Turc - Anglais
Turc - Anglais
Allemand - Anglais
Français - Anglais
Espagnol - Anglais
Anglais Synonymes
Turc - Anglais Phrases
Synonymes
Phrases
Outils
Ressources
A propos de nous
Contact
Ouvrir session / Souscrivez-vous
Éteindre les lumières
English
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Synonymes
Outils
Ressources
A propos de nous
Contact
Ouvrir session / Souscrivez-vous
EN-TR
Turc - Anglais
Allemand - Anglais
Espagnol - Anglais
Français - Anglais
Anglais Synonymes
Turc - Anglais Phrases
Turc - Anglais
Cacher l'historique
Détails de l'historique
Effacer l'historique
Historique :
all on
all on
Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau
Historique
Phrases
Sens de
"all on"
dans le Dictionnaire Turc-Anglais : 1 résultat(s)
Catégorie
Anglais
Turc
Computer
1
Computer
all on
expr.
tümü açık
Sens de
"all on"
avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 217 résultat(s)
Catégorie
Anglais
Turc
General
1
General
on all fours
adv.
dört ayak üzerinde
It crawls
on all fours
as a baby, then learns to walk on two legs, and finally needs a cane in old age.
Bebekken
dört ayak üzerinde
emekler, sonra iki ayak üzerinde yürümeyi öğrenir ve nihayet yaşlılıkta bir bastona ihtiyaç duyar.
More Sentences
2
General
on all sides
adv.
her tarafta
Mr Désir too has mentioned this growing interest
on all sides.
Bay Désir de
her tarafta
artan bu ilgiden bahsetti.
More Sentences
3
General
on all fours
adv.
dört ayak üstünde
The baby was crawling
on all fours.
Bebek
dört ayak üstünde
emekliyordu.
More Sentences
4
General
crawl on all fours
v.
emeklemek
5
General
be on all fours
v.
domalmak
6
General
stake all one's money on one gamble
v.
rest çekmek
7
General
be all square on the accounts
v.
alıp vereceği olmamak
8
General
fall on all fours
v.
dört ayak üzerine düşmek
9
General
put all the cards on the table
v.
düşüncelerini açıkça söylemek
10
General
spend all of one’s money on drugs
v.
tüm parasını uyuşturucuya harcamak
11
General
be on the computer all day
v.
bütün gün bilgisayar/bilgisayarın başında olmak
12
General
be on the computer all day
v.
bütün gün bilgisayarda takılmak
13
General
be on the computer all day
v.
bütün gün bilgisayarda olmak
14
General
be found guilty on all charges
v.
tüm suçlamalardan suçlu bulunmak
15
General
on all sides
adv.
dört bir tarafı
16
General
on all sides of
adv.
dört bir tarafı
17
General
on all occasions
adv.
her fırsatta
18
General
on all fours
adv.
dörtayak
19
General
on all hands
adv.
her yandan
20
General
on all sides
adv.
dört bir yanı
21
General
on all fours
adv.
dört ayak üstüne
22
General
on all fours
adv.
tamamen örtüşerek
23
General
on all fours
adv.
eşit koşullarda
Phrases
24
Phrases
mirror mirror on the wall who's the fairest of them all
expr.
ayna ayna söyle bana kim en güzel bu dünyada
25
Phrases
mirror mirror on the wall who's the fairest of them all
expr.
ayna ayna söyle bana var mı benden daha güzeli bu dünyada
26
Phrases
mirror mirror on the wall who's the fairest of them all
expr.
ayna ayna benden daha güzeli var mı dünyada
27
Phrases
mirror mirror on the wall who's the fairest of them all
expr.
ayna ayna söyle bana var mı benden güzeli bu dünyada
28
Phrases
on most, if not all, days of the week
expr.
haftanın her günü olmasa da çoğu günlerinde
29
Phrases
on all charges
expr.
tüm suçlamalardan
30
Phrases
from/on all sides
expr.
her taraftan
31
Phrases
from/on all sides
expr.
her yandan
32
Phrases
from/on all sides
expr.
herkesten
33
Phrases
from/on all sides
expr.
her yönden
Colloquial
34
Colloquial
be all up on someone
v.
üzerine atlamak
35
Colloquial
get down on all fours
v.
ellerinin ve dizlerinin üstünde durmak
36
Colloquial
get down on all fours
v.
ellerinin ve dizlerinin üstünde eğilmek/yere çömelmek
37
Colloquial
get down on all fours
v.
dört ayak üzerinde durmak
38
Colloquial
all eyes are on me
expr.
bütün gözler üstümde
39
Colloquial
all eyes on me
expr.
bütün gözler üstümde
40
Colloquial
all hands on deck!
expr.
herkes iş başına!
41
Colloquial
all hands on deck!
expr.
herkes görev başına!
42
Colloquial
all eyes on me
expr.
tüm gözler bende
43
Colloquial
all eyes are on me
expr.
tüm gözler bende
44
Colloquial
(one) could go (on) all day (about something)
expr.
(biri bir şey hakkında) bütün gün konuşabilir
45
Colloquial
(one) could go (on) all day (about something)
expr.
(biri bir şey hakkında) uzun uzadıya konuşabilir
46
Colloquial
(one) could go (on) all day (about something)
expr.
(biri bir şey hakkında) durmadan konuşabilir
47
Colloquial
(one) could go (on) all day (about something)
expr.
(biri bir şey hakkında) sonsuza kadar konuşabilir
48
Colloquial
it'll be all right on the night
expr.
son kertede her şey güzel olacak
49
Colloquial
it'll be all right on the night
expr.
gün doğmadan neler doğar
50
Colloquial
it'll be all right on the night
expr.
günün sonunda her şey iyi olacak
51
Colloquial
it'll be all right on the night
expr.
gecenin sonu aydınlık
52
Colloquial
all eyes are on (someone or something)
expr.
bütün gözler (birinin/bir şeyin) üzerinde
53
Colloquial
all eyes are on (someone or something)
expr.
bütün gözler (birinde/bir şeyde)
54
Colloquial
all eyes are on (someone or something)
expr.
tüm gözler (birinin/bir şeyin) üzerinde
55
Colloquial
all eyes are on (someone or something)
expr.
tüm dikkatler (birinin/bir şeyin) üzerinde
56
Colloquial
all eyes are on (someone or something)
expr.
tüm dikkatler (birinde/bir şeyde)
57
Colloquial
all eyes are on (someone or something)
expr.
herkesin gözü/dikkati (birinin/bir şeyin) üzerinde
58
Colloquial
all eyes are on somebody/something
expr.
bütün gözler birinin/bir şeyin üzerinde
59
Colloquial
all eyes are on somebody/something
expr.
bütün gözler birinde/bir şeyde
60
Colloquial
all eyes are on somebody/something
expr.
tüm gözler birinin/bir şeyin üzerinde
61
Colloquial
all eyes are on somebody/something
expr.
tüm dikkatler birinin/bir şeyin üzerinde
62
Colloquial
all eyes are on somebody/something
expr.
tüm dikkatler birinde/bir şeyde
63
Colloquial
all eyes are on somebody/something
expr.
herkesin gözü/dikkati birinin/bir şeyin üzerinde
64
Colloquial
all eyes are on someone/something
expr.
bütün gözler birinin/bir şeyin üzerinde
65
Colloquial
all eyes are on someone/something
expr.
bütün gözler birinde/bir şeyde
66
Colloquial
all eyes are on someone/something
expr.
tüm gözler birinin/bir şeyin üzerinde
67
Colloquial
all eyes are on someone/something
expr.
tüm dikkatler birinin/bir şeyin üzerinde
68
Colloquial
all eyes are on someone/something
expr.
tüm dikkatler birinde/bir şeyde
69
Colloquial
all eyes are on someone/something
expr.
herkesin gözü/dikkati birinin/bir şeyin üzerinde
70
Colloquial
all eyes are on (someone or something)
expr.
bütün gözler (birinin/bir şeyin) üzerinde
71
Colloquial
all eyes are on (someone or something)
expr.
bütün gözler (birinde/bir şeyde)
72
Colloquial
all eyes are on (someone or something)
expr.
tüm gözler (birinin/bir şeyin) üzerinde
73
Colloquial
all eyes are on (someone or something)
expr.
tüm dikkatler (birinin/bir şeyin) üzerinde
74
Colloquial
all eyes are on (someone or something)
expr.
tüm dikkatler (birinde/bir şeyde)
75
Colloquial
all eyes are on (someone or something)
expr.
herkesin gözü/dikkati (birinin/bir şeyin) üzerinde
76
Colloquial
all eyes are on somebody/something
expr.
bütün gözler birinin/bir şeyin üzerinde
77
Colloquial
all eyes are on somebody/something
expr.
bütün gözler birinde/bir şeyde
78
Colloquial
all eyes are on somebody/something
expr.
tüm gözler birinin/bir şeyin üzerinde
79
Colloquial
all eyes are on somebody/something
expr.
tüm dikkatler birinin/bir şeyin üzerinde
80
Colloquial
all eyes are on somebody/something
expr.
tüm dikkatler birinde/bir şeyde
81
Colloquial
all eyes are on somebody/something
expr.
herkesin gözü/dikkati birinin/bir şeyin üzerinde
82
Colloquial
all eyes are on someone/something
expr.
bütün gözler birinin/bir şeyin üzerinde
83
Colloquial
all eyes are on someone/something
expr.
bütün gözler birinde/bir şeyde
84
Colloquial
all eyes are on someone/something
expr.
tüm gözler birinin/bir şeyin üzerinde
85
Colloquial
all eyes are on someone/something
expr.
tüm dikkatler birinin/bir şeyin üzerinde
86
Colloquial
all eyes are on someone/something
expr.
tüm dikkatler birinde/bir şeyde
87
Colloquial
all eyes are on someone/something
expr.
herkesin gözü/dikkati birinin/bir şeyin üzerinde
Idioms
88
Idioms
plague-on-all-your-houses
n.
felaket
89
Idioms
agree on all hands
v.
ağız birliği yapmak
90
Idioms
be up on all the trends
v.
modayı sıkı sıkıya takip etmek
91
Idioms
agree on all hands
v.
söz birliği yapmak
92
Idioms
run on all cylinders
v.
sorunsuz çalışmak
93
Idioms
be firing on all cylinders
v.
tam güçte/verimlilikte çalışmak
94
Idioms
run on all cylinders
v.
tıkır tıkır işlemek
95
Idioms
run on all cylinders
v.
tıkır tıkır çalışmak
96
Idioms
keep it all on track
v.
yoldan sapmamak
97
Idioms
work on all cylinders
v.
bir motordaki tüm silindirleri çalışır halde tutmak
98
Idioms
work on all cylinders
v.
en üst verimlilik, hız ve üretkenlikle çalışmak
99
Idioms
work on all cylinders
v.
tüm gücüyle çalışmak
100
Idioms
work on all cylinders
v.
tam kapasite çalışmak
101
Idioms
hit on all six
v.
tam kapasite çalışmak
102
Idioms
hit on all six
v.
harıl harıl çalışmak
103
Idioms
hit on all six
v.
olabildiğince verimli ve rahat çalışmak
104
Idioms
be firing on all cylinders
v.
tam kapasite çalışmak
105
Idioms
be firing on all cylinders
v.
tıkır tıkır işlemek/çalışmak
106
Idioms
be hitting on all cylinders
v.
tam güçte verimlilikte çalışmak
107
Idioms
be hitting on all cylinders
v.
tam kapasite çalışmak
108
Idioms
be hitting on all cylinders
v.
tıkır tıkır çalışmak
109
Idioms
fire on all cylinders
v.
tüm silindirler devrede/çalışır durumda olmak
110
Idioms
fire on all cylinders
v.
tam güçle işlemek/çalışmak
111
Idioms
fire on all cylinders
v.
tam güçte işlemek/çalışmak
112
Idioms
fire on all cylinders
v.
tam kapasite işlemek/çalışmak
113
Idioms
fire on all cylinders
v.
tam/son hız işlemek/çalışmak
114
Idioms
fire on all cylinders
v.
tam verimlilikte işlemek/çalışmak
115
Idioms
fire on all four cylinders
v.
tam güçle işlemek/çalışmak
116
Idioms
fire on all four cylinders
v.
tam güçte işlemek/çalışmak
117
Idioms
fire on all four cylinders
v.
tam kapasite işlemek/çalışmak
118
Idioms
fire on all four cylinders
v.
tam/son hız işlemek/çalışmak
119
Idioms
fire on all four cylinders
v.
tam verimlilikte işlemek/çalışmak
120
Idioms
hit on all cylinders
v.
sorunsuz çalışmak
121
Idioms
hit on all cylinders
v.
tıkır tıkır işlemek/çalışmak
122
Idioms
hit on all cylinders
v.
son hız/tam verimlilikle çalışmak/işlemek
123
Idioms
hit on all cylinders
v.
tam güç çalışmak/işlemek
124
Idioms
hit on all cylinders
v.
olabildiğince verimli ve iyi çalışmak/işlemek
125
Idioms
touch (on) all (the) bases
v.
bir durumu tüm ayrıntılarıyla ele almak
126
Idioms
touch (on) all (the) bases
v.
bir konuyu tüm detaylarıyla masa yatırmak
127
Idioms
touch (on) all (the) bases
v.
tüm detayları/ayrıntıları kapsamak
128
Idioms
touch (on) all (the) bases
v.
tüm detayları dahil etmek
129
Idioms
all right on the night
adj.
son anda iyiye giden
130
Idioms
all right on the night
adj.
son anda düzelen
131
Idioms
all right on the night
adj.
son anda güzel/iyi olan
132
Idioms
all right on the night
adj.
günün sonunda iyi olan
133
Idioms
all right on the night
adj.
gün doğmadan neler doğar
134
Idioms
all right on the night
adj.
gecenin sonu aydınlık
135
Idioms
all right on the night
adj.
su yolunu bulur
136
Idioms
all right on the night
adj.
kervan yolda düzülür
137
Idioms
all right on the night
adj.
son anda iyiye giden
138
Idioms
all right on the night
adj.
son anda düzelen
139
Idioms
all right on the night
adj.
son anda güzel/iyi olan
140
Idioms
all right on the night
adj.
günün sonunda iyi olan
141
Idioms
all right on the night
adj.
gün doğmadan neler doğar
142
Idioms
all right on the night
adj.
gecenin sonu aydınlık
143
Idioms
all right on the night
adj.
su yolunu bulur
144
Idioms
all right on the night
adj.
kervan yolda düzülür
145
Idioms
it'll be all right on the night
expr.
su yolunu bulur
146
Idioms
it'll be all right on the night
expr.
kervan yolda düzülür
147
Idioms
it'll be all right on the night
expr.
merak etme başlayınca arkası/gerisi gelir
148
Idioms
it'll be all right on the night
expr.
dağ ne kadar yüce olsa yol üstünden aşar
149
Idioms
all quiet on the potomac
expr.
hiç ses yok
150
Idioms
all quiet on the potomac
expr.
çıt çıkmadı
151
Idioms
all quiet on the potomac
expr.
hiçbir gelişme yok
152
Idioms
on all fours
expr.
dört ayak
153
Idioms
on all hands
expr.
her yanda
154
Idioms
on all hands
expr.
her tarafta
155
Idioms
on all hands
expr.
herkeste
156
Idioms
on all fours
expr.
emekleyerek
157
Idioms
all hands on deck!
expr.
herkes iş başına!
158
Idioms
all hands on deck!
expr.
herkes görev başına!
159
Idioms
on all hands
expr.
her yandan
160
Idioms
on all hands
expr.
her yönden
161
Idioms
on all fours
expr.
eller ve dizler üstünde
162
Idioms
firing on all cylinders
expr.
tam güçle
163
Idioms
all eyes are on someone
expr.
tüm gözler üzerinde
164
Idioms
hitting on all cylinders
expr.
tam güçte
165
Idioms
hitting on all cylinders
expr.
tam güçle
166
Idioms
firing on all cylinders
expr.
tam güçte
167
Idioms
firing/working on all cylinders
expr.
tam güçle
168
Idioms
firing/working on all cylinders
expr.
tüm gücüyle
169
Idioms
firing/working on all cylinders
expr.
tam kapasite
170
Idioms
on all fours with (something)
expr.
birebir aynısı
171
Idioms
on all fours with
expr.
birebir aynısı
172
Idioms
on all fours with (something)
expr.
'-e denk
173
Idioms
on all fours with
expr.
'-e denk
174
Idioms
on all fours with (something)
expr.
'-e eşit
175
Idioms
on all fours with
expr.
'-e eşit
Speaking
176
Speaking
he is making all that noise on purpose
expr.
bu kadar çok sesi bilerek çıkarıyor
177
Speaking
I am on my legs all day
expr.
bütün gün bana dur durak yok
178
Speaking
I've been on my feet all day
expr.
bütün gün ayaktaydım
179
Speaking
I've been on my feet all day
expr.
bütün gün ayakta durdum
180
Speaking
I am on my legs all day
expr.
bana dur durak yok
181
Speaking
they boozed on wine all evening
expr.
bütün akşam şarap içip kafayı buldular
182
Speaking
I've been on my feet all day
expr.
bütün gün ayaktaydım
183
Speaking
I am on my legs all day
expr.
bütün gün ayaktayım
184
Speaking
you've been on my mind all day
expr.
bütün gün aklımdaydın
185
Speaking
it all depends on how you look at it
expr.
nasıl baktığına bağlı
186
Speaking
you got this way all on your own
expr.
sen buraya tamamen kendi çabalarınla geldin
187
Speaking
we're on the phone all the time
expr.
sürekli telefonlaşıyoruz
Law
188
Law
on all fours
n.
görülen davayla tamamen uyumlu içtihat
189
Law
on all fours
adv.
gerçeklere ve hukuki meselelere bağlı ve oldukça benzer
190
Law
acquitted on all counts
expr.
bütün suçlamalardan beraat etti
Politics
191
Politics
advisory committee on the european year of equal opportunities for all
n.
avrupa herkes için eşit fırsatlar yılı danışma komitesi
192
Politics
the un convention on the elimination of all forms of discrimination against women
n.
birleşmiş milletler kadına karşı her türlü ayrımcılığın ortadan kaldırılması sözleşmesi
193
Politics
convention on the elimination of all forms of discrimination against women (cedaw)
n.
birleşmiş milletler kadına karşı her türlü ayrımcılığın ortadan kaldırılması sözleşmesi
194
Politics
the un convention on the elimination of all forms of discrimination against women
n.
birleşmiş milletler kadına karşı her türlü ayrımcılığın önlenmesi sözleşmesi
195
Politics
convention on the elimination of all forms of discrimination against women (cedaw)
n.
birleşmiş milletler kadına karşı her türlü ayrımcılığın önlenmesi sözleşmesi
196
Politics
committee on the protection of the rights of all migrant workers and members of their families
n.
göçmen işçilerin ve aile üyelerinin haklarının korunması komitesi
Institutes
197
Institutes
convention on the elimination of all forms of racial discrimination
n.
her türlü ırk ayrımcılığının tasfiyesine ilişkin uluslararası sözleşme
198
Institutes
convention on the elimination of all forms of discrimination against women
n.
kadınlara karşı her türlü ayrımcılığın önlenmesi sözleşmesi
Computer
199
Computer
break on all errors
expr.
her hatada kes
200
Computer
hide all items on desktop
expr.
masaüstü'ndeki tüm öğeleri gizle
201
Computer
break on all errors
expr.
tüm hatalarda kes
202
Computer
all on one page
expr.
tümü tek sayfada
Cinema
203
Cinema
all quiet on the western front
n.
garp cephesinde yeni bir şey yok
Modern Slang
204
Modern Slang
all up on my jock
adj.
açıkça flört eden
205
Modern Slang
all up on my jock
adj.
çekinmeden flört eden
206
Modern Slang
all on the same bus
adj.
aynı durumda
207
Modern Slang
all on the same bus
adj.
aynı şeyi düşünen hisseden
208
Modern Slang
all over it like a donkey on a waffle
expr.
derhal ilgilenme
209
Modern Slang
all over it like a donkey on a waffle
expr.
hemen çaresine bakma
210
Modern Slang
all over it like a donkey on a waffle
expr.
ilk iş olarak ilgilenme
211
Modern Slang
all over it like a monkey on a cupcake
expr.
hemen atlama
212
Modern Slang
all over it like a monkey on a cupcake
expr.
hemen damlama
213
Modern Slang
all over it like a monkey on a cupcake
expr.
hemen içine dalma
214
Modern Slang
all over it like a monkey on a cupcake
expr.
anında müdahil olma
215
Modern Slang
all of my cards are on the table
expr.
tüm kartlarım açık
216
Modern Slang
all of my cards are on the table
expr.
her şeyim ortada
217
Modern Slang
all of my cards are on the table
expr.
gizlim saklım yok
×
Pronunciation in context (
out of
)
Pronunciation of all on
×
Term Options
Proposer une traduction/Corriger
Français Anglais Dictionnaire
Espagnol Anglais Dictionnaire
Allemand Anglais Dictionnaire
Anglais Synonymes Dictionnaire
Google Images
Merriam Webster
Dictionary.com
The Free Dictionary
Abbreviations
Wikipedia in English
Wikipedia in Turkish
Urban Dictionary
German, LEO
Chinese, Dict.Cn
Spanish, SpanishDict
Russian, Multitran.ru
Medical, MedicineNet
İşaret Dili, Signing Savvy