bir dakika - Turc Anglais Dictionnaire

bir dakika

Sens de "bir dakika" dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 10 résultat(s)

Turc Anglais
General
bir dakika a minute n.
As a mark of respect for those who died, I ask you to rise in a minute's silence.
Ölenlere saygının bir göstergesi olarak, sizlerden bir dakikalık saygı duruşunda bulunmanızı rica ediyorum.

More Sentences
bir dakika one minute n.
Providing a comprehensive overview of the report in just one minute now is impossible.
Raporun kapsamlı bir özetini şu anda sadece bir dakika içinde sunmak mümkün değil.

More Sentences
bir dakika just a minute interj.
But joking apart, what can I say to you in just a minute?
Ama şaka bir yana, bir dakika içinde size ne söyleyebilirim?

More Sentences
Colloquial
bir dakika one moment n.
Would you excuse us one moment?
Bize bir dakika izin verir misin?

More Sentences
bir dakika hold the phone exclam.
bir dakika hold the phone exclam.
Speaking
bir dakika wait up a minute expr.
bir dakika hang on expr.
Chat Usage
bir dakika bbiab (be back in a bit) expr.
British Slang
bir dakika just a mo expr.

Sens de "bir dakika" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 84 résultat(s)

Turc Anglais
General
(bir şey için) bir dakika ayırmak take a moment (for something/to do something) v.
That may be our problem rather than yours, but could we just take a moment to clarify?
Bu sizin değil de bizim sorunumuz olabilir ama bir dakikanızı ayırıp açıklığa kavuşturabilir miyiz?

More Sentences
Colloquial
bir dakika lütfen one moment please interj.
One moment please, someone knocks on the door.
Bir dakika lütfen, biri kapıyı çalıyor.

More Sentences
bir dakika bekleyin wait a minute expr.
Could you please wait a minute?
Lütfen bir dakika bekler misin?

More Sentences
bir dakika (bekle) just a moment expr.
No, sorry, just a moment.
Hayır, üzgünüm, bir dakika.

More Sentences
durun bir dakika wait a minute expr.
Wait a minute, this one, with the dagger.
Dur bir dakika, işte bu, hançerli olan.

More Sentences
Speaking
bekle bir dakika wait a minute expr.
Wait a minute, Mary!
Bekle bir dakika, Mary!

More Sentences
General
bir son dakika gelişmesi a flash news n.
bir son dakika gelişmesi a breaking news n.
bir son dakika gelişmesi a last minute development n.
bir dakika içinde alınabilecek mesafe minute n.
bir dakika durup düşünmesini sağlamak give someone pause v.
bir kaç dakika daha a couple of more minutes adv.
bir dakika! wait a minute! interj.
Colloquial
bir dakika geç kalmak be a minute late v.
bir dakika lütfen one minute please interj.
bir dakika/saniye just a mo expr.
bir dakika/saniye half a mo expr.
bir dakika bekle hang on a minute expr.
bir dakika/saniye hang on a mo expr.
dur bir dakika not so fast expr.
(çok kısa bir süre sonra/hemen) bir dakika içinde in just a minute expr.
bir dakika, bir dakika now, now expr.
bir dakika! (bir konuşma esnasında araya girip birinin dikkatini çekmek için söylenir) stop the music! hold everything! expr.
bir dakika bile not for a minute expr.
bir dakika bile not for one minute expr.
bir an/dakika bile not for one moment expr.
bir iki dakika a moment or two expr.
(belli bir zamandan/saatten) 15 dakika önce (a) quarter of (a given hour in time) [us] expr.
bir dakika bekle hold the phone exclam.
dur bir dakika hold the phone exclam.
bir dakika! hold the phone! exclam.
bir dakika bekle! hold the phone! exclam.
bir dakika sus/susun! time (out)! exclam.
Idioms
bir dakika durmamak/oturmamak not let the grass grow beneath (one's) feet v.
dakika bir gol bir olmak fall at the first hurdle v.
(birine) bir dakika vermek give (someone) a minute v.
(birine) bir dakika müsaade etmek give (someone) a minute v.
(birine) bir dakika/dakikalığına izin vermek give (someone) a minute v.
bir dakika durup düşünmesini sağlamak give pause v.
bir dakika durup düşünmesini sağlamak give pause for thought v.
(birinin) bir dakika durup düşünmesini sağlamak give (somebody) pause for thought v.
(birinin) bir dakika durup düşünmesini sağlamak give (somebody) pause v.
(birinin) bir dakika durup düşünmesini sağlamak give pause to (one) v.
birinin bir dakika durup düşünmesini sağlamak give pause to someone v.
birinin bir dakika durup düşünmesini sağlamak give pause to someone (for thought) v.
birinin bir dakika durup düşünmesini sağlamak give someone pause (for thought) v.
bir dakika boş duramazsın never a dull moment expr.
bir an/dakika bile sıkıcı geçmez never a dull moment expr.
bir dakika boş duramazsın there is never a dull moment expr.
bir dakika bile düşünmeden in a heartbeat expr.
bir an/dakika bile sıkıcı geçmez there is never a dull moment expr.
Speaking
bir dakika önce söylediğin bir dakika sonrasını tutmuyor what you say one minute doesn't mean anything the next expr.
bir dakika konuşabilir miyiz? can I speak to you a minute? expr.
bir dakika içinde yağmur başlayacak it's gonna start raining in one minute expr.
bize bir dakika müsaade edin give us a minute expr.
bir dakika bekle! hold on a minute! expr.
bir dakika önce söylediği bir dakika sonrasını tutmuyor what she says one minute doesn't mean anything the next expr.
bir dakika düşünmeme izin ver let me think for a minute expr.
bize bir dakika izin verir misin? can you give us a minute? expr.
bir dakika bekler misin could you wait a second expr.
bir dakika düşüneyim let me think for a minute expr.
bize bir dakika izin verebilir misiniz? can you give us a minute? expr.
bir dakika bile sürmez (geliyorum hemen) I won't be a minute expr.
bir dakika önce söylediği bir dakika sonrasını tutmuyor what he says one minute doesn't mean anything the next expr.
bekle bir dakika! hold on a minute! expr.
bize bir dakika izin verin just give us a minute expr.
bir dakika konuşabilir miyiz? can I talk to you for a minute? expr.
bir dakika! hold your horses! expr.
bize bir dakika izin verir misiniz? can you give us a minute? expr.
bize bir dakika izin verebilir misin? can you give us a minute? expr.
bir dakika hatta bekler misiniz? hang on a while expr.
bir dakika bekle! hold on for a minute! expr.
bekle bir dakika! hold on for a minute! expr.
onunla birkaç dakika yalnız kalmamın bir mahsuru var mı? do you mind if I have a couple of minutes alone with him/her? expr.
Politics
sürekli aydınlık için bir dakika karanlık one minute darkening for incessant enlightening n.
Technical
bir dakika teli one-minute wire n.
Computer
bir saat ve bir dakika one hour and one minute expr.
Sport
bir mili iki dakika kırk saniyede kat etme two-forty n.
Music
her bir yüzü en fazla beş dakika kayıt alan plak single n.
Archaic
hemen geliyorum (bir dakika bile sürmez) I shan't be a moment expr.
Slang
dur bir dakika hold you hard expr.
bir dakika dur bakalım hold you hard expr.
British Slang
bir kaç dakika tick n.
bir kaç dakika two ticks expr.