cellar - Turc Anglais Dictionnaire

cellar

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Sens de "cellar" dans le Dictionnaire Turc-Anglais : 26 résultat(s)

Anglais Turc
Common Usage
cellar n. kiler
Marilla took a candle and explored the cellar.
Marilla bir mum aldı ve kileri araştırdı.

More Sentences
General
cellar n. bodrum kat
The kitchen is in the cellar.
Mutfak bodrum katta.

More Sentences
cellar n. mahzen
We went back down into the cellar.
Mahzene geri döndük.

More Sentences
cellar n. bodrum
Tom's parents locked him in the cellar.
Tom'un ailesi onu bodruma kilitledi.

More Sentences
cellar n. kiler
This is a cellar.
Bu bir kiler.

More Sentences
cellar n. depo
A cellar was dug on top of the hill and they slowly moved the house from the road to the hill.
Tepenin üstünde bir depo kazıldı ve onlar evi yavaşça yoldan tepeye taşıdılar.

More Sentences
cellar v. mahzende tutmak
Sami kept the money in the cellar.
Sami parayı mahzende tuttu.

More Sentences
Technical
cellar n. kiler
They hid in the cellar.
Kilerde saklandılar.

More Sentences
Architecture
cellar n. bodrum
They hid in the cellar.
Bodrumda saklandılar.

More Sentences
Marine
cellar n. mahzen
This is a cellar.
Bu bir mahzen.

More Sentences
Food Engineering
cellar n. mahzen
The bottle was corked and put on a shelf in the cellar.
Şişenin ağzı kapatıldı ve mahzende bir rafa konuldu.

More Sentences
General
cellar n. içki mahzeni
cellar n. şarap mahzeni
cellar n. bodrum yer
cellar n. şarap stoğu
cellar n. kav
cellar n. şarap stoku
cellar n. tuzluk
cellar v. kilerde depolamak
cellar v. mahzende yıllanmak
Technical
cellar n. aşağı itmeli bellek
cellar n. depo
cellar n. yeraltı
cellar n. yeraltı katı
Computer
cellar n. aşağı itmeli bellek
Slang
cellar n. en alt seviye

Sens de "cellar" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 20 résultat(s)

Anglais Turc
General
wine cellar n. şarap mahzeni
Tom accidentally locked himself in the wine cellar.
Tom kendini kazara şarap mahzenine kilitledi.

More Sentences
salt cellar n. tuzluk
The salt cellar will be on the table.
Tuzluk masada olacak.

More Sentences
coal cellar n. kömürlük
We don't use our coal cellar anymore.
Kömürlüğümüzü artık kullanmıyoruz.

More Sentences
salt-cellar n. tuzluk
wine cellar n. şarap kavı
wine cellar n. kav odası
root cellar n. toprak altı mahzeni
cellar [obsolete] n. şişe koymaya yarayan kutu
wine cellar n. şarap stoğu
storm cellar n. fırtına sığınağı
Technical
cellar window n. bodrum penceresi
cellar floor n. bodrum tabanı
cellar floor n. bodrum döşemesi
cyclone cellar n. kasırga sığınağı
cellar window n. mahzen penceresi
cellar floor n. yeraltı döşemesi
Geography
cyclone cellar n. siklon sığınağı
Meteorology
tornado cave/cellar n. kasırga sığınağı
storm cellar n. fırtına mahzeni
Slang
cellar dwellers [aus] n. spor liginin en alt sırasındaki takım