Anglais | Turc | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | anomaly n. | bozukluk | ||
We found an anomaly. İşlevsel bir bozukluk bulduk. More Sentences |
||||
General | anomaly n. | anomali | ||
The whole of Europe knows that he represents an anomaly unparalleled elsewhere in the world. Tüm Avrupa, Berlusconi'nin dünyanın başka hiçbir yerinde benzeri olmayan bir anomaliyi temsil ettiğini biliyor. More Sentences |
||||
General | anomaly n. | anormallik | ||
There nevertheless remains one anomaly that cannot be overlooked. Yine de göz ardı edilemeyecek bir anormallik bulunmaktadır. More Sentences |
||||
Technical | ||||
Technical | anomaly n. | anomali | ||
The whole of Europe knows that he represents an anomaly unparalleled elsewhere in the world. Tüm Avrupa, Berlusconi'nin dünyanın başka hiçbir yerinde benzeri olmayan bir anomaliyi temsil ettiğini biliyor. More Sentences |
||||
Technical | anomaly n. | anormallik | ||
There nevertheless remains one anomaly that cannot be overlooked. Yine de göz ardı edilemeyecek bir anormallik bulunmaktadır. More Sentences |
||||
Medical | ||||
Medical | anomaly n. | anomali | ||
The whole of Europe knows that he represents an anomaly unparalleled elsewhere in the world. Tüm Avrupa, Berlusconi'nin dünyanın başka hiçbir yerinde benzeri olmayan bir anomaliyi temsil ettiğini biliyor. More Sentences |
||||
Medical | anomaly n. | anormallik | ||
There nevertheless remains one anomaly that cannot be overlooked. Yine de göz ardı edilemeyecek bir anormallik bulunmaktadır. More Sentences |
||||
Meteorology | ||||
Meteorology | anomaly n. | anomali | ||
The whole of Europe knows that he represents an anomaly unparalleled elsewhere in the world. Tüm Avrupa, Berlusconi'nin dünyanın başka hiçbir yerinde benzeri olmayan bir anomaliyi temsil ettiğini biliyor. More Sentences |
||||
General | ||||
General | anomaly n. | sapıklık | ||
General | anomaly n. | kanunsuzluk | ||
General | anomaly n. | anomi | ||
General | anomaly n. | sapaklık | ||
General | anomaly n. | kaidesizlik | ||
General | anomaly n. | kuralsızlık | ||
General | anomaly n. | kuraldışılık | ||
General | anomaly n. | ayrıklık | ||
General | anomaly n. | gariplik | ||
General | anomaly n. | sapaklık | ||
Trade/Economic | ||||
Trade/Economic | anomaly n. | yanlışlık | ||
Medical | ||||
Medical | anomaly n. | gayritabiilik | ||
Math | ||||
Math | anomaly n. | genlik | ||
Astronomy | ||||
Astronomy | anomaly n. | ayrıklık | ||
Astronomy | anomaly n. | gezegenin yörüngesinden açısal olarak sapması | ||
Astronomy | anomaly n. | gezegen, güneş ve gezegenin önceki günberisi arasındaki açı | ||
Astronomy | anomaly n. | merkezden bakıldığında yörünge etrafındaki dairenin belirli bir noktasının enberi noktası ile arasındaki açı | ||
Astronomy | anomaly n. | yörüngenin enberi noktası ile aynı yörüngede sabit açısal hızla dönen hayali bir cismin arasındaki açı | ||
Linguistics | ||||
Linguistics | anomaly n. | aykırılık | ||
Geology | ||||
Geology | anomaly n. | anormallık | ||
Geology | anomaly n. | dünya yüzeyindeki normal yerçekimi değerinin derinlikte yoğunluk farkı nedeniyle değişimi | ||
Geology | anomaly n. | beklenen veya standart değerden sapan manyetik alan |