir şeyle ilgisi olmak be/have to do with somebody/something v.
biriyle/bir şeyle ilgili olmak be/have to do with somebody/something v.
biriyle/bir şeyle alakası olmak be/have to do with somebody/something v.
biriyle/bir şeyle alakalı olmak be/have to do with somebody/something v.
biriyle/bir şeyle bağlantılı olmak be/have to do with somebody/something v.
biriyle/bir şeyle ilişkili olmak be/have to do with somebody/something v.
(biriyle/bir şeyle) ilgili ters giden şey olmak be the matter (with someone or something) v.
(biriyle/bir şeyle ilgili) bir sorun olmak be up (with somebody/something) v.
(biriyle/bir şeyle ilgili) işler yolunda olmak/gitmek go well with (someone or something) v.
(biriyle/bir şeyle) tamamen aynı fikirde (olmak) (be) at one (with somebody/something) expr.
(biriyle/bir şeyle) tamamen mutabık (olmak) (be) at one (with somebody/something) expr.
(biriyle/bir şeyle) tamamen uzlaşmış (olmak) (be) at one (with somebody/something) expr.
(biriyle/bir şeyle) uyum içinde (olmak) (be) at one (with somebody/something) expr.
(biriyle/bir şeyle) bütünlük içinde (olmak) (be) at one (with somebody/something) expr.
Idioms
(biriyle/bir şeyle) arası açık olmak run foul of (someone or something) v.
(biriyle/bir şeyle) kavgalı olmak run foul of (someone or something) v.
(biriyle/bir şeyle) arası bozuk olmak run foul of (someone or something) v.
(biriyle/bir şeyle) anlaşmazlık içinde olmak run foul of (someone or something) v.
(biriyle/bir şeyle) karşıt görüşte olmak run foul of (someone or something) v.
(biriyle/bir şeyle) uyumsuz olmak march out of step (with someone or something) v.
(biriyle/bir şeyle) uyumsuz olmak march out of time (with someone or something) v.
(biriyle/bir şeyle) görüş ayrılığında olmak be on a collision course (with somebody/something) v.
(biriyle/bir şeyle) çatışma içinde olmak be on a collision course (with somebody/something) v.
(biriyle/bir şeyle) ihtilaf halinde olmak be on a collision course (with somebody/something) v.
(biriyle/bir şeyle) hiç ilgisi olmamak/bir ilgisi olmak have (any/some) bearing on (someone or something) v.
(biriyle/bir şeyle) hiç alakası olmamak/bir alakası olmak have (any/some) bearing on (someone or something) v.
(biriyle/bir şeyle bir şeyle ilgili) arası bozuk olmak be at odds (with somebody/something) (about/over something) v.
(biriyle/bir şeyle bir şeyle ilgili) arası açık olmak be at odds (with somebody/something) (about/over something) v.
biriyle/bir şeyle yakın ilişkide olmak (uygunsuz şekilde) be in bed with somebody/something v.
(biriyle/bir şeyle) tutarlı olmak be in line with (someone or something) v.
(biriyle/bir şeyle) uyumlu olmak be in line with (someone or something) v.
(biriyle/bir şeyle) aynı çizgide olmak be in line with (someone or something) v.
(biriyle/bir şeyle) senkronize olmak be in step (with someone or something) v.
(biriyle/bir şeyle) senkronize olmak be in sync (with someone or something) v.
(biriyle/bir şeyle) aynı ritimde olmak be in sync (with someone or something) v.
(biriyle/bir şeyle) senkronize olmak be in time (with someone or something) v.
(biriyle/bir şeyle) aynı ritimde olmak be in time (with someone or something) v.
(biriyle/bir şeyle) hemfikir olmak be in tune with (someone or something) v.
(biriyle/bir şeyle) mutabık olmak be in tune with (someone or something) v.
(biriyle/bir şeyle) ilgili çok hevesli olmak be keen about (someone or something) v.
(biriyle/bir şeyle) ilgili çok hevesli olmak be keen on (someone or something) v.
biriyle/bir şeyle eşit olmak be on a par with somebody/something v.
biriyle/bir şeyle aynı düzeyde olmak be on a par with somebody/something v.
biriyle/bir şeyle aynı kulvarda olmak be on a par with somebody/something v.
(biriyle/bir şeyle) ahenk içerisinde olmak be in tune (with somebody/something) v.
(biriyle/bir şeyle) ahenkli olmak be in tune (with somebody/something) v.
(biriyle/bir şeyle) uyumlu olmak be in tune (with somebody/something) v.
(biriyle/bir şeyle) hemfikir olmak be in tune (with somebody/something) v.
(biriyle/bir şeyle) aynı fikirde olmak be in tune (with somebody/something) v.
(biriyle/bir şeyle) mutabık olmak be in tune (with somebody/something) v.
aklı (biriyle/bir şeyle) meşgul olmak be wrapped up in (someone or something) v.
(biriyle/bir şeyle) senkronize olmak get in sync (with someone or something) v.
(biriyle/bir şeyle) aynı amaçlara, beğenilere, görüşlere sahip olmak get in sync (with someone or something) v.
(biriyle/bir şeyle) aynı/benzer bakış açısına/fikirlere sahip olmak get in sync (with someone or something) v.
(biriyle/bir şeyle) uyumlu olmak get in tune with (someone or something) v.
(biriyle/bir şeyle) mutabık olmak get in tune with (someone or something) v.
(biriyle/bir şeyle) çok meşgul olmak have one's hands full (with someone or something) v.
(biriyle/bir şeyle) fazla meşgul olmak have one's hands full (with someone or something) v.
(biriyle/bir şeyle) çok işi olmak have one's hands full (with someone or something) v.
(biriyle/bir şeyle) ortak bir özelliği/yönü olmak have something in common (with someone or something) v.
(biriyle/bir şeyle) ilgili şikayeti olmak have a beef with (someone or something) v.
(biriyle/bir şeyle) başı belada olmak have a hard time with (someone or something) v.
(biriyle/bir şeyle) ilgili zorluk yaşamak/zor durumda olmak have a hard time with (someone or something) v.
biriyle/bir şeyle problemi olmak have a thing about someone or something v.
biriyle/bir şeyle arası iyi olmak have a way with someone or something v.
biriyle/bir şeyle ilgili planları olmak have designs on someone or something v.
(biriyle/bir şeyle) meşgul olmak have one's hands full (with someone or something) v.
(biriyle/bir şeyle) bazı ortak yanları olmak/bulunmak have something in common (with somebody/something) v.
(biriyle/bir şeyle) ilgili olmak take an interest in (someone or something) v.
(biriyle/bir şeyle) dirsek temasında olmak/çalışmak work hand and glove with (someone or something) v.
(biriyle/bir şeyle) dirsek temasında olmak/çalışmak work hand in glove with (someone or something) v.