wrong! - Turc Anglais Dictionnaire

wrong!

Sens de "wrong!" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 500 résultat(s)

Anglais Turc
Common Usage
wrong adj. yanlış
The fact that just a few people are to discuss the issue quickly here is therefore very wrong.
Burada sadece birkaç kişinin konuyu hızlı bir şekilde tartışacak olması bu nedenle çok yanlıştır.

More Sentences
wrong adj. hatalı
I do not know; perhaps we were wrong to campaign for the Agreement in the way we did, or perhaps we were right.
Bilemiyorum; belki de Anlaşma için yürüttüğümüz kampanyada hatalıydık ya da belki de haklıydık.

More Sentences
General
wrong n. hata
The Commission is very wrong to put adherence to the rules side by side with political judgment.
Komisyon, kurallara bağlılığı siyasi kararlarla yan yana koymakla büyük bir hata yapmaktadır.

More Sentences
wrong number n. yanlış numara
You dialed the wrong number.
Yanlış numarayı çevirdin.

More Sentences
wrong impression n. yanlış izlenim
I don't want Tom to get the wrong impression.
Tom'un yanlış izlenim almasını istemiyorum.

More Sentences
wrong n. haksızlık
It's wrong to trick people like that.
Bir insanı öyle kandırmak haksızlık.

More Sentences
wrong address n. yanlış adres
She told me the wrong address on purpose.
Bana bilerek yanlış adres söyledi.

More Sentences
wrong time n. yanlış zaman
They were in the wrong place at the wrong time and have now been branded as terrorists.
Yanlış zamanda yanlış yerdeydiler ve şimdi terörist olarak damgalandılar.

More Sentences
wrong decision n. yanlış karar
We would not like Italy to be penalised in future by wrong decisions.
İtalya'nın gelecekte yanlış kararlarla cezalandırılmasını istemeyiz.

More Sentences
wrong side n. ters yüz
He put on his sweater wrong side out.
O kazağını ters yüz giydi.

More Sentences
wrong answer n. yanlış cevap
Cross out all the wrong answers.
Tüm yanlış cevapların üstünü çiz.

More Sentences
wrong information n. yanlış bilgi
I gave the wrong information.
Yanlış bilgi verdim.

More Sentences
wrong person n. yanlış insan
Layla killed the wrong person.
Layla yanlış insanı öldürdü.

More Sentences
wrong v. haksızlık etmek
He accused us of wronging him.
Bizi ona haksızlık etmekle suçladı.

More Sentences
be wrong v. yanılmak
I could be wrong, but I think it'll rain this afternoon.
Yanılıyor olabilirim ama sanırım bu öğleden sonra yağmur yağacak.

More Sentences
be wrong v. yanlış olmak
Tom said this was wrong.
Tom bunun yanlış olduğunu söyledi.

More Sentences
go wrong v. yanılmak
Why did I go wrong?
Neden yanıldım?

More Sentences
go wrong v. yanlış yapmak
You can't go wrong if you read the instructions carefully.
Talimatları dikkatle okursanız, yanlış yapmazsınız.

More Sentences
be wrong v. haksız olmak
Although he was wrong, he didn't say he was sorry.
Haksız olmasına rağmen özür dilemedi.

More Sentences
go wrong v. hata yapmak
Where did we go wrong?
Nerede hata yaptık?

More Sentences
go wrong v. bozulmak
All our plans went wrong.
Bütün planlarımız bozuldu.

More Sentences
be wrong v. hata etmek
I was wrong to do that.
Bunu yapmakla hata ettim.

More Sentences
do no wrong v. yanlış yapmamak
It would seem that the legal system cannot defend him, although he has done no wrong.
Görünen o ki, hiçbir yanlış yapmamış olmasına rağmen hukuk sistemi onu savunamaz.

More Sentences
go wrong v. ters gitmek
If they all go wrong at the same time, we will end up with a right mess, and Sabena is a tragic case in point.
Eğer hepsi aynı anda ters giderse tam bir karmaşa ile karşı karşıya kalırız ve Sabena bunun trajik bir örneğidir.

More Sentences
remember wrong v. yanlış hatırlamak
I remembered wrong.
Yanlış hatırladım.

More Sentences
wrong adj. ters
There's clearly something wrong.
Belli ki ters giden bir şeyler var.

More Sentences
in the wrong adj. kabahatli
You are both in the wrong.
Her ikiniz de kabahatlisiniz.

More Sentences
wrong adj. haksız
Let us now prove these critics wrong and vote for the conciliation.
Şimdi bu eleştirileri haksız çıkaralım ve uzlaşmaya oy verelim.

More Sentences
wrong adj. bozuk
There is nothing wrong with the Turkish people's power of perception.
Türk toplumunun algılama yeteneği bozuk değildir.

More Sentences
wrong adj. yanlış
It would seem that the legal system cannot defend him, although he has done no wrong.
Görünen o ki, yanlış bir şey yapmamış olmasına rağmen hukuk sistemi onu savunamıyor.

More Sentences
wrong adj. hatalı
I do not know; perhaps we were wrong to campaign for the Agreement in the way we did, or perhaps we were right.
Bilmiyorum; belki de Anlaşma için yürüttüğümüz kampanyada hatalıydık ya da belki de haklıydık.

More Sentences
completely wrong adj. tamamen yanlış
That is a completely wrong road to go down and is not in the right spirit.
Bu tamamen yanlış bir yoldur ve doğru ruha uygun değildir.

More Sentences
Colloquial
absolutely wrong adj. kesinlikle yanlış
What you are saying is absolutely wrong.
Söyledikleriniz kesinlikle yanlış.

More Sentences
Idioms
go wrong v. hata yapmak
I don't understand where I went wrong.
Nerede hata yaptığımı anlamıyorum.

More Sentences
go wrong v. yanlış yapmak
Why did I go wrong?
Niçin yanlış yaptım?

More Sentences
General
the wrong way round n. ters
wrong n. kusur
wrong end of the stick n. işin kötü tarafı
wrong n. zulüm
wrong n. suç
wrong information n. hatalı bilgi
wrong n. kötülük
wrong n. sapıklık
wrong n. günah
wrong n. kemlik
wrong n. gadir
wrong n. zarar
wrong entry n. yanlış kayıt
wrong line n. yanlış satır
wrong column n. yanlış sütun
wrong calculation n. yanlış hesap
wrong exposition n. yanlış sergileme
wrong exposition n. yanlış teşhir
wrong n. haksız fiil
wrong n. kanuna aykırı fiil
wrong side n. arka yüz
wrong use n. yanlış kullanma
wrong use n. yanlış uygulama
wrong use n. haksız kullanma
being wrong n. hatalı olma
wrong meaning n. yanlış anlam
sense of right and wrong n. ahlak ve namus anlayışı
sense of right and wrong n. doğru ve yanlış anlayışı
wrong attitude n. yanlış tutum
wrong beliefs n. yanlış inançlar
wrong assumption n. yanlış varsayım
wrong assumption n. hatalı varsayım
wrong dosage n. hatalı doz
wrong dose n. hatalı doz
wrong hole n. yanlış delik
wrong use n. hatalı kullanım
wrong-headedness n. inatçılık
wrong-headedness n. aksilik
wrong-headedness n. huysuzluk
wrong-headedness n. dik kafalılık
wrong number n. uygunsuz kimse
wrong number n. uygunsuz şey
wrong number n. istenmeyen kimse
wrong number n. istenmeyen şey
wrong number n. güvenilmez kimse
wrong number n. güvenilmez şey
wrong 'un n. yalancı kimse
wrong 'un n. vicdansız kimse
wrong 'un n. şerefsiz kimse
wrong number n. yanlış telefon numarası
self-wrong n. bireyin kendisine yaptığı yanlış
self-wrong n. bireyin kendine yaptığı hata
do wrong v. kötülük yapmak
do wrong v. hata yapmak
laugh on the wrong side of one's mouth v. gülerken ağlamak
take a word in the wrong sense v. ters anlamak
turn out to be in the wrong v. haksız çıkmak
rough the wrong way v. sinirlendirmek
be wrong v. aldanmak
can't put a foot wrong v. burnundan kıl aldırmamak
take a word in the wrong sense v. yanlış anlamak
rough the wrong way v. kızdırmak
go wrong v. aksi gitmek
get it wrong v. durumu tam anlayamamak
get somebody wrong v. yanlış anlamak
get the wrong sow by the ear v. yanlış anlamak
go wrong v. hata etmek
wrong v. gadretmek
rough the wrong way v. tahrik etmek
get something wrong v. yanılmak
do something wrong v. kabahat işlemek
think wrong v. yanlış düşünmek
get up on the wrong side of the bed v. ters tarafından kalkmak
rub somebody up the wrong way v. sinir etmek
be in the wrong v. haksız olmak
prove to be wrong v. haksız çıkarmak
leave a wrong impression v. yanlış izlenim bırakmak
come to recognize that one is wrong v. yanıldığının farkına varmak
go wrong v. arıza yapmak
rub somebody the wrong way v. bamteline basmak
do wrong v. haksızlık etmek
consider wrong v. yanlış saymak
wrong v. zulmetmek
wrong v. kötülük etmek
wake up on the wrong side of bed v. ters tarafından kalkmak
get something wrong v. durumu tam anlayamamak
wrong somebody v. günahını almak
get the wrong sow by the ear v. yanılmak
get it wrong v. ters anlamak
be wrong v. hatalı olmak
get out of the wrong side v. ters tarafından kalkmak
put a foot wrong v. yanlış adım atmak
have the wrong information about something v. yanlış bilmek
get someone wrong v. yanlış anlamak (birini)
go wrong v. aksamak
rub somebody up the wrong way v. gıcık etmek
bark up the wrong tree v. yanlış kapı çalmak
wrong v. günahına girmek
go down the wrong way v. genize kaçmak
get hold the wrong end of the stick v. ters anlamak
not put a foot wrong v. hata yapmamak
rub the wrong way v. bamteline basmak
do wrong v. yanlış bir şey yapmak
be on the wrong track v. yanlış yolda olmak
say something wrong v. pot kırmak
use for the wrong purposes v. amacı dışında kullanmak
see no wrong v. herhangi bir yanlış görmemek
know right from wrong v. doğruyu yanlışı bilmek
see no wrong v. yanlış görmemek
find something wrong v. yanlış bulmak
call the wrong number v. yanlış düşürmek (telefon numarası)
dial the wrong number v. yanlış düşürmek (telefon numarası)
find (someone) to be in the wrong v. haksız bulmak
prove (someone) to be in the wrong v. haksız çıkarmak
know right from wrong v. doğruyla yanlışı ayırt edebilmek
take the wrong turning v. yolunu şaşırmak
be on the wrong road v. yolunu şaşırmak
do (something) wrong (to someone) v. yamuk yapmak
do wrong v. yamuk yapmak
get the wrong number v. yanlış düşürmek
(for food or liquid) go down the wrong way v. genzine kaçmak
(for food or liquid) go down the wrong way v. genze kaçmak
go down the wrong way v. genzine kaçırmak
go down the wrong way v. genzine kaçmak
send wrong signal v. yanlış sinyal göndermek
be wrong footed v. kontrpiyede kalmak
go wrong v. kötü sonuçlanmak
wrong-foot v. hazırlıksız yakalamak
do wrong v. hatalı davranmak
take a wrong turn v. ters yola sapmak
wrong-foot v. kontrpiyede bırakmak
get/fall in the wrong hands v. yanlış ellere düşmek
get/fall in the wrong hands v. kötü ellere düşmek
bark up the wrong tree v. yanlış kapıyı çalmak
bark up the wrong tree v. yanlış kişiyi suçlamak
turn the wrong direction v. ters yola sapmak
be wrong v. yanılgıya düşmek
assign the wrong date to v. yanlış tarih koymak
do no wrong v. yanlışı olmamak
do no wrong v. bir şeyde hatası olmamak
think wrong about someone v. birisini yanlış tanımak
think wrong about someone v. yanlış tanımak
get something wrong v. bir şeyi yanlış anlamak
transfer money into wrong account v. yanlış hesaba para göndermek
design wrong v. yanlış tasarlamak
dial the wrong number v. yanlış numara çevirmek
end up in the wrong prison v. yanlış cezaevine düşmek
ask the wrong person v. yanlış kişiye sormak
look for excitement in wrong places v. yanlış yerlerde heyecan aramak
see nothing wrong v. hiçbir sorun görmemek
go the wrong direction v. yanlış yöne gitmek
go the wrong way v. yanlış yöne gitmek
go the wrong direction v. yanlış tarafa gitmek
go the wrong way v. yanlış tarafa gitmek
fly in the wrong course v. yanlış rotada uçmak
fly in the wrong direction v. yanlış rotada uçmak
end up being wrong v. haksız duruma düşmek
end up being the one in the wrong v. haksız duruma düşmek
learn the wrong lessons from v. ...dan yanlış dersler çıkarmak
hang with the wrong people v. yanlış insanlarla takılmak
shoot the wrong man v. yanlış adamı vurmak
say something wrong v. yanlış bir şey söylemek
end up being wrong although you are right v. haklıyken haksız duruma düşmek
swallow the wrong way v. genzine kaçmak
wrong v. hakkını yemek
wrong v. kötülük yapmak
wrong v. kötü davranmak
wrong v. (bir kadını) baştan çıkarmak
wrong v. (bir kadını) ayartmak
wrong-foot v. birini kurnazlıkla dezavantajlı konuma düşürmek
prove to be wrong v. (bir fikri) çürütmek
wrong adj. yalan
wrong adj. haram
wrong adj. birine göre olmayan
wrong adj. uygun sayılmayan
wrong adj. başvurulması yanlış olan
wrong adj. mahzurlu
wrong adj. yanılmış
wrong adj. ters (taraf)
wrong adj. gerçeğe uymayan
wrong adj. dince suç sayılan
wrong adj. ters olarak
wrong adj. uygun olmayan
wrong adj. uygunsuz
wrong adj. sakıncalı
wrong adj. sağlıksız
in the wrong adj. kusurlu
wrong-headed adj. inatçı
wrong-headed adj. ters
legally wrong adj. hukuken hatalı
wrong adj. taklit
wrong adj. yalancı
wrong use does not preclude proper use adj. kötüye kullanma hiç kullanılmamasını gerektirmez
wrong adj. akli dengesi bozuk
wrong adj. deli
wrong adj. meczup
wrong-side-out adj. ters yüz
wrong-side-out adj. ters yüz olmuş (giysi)
wrong-timed adj. zamansız
wrong-timed adj. vakitsiz
wrong adj. ters giden
wrong adv. yanlış bir şekilde
wrong-headedly adv. dik kafalı şekilde
wrong-headedly adv. inatçı bir biçimde
wrong-headedly adv. ters bir tavırla
wrong adv. yanlış yolda
wrong adv. yanlış yönde
wrong adv. ahlaksızca
wrong adv. haksız yere
wrong adv. insafsızca
wrong adv. neyin münasip olduğuna bakılmaksızın
wrong adv. uygun olmadan
wrong adv. edepsizce
wrong adv. adaletsiz bir şekilde
wrong adv. adil olmayan bir şekilde
wrong adv. insafsız bir şekilde
wrong adv. törelere bakılmaksızın
wrong adv. ahlaksızca
wrong adv. başarısızca
wrong adv. başarısız bir şekilde
wrong adv. talihsiz bir şekilde
wrong adv. düzgün bir şekilde çalışmadan
wrong adv. düzgün bir şekilde işlev göstermeden
wrong adv. yanlış bir durumda
wrong adv. yanlış bir ilişkide
wrong adv. sahte bir vaziyette
wrong adv. sahte bir ilişkide
is that wrong? interj. yalan mı yani?
is that wrong? interj. yalan mı?
the bill is wrong expr. hesap yanlış geldi
there is something wrong with the electrics expr. arabanın elektrik aksamında sorun var
there's something wrong with the electrical system expr. arabanın elektrik aksamında sorun var
Phrases
if nothing goes wrong expr. bir aksilik olmadan
if nothing goes wrong expr. bir aksilik olmazsa
wrong use does not preclude proper use expr. bir şey suistimal edilebilir/edildi diye onu kullanmamazlık edemeyiz
if nothing goes wrong expr. (bir) aksilik olmazsa
nothing's wrong but nothing's true expr. yanlış bir şey yok ama doğru bir şey de yok
not far wrong expr. neredeyse doğru
not far wrong expr. doğru sayılır
not far wrong expr. pek de yanlış değil
not far wrong expr. pek yanlış sayılmaz
not far wrong expr. kısmen doğru
not far wrong expr. tamamen yanlış değil
not far wrong expr. doğruluk payı var
not far wrong expr. sayılır
not far wrong expr. neredeyse
Proverb
If anything can go wrong it will bir iş ters gidecekse gider
Colloquial
the wrong crowd n. yanlış arkadaş grubu
the wrong crowd n. belalı tipler
the wrong crowd n. ipsiz sapsızlar
look for someone in the wrong place v. birisini yanlış yerde aramak
read something wrong v. bir şeyi yanlış sezmek/yorumlamak
be at the wrong place at the wrong time v. yanlış zamanda yanlış yerde bulunmak
do someone wrong v. birine yanlış yapmak
do someone wrong v. birine kazık atmak
do someone wrong v. birine ihanet etmek
do someone wrong v. birine hainlik etmek
do someone wrong v. birine haksız davranmak
do someone wrong v. birini mağdur etmek
get (one) wrong v. (birini) yanlış anlamak
get wrong v. yanlış anlamak
everything's going wrong expr. her şey ters gidiyor
in case things go wrong expr. işlerin aksaması durumunda
in case things go wrong expr. işlerin yolunda gitmemesi durumunda
something wrong? expr. ters bir şey mi var?
am I doing something wrong? expr. yanlış bir şey mi yapıyorum?
you're on the wrong track expr. yanlış yoldasın
born in the wrong century expr. yanlış yüzyılda doğmuş
it's all gone pete tong (pete tong rhyming with wrong) [uk] expr. her şey aksi/ters gitti
cmiiaw (correct me if I am wrong) expr. yanılıyorsam beni düzelt
icbw (I could be wrong) expr. yanlış olabilir
icbw (I could be wrong) expr. doğruluğundan emin değilim
nttawwt (not that there's anything wrong with that) expr. bu yanlış diye demiyorum
what's wrong with him/her expr. nesi var?
what's wrong with him/her expr. sorunu ne?
what's wrong with him/her expr. derdi ne?
what's wrong with him/her? expr. sıkıntısı ne?
what's wrong with him/her? expr. neyi var?
what's wrong with him/her? expr. problemi ne?
what's wrong with him/her? expr. derdi ne?
there is nothing wrong with that expr. bunda yanlış bir şey yok
Idioms
the wrong horse n. yanlış at
wrong side of the tracks n. şehrin yoksul/fakir bölümü
wrong side of the tracks n. varoş/gecekondu mahallesi/muhiti
the wrong foot n. yanlış/kötü başlangıç
the wrong foot n. yanlış/kötü bir ilk adım
the wrong side of (someone) n. (birinin) gözünden düşmüş olma
the wrong side of (someone) n. (birinin) antipatisini kazanma/çekme
the wrong side of (someone) n. (biriyle) arası bozulma
the wrong side of the bed n. (birinin) tersi/ters tarafı
the wrong side of the bed n. kötü ruh hali
wrong side of someone n. (birinin) gözünden düşme
wrong side of someone n. (birinin) antipatisini kazanma/çekme
wrong side of someone n. (biriyle) arası bozulma
wrong side of someone n. (birinin) tersine gitme
wrong side of the blanket n. evli olmayan ana babadan dünyaya gelme
wrong side of the blanket n. gayrimeşru olma
wrong side of the blanket n. evlilik dışı dünyaya gelme
get on the wrong side of the law v. adaletle başı derde girmek
find oneself on the wrong side of the law v. adaletle başı derde girmek
go wrong v. ahlakdışı yaşam sürmek
rub somebody the wrong way (us) v. birini rahatsız etmek
get someone all wrong v. birini tamamen yanlış anlamak
rub someone the wrong way v. birinin tepesini attırmak
get on the wrong side of someone v. birinin gözünden düşmek
get someone wrong v. birini yanlış anlamak
get on someone's wrong side v. birinin gözünden düşmek
get off on the wrong foot v. bir ilişki ya da projeye başlamak için yanlış bir başlangıç yapmak
rub somebody up the wrong way (brit) v. birini rahatsız etmek
rub up the wrong way v. birisini sıkmak
take someone wrong v. birini yanlış anlamak
be on the wrong side of someone v. birinin gözünden düşmek
take something the wrong way v. bir şeyi yanlış anlamak
rub someone's fur the wrong way v. birinin tepesini attırmak
rub someone's fur the wrong way v. birini rahatsız etmek
rub up the wrong way v. birini çok kızdırmak
get it wrong v. bir şeyi/birini yanlış anlamak
be on someone's wrong side v. birinin gözünden düşmek
rub up the wrong way v. çok öfkelendirmek
go wrong v. çalışmamak
go wrong v. düşündüğü gibi olmamak
rub up the wrong way v. gıcık etmek
get out of the wrong side of the bed v. güne keyifsiz başlamak
be in the wrong v. hatalı olmak
get the wrong idea about v. hakkında yanlış bir fikre kapılmak
go wrong v. hesabı tutmamak
get off on the wrong foot v. güne kötü başlamak
catch on the wrong foot v. hazırlıksız yakalamak
laugh on the wrong side of one's mouth v. güvendiği dağlara kar yağmak
be born on the wrong side of the blanket v. evli olmayan ana babadan dünyaya gelmek
go wrong v. kötü yola düşmek
be in the wrong v. kabahatli olmak
start off on the wrong foot v. kötü/yanlış bir başlangıç yapmak
get on the wrong side of the law v. kanunla başı derde girmek
catch on the wrong foot v. kötü bir başlangıç yapmak
be in the wrong v. kusurlu olmak
be off on the wrong foot v. kötü başlamak
get off on the wrong foot v. kötü bir başlangıç yapmak
be caught on the wrong foot v. kontrpiyede kalmak
get hold of the wrong end of the stick v. kazı koz anlamak
start off on the wrong foot v. kötü bir başlangıç yapmak (ilişkide vb)
be off on the wrong foot v. kötü bir başlangıç yapmak
get hold of the wrong end of the stick v. kocakarıyı kız anlamak
get on the wrong side of the law v. kanunla başı belaya girmek
get off on the wrong foot v. kötü bir başlangıç yapmak (ilişkide vb)
find oneself on the wrong side of the law v. kanunla başı derde girmek
be on the wrong end of something v. kötü sonuçlarına katlanmak
back the wrong horse v. kaybeden tarafı desteklemek
find oneself on the wrong side of the law v. kanunla başı belaya girmek
rub up the wrong way v. küplere bindirmek
step off on the wrong foot v. kötü/yanlış bir başlangıç yapmak
get off on the wrong foot v. kötü başlamak
get off on the wrong foot v. sol tarafından kalkmak
get on the wrong side of the law v. polis ve adaletle başı derde girmek
rub up the wrong way v. sinirlerini ayağa kaldırmak
get on the wrong side of the law v. polisle başı belaya girmek
find yourself on the wrong side of the law v. polisle başı belada olmak
get on the wrong side of the law v. polisle başı belada olmak
find yourself on the wrong side of the law v. polisle başı belaya girmek
get out of the wrong side of the bed v. sol tarafından kalkmak
rub up the wrong way v. sinirden kudurtmak
start off on the wrong foot v. sol tarafından kalkmak
find oneself on the wrong side of the law v. polis ve adaletle başı derde girmek
get on the wrong side of the law v. polisle başı dertte olmak
can't put a foot wrong v. toz kondurmamak
get out of the bed on the wrong side v. ters tarafından kalkmak
be barking up the wrong tree v. yanılgıya düşmek
go wrong v. (makine) bozulmak
back the wrong horse v. yanlış tarafı desteklemek
fall into the wrong hands v. yanlış ellerin eline geçmek
bark up the wrong tree v. yanlış taşın altına bakmak
rub the wrong way v. zıtlaşmak
find oneself on the wrong side of the law v. yasalarla başı belaya girmek
catch on the wrong foot v. yanlış anında yakalamak
get the wrong end of the stick v. yanılgıya düşmek
be barking up the wrong tree v. yanılgı içine düşmek
be in the wrong v. yanlış yapmak
back the wrong horse v. yanlış adamı desteklemek
be (on) the wrong side of 30/40 etc v. 30-40 yaşını geçmiş olmak
come to the wrong shop v. yanlış kapıyı çalmak
be on the wrong scent v. yanlış yolda olmak
take someone wrong v. (birini) yanlış anlamak
put trust in the wrong person v. yanlış kişiye güvenmek/bel bağlamak
fall into the wrong hands v. yanlış ellere düşmek
bark up the wrong tree v. yanlış kapı çalmak
come to the wrong shop v. yanlış kapı çalmak
be in the wrong v. yanlış davranmak
get the wrong end of the stick v. yanılgı içine düşmek
bark up the wrong tree v. yanlış kapıyı çalmak
take something the wrong way v. yanlış anlamak
get on the wrong side of the law v. yasalarla başı belaya girmek
be in the wrong v. yanılmak
not put a foot wrong v. yanlış bir adım atmamak
back the wrong horse v. yanlış ata oynamak
go wrong v. yanlış çıkmak
fall into the wrong hands v. yanlış kişilerin eline geçmek
take it the wrong way v. yanlış anlamak
bet on the wrong horse v. yanlış ata oynamak
pick on the wrong horse v. yanlış ata oynamak
put money on the wrong horse v. yanlış ata oynamak
get in wrong with (someone) v. (birine) yanlış yapmak
get in wrong with (someone) v. (birine) karşı yanlış bir şey yapmak
get in wrong with (someone) v. (biriyle) sorunu olmak
get in wrong with (someone) v. (birini) gücendirmek
get in wrong with (someone) v. (birini) sinirlendirecek bir şey yapmak
get in wrong with (someone) v. (biriyle) arayı bozmak
get in wrong with someone v. birinin gözünden düşmek
get in wrong with someone v. birinin antipatisini kazanmak/çekmek
get in wrong with someone v. biriyle arasını bozmak
get on the wrong side of someone v. birinin gözünden düşmek
get on the wrong side of someone v. birinin antipatisini kazanmak/çekmek
get on the wrong side of someone v. biriyle arasını bozmak
get into the wrong hands v. yanlış ellere düşmek
get into the wrong hands v. yanlış kişilerin eline düşmek
get into the wrong hands v. yanlış kişilerin eline geçmek
get on the wrong side of somebody v. birine ters gitmek
get on the wrong side of somebody v. birinin tersine gitmek
get on the wrong side of somebody v. birine yanlış yapmak
get on the wrong side of somebody v. biriyle arayı bozmak
keep on the wrong side of somebody v. birine ters gitmek
keep on the wrong side of somebody v. birinin tersine gitmek
keep on the wrong side of somebody v. birine yanlış yapmak
keep on the wrong side of somebody v. biriyle arayı bozmak
have the wrong number v. yanlış düşürmek
have the wrong number v. yanlış numarayı aramak
have the wrong number v. numara yanlış olmak
have the wrong number v. hatalı olmak
have the wrong number v. yanılmak
have the wrong number v. yanlış kişiye hitap etmek
have the wrong number v. yanlış kişiyle konuşmak
hit the wrong note v. yanlış yere parmak basmak
hit the wrong note v. yanlış yerden vurmak
hit the wrong note v. yanlış yerde söz söylemek
strike the wrong note v. yanlış yere parmak basmak
strike the wrong note v. yanlış yerden vurmak
strike the wrong note v. yanlış yerde söz söylemek
hit/strike the wrong note v. isabetsiz bir konuşma yapmak
hit/strike the wrong note v. yanlış yerden girmek
hit/strike the wrong note v. yanlış noktadan vurmak
stroke (one) the wrong way v. (birinin) tepesini attırmak
stroke (one) the wrong way v. (birini) rahatsız etmek
stroke (one) the wrong way v. (birini) irrite etmek
stroke (one) the wrong way v. (birini) sinir etmek
stroke (one) the wrong way v. (birini) gıcık etmek
stroke (one) the wrong way v. (birinin) sinirini bozmak
stroke (one) the wrong way v. (birini) kıl etmek
stroke someone the wrong way v. birinin tepesini attırmak
stroke someone the wrong way v. birini rahatsız etmek
stroke someone the wrong way v. birini irrite etmek
stroke someone the wrong way v. birini sinir etmek
stroke someone the wrong way v. birini gıcık etmek
stroke someone the wrong way v. birinin sinirini bozmak
stroke someone the wrong way v. birini kıl etmek
stroke someone's hair the wrong way v. birinin tepesini attırmak
stroke someone's hair the wrong way v. birini rahatsız etmek
stroke someone's hair the wrong way v. birini irrite etmek
stroke someone's hair the wrong way v. birini sinir etmek
stroke someone's hair the wrong way v. birini gıcık etmek
stroke someone's hair the wrong way v. birinin sinirini bozmak
stroke someone's hair the wrong way v. birini kıl etmek
take (something) in the wrong way v. (bir şeyi) yanlış anlamak
take (something) in the wrong way v. (bir şeyi) tersten/ters anlamak
take (something) in the wrong way v. (bir şeyi) yanlış yorumlamak
prove somebody wrong v. birisini haksız çıkarmak
send the wrong message v. yanlış mesaj vermek/iletmek

Sens de "wrong!" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 2 résultat(s)

Turc Anglais
General
be on the wrong track yanlışa düşmek v.
be on the wrong track pusulayı şaşırmak v.