(karşı) koymak

Sens de "(karşı) koymak" dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 1 résultat(s)

	Catégorie	Turc	Anglais
General
1	General	(karşı) koymak	offer v.

Sens de "(karşı) koymak" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 110 résultat(s)

	Catégorie	Turc	Anglais
Common Usage
1	Common Usage	karşı koymak	oppose v.
We were amazed at the violent way in which the police opposed them. Polisin onlara şiddet kullanarak karşı koyması bizi hayrete düşürdü. More Sentences
2	Common Usage	karşı koymak	withstand v.
We as a Parliament must withstand this attempt to shatter taboos. Parlamento olarak tabuları yıkmaya yönelik bu girişime karşı koymalıyız. More Sentences
3	Common Usage	karşı koymak	resist v.
She couldn’t resist rosé wine. Roze şaraba karşı koyamazdı. More Sentences
General
4	General	karşı koymak	fight back v.
You've got to fight back. Karşı koymak zorundasın. More Sentences
5	General	karşı koymak	confront v.
Someone has to confront them. Biri onlara karşı koymak zorunda. More Sentences
6	General	karşı koymak	stand v.
The time has come for us to stand up. Karşı koymamızın zamanı geldi. More Sentences
7	General	karşı koymak	counter v.
We need to ensure that we counter the democratic deficit argument in terms of our say in legislation. Mevzuattaki söz hakkımız açısından demokratik eksiklik argümanına karşı koyduğumuzdan emin olmalıyız. More Sentences
8	General	karşı koymak	withstand v.
Can you withstand it? Karşı koyabilecek misin? More Sentences
9	General	karşı koymak	oppose v.
It was heroic of them to oppose the enemy. Düşmana karşı koymaları kahramancaydı. More Sentences
Technical
10	Technical	karşı koymak	counteract v.
This initiation will repress all things Tibetan unless the EU works to counteract it. AB buna karşı koymak için çalışmazsa, bu girişim Tibet'e dair her şeyi bastıracaktır. More Sentences
11	Technical	karşı koymak	oppose v.
Republicans oppose any new taxes. Cumhuriyetçiler yeni vergilere karşı koyuyorlar. More Sentences
12	Technical	karşı koymak	resist v.
How will the terrorists be able to resist the mermaids? Teröristler denizkızlarına nasıl karşı koyabilecekler? More Sentences
General
13	General	karşı koymak	dispute v.
14	General	karşı koymak	go against v.
15	General	karşı koymak	counterwork v.
16	General	cesaretle karşı koymak	brave v.
17	General	karşı koymak	demur v.
18	General	karşı koymak	set against v.
19	General	karşı koymak	refuse v.
20	General	karşı koymak	contest v.
21	General	karşı koymak	bear against v.
22	General	karşı koymak	defy v.
23	General	karşı koymak	stand up to v.
24	General	eşit kuvvetle karşı koymak	countervail v.
25	General	karşı koymak	oppugn v.
26	General	karşı koymak	offer resistance v.
27	General	karşı koymak	fend v.
28	General	karşı koymak	stand out against v.
29	General	karşı koymak	stick up to v.
30	General	karşı koymak	dissent v.
31	General	cesurca karşı koymak	outbrave v.
32	General	karşı koymak	stand out v.
33	General	karşı koymak	face v.
34	General	aynı kuvvetle karşı koymak	countervail v.
35	General	karşı koymak	stand up v.
36	General	karşı koymak	repugnate v.
37	General	yayılmasına karşı koymak	resist the spread of v.
38	General	eşit güçle karşı koymak	equiponderate v.
39	General	eşit güçle karşı koymak	counterbalance v.
40	General	başka bir kimsenin meydan okumasına karşı koymak	take a dare v.
41	General	karşı koymak	affront [obsolete] v.
42	General	karşı koymak	againstand v.
43	General	yeniden karşı koymak	redefy v.
44	General	karşı koymak	refragate v.
45	General	karşı koymak	negative v.
46	General	karşı koymak	be on the defensive v.
47	General	karşı koymak	wither [obsolete] v.
48	General	karşı koymak	withset v.
49	General	karşı koymak	meet v.
50	General	(rakip takımın) çabalarına veya ilerlemesine karşı koymak	hold v.
51	General	karşı koymak	gainstand [scotland] v.
52	General	karşı koymak	gainstrive [obsolete] v.
53	General	engellere karşı koymak	obstacle v.
54	General	karşı koymak	obtend [obsolete] v.
55	General	karşı koymak	obviate [obsolete] v.
56	General	(bir şeyin) etkisine karşı koymak	detoxify v.
57	General	karşı koymak	oppone v.
58	General	karşı koymak	overfront [obsolete] v.
59	General	karşı koymak	countervail v.
60	General	karşı koymak	play (off) v.
61	General	karşı koymak	disassent [obsolete] v.
62	General	açıkça karşı koymak	outstand v.
Phrasals
63	Phrasals	karşı koymak	hold off v.
64	Phrasals	karşı koymak	stand against v.
65	Phrasals	karşı koymak	stand under v.
66	Phrasals	karşı koymak	stand up to v.
67	Phrasals	karşı koymak	buck against v.
68	Phrasals	karşı koymak	face up to v.
69	Phrasals	karşı çıkmak/koymak	push back v.
70	Phrasals	(birine/bir şeye) karşı olduğunu ortaya koymak	come out against (someone or something) v.
71	Phrasals	(birine/bir şeye) bıçakla karşı koymak	cut away at (someone or something) v.
72	Phrasals	(birine/bir şeye) karşı koymak	fight back (at someone or something) v.
73	Phrasals	(birine/bir şeye) karşı koymak	fight back at (someone or something) v.
74	Phrasals	karşı koymak	fight down v.
75	Phrasals	birine/bir şeye bir şeyle karşı koymak	fight someone or something with something v.
76	Phrasals	(birine/bir şeye) karşı koymak	go up against (someone or something) v.
77	Phrasals	(birine/bir şeye) karşı (bir şey) uygulamaya koymak	institute (something) against (someone or something) v.
78	Phrasals	(birine/bir şeye) karşı koymak	rebel against (someone or something) v.
79	Phrasals	(birine/bir şeye) karşı koymak	rebel at (someone or something) v.
80	Phrasals	(birine/bir şeye) karşı koymak	stand against (someone or something) v.
81	Phrasals	(bir şeye) karşı koymak	stand out against (something) v.
82	Phrasals	(birine/bir şeye) karşı koymak	stand up to (someone or something) v.
Colloquial
83	Colloquial	kurulu düzene karşı koymak	stick it to the man v.
84	Colloquial	karşı gelmek/koymak	buck v.
Idioms
85	Idioms	cesaretle karşı koymak	fly in the face of v.
86	Idioms	karşı koymak	bid defiance v.
87	Idioms	karşı koymak	bid defiance v.
88	Idioms	her güçlüğe yılmadan karşı koymak	face up to v.
89	Idioms	karşı olduğunu ortaya koymak	come out against v.
90	Idioms	karşı koymak	go up against someone v.
91	Idioms	karşı koymak	go toe to toe with someone v.
92	Idioms	karşı koymak	set one's face against v.
93	Idioms	karşı koymak	bid defiance v.
94	Idioms	(birine) karşı koymak	take (someone) to the mat v.
95	Idioms	(birine/bir şeye) acımasızca girişmek/karşı koymak	fight (someone or something) tooth and claw v.
96	Idioms	karşı koymak/çıkmak	mount resistance v.
97	Idioms	(birine/bir şeye) karşı koymak/çıkmak	raise a voice against (someone or something) v.
98	Idioms	(birine/bir şeye) karşı koymak/çıkmak	raise one's voice against (someone or something) v.
99	Idioms	(bir şeye) karşı koymak	set (one's) face against (something) v.
100	Idioms	karşı koymak	set your face against v.
101	Idioms	bir şeye karşı koymak	set your face against something [uk] v.
102	Idioms	(bir şeye) karşı koymak	stare (something) in the face v.
Law
103	Law	karşı koymak	interpose v.
Politics
104	Politics	tüketimci kapitalizmin antisosyal etkilerine karşı koymak için insanların doğrudan sosyal etkileşim kurması gerektiğini savunan bir siyasi felsefe	immediatism n.
105	Politics	stalinist politika ve uygulamalara karşı koymak	destalinize [us] v.
106	Politics	stalinist politika ve uygulamalara karşı koymak	destalinise [uk] v.
Technical
107	Technical	eşit kuvvetle karşı koymak	counterbalance v.
108	Technical	karşı koymak	withstand v.
Military
109	Military	eşit kuvvetle karşı koymak	breech counter balance v.
110	Military	karşı koymak	dissent v.