dönük - Turc Anglais Dictionnaire

dönük

Sens de "dönük" dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 3 résultat(s)

Turc Anglais
General
dönük facing adj.
dönük turned adj.
dönük directed adj.

Sens de "dönük" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 291 résultat(s)

Turc Anglais
Common Usage
dışa dönük outgoing adj.
Tom is pretty outgoing, isn't he?
Tom oldukça dışa dönük, değil mi?

More Sentences
General
içe dönük introvert n.
Some of the most successful people are introverts.
En başarılı insanlardan bazıları içe dönüktür.

More Sentences
geriye dönük tarihlendirmek backdate v.
The contract was backdated.
Sözleşme geriye dönük tarihlendirilmişti.

More Sentences
geriye dönük retroactive adj.
That also helps to answer the question of whether there will be any retroactive effect in this area.
Bu aynı zamanda bu alanda geriye dönük herhangi bir etki olup olmayacağı sorusuna da cevap vermeye yardımcı olmaktadır.

More Sentences
dışa dönük extroverted adj.
Tom is extroverted, isn't he?
Tom dışa dönük, değil mi?

More Sentences
geriye dönük retrospective adj.
If we are going to insist on retrospective labelling, how will they be able to compete?
Eğer geriye dönük etiketleme konusunda ısrar edeceksek, nasıl rekabet edebilecekler?

More Sentences
dışa dönük extrovert adj.
Siamese cats are known to be extroverts.
Siyam kedileri dışa dönük olarak bilinir.

More Sentences
içe dönük introverted adj.
Tom is very introverted.
Tom çok içe dönüktür.

More Sentences
ayakları içe dönük pigeon-toed adj.
Tom is pigeon-toed.
Tom'un ayakları içe dönük.

More Sentences
ileriye dönük prospective adj.
Any prospective changes will and must, be made to this end.
İleriye dönük her türlü değişiklik bu amaçla yapılacaktır ve yapılmalıdır.

More Sentences
geriye dönük backward adj.
It is not often you see something so restrictive and backward looking.
Bu kadar kısıtlayıcı ve geriye dönük bir yaklaşıma pek sık rastlanmaz.

More Sentences
içe dönük inward adj.
A ghost is an outward and visible sign of an inward fear.
Bir hayalet içe dönük bir korkunun dışa dönük ve görünür işaretidir.

More Sentences
geriye dönük olarak retrospectively adv.
We cannot now retrospectively alter the agenda without the groups also having the opportunity to discuss it.
Şimdi, grupların da tartışma fırsatı olmadan gündemi geriye dönük olarak değiştiremeyiz.

More Sentences
Law
geriye dönük retroactive adj.
You want to pass a measure with retroactive effect.
Geriye dönük etkisi olan bir tedbiri geçirmek istiyorsunuz.

More Sentences
Psychology
geriye dönük retrograde adj.
Secondly, this decision amounts to a retrograde step in terms of environmental policy as well.
İkinci olarak, bu karar çevre politikası açısından da geriye dönük bir adım anlamına gelmektedir.

More Sentences
içe dönük introvert adj.
I'm sort of an introvert.
İçe dönük biri sayılırım.

More Sentences
Common Usage
içe dönük withdrawn adj.
General
özürlülere dönük rehabilitasyon rehabilitation for handicapped n.
içe dönük kişi introvert person n.
geriye dönük aktif çağrışım retroactive association n.
dışa dönük kişi extravert person n.
geriye dönük bozucu tesir retroactive interference n.
kendine dönük grup çalışması self directed group work n.
dışa dönük kimse extrovert n.
dışa dönük kişi extrovert person n.
içe dönük kimse introvert n.
uygulamaya dönük bilgi applicable information n.
geriye dönük arama backtrack search n.
uygulamaya dönük bilgi application-oriented information n.
ileriye dönük beklentiler forward-looking expectations n.
ileriye dönük umutlar forward-looking expectations n.
kendine dönük grup çalışması self-directed group work n.
dışa dönük kişi extrovert n.
uygulamaya dönük bilgi operative information n.
uygulamaya dönük bilgi practical information n.
geriye dönük/geçmişle bağlantılı psikoloji backward psychology n.
bedensel gerilimleri azaltmaya dönük bir derin kas masajı tekniği rolfing n.
özüne dönük eleştiri self-criticizing n.
kendine dönük/yönelik involutory n.
parmaklar dışa dönük vaziyette yere basma out-toeing n.
hem içe kapanık hem de dışa dönük kişi ambivert n.
bilekler dışa dönük şekilde ellerin belde olması arms akimbo n.
dışa dönük farkındalık external consciousness n.
içe dönük bilinç internal consciousness n.
geriye dönük değişiklik retcon n.
geriye dönük değişiklik retroactive continuity n.
(armacılıkta) başı öne dönük şekilde şaha kalkma rampant gardant n.
(armacılıkta) başı arkaya dönük şekilde şaha kalkma rampant regardant n.
geriye dönük muhakeme reasoning backward n.
varılan sonucu doğru varsayıp kanıt için geriye dönük muhakeme etme reasoning backward n.
önceden yapılmış şeyin geriye dönük kontrolü veya doğrulanması checkback n.
içe dönük karakterler reserved characters n.
atın kuyruğu ve kafası zıt yönlere dönük olarak hareketi traverse n.
(hanedan armalarında) uçları çapraz şeride dönük hilal decrescent n.
(hanedan armalarında) uçları sola dönük şekilde duran hilal ay increscent n.
içe dönük duygular inside n.
içe doğru dönük olma inversion n.
ileriye dönük değer possibility n.
dışa dönük ifade outness n.
dışa dönük anlatım outness n.
dışa dönük yaklaşım outterm [obsolete] n.
dışa dönük olma outwardness n.
içe dönük olarak kendi duygu ve düşüncelerini değerlendirme self-examination n.
kendine dönük mizah self-mockery n.
ileriye dönük olma prospectiveness n.
geriye dönük tarihlendirmek apply an earlier date v.
geriye dönük tarihlendirmek retrodate v.
dışa dönük extraversive adj.
dışa dönük extroversive adj.
yüzü dönük obverse adj.
içe dönük withdrawn adj.
geriye dönük backswept adj.
yukarıya dönük upward adj.
dışa dönük extraverted adj.
avuç içi aşağı dönük olan prone adj.
karaya dönük landward adj.
yüzü karaya dönük landward adj.
ileriye dönük forward looking adj.
ileriye dönük prudential adj.
amaca dönük goal-oriented adj.
içe dönük inward-oriented adj.
arkası dönük facing back adj.
arkası dönük facing away adj.
sırtı dönük facing back adj.
sırtı dönük facing away adj.
içe dönük self-enclosed adj.
kendine dönük ungiving adj.
dışa dönük facing outward adj.
dışa dönük easygoing adj.
geriye dönük olmayan non-retroactive adj.
dışa dönük extravert adj.
rahat hissettiği durumlarda dışa dönük, rahat hissetmediği durumlada içe dönük olan kişi omnivert adj.
yukarıya dönük up adj.
yukarıya dönük kirked adj.
dışa dönük extravertive adj.
dışa dönük extrovertive adj.
dış köşeleri yukarıya dönük (gözlük) harlequin adj.
yarı dönük hemitropal adj.
dostça ve dışa dönük hale getirilmiş mixy adj.
geçmişe dönük retro-operative adj.
kendi içine dönük revolute adj.
sağa dönük rightward adj.
(hanedan armalarında) uçları çapraz şeride dönük decrescent adj.
niyete dönük directional adj.
(hanedan armalarında) gövdesi yana dönük olup yüzü karşıya bakan guardant adj.
aşağıya veya vücuda dönük olan avuç içiyle kavrayarak yapılan overhand adj.
avuç içi aşağıya veya vücuda dönük şekilde oynanan overhand adj.
içe dönük covert adj.
ileri dönük paper adj.
içe dönük ingrown adj.
kendine dönük introversive adj.
bir nebze içe dönük introvertish adj.
içe dönük inturned adj.
geriye dönük postic adj.
içe dönük shut-in adj.
öne dönük forward-facing adj.
geleceğe dönük space-age adj.
geçmişe dönük olarak retroactively adv.
geriye dönük bir şekilde retrospectively adv.
yana dönük laterad adv.
dışa dönük bir şekilde extrovertly adv.
dışa dönük bir şekilde extravertly adv.
sağa dönük rightwards adv.
yüzü dönük şekilde obversely adv.
ön yüzü dönük şekilde obversely adv.
içe dönük şekilde selfward adv.
yüzü dönük bir şekilde side-on adv.
yüzü yukarı dönük bir şekilde supinely adv.
(gemide) kıç tarafına dönük astern adv.
Phrasals
-e dönük olmak give on to v.
direkt olarak (birine/bir şeye) dönük olmak zero in (on someone or something) v.
yüzü (birine/bir şeye) dönük olmak point toward (someone or something) v.
önü (bir yere/bir şeye) dönük olmak point toward (someone or something) v.
seyirciye dönük oynamak cheat out v.
-e dönük olmak face on v.
-e dönük olmak give onto v.
Colloquial
(birinin) arkası dönük (one's) back is turned expr.
(birinin) sırtı dönük (one's) back is turned expr.
Idioms
sahnenin gerisinde durup diğer oyuncuları sırtları seyirciye dönük olmaya zorlayan oyuncu back-cloth star n.
dışa dönük kimse a people person n.
eldeki verilerden hareketle geleceğe dönük çıkarsamalar/tahminler yapmak read the runes v.
daha dışa dönük olmak be out of (one's) shell v.
kendine dönük navel-gazing adj.
daha dışa dönük out of (one's) shell expr.
Speaking
dışa dönük müsün? are you outgoing? expr.
dışa dönük müsündür? are you outgoing? expr.
Trade/Economic
dışarıya dönük yatırım outward investment n.
dışa dönük yenilik forward invention n.
dışa dönük doğrusal trend tahmini linear trend extrapolation n.
dışa dönük sanayileşme politikaları outward-looking development policies n.
dışa dönük büyüme outward-oriented growth n.
geçmişe dönük uygulama retrospective application n.
geçmişe dönük opsiyon lookback option n.
geleceğe dönük muhasebe forward accounting n.
geleceğe dönük tahmin projection n.
geçmişe dönük ödeme retroactive payment n.
geçmişe dönük ücret retroactive pay n.
geriye dönük işlem yapma ex post facto n.
geriye dönük ödeme retroactive payment n.
geriye dönük ücret retroactive pay n.
geriye dönük ödeme back charge n.
güncel eğilim ya da trend analizlerini kullanarak geriye dönük çıkarımlarda bulunma backcasting n.
geriye dönük işlerlik tarihi retroactive date n.
geriye dönük uygulama retrospective application n.
geriye dönük test backtesting n.
geriye dönük destek arama davranışı feedback-seeking behavior n.
geriye dönük tarih retroactive date n.
içe dönük/kapanık bilgi sistemi silo mentality n.
ileriye dönük ödeme anticipatory payment n.
içe dönük/kapanık bilgi sistemi information silo n.
içeriye dönük yatırım inward investment n.
içe dönük/kapanık bilgi sistemi silo thinking n.
içe dönük sanayileşme politikaları inward-looking development policies n.
ileriye dönük karşılık ayırma forward looking provision n.
istihdama dönük yatırım employment intensive investment n.
içe dönük/kapanık (bilgi sistemi) silo vision n.
ileriye dönük strateji forward-looking strategy n.
içe dönük (ithal-ikameci) sanayileşme modeli inward-oriented industrialization model n.
dışa dönük outward looking adj.
geçmişe dönük retroactive adj.
pazara dönük market oriented adj.
satışa dönük downstream adj.
üretime dönük upstream adj.
ileriye dönük olarak on a going-forward basis expr.
Law
geriye dönük geçerlilik nunc pro tunc n.
geriye dönük işlemeyen nonretroactive adj.
geriye dönük retrospective adj.
Politics
ileriye dönük planlar forward plannings n.
geçmişe dönük (değerlendirme/yardım) backdate adj.
Technical
karaya dönük landward n.
geriye dönük anket review n.
geriye dönük araştırma review n.
ayak uçları aynı yöne dönük kumpas odd-leg caliper n.
canlı müzik performanslarında sahnede arkaya dönük dayanıklı hoparlör kullanma foldback n.
yüzü karaya dönük landward adj.
Computer
geriye dönük arama backtrack search n.
sol yukarı dönük left face-up n.
üstü aşağı dönük top face-down expr.
üst sepet yukarı dönük top bin face-up expr.
Informatics
geriye dönük uyumluluk backward-compatibility n.
geriye dönük tahmin yapmak retrodict v.
Telecom
ileriye dönük maliyet forward - looking cost n.
Dyeing
turkuaza dönük koyu bir yeşil tonu transparent chromium oxide n.
kahverenginin turuncuya dönük bir tonu mexican n.
kahverenginin turuncuya dönük bir tonu french yellow n.
kahverenginin turuncuya dönük bir tonu yucatan n.
kahverenginin turuncuya dönük bir tonu cathay n.
Automotive
arkaya dönük bebek koltuğu rear facing baby seat n.
öne dönük çocuk koltuğu front facing child seat n.
dışa dönük toe-out adj.
Marine
geriye dönük yapılan dalış reverse dive n.
geniş tarafı rüzgara dönük olarak athwart adv.
Petrol
üretime dönük endüstri/sanayi (petrol çıkarma vb.) upstream industry n.
Medical
ayağın yukarı dönük olduğu şekil bozukluğu talipes calcaneus n.
ayakların içe dönük olması false clubfoot n.
ayakların içe dönük olması intoeing n.
ayakların içe dönük olması pigeon toe n.
ayakların içe dönük olması metatarsus varus n.
ayakların içe dönük olması metatarsus adductus n.
ayakların içe dönük olması in-toe gait n.
geriye dönük validasyon retrospective validation n.
geriye dönük inceleme retrospective analysis n.
geriye dönük analizi retrospective analysis n.
tıbbi kayıtların geriye dönük yöntemle incelenmesi retrospective medical record review n.
ayak parmakları içe dönük intoed adj.
Psychology
geriye dönük amnezi retrograde amnesia n.
ileriye dönük amnezi anterograde amnesia n.
iknaya dönük tanım persuasive definition n.
ileriye dönük anterograde n.
ileriye dönük bellek anterograde memory n.
dışa dönük kimse extravert n.
içe dönük, sezgisel, his odaklı ve yargılayıcı introverted, intuitive, feeling, and judging (infj) n.
geriye dönük biliş retrocognition n.
Mental Health
içe dönük ve hayalci davranış sergileme eğiliminde schizothymic adj.
Pathology
anormal biçimde dışa dönük (kemik) valgoid adj.
Optics
alt dönük bevel-down n.
aşağı dönük bevel-down n.
içe dönük kapak entropion n.
Geometry
içe dönük açı reentering angle n.
dikdörtgenden ovale dönük (şekil) oblong-ovate adj.
Logic
geçmişe dönük olarak değilleyen destructive adj.
Statistics
geriye dönük çalışma retrospective study n.
Chemistry
yarı dönük hemitrope adj.
Marine Biology
geriye dönük yapılandırma retrospective pattern n.
sola dönük reversed adj.
Astronomy
dünya'nın manyetosfer katmanının güneş'e dönük olmayan tarafındaki uzun ve örtücü dairesel dış kenarı magnetotail n.
dört librasyon etkisinin ay'ın dünya'ya dönük kısımlarının bir görünüp bir kaybolmasına sebep olan kombinasyonu libration of the moon n.
ışını dünya'ya dönük kuasar blazar n.
dikey yüzeyi bulunup pusulanın dört ana yönünden herhangi birine doğrudan dönük olan (güneş saati) direct adj.
(ay) uçları sola dönük şekilde giderek büyüyen increscent adj.
Zoology
at toynağında içe dönük çıkıntılı çizgi bar n.
geriye dönük (kıl, tüy, vb.) reclinate adj.
Botanic
bitki habitatının güneşe dönük olduğu pusula açısı aspect n.
kenarları yeryüzüne ve göğe dönük olup ayaları ufku işaret eden yapraklar vertical leaves n.
(yaprak/çiçek vb) ana gövdeye dönük adverse adj.
aşağı dönük reclinate adj.
yumurtacık ağzı aşağı dönük olup kabuk çıkıntısı bulunan (tohum taslağı) apotropous adj.
tabana dönük basiscopic adj.
arkaya dönük retrorse adj.
ters dönük reverse adj.
ana sapa dönük posterior adj.
eksene dönük posterior adj.
(bitki bölümleri) arkaya dönük postical adj.
(bitki bölümleri) arkaya dönük posticous adj.
Social Sciences
içe dönük yamyamlık endocannibalism n.
dışa dönük yamyamlık exocannibalism n.
Education
kendine dönük zeka intrapersonal intelligence n.
Linguistics
ileriye dönük engelleme inhibition n.
History
sapı aşağı dönük yonca yaprağı şeklindeki arma figürü trefoil n.
armada arkası dönük görünen (kartal vb. figür) recursant adj.
(hanedanlık armaları) başı dışında vücudunun tamamı bakan kişiye dönük gardant adj.
Geography
nehre dönük riverward adj.
Meteorology
ileriye dönük değerlendirme further outlook n.
Geology
geriye dönük çözümleme analiz back analysis n.
geriye dönük çözümleme back analysis n.
Military
aşağı dönük hava kamerasında film düzleminin yer düzlemine paralel olmaması tilt n.
yetiştirmeye dönük değerlendirme formative evaluation n.
düşmana dönük küçük savunma yapısı bonnet n.
yürüyüş hattının sağa veya sola dönük olup ön ve arka sıra yan yana yürüyecek şekilde ilerlemesi file marching n.
bordası veya yanı ateş edene dönük olan broadside adj.
Sport
kaykaycının normalin tersi yönüne dönük olduğu bir pozisyon fakey n.
kaykaycının normalin tersi yönüne dönük olduğu bir pozisyon fakie n.
avuç içleri yüze dönük olarak barfiks çekmek chin up v.
(özellikle golfte duruş) vücudun ön tarafı öne dönük open adj.
Basketball
arkası potaya dönük topu aldıktan sonra potaya dönüp zıplayarak yapılan atış turnaround jumper n.
Music
çiftlerin iki uzun sıra halinde yüzleri birbirlerine dönük şekilde gerçekleştirdiği yöresel bir dans longways dance n.
(çiftlerin yüzleri birbirine dönük) iki uzun sıra halinde longways adv.
Theatre
sahnenin yüzü seyirciye dönük gösteri sanatçısına göre sağında kalan bölümü opposite prompt n.
Archaic
arkası dönük bir şekilde awayward adv.
Ornithology
recurvirosta cinsine ait uzun, ince ve yukarı dönük gagalı çeşitli uzun bacaklı kıyı kuşlarına verilen ad avoset n.
Entomology
örümcek bacağının içe dönük bölümünde yer alan dişli çıkıntı serrula n.