acting - Turc Anglais Dictionnaire

acting

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Sens de "acting" dans le Dictionnaire Turc-Anglais : 30 résultat(s)

Anglais Turc
General
acting n. oynama
Jane saw the students acting well on the stage.
Jane öğrencilerin sahnede çok iyi oynadıklarını gördü.

More Sentences
acting n. oyunculuk
I liked the theme of the movie, but the acting was mediocre.
Filmin konusunu beğendim ama oyunculuk vasattı.

More Sentences
acting adj. vekalet eden
Tom is acting program manager.
Tom program müdürlüğüne vekalet ediyor.

More Sentences
acting adj. yapan
The car is acting up again.
Araba yine arıza yaptı.

More Sentences
acting adj. vekil
I myself am a member of the Romania delegation and an acting member of the Bulgaria delegation.
Ben kendim Romanya delegasyonunun bir üyesi ve Bulgaristan delegasyonunun bir vekil üyesiyim.

More Sentences
acting adj. davranan
We are acting as unlawfully as the Iraqi resistance, as unlawfully as the European resistance.
Irak direnişi kadar hukuksuz, Avrupa direnişi kadar hukuksuz davranıyoruz.

More Sentences
acting adj. hareket eden
The Commission is acting outside the sector.
Komisyon sektörün dışında hareket ediyor.

More Sentences
acting adv. rol yaparak
Kenichi Matsuyama's acting is very good.
Kenichi Matsuyama çok iyi rol yapıyor.

More Sentences
Trade/Economic
acting adj. işleyen
The way in which some Member States are acting in this connection is a display of ignorance of how the system works.
Bazı Üye Devletlerin bu konudaki davranışları, sistemin nasıl işlediğini bilmediklerinin bir göstergesidir.

More Sentences
acting adj. yapan
Stop acting like a teenager.
Ergen ergen hareketler yapmayı bırak.

More Sentences
General
acting n. temsil
acting n. oyun
acting n. aktörlük
acting n. rol yapma
acting n. yapmacık tavır
acting n. yapmacık davranış
acting n. yapmacık hareket
acting adj. temsil eden
acting adj. sahneye uygun
acting adj. sahneye konulmuş
Trade/Economic
acting n. başkası yerine görev yapan
acting adj. geçici olarak temsil eden
acting adj. fiilen vazife gören
acting adj. temsilci
acting adj. vekil
Law
acting adj. geçici olarak vekalet eden
acting adj. fiilen çalışan
acting adj. muvakkaten vekalet eden
acting adj. vekil
Theatre
acting n. sahneleme

Sens de "acting" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 233 résultat(s)

Anglais Turc
General
study acting v. oyunculuk eğitimi almak
Tom has never studied acting.
Tom hiç oyunculuk eğitimi almamış.

More Sentences
acting director n. müdüre vekalet eden
acting director n. müdür vekili
acting on n. bir şeye uygun olarak hareket etme
acting ambassador n. maslahatgüzar
acting in n. eyleme dönüştürme
acting out n. rol yapma
acting president n. başkan vekili
motion picture acting n. sinema oyunculuğu
acting partner n. katılımcı ortak
acting contrary to the provisions of the contract n. sözleşme hükümlerine aykırılık
acting career n. oyunculuk kariyeri
acting training n. oyunculuk eğitimi
voice acting n. seslendirme sanatçılığı
on-camera acting n. kamera önü oyunculuğu
acting out n. eyleme dökme
acting manager n. vekil müdür
acting out n. taşkınlık yapma
play-acting n. yapmacıklık
give acting a second thought v. oyunculuk işini bir kez daha gözden geçirmek
self acting adj. kendi kendine işler
long acting adj. uzun süren
double-acting adj. çift etkili
self-acting adj. otomatik
single-acting adj. tek taraflı
slow-acting adj. yavaş etki eden
slow-acting adj. yavaş çalışan
slow-acting adj. hızlı olmayan
Phrases
acting on behalf of expr. adı ile hareket eden
acting under the auspices of expr. adı ile hareket eden
acting as principal expr. asaleten
(acting as) principal or agent expr. asaleten veya vekaleten
(acting as) principal or as representative expr. asaleten veya vekaleten
(acting as) principal or for and on behalf of expr. asaleten veya vekaleten
acting in the capacity of expr. imzalayanın sıfatı
acting in its capacity as expr. ... sıfatıyla hareket ederek
acting in the capacity of expr. ... sıfatıyla hareket eden
acting in its capacity as expr. ... sıfatıyla hareket eden
acting in the capacity of expr. ... sıfatıyla hareket ederek
Speaking
I don't like the way you're acting expr. bu şekilde davranman hiç hoşuma gitmiyor
you can´t get anywhere by doing/acting like that expr. böyle yaparak bir yere varamazsın
you can´t achieve anything by doing/acting like that expr. böyle yaparak bir yere varamazsın
stop acting like a fool expr. salak gibi davranmayı bırak
it is forbidden to sell or serve alcoholic beverages to persons under 18; those acting otherwise shall be subject to legal actions expr. 18 yaşını doldurmayanlara alkollü içkilerin satışı veya sunumu yapılamaz; yapanlar hakkında yasal işlem uygulanır
Trade/Economic
acting as principal or agent n. asaleten veya vekaleten
acting chair n. başkan vekili
acting partner n. faal şerik
acting partner n. faal ortak
person acting for and on behalf of participant n. katılımcı nam ve hesabına hareket eden kişi
corporation acting as trustee n. kayyum görevi gören şirket
acting partner n. komandite ortak
acting partner n. şirket müdürü
acting chairman n. vekil başkan
acting on its own behalf adj. kendi adına hareket eden
Law
acting judge n. geçici bir süre için (bir başka hakimin) yerine bakan hakim
acting partner n. komandite ortak
acting without authority n. vekaletsiz iş görme
acting without authority n. vekaletsiz iş yapma
acting judge n. yargıcın yokluğunda geçici olarak yargıçlık görevini devralan kişi
acting judge n. yedek/yerine bakan yargıç/hakim
acting on behalf of expr. adına hareket eden
Politics
acting minister n. bakana vekalet eden
acting minister n. bakan vekili
acting minister n. bakan yardımcısı
persons acting in concert n. birlikte hareket eden kişiler
acting head of department n. daire başkan vekili
acting chief of mission n. maslahatgüzar
acting deputy undersecretary n. müsteşar yardımcısı vekili
acting in accordance with the procedure laid down in article 252 of the treaty expr. antlaşmanın 252. maddesinde öngörülen usule uygun şekilde hareket ederek
Insurance
acting company n. jeran şirket
person acting for and on behalf of participant n. katılımcı nam ve hesabına hareket eden kişi
acting company n. poliçeyi düzenleyen şirket
Technical
double-acting piling hammer n. çift etkili şahmerdan
double-acting pump n. çift etkili pompa
double-acting hammer n. çift vuruşlu çekiç
double acting engine n. çift pistonlu makine
double acting steam hammer n. çift vuruşlu buharlı şahmerdan
double-acting compressor n. çift tesirli kompresör
double-acting hammer n. çift etkili çekiç
double acting pump n. çift etkili pompa
double-acting hydraulic cylinder n. çift etkili hidrolik silindir
double-acting cutting machine n. çift etkili kesme makinesi
direct acting pump n. direkt bağlantılı tulumba
direct acting recording electrical measuring instruments n. doğrudan etkili elektriksel yazıcı ölçme cihazları
direct acting n. doğrudan harekete geçen
direct acting indicating analogue electrical measuring instrument n. doğrudan harekete geçen analog göstergeli elektriksel ölçü aleti
direct acting load n. direkt yük
direct acting pressure-regulating valve n. direkt etkili basınç ayar vanası
direct-acting pump n. doğrudan etkili pompa
direct acting instrument n. doğrudan eylemli alet
indirect acting element n. dolaylı eylemli element
double-acting pump n. emme-boşaltma tulumba
slow-acting relay n. geciktirme rölesi
self-acting gas seal support system n. kendiliğinden harekete geçen gaz sızdırmazlık destek sistemi
direct-acting governor n. mekanik regülatör
direct-acting pump n. pistonlu pompa
quick acting regulator n. seri regülatör
single acting compressor n. tek etkili kompresör
single-acting telescopic hydraulic cylinder n. tek etkili teleskopik hidrolik silindir
single-acting pump n. tek yönlü tulumba
double-acting adj. çift etkili
direct acting adj. doğrudan tesirli
fast acting adj. çabuk tepkili
quadruple-acting adj. dört etkili
pneumatic double acting adj. havalı çift etkili
fast acting adj. hızlı tepkili
double-acting adj. iki yönlü çalışan
self-acting adj. otomatik ayarlı
self-acting adj. otomatik
self acting adj. kendi kendine işleyen
single-acting adj. tek yönlü
single-acting adj. tek etkili
quick-acting adj. çabuk etki eden (ilaç, kimyasal madde)
Computer
direct acting instrument n. dolaysız eylemli alet
indirect acting element n. dolaylı eylemli alet
direct acting instrument n. doğrudan eylemli alet
Mechanic
double acting n. çift etkili
direct-acting steam engine n. hareketin kola gerek duyulmadan doğrudan kranka aktarıldığı buhar makinesi
direct-acting steam pump n. buhar pistonu kolunun doğrudan pompa koluna bağlı olduğu buhar pompası
direct-acting adj. diğer parçaların müdahalesi olmadan harekete geçen
direct-acting adj. doğrudan eylem içeren
Construction
double-acting door n. çarpma kapı
double-acting hinge n. çarpma menteşe
double-acting door n. iki yöne de açılan kapı
double-acting hinge n. mil menteşe
double-acting hinge n. milli menteşe
Automotive
double acting shock absorber n. çift etkili amortisör
direct-acting shock absorber n. çift etkili amortisör
double-acting shock absorber n. çift etkili amortisör
double-acting brake n. çift etkili fren
hydraulic double-acting n. çift etkili hidrolik
direct-acting over head camshaft n. doğrudan hareket veren üstten eksantrik
single acting shock absorber n. tek etkili amortisör
Aeronautic
control surface acting as flaps and aileron n. hem flap hem de kanatçık olarak görev yapan kumanda yüzeyi
Medical
direct acting cholinergic agonist n. direkt etkili kolinerjik agonist
rapid-acting insulin analogue n. hızlı etkili insülin analoğu
indirect acting cholinergic agonist n. indirekt etkili kolinerjik agonist
short-acting anaesthetic agents n. kısa etkili anestezik ilaçlar
short-acting insulin n. kısa etkili insülin
short-acting beta-2 agonist use n. kısa etkili beta-2 agonist kullanımı
acting out of dreams n. rüyaların canlandırılması
central acting antihypertensive n. santral etkili antihipertansif
acting out of dreams n. rüyaların hareketle canlandırılması
acting out of dreams n. rem uykusu davranış bozukluğu
lats-p (long acting thyroid stimulator protector) n. uzun etkili tiroid uyarıcısının koruyucusu
lats (long acting thyroid stimulator) n. uzun etkili tiroid uyarıcısı
long-acting beta-adrenergic agonists n. uzun etkili beta adrenerjik agonistler
long-acting adj. üzun süreli
Psychology
acting out n. eylemleme
acting in n. eyleme aktarma
acting-out n. eyleme vuruk davranış
acting-out n. sonunu düşünmeden yapılan eylem
Physiology
direct acting adrenergic agonist n. direkt etkili adrenerjik agonist
indirect acting adrenergic agonist n. indirekt etkili adrenerjik agonist
Pharmaceutics
long-acting adj. (ilaç) yavaş etki eden
long-acting adj. etkisi uzun süre devam eden
fast-acting adj. hızlı tepkiyen
intermediate-acting adj. (ilaç) orta etkili
short-acting adj. (ilaç) kısa etkili
Education
acting secretary general n. üniversite genel sekreteri
acting head of construction and technical affairs n. yapı işleri ve teknik daire başkanı
acting head of construction & technical affairs n. yapı işleri ve teknik daire başkanı
Geology
double acting hammer n. çift etkili çekiç
double acting hammer v. çift etkili tokmak
Military
acting commander n. kumandan vekili
acting commander n. kumandana vekalet eden subay
acting commander n. komutan vekili
acting commander n. komutana vekalet eden subay
Volleyball
net acting n. file hareketi
Theatre
acting manager n. tiyatro sorumlusu
Cinema
acting career n. oyunculuk kariyeri
method acting n. metot oyunculuğu
Slang
stop acting like a jackass expr. mal gibi davranma
Modern Slang
acting brand new n. eskisinden farklı davranma
acting da mickey n. aptal gibi davranma
acting demickey [ireland] n. aptal gibi davranma
acting fresh n. yaramazlık yapma
acting funny n. uzak davranma
acting ghetto n. varoş davranma
acting hollywood n. burnu havada davranma
acting like an adult n. bir yetişkin gibi davranma
acting the ass n. sorun çıkarma
acting white n. beyaz gibi davranma
acting hollywood n. burnu kaf dağı'nda olma
acting da mickey n. deli gibi davranma
acting demickey [ireland] n. deli gibi davranma
acting the ass n. göt gibi davranma
acting like an adult n. olgun davranma
acting funny n. soğuk davranma
acting fresh n. sorun çıkarma
acting brand new n. tanımıyormuş gibi davranma
acting ghetto n. varoş gibi davranma
acting the ass n. aptal aptal davranma
acting fresh n. aşırı derecede sinirli davranma
acting brand new n. burnu havada davranıp arkadaşlarını tanımazlıktan gelme
acting hollywood n. kendini bir şey sanma
acting da mickey n. saçma sapan davranma
acting demickey [ireland] n. saçma sapan davranma
acting funny n. tuhaf davranma
acting funny n. eskisinden farklı davranma
acting demickey [ireland] n. ne yaptığını bilmeme
acting the ass n. salak salak hareketler yapma
acting the ass n. sağa sola zarar verme
be acting brand new v. eskisinden farklı davranmak
be acting da mickey v. aptal gibi davranmak
be acting demickey [ireland] v. aptal gibi davranmak
be acting fresh v. yaramazlık yapmak
be acting funny v. uzak davranmak
be acting ghetto v. varoş davranmak
be acting hollywood v. burnu havada davranmak
be acting like an adult v. bir yetişkin gibi davranmak
be acting the ass v. sorun çıkarmak
be acting white v. beyaz gibi davranmak
be acting hollywood v. burnu kaf dağı'nda olmak
be acting da mickey v. deli gibi davranmak
be acting demickey [ireland] v. deli gibi davranmak
be acting the ass v. göt gibi davranmak
be acting like an adult v. olgun davranmak
be acting funny v. soğuk davranmak
be acting fresh v. sorun çıkarmak
be acting brand new v. tanımıyormuş gibi davranmak
be acting ghetto v. varoş gibi davranmak
be acting the ass v. aptal aptal davranmak
be acting fresh v. aşırı derecede sinirli davranmak
be acting brand new v. burnu havada davranıp arkadaşlarını tanımazlıktan gelmek
be acting hollywood v. kendini bir şey sanmak
be acting da mickey v. saçma sapan davranmak
be acting demickey [ireland] v. saçma sapan davranmak
be acting funny v. tuhaf davranmak
be acting funny v. eskisinden farklı davranmak
be acting demickey [ireland] v. ne yaptığını bilmemek
be acting the ass v. salak salak hareketler yapmak
be acting the ass v. sağa sola zarar vermek