Turc - Anglais
Turc - Anglais
Allemand - Anglais
Français - Anglais
Espagnol - Anglais
Anglais Synonymes
Turc - Anglais Phrases
Synonymes
Phrases
Outils
Ressources
A propos de nous
Contact
Ouvrir session / Souscrivez-vous
Éteindre les lumières
English
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Synonymes
Outils
Ressources
A propos de nous
Contact
Ouvrir session / Souscrivez-vous
EN-TR
Turc - Anglais
Allemand - Anglais
Espagnol - Anglais
Français - Anglais
Anglais Synonymes
Turc - Anglais Phrases
Turc - Anglais
Allemand - Anglais
Cacher l'historique
Détails de l'historique
Effacer l'historique
Historique :
a-life
a-life
Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau
Historique
Phrases
Sens de
"a-life"
dans le Dictionnaire Turc-Anglais : 1 résultat(s)
Catégorie
Anglais
Turc
General
1
General
a-life
n.
yapay yaşam
Sens de
"a-life"
avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 90 résultat(s)
Catégorie
Anglais
Turc
General
1
General
lead a life
v.
yaşam sürdürmek
Being able to
lead a life
free from poverty and social exclusion is a fundamental human right.
Yoksulluktan ve sosyal dışlanmadan uzak bir
yaşam sürdürebilmek
temel bir insan hakkıdır.
More Sentences
Colloquial
2
Colloquial
get a life
expr.
kendi işine bak
Get a life!
Kendi işine bak!
More Sentences
General
3
General
a life and death situation
n.
can pazarı
4
General
a life changing experience
n.
(hayatta) yeni bir çığır açan deneyim
5
General
a life changing experience
n.
hayatı değiştiren deneyim
6
General
a life full of happiness
n.
mutluluk dolu bir hayat
7
General
a life with ups and downs
n.
inişli çıkışlı hayat
8
General
a life of dedication
n.
adanmış bir hayat
9
General
lead a life
v.
yaşam sürmek
10
General
lead a life of luxury
v.
lüks içinde yaşamak
11
General
lead a life of pleasure
v.
keyif sürmek
12
General
lead a life of pleasure
v.
zevk ve sefa sürmek
13
General
lead a life of a privation
v.
mahrumiyet içinde yaşamak
14
General
live a life of luxury
v.
varlık içinde yaşamak
15
General
get a life
v.
huzur vermek
16
General
live a life of great misery
v.
sürüm sürüm sürünmek
17
General
live a life of luxury
v.
lüks içinde yaşamak
18
General
dodge a life
v.
hayati tehlike atlatmak
19
General
evade a life
v.
hayati tehlike atlatmak
20
General
avert a life-threatening danger
v.
hayati tehlike atlatmak
21
General
teach a life lesson
v.
hayat dersi vermek
22
General
overcome a life-threatening situation
v.
hayati tehlike atlatmak
23
General
kick a life-threatening situation
v.
hayati tehlike atlatmak
24
General
live a life
v.
yaşam sürdürmek
25
General
serve a life sentence
v.
müebbet hapis yatmak
26
General
lead a life of virtue
v.
erdemli bir hayat yaşamak
Phrases
27
Phrases
a life of leisure
n.
ekmek elden su gölden yaşam
Colloquial
28
Colloquial
a life of riley
n.
bolluk içinde hayat
29
Colloquial
a life of riley
n.
rahat ve sıkıntısız hayat
30
Colloquial
get a life
v.
hayatta işe yarar bir şeyler yapmak
31
Colloquial
get a life
v.
hayatta üretken olmak
32
Colloquial
get a life
v.
kendi hayatını kurmak
33
Colloquial
get a life
v.
hayatını yoluna sokmak/koymak
34
Colloquial
get a life
v.
hayatta sorumluluk almaya başlamak
35
Colloquial
get a life
v.
kendi ayakları üstünde durmaya başlamak
36
Colloquial
get a life
v.
hayattan keyif almak
37
Colloquial
get a life
v.
sosyalleşmek
38
Colloquial
get a life
v.
kendini tatmin edecek şeyler yapmak
39
Colloquial
get a life
expr.
işine bak
40
Colloquial
get a life
expr.
rahat ver
41
Colloquial
get a life
expr.
rahat bırak
42
Colloquial
what a life
expr.
ne hayat ama
43
Colloquial
what a life
expr.
ne yorucu/zor/sıkıcı hayat ama
Idioms
44
Idioms
a life of its own
n.
kontrol edilemeyecek noktaya gelen durum
45
Idioms
(have) a life of its own
n.
bir şeyin kendi kendine harekete geçmesi
46
Idioms
a life of its own
n.
kontrolden çıkan durum
47
Idioms
a life changer
n.
bir insanın hayatını değiştiren önemli deneyim
48
Idioms
teach someone a life lesson
v.
birisine hayat dersi vermek
49
Idioms
claim a life
v.
can almak
50
Idioms
teach a life lesson
v.
hayat dersi vermek
51
Idioms
take on a life of its own (no longer be controlled by anyone)
v.
(artık) kontrol edilemeyecek düzeye/duruma gelmek
52
Idioms
claim a life
v.
can almak
53
Idioms
claim a life
v.
birinin canını almak
54
Idioms
claim a life
v.
canına mal olmak
55
Idioms
lead a life of (something)
v.
(bir şey) içinde yaşamak
56
Idioms
lead a life of (something)
v.
(bir şekilde) yaşamak
57
Idioms
live a life of
v.
(bir şey) içinde yaşamak
58
Idioms
live a life of
v.
(bir şekilde) bir hayat yaşamak
59
Idioms
live a life of (something)
v.
(bir şey) içinde yaşamak
60
Idioms
live a life of (something)
v.
(bir şekilde) bir hayat yaşamak
61
Idioms
live a life of reilly
v.
bey gibi yaşamak
62
Idioms
live a life of reilly
v.
lüks içinde yaşamak
63
Idioms
live a life of reilly
v.
bir eli yağda bir eli balda yaşamak
64
Idioms
live a life of reilly
v.
bolluk içinde yaşamak
65
Idioms
live a life of reilly
v.
rahat ve sıkıntısız bir hayat sürmek
66
Idioms
live a life of riley
v.
bey gibi yaşamak
67
Idioms
live a life of riley
v.
lüks içinde yaşamak
68
Idioms
live a life of riley
v.
bir eli yağda bir eli balda yaşamak
69
Idioms
live a life of riley
v.
bolluk içinde yaşamak
70
Idioms
live a life of riley
v.
rahat ve sıkıntısız bir hayat sürmek
71
Idioms
make a life for (oneself)
v.
(kendine) bir hayat kurmak
72
Idioms
make a life for (oneself)
v.
kendi hayatını kurmak
73
Idioms
make a life for (oneself)
v.
(kendine) bir kariyer ve yaşam tarzı oluşturmak
74
Idioms
make a life for (oneself)
v.
(kendi) hayatını kazanmak
75
Idioms
living a life of ease
expr.
ekmek elden su gölden
Speaking
76
Speaking
get a life
expr.
beni rahatsız etme
77
Speaking
I have a life here
expr.
benim burada bir hayatım var
78
Speaking
I had a life
expr.
bir hayatım vardı
79
Speaking
get a life
expr.
düş yakamdan
80
Speaking
get a life
expr.
defol git
81
Speaking
get a life
expr.
işin gücün yok mu
82
Speaking
get a life
expr.
işin gücün yok mu senin
83
Speaking
I've got to make a life of my own
expr.
kendi ayaklarımın üzerinde durmam lazım
84
Speaking
get a life
expr.
yok mu başka işin
Law
85
Law
serving a life sentence
n.
ömür boyu hapis cezası çeken
86
Law
serving a life sentence
adj.
ömür boyu hapis cezasına çarptırılmış
Medical
87
Medical
a life-threatening clinical condition
n.
hayatı tehdit eden klinik bir komplikasyon/durum
88
Medical
a life-long disease with recurrences
n.
nükslerle seyreden ömür boyu süren bir hastalık
89
Medical
a life threatening clinical entity
n.
yaşamı tehdit eden bir tablo
90
Medical
continue for a life time
v.
ömür boyu sürmek
×
Pronunciation in context (
out of
)
Pronunciation of a-life
×
Term Options
Proposer une traduction/Corriger
Français Anglais Dictionnaire
Espagnol Anglais Dictionnaire
Allemand Anglais Dictionnaire
Anglais Synonymes Dictionnaire
Google Images
Merriam Webster
Dictionary.com
The Free Dictionary
Abbreviations
Wikipedia in English
Wikipedia in Turkish
Urban Dictionary
German, LEO
Chinese, Dict.Cn
Spanish, SpanishDict
Russian, Multitran.ru
Medical, MedicineNet
İşaret Dili, Signing Savvy