away! - Turc Anglais Dictionnaire

away!

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Sens de "away!" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 500 résultat(s)

Anglais Turc
Common Usage
move away v. uzaklaşmak
Tom moved away.
Tom oradan uzaklaştı.

More Sentences
break away v. kopmak
Scotland wants to break away from England.
İskoçya, İngiltere'den kopmak istiyor.

More Sentences
take away v. götürmek
What positive experiences do pupils or students take away with them?
İlk-ortaöğretim veya üniversite öğrencileri yanlarında hangi olumlu deneyimleri götürüyorlar?

More Sentences
run away v. kaçmak
One often sees a presidency looking at a problem firmly in the eye, and then running away.
Çoğu zaman bir başkanlığın bir meseleyle adeta burun buruna gelip sonrasında kaçtığı görülmektedir.

More Sentences
away adv. uzakta
For many people, Vietnam would appear to be a long way away.
Birçok insan için Vietnam çok uzakta gibi görünebilir.

More Sentences
throw away v. atmak
To look the other way is to throw away our own rights and our claim to call ourselves civilised.
Bunu görmezden gelmek, kendi haklarımızı ve kendimize medeni deme iddiamızı bir kenara atmak demektir.

More Sentences
General
away game n. deplasman maçı
We lost almost all our away games.
Neredeyse tüm deplasman maçlarımızı kaybettik.

More Sentences
away game n. deplasman
We lost almost all our away games.
Neredeyse tüm deplasman oyunlarını kaybettik.

More Sentences
shy away from v. kaçınmak
We must not, however, shy away from this.
Bununla birlikte, bundan kaçınmamalıyız.

More Sentences
fritter away v. israf etmek
Don't fritter away your allowance.
Aylığını israf etme.

More Sentences
run away with v. kaçmak (aşığı ile)
Tom ran away with the money.
Tom parayla birlikte kaçtı.

More Sentences
put away v. silip süpürmek
Dean can really put away the food.
Dean, yemeği gerçekten silip süpürebilir.

More Sentences
take away v. çıkarmak (matematik)
10 take away 2 is 8.
10'dan 2'yi çıkarırsak 8 eder.

More Sentences
get away v. sıvışmak
Let's get away from here.
Buradan sıvışalım.

More Sentences
break away v. ayrılmak
Scotland wants to break away from England.
İskoçya İngiltere'den ayrılmak istiyor.

More Sentences
go away v. gitmek
Tom doesn't want to go away.
Tom gitmek istemiyor.

More Sentences
throw away v. boşa harcamak
You're throwing away your entire life.
Sen tüm yaşamını boşa harcıyorsun.

More Sentences
pass away v. vefat etmek
The most recent victim was Hulya Simsek, who passed away on 31 August.
En son kurban 31 Ağustos'ta vefat eden Hülya Şimşek'ti.

More Sentences
give away v. hediye olarak vermek
I gave away the table because it does not fit in the living room.
Oturma odasına uymadığı için masayı hediye olarak verdim.

More Sentences
slip away v. tüymek
Mary slipped away unnoticed.
Mary fark edilmeden tüydü.

More Sentences
put away v. ortadan kaldırmak
I was asked to put away all the papers we used at the meeting.
Toplantıda kullandığımız bütün kağıtları ortadan kaldırmam istendi.

More Sentences
pass away v. gitmek
Some things come into our lives and then pass away.
Bazı şeyler hayatımıza giriyor ve sonra yok olup gidiyor.

More Sentences
take away v. götürmek
One takes away from one, and you're left with nothing.
Biri diğerini götürür ve elinizde hiçbir şey kalmaz.

More Sentences
put away v. kaldırmak
I put away my clothes.
Kıyafetlerimi kaldırdım.

More Sentences
throw away v. çöp atmak
She explained to me that we throw away too much garbage.
Bana çok fazla çöp attığımızı açıkladı.

More Sentences
turn away v. dönüp gitmek
Tom blushed and turned away.
Tom kızardı ve dönüp gitti.

More Sentences
die away v. kesilmek
The wind died away.
Rüzgar kesildi.

More Sentences
get away v. kurtulmak
We must get away from armed security, this hangover from the cold war.
Silahlı güvenlikten, soğuk savaştan kalma bu kalıntıdan kurtulmalıyız.

More Sentences
drive away v. arabayla uzaklaşmak
Sami was driving away.
Sami arabayla uzaklaşıyordu.

More Sentences
take away v. ortadan kaldırmak
This proposal does not take away the national responsibilities of the national policy-makers.
Bu öneri, ulusal politika yapıcıların ulusal sorumluluklarını ortadan kaldırmamaktadır.

More Sentences
wipe away v. silmek
She wiped away her tears.
O, gözyaşlarını sildi.

More Sentences
boil away v. kaynamak
The water is boiling away.
Su kaynayıp buharlașıyor.

More Sentences
back away v. geriye çekilmek
Tom backed away from the door.
Tom kapıdan geriye çekildi.

More Sentences
carry away v. alıp götürmek
Tom's cat was carried away by a tornado.
Tom'un kedisini bir kasırga alıp götürdü.

More Sentences
tow away v. çekmek
Your car has been towed away.
Araban çekildi.

More Sentences
wear away v. aşındırmak
Constant dripping wears away a stone.
Sürekli damlamak taşı aşındırır.

More Sentences
pass away v. hayata gözlerini yummak
Last night, Tom passed away in the hospital.
Tom dün gece hastanede hayata gözlerini yumdu.

More Sentences
go away v. uzaklaşmak
The dog went away.
Köpek uzaklaştı.

More Sentences
break away v. kaçmak
The prisoner broke away from the guards who were holding him.
Mahkum kendisini tutan gardiyanlardan kaçtı.

More Sentences
stow away v. saklamak
Stow away carefully the clothes you removed.
Çıkardığın kıyafetleri dikkatlice sakla.

More Sentences
give away v. hediye etmek
I gave away my bike.
Bisikletimi hediye ettim.

More Sentences
take away v. uzaklaştırmak
Children in the town were taken away for safety.
Şehirdeki çocuklar güvenlik için uzaklaştırıldı.

More Sentences
go away v. basıp gitmek
Tom wanted Mary to go away.
Tom Mary'nin basıp gitmesini istedi.

More Sentences
drive away v. arabayla gitmek
I just saw her driving away.
Onu demin arabayla giderken gördüm.

More Sentences
walk away v. uzaklaşmak
And Alex's kid sister walked away without a scratch.
Ve Alex'in kız kardeşi tek bir çizik bile almadan oradan uzaklaştı.

More Sentences
blow away v. uçurmak
The windstorm blew away roofs and uprooted many trees.
Kasırga çatıları uçurdu ve birçok ağacı kökünden söktü.

More Sentences
get carried away v. kendinden geçmek
He doesn't like tennis much, but he really gets carried away with football.
O tenisi çok sevmez ama o gerçekten futbolla kendinden geçer.

More Sentences
stay away v. uzak durmak
Opinions can differ about whether the US and Israel did the right thing in staying away.
ABD ve İsrail'in uzak durarak doğru şeyi yapıp yapmadıkları konusunda görüşler farklı olabilir.

More Sentences
give away v. ele vermek
Maybe they don't want to give away their positions.
Belki de pozisyonlarını ele vermek istemiyorlar.

More Sentences
clear away v. kaldırmak
She cleared away the dishes from the table.
Bulaşıkları masadan kaldırdı.

More Sentences
pass away v. gözünü kapamak
Layla just closed her eyes and passed away.
Layla gözlerini kapadı ve öldü.

More Sentences
tuck away v. saklamak
It is a shame that it is tucked away in a night sitting once again.
Bir kez daha bir gece oturmasında saklanmış olması utanç verici.

More Sentences
give away v. bağışlamak
The charity is named after a man who gave away some two billion yen.
Hayır kurumuna, yaklaşık iki milyar yen bağışlayan bir adamın adı verildi.

More Sentences
get carried away v. kendini kaptırmak
Let us not get carried away here.
Burada kendimizi kaptırmayalım.

More Sentences
wash away v. sürüklenmek
Several houses were washed away by the flood.
Birkaç ev sel tarafından sürüklendi.

More Sentences
die away v. kaybolmak
The sound gradually died away.
Ses yavaş yavaş kayboldu.

More Sentences
take away v. kaldırmak
If you take away a cornerstone, much more may come tumbling down.
Eğer bir köşe taşını kaldırırsanız, çok daha fazlası yıkılabilir.

More Sentences
do away with v. ortadan kaldırmak
Your comments have been noted and I can assure you that there is no intention of doing away with Question Time.
Yorumlarınız dikkate alındı ve sizi temin ederim ki Soru Sorma Süresini ortadan kaldırmak gibi bir niyetimiz yok.

More Sentences
go away v. yaylanmak
Tom wanted Mary to go away.
Tom Mary'nin yaylanmasını istedi.

More Sentences
slip away v. sıvışıp gitmek
They slipped away unnoticed.
Fark edilmeden sıvışıp gittiler.

More Sentences
do away with v. yürürlükten kaldırmak
We should do away with the death penalty.
Ölüm cezasını yürürlükten kaldırmalıyız.

More Sentences
run away with v. alıp kaçmak
He ran away with the money.
Parayı alıp kaçtı.

More Sentences
run away v. firar etmek
Tom could've run away.
Tom firar edebilirdi.

More Sentences
chase away v. kovmak
A cow chases away flies with its tail.
Bir inek kuyruğu ile sinekleri kovar.

More Sentences
turn away v. savmak
The police turned away the crowd.
Polis kalabalığı savdı.

More Sentences
keep away from v. uzak durmak
It is important to keep it simple, to keep away from partial decoupling and to cut red tape.
Basit tutmak, kısmi ayrıştırmadan uzak durmak ve bürokrasiyi azaltmak önemlidir.

More Sentences
run away v. kaçmak
He runs away from the debate and he runs away from the reality.
Tartışmadan kaçıyor ve gerçeklikten kaçıyor.

More Sentences
give away v. sırrı dışarı vermek
Why must you give away all of my secrets?
Neden bütün sırlarımı dışarı vermek zorundasın?

More Sentences
wander away v. uzaklaşmak
The speaker wandered away from the subject.
Konuşmacı konudan uzaklaştı.

More Sentences
do away with v. kaldırmak
I think that we should do away with the register.
Bence kayıt defterini kaldırmalıyız.

More Sentences
go away v. çekip gitmek
I wish everyone would just go away.
Keşke herkes çekip gitse.

More Sentences
go away v. defolup gitmek
Tom wanted Mary to go away.
Tom Mary'nin defolup gitmesini istedi.

More Sentences
drain away v. tükenmek
The water will soon drain away.
Su yakında tükenecek.

More Sentences
turn away v. defetmek
The police turned away the crowd.
Polis, kalabalığı defetti.

More Sentences
pull away v. ayrılmak
This is usually another great reason why he's pulling away.
Bu genellikle neden ayrıldığını gösteren bir başka harika sebeptir.

More Sentences
slip away v. sıvışmak
They slipped away unnoticed.
Fark edilmeden sıvıştılar.

More Sentences
get away v. kaçmak
Tom got away.
Tom kaçtı.

More Sentences
take away v. almak
Money has been taken away even from the strengthening of the second pillar that has been called for on all sides.
Tüm tarafların çağrıda bulunduğu ikinci ayağın güçlendirilmesinden bile para alınmıştır.

More Sentences
fly away v. uçup gitmek
After the bird had sung, it flew away.
Kuş öttükten sonra uçup gitti.

More Sentences
get away v. çekilmek
Get away from there.
Çekil oradan.

More Sentences
idle away v. boşa geçirmek
He idled away a whole day.
Bütün bir günü boşa geçirdi.

More Sentences
go far away v. uzağa gitmek
Tom went far away.
Tom çok uzaklara gitti.

More Sentences
scare away v. korkutmak
Mary's cat needs to hiss only once, to scare away the neighbours' dogs.
Mary'nin kedisinin komşuların köpeklerini korkutmak için sadece bir kez tıslaması gerekiyor.

More Sentences
pass away v. ölmek
Of course, if Jimmy does pass away, I'll need you, George.
Tabii ki, eğer Jimmy ölürse, sana ihtiyacım olacak, George.

More Sentences
get carried away v. coşmak
She tends to get carried away when arguing about that matter.
O mesele hakkında tartıştıklarında o, coşma eğilimindedir.

More Sentences
move away v. kaldırmak
We must therefore move away from risk management towards risk removal.
Bu nedenle risk yönetiminden riski ortadan kaldırmaya doğru ilerlemeliyiz.

More Sentences
clear away v. temizlemek
She cleared away the dishes from the table.
Masadaki bulaşıkları temizledi.

More Sentences
Common Usage
being taken away n. götürülme
away adj. uzak
away adv. uzağa
General
away match n. deplasman maçı
playing away n. deplasman
keeping away n. uzak durma
staying away n. uzak durma
one living away from home n. gurbetçi
passing away n. irtihal
giving away n. ele verme
blaze away n. ateşin tutuşması
passing away n. ölüm
going away n. uzaklaşma
fading away n. yavaş yavaş yok olma
running away n. firar
time is ticking away n. zaman acımasızca geçiyor
studying from far away n. uzaktan okuma
doing away with n. tasfiye
far-away land n. yad eller
falling-away n. azalma
falling-away n. düşme
falling-away n. eksilme
fly-away hair n. kontrolü zor saç
fly-away hair n. uçuşan saç
fly-away hair n. karmakarışık saç
take-away n. paket servis
a put away n. bir şey için ayrılmış para
take-away cup n. termos
going-away party n. veda partisi
take-away n. paket servisi
take-away n. başka yerde yenilmek üzere sıcak yemekleri paketlenmiş olarak satan dükkan
take-away n. ana fikir
take-away n. bir hikayeden çıkarılan ders
take-away n. sözleşme görüşmeleri sırasında sendika verdiği taviz
take-away n. sendika ödünü
throwing away n. atma
throwing away n. ıskartaya çıkarma
throwing away n. kurtulma
die–away n. yavaş yavaş ortadan kaybolma
die–away n. zayıflayarak kaybolma
where away [dialect] n. nerelerde
where away [dialect] n. nerelerden
break-away n. sahadan çıkmak
breaking away n. kopma
breaking away n. uzaklaşma
breaking away n. (bir yerden) aceleyle çıkma
home away from home n. kişinin kendini evinde gibi hissettiği yer
running away n. kaçış
running away n. topuklama
running away n. kaçma
dwindling away n. giderek azalma
dwindling away n. gittikçe küçülme
being taken away n. götürülme
turn away v. başka tarafa yöneltmek
tuck away v. tıka basa doldurmak
flake away v. kavlamak
whittle away v. azaltmak
creep away v. süzülmek
erode away v. aşınmak
pine away v. yas tutmak
wear away v. yıpratmak
bear away v. götürmek
plug away v. harıl harıl çalışmak
be carried away by one's feelings v. hislerine kapılmak
fool away v. boşa geçirmek
break away v. kurtulmak
flake away v. tabaka halinde dökülmek
give away one's daughter in marriage v. kız vermek
run away from somebody v. elinden kurtulmak
lounge away v. zamanı tembelce geçirmek
chuck away v. tepmek
order away v. kovmak
travel away v. uzaklara gitmek
drain away v. boşalmak
pass away v. boşa harcamak
put something away v. bir kenara para koymak
whirl someone away v. birini hızla götürmek
lay away v. ayırmak
keep away from v. kaçınmak
spirit away v. kaçırmak
wash away v. su ile sürüklemek
laugh away v. gülerek geçiştirmek
whisk away v. götürüvermek
drive away v. kovmak
slog away at a work v. çok sıkıcı bir işte çalışmak
put away v. hakkından gelmek
come away v. kayıp gitmek
call away v. çağırmak
slip away v. dikkati çekmeden sessizce gitmek
draw away v. çekmek
die away v. gürültü yavaş yavaş kesilmek
chuck away v. israf etmek
waste away v. yıpranmak
barter away v. feda etmek
pull away v. sıyrılmak
wash away v. aşınmak
throw away v. elden çıkarmak
stow away v. bir şeyi düzenli bir şekilde (bir yere) koymak
divert one's attention away v. dikkatini dağıtmak
carry away v. ayartmak
fall away v. çekilmek
burn away v. yanıp kül olmak
pull away v. kaçan arabanın arayı açması
whisk away v. gözden kaybolmak
draw away v. geri çekmek
frighten away v. korkutup kaçırmak
cast away v. boşa harcamak
draw away v. kendini çekmek
blaze away at v. hararetle yapmak
walk away from v. kolayca geçmek
put away v. artırmak
hammer away v. kafa yormak
be carried away v. kapılmak
salt away v. saklamak
die away v. sönmek
sign away v. imza ile kontrata bağlamak
die away v. ses azalmak
wipe away v. silip süpürmek
run away v. kolay kazanmak
order away v. göndermek
fine away v. yontmak
salt away v. tuzlamak
order away v. yollamak
dissolve something away v. yok etmek
waste away v. aşınmak
turn one's eyes away v. gözlerini kaçırmak
fiddle away v. vakit öldürmek
frighten away v. kaçırmak
cause to go away v. savuşturmak
put away v. denize açılmak
wrench something away from somebody v. zorla almak
waste away v. iğne ipliğe dönmek
tear away v. koparmak
wipe away v. temizlemek
sweep away v. süpürüp temizlemek
frighten away v. kışkırtmak
fritter something away on something v. ziyan etmek
salt away v. biriktirmek (para)
get away with it v. ettiği yanına kar kalmak
melt away v. kaybetmek
put away v. öldürmek
whip away v. kapmak
wash away v. sürüklemek
walk away from v. ucuz kurtulmak (kazadan)
walk away v. basıp gitmek
boil away v. kaynayarak buharlaşıp yok olmak
give oneself away v. foyası meydana çıkmak
blow away v. kuvvetle soluk vermek
lay away v. saklamak
get away v. atlatmak
chuck away v. boşa harcamak
run away v. paniklemek
sweep away v. coşturmak
shoo away v. kovmak
pine away v. erim erim erimek
run away v. toz olmak
sweep away v. heyecanlandırmak
scamper away v. kaçmak
scour away v. ovmak
thrown away v. kaçırmak
break away v. kaçıp kurtulmak
fall away v. inmek
wash away v. yıkayıp temizlemek
run away v. kaçılmak
stow away v. kaçak yolculuk yapmak
lead away from v. sapmak
blaze away at v. ateş etmek
carry away v. sürüklemek
drain away v. akıtmak
wash away v. temizlemek
do away with v. işini bitirmek
wash away v. suyla çıkarmak
put away v. tıkınmak
chuck away v. savurmak
tear oneself away v. ayrılmak
gamble away v. kumarda para kaybetmek
break away from v. -den kaçmak
drain away v. akmak
plod away at v. bir işte şevksiz bir şekilde çalışmak
wear away v. geçmek bilmemek
pull away v. kalkmak
cast away v. atmak
beaver away v. harıl harıl çalışmak
put something away v. kaldırmak
wear away v. kalmamak
lead away v. saptırmak
fall away v. gerilemek
keep someone away v. birini uzak tutmak
fritter away v. parça parça harcamak
wear away v. zayıflatmak
do away with v. durdurmak
chuck away v. kaybetmek
run away with v. en çok başarı kazanan biri olmak (bir konuda)
drop away v. azalmak
laugh away v. gülerek konuyu kapatmak
whittle away v. yontmak
scrape away v. kazıyarak silmek
spirit away v. gizlice götürmek
root away v. kökünden sökmek
eat away v. sürüklemek
clear away v. toparlamak
go away by oneself v. başını alıp gitmek
fiddle away v. zamanı boş geçirmek
turn away v. kovmak
wear away v. eskimek
throw one's money away v. parasını sokağa atmak
put something away v. bir şeyi ortadan kaldırmak
blow away the cobwebs v. zindeleşmek
come away v. sökülmek
chat away v. gevezelik etmek
drain away v. boşaltmak
wipe away v. silerek yok etmek
tuck away v. gizlemek
rub away v. aşınmak
take away weapons v. silah bırakmak
shoo away v. kışt diyerek kovmak
send away for v. ısmarlamak
flow away v. kaymak
run away v. bucak bucak kaçmak
plod away at v. bir işi hevessizce sürdürmek
frivol away v. boşa harcamak
pass away v. irtihal etmek
wave someone away v. el sallayarak birine git demek
sweep away v. alıp götürmek
run away with v. kaçmak
carry away v. heyecanlandırmak
walk away with v. çalmak
plug away at v. üzerinde sebatla çalışmak
drop away v. seviyenin düşmesi
sweep away v. silip süpürmek
wash away v. aşındırmak
pull away v. çekmek
whip someone away v. birini götürüvermek
snip away v. kırpıp çıkarmak
waste away v. tükenmek
put something away v. yerine koymak
sign away v. kendi imzasıyla bir şeyi başkasına devretmek
clear away v. açmak
go away v. defolmak
turn away from v. yüz çevirmek
cast away v. çarçur etmek
wrench something away from someone v. bir şeyi birinden zorla çekip almak
waste away v. har vurup harman savurmak
sidle away v. sıvışmak
send away v. göndermek
flake away v. kabarıp dökülmek (boya tabakaları vb)
run away v. gazlamak
charm away v. yok etmek
squander away v. israf etmek
while away v. vakti geçirmek
smooth away v. gidermek
trifle away v. boşuna harcamak (para/zaman vb'ni)
dry away v. uzakta kurutmak (bir giysiyi güneş vb'den)
draw away v. uzaklaşmak
wear away v. solmak
rub away v. yemek
call away v. saptırmak
stow away v. çok yemek (yemek)
get carried away v. heyecanlanmak
wash away v. alıp götürmek (su/dalga)
die away v. gürültünün azalması
smooth away v. düzeltmek
take away v. çekmek (desteği)
bargain away v. feda etmek
frivol away v. ziyan etmek
hide away v. saklanmak
be worn away v. aşırı ısınmak
laugh away v. gülüp geçmek
peg away at v. bir işte sebatla çalışmak
salt away v. tuza yatırmak
sweep away v. süpürüp atmak
bang away v. çok çalışmak
take away from v. gölge düşürmek
send away v. savmak
fade away v. gözden kaybolmak
fling away v. boşa harcamak
wear away v. tükenmek
fine away v. incelmek
idle away time v. zaman öldürmek
wither away v. kalmamak
wipe away v. yok etmek
slog away v. zorlanmak
hide away v. saklamak
pine away v. eriyip solmak
work away v. uğraşmak
whittle away v. tüketmek
while away v. zaman geçirmek
gamble something away v. kumarda kaybetmek
have thrown away v. döktürmek
give away v. bağış yapmak
wear away v. yıpranmak
take somebody's breath away v. nefesini kesmek
take away v. elinden almak (bir hakkı)
sheer away v. sapmak
consume away v. yıpranmak
skulk away v. gizlice uzaklaşmak
fade away v. yavaş yavaş yok olmak
pass away v. gözünü yummak
run away in different directions v. kaçışmak
scrape away v. raspa etmek
carry away v. götürmek
move away v. açılmak
fritter something away v. ziyan etmek
wear away v. eskitmek
make away with v. kurtulmak
get carried away v. aşka gelmek
drive away v. savmak
break away with someone v. ipleri koparmak
entice away v. baştan çıkarmak
have something thrown away v. döktürmek
drone away v. boşa geçirmek
make away with v. alıp götürmek
shift away v. sıvışmak
pull away v. yola çıkmak
salt away v. istif etmek
take away v. götürmek (birini/bir şeyi başka bir yere)
fritter away v. azar azar çarçur etmek
make away with v. öldürmek
pass away v. ahrete gitmek
dream something away v. boşa geçirmek
have it away with somebody v. mercimeği fırına vermek
tear away v. ayırmak
waste away v. erimek
scour away v. ovarak temizlemek
draw away v. ayrılmak
slip away v. savuşmak
have it away v. mercimeği fırına vermek
drive away v. defetmek
pass away v. hakkın rahmetine kavuşmak
pull away v. geri çekilmek
carry away v. aparmak
fly away v. kaçmak
rattle away v. cır cır konuşmak
do away with somebody v. canına kıymak
fine away v. inceltmek
walk away with v. yürütmek
send away v. başka bir yere göndermek
do away with v. öldürmek
be led away in handcuffs v. kelepçeli olarak götürülmek
fling away v. atmak
carry away the bell v. yenmek
grow away from v. ile ilişkileri azalmak
drink away v. içkiye harcamak
pine away v. erimek
tear away v. kurtarmak
hammer away v. durmadan çalışmak
push away v. itip defetmek
sneak away v. gizlice kaçmak
send away v. uzaklaştırmak
slave away v. köle gibi çalışmak
put an animal away v. bir hayvanı merhametten dolayı öldürmek
snatch away from v. ayırmak
edge away v. yan yan gitmek
spirit away v. yok etmek
dissolve something away v. gidermek
get away with v. yapılan iş yanına kar kalmak
shut oneself away in v. bir yere kapanmak
do away with v. yok etmek
eat away v. yemek
pass away v. sona ermek
loiter away v. boşa geçirmek
entice away v. aklını çelmek
cast away v. ıssız adada bırakmak
waste away v. eriyip bitmek (hastalıktan/açlıktan)
chip away v. bir şeyden yavaş yavaş bir parçacığı koparmak
chat away v. laflamak
sweep away v. sürüklemek
clear away v. etrafı toparlamak
pull away v. hareket etmek
talk away v. durmadan konuşmak
consume away v. aşınmak
pass away v. merhum olmak
run away v. fıymak
smooth away v. kurtulmak
throw away v. atmak (istenilmeyen bir şeyi)
cast away v. fırlatmak
pare away v. yontmak
take breath away v. soluğunu kesmek
throw away v. kaçırmak
shrink away v. uzak durmak
fine away v. aşınmak
wear away v. tüketmek
sweep away v. yok etmek
steal away from v. sessizçe sıvışmak
fall away v. eksilmek
prune away v. budamak
carry away v. coşturmak
waste away v. ağır ağır azalmak
flake away v. kabarıp dökülmek
make away with v. yok etmek
send away v. postalamak
wire away v. sıkı tutmak
eat away v. aşındırmak
be consumed away v. tükenmek
chuck away v. fırlatmak
bear away to leeward v. boca etmek
grow away from v. uzaklaşmak
sweep away v. süpürmek
loaf away v. boşa geçirmek
salt away v. para biriktirmek
clear away v. yok olmak
try to explain away a matter v. ağız yapmak
lead away from v. ayrılmak
fall away v. azalmak
lock something away v. bir şeyi kilit altında tutmak
cast away v. çöpe atmak
while away the time v. vakit geçirmek
dally away v. harcamak
fine away v. sivriltmek
melt away v. yok etmek
dally away v. vakit öldürmek
die away v. azalmak
slog away v. çok çalışmak