|
Catégorie |
Turc |
Anglais |
|
General |
|
1 |
General |
dışına çıkmak |
go out of v.
|
|
She rarely, if ever, goes out of town.
Nadiren, kırk yılda bir, şehrin dışına çıkar.
More Sentences
|
2 |
General |
dışına taşmak |
overflow v.
|
|
After the heavy rains, the river overflowed its banks.
Sağanak yağışlardan sonra, nehir kendi kıyılarının dışına taştı.
More Sentences
|
3 |
General |
konu dışına çıkmak |
digress v.
|
|
Sometimes it is worthy of satire and merits discussion, but I digress.
Bazen bu durum hicvedilmeye ve tartışmaya değerdir, ancak ben konunun dışına çıkıyorum.
More Sentences
|
4 |
General |
yurt dışına çıkmak |
go abroad v.
|
|
Within one month of going abroad, he became sick.
Yurt dışına çıktıktan bir ay sonra hastalandı.
More Sentences
|
5 |
General |
içi dışına dönmüş |
inside out adj.
|
|
Your shirt's on inside out.
Gömleğinin içi dışına dönmüş.
More Sentences
|
6 |
General |
yurt dışına |
abroad adv.
|
|
It applies to all citizens of euroland who travel abroad and who wish to obtain their cash from a cash dispenser.
Yurt dışına seyahat eden ve nakit paralarını bir bankamatikten almak isteyen tüm Avrupa vatandaşları için geçerlidir.
More Sentences
|
Phrasals |
|
7 |
Phrasals |
(bir şeyin) dışına çıkmak |
deviate from (something) v.
|
|
I have my own financial framework, which I cannot deviate from.
Benim, dışına çıkamayacağım kendi mali çerçevem var.
More Sentences
|
General |
|
8 |
General |
içini dışına çevirme |
everting n.
|
|
9 |
General |
konu dışına çıkma |
excursus n.
|
|
10 |
General |
şehir dışına yerleşen insanlar |
overspill n.
|
|
11 |
General |
memleket dışına sürme |
expatriating n.
|
|
12 |
General |
toplum dışına itme |
ostracism n.
|
|
13 |
General |
içini dışına çevirme |
eversion n.
|
|
14 |
General |
içini dışına çeviren |
evertor n.
|
|
15 |
General |
memleket dışına çıkma |
expatriating n.
|
|
|
16 |
General |
toplum dışına itilmiş kimse |
outcast n.
|
|
17 |
General |
görgü kurallarının dışına çıkma |
violation of etiquette n.
|
|
18 |
General |
genel kuralın dışına çıkabilme izni |
dispensation n.
|
|
19 |
General |
eski zamanlarda evin dışına inşa edilen tuvalet |
outhouse n.
|
|
20 |
General |
eski zamanlarda evin dışına inşa edilen tuvalet |
privy n.
|
|
21 |
General |
eski zamanlarda evin dışına inşa edilen tuvalet |
jakes n.
|
|
22 |
General |
eski zamanlarda evin dışına inşa edilen tuvalet |
earth-closet n.
|
|
23 |
General |
genelde şehir dışına kurulmuş olan özel klüp |
country club n.
|
|
24 |
General |
yurt dışına gönderme |
ablegation n.
|
|
25 |
General |
evin dışına inşa edilmiş tuvalet |
netty [dialect] n.
|
|
26 |
General |
tercümanın anadili dışına yaptığı çeviri |
retour interpretation n.
|
|
27 |
General |
bir şeyi başka bir şeyin dışına yerleştirme |
extraposition n.
|
|
28 |
General |
insanları ülke dışına kaçırarak ölüm tehlikesinden kurtaran kimse |
scarlet pimpernel n.
|
|
29 |
General |
bir toplumdaki ana sosyal grubun dışında kalan veya dışına itilen insanlardan meydana gelen topluluğun veya kültürün bir parçası |
margin n.
|
|
30 |
General |
yurt dışına göç ettikten sonra ülkesine dönen kimse |
repat n.
|
|
31 |
General |
oyuncuların birbirlerinin bilyelerini halkanın dışına çıkarmaya çalıştıkları eski bir oyun |
ring taw n.
|
|
32 |
General |
oyuncuların bilyeleri halkanın dışına çıkarmaya çalıştıkları bir oyun |
ringer n.
|
|
33 |
General |
oyuncuların birbirlerinin bilyelerini halkanın dışına çıkarmaya çalıştıkları eski bir oyun |
ringtaw n.
|
|
34 |
General |
standardın dışına çıkma |
dereliction n.
|
|
35 |
General |
toplum dışına itilmiş kimse |
offscouring n.
|
|
|
36 |
General |
toplum dışına itilmiş kimse |
offscourings n.
|
|
37 |
General |
yangın sırasında dışına çıkılamayan yer |
fire trap n.
|
|
38 |
General |
tahkimli bölgenin dışına inşa edilmiş küçük savunma alanı |
outwork n.
|
|
39 |
General |
(hedef tahtasında) beyaz halka dışına yapılan atış |
petticoat n.
|
|
40 |
General |
insanların ve sanayilerin kentin dışına taşınması |
scatteration n.
|
|
41 |
General |
toplum dışına itilenler |
scurf n.
|
|
42 |
General |
alışılmışın dışına çıkma |
freshness n.
|
|
43 |
General |
normalin dışına çıkma |
solecism n.
|
|
44 |
General |
kitap kapağının sayfa dışına taşan bölümü |
square n.
|
|
45 |
General |
kalıpların dışına çıkan kimse |
standout n.
|
|
46 |
General |
dışına yazma |
superscription n.
|
|
47 |
General |
dışına sızmak |
leak out v.
|
|
48 |
General |
içini dışına çevirmek |
evert v.
|
|
49 |
General |
çizginin dışına çıkmak |
step out of line v.
|
|
50 |
General |
ev dışına çıkmış olmak |
be abroad v.
|
|
51 |
General |
içini dışına çevirmek |
turn inside out v.
|
|
52 |
General |
konu dışına çıkmak |
wander off v.
|
|
53 |
General |
konu dışına çıkmak |
stray from the point v.
|
|
54 |
General |
içini dışına çıkarmak |
turn inside out v.
|
|
55 |
General |
prensiplerinin dışına çıkmak |
deviate from one's principles v.
|
|
56 |
General |
toplum dışına itmek |
ostracize v.
|
|
57 |
General |
dışına dönmek |
turn out v.
|
|
58 |
General |
prensiplerinin dışına çıkmak |
go against one's principles v.
|
|
59 |
General |
dışına çıkmak |
digress v.
|
|
60 |
General |
makul sınırların dışına çıkmak |
go beyond reason v.
|
|
61 |
General |
prensiplerinin dışına çıkmak |
act against one's principles v.
|
|
62 |
General |
ülke dışına çıkarmak |
take something out of the country v.
|
|
63 |
General |
yasadışı yoldan yurt dışına çıkarmak |
take it out of the country illegally v.
|
|
64 |
General |
yasadışı yoldan yurt dışına çıkarmak |
smuggle out of the country v.
|
|
65 |
General |
yurt dışına çıkarmak |
take something/someone out of the country v.
|
|
66 |
General |
yurt dışına çıkarmak |
get something/someone out of the country v.
|
|
67 |
General |
dışına çıkarmak |
take something out of v.
|
|
68 |
General |
dışına taşırmak |
overflow v.
|
|
69 |
General |
çerçeve dışına çıkmak |
go out of the frame v.
|
|
70 |
General |
yurt dışına çıkış yapmak |
drive over the border v.
|
|
71 |
General |
araçla sınır dışına çıkmak/sınırı geçmek |
drive across the border v.
|
|
72 |
General |
yurt dışına göç etmek |
emigrate v.
|
|
73 |
General |
yurt dışına çıkış yapmak |
cross the border v.
|
|
74 |
General |
yurt dışına çıkış yapmak |
slip over the border v.
|
|
75 |
General |
yurt dışına çıkış yapmak |
go abroad v.
|
|
|
76 |
General |
yurt dışına çıkış yapmak |
slip across the border v.
|
|
77 |
General |
kontrol dışına çıkmak |
go out of control v.
|
|
78 |
General |
kontrol dışına çıkmak |
get out of control v.
|
|
79 |
General |
alışılmışın dışına çıkmak |
go beyond the ordinary v.
|
|
80 |
General |
yurt dışına açılmak |
expand abroad v.
|
|
81 |
General |
yurt dışına açılmak |
expand overseas v.
|
|
82 |
General |
erim dışına çıkmak |
get out of range v.
|
|
83 |
General |
menzil dışına çıkmak |
get out of range v.
|
|
84 |
General |
ses eriminin dışına çıkmak |
get out of earshot v.
|
|
85 |
General |
duyulabilir uzaklığın dışına çıkmak |
get out of earshot v.
|
|
86 |
General |
konu dışına çıkmak |
branch off into v.
|
|
87 |
General |
kapsamı dışına çıkmak |
go beyond the scope of v.
|
|
88 |
General |
şehir dışına çıkmak |
go out of town v.
|
|
89 |
General |
şehir dışına gitmek |
go out of town v.
|
|
90 |
General |
pist dışına çıkmak |
slide off the track v.
|
|
91 |
General |
pist dışına çıkmak |
drive off the track v.
|
|
92 |
General |
pist dışına çıkmak |
get off the track v.
|
|
93 |
General |
rutin dışına çıkmak |
get out of the routine v.
|
|
94 |
General |
şehir dışına taşınmayı düşünmek |
consider moving out of the city v.
|
|
95 |
General |
toplumun dışına itilmek |
be excluded from the society v.
|
|
96 |
General |
kampüsün dışına taşınmak |
move off campus v.
|
|
97 |
General |
kampüs dışına taşınmak |
move off campus v.
|
|
98 |
General |
rutinin dışına çıkmak |
break out of the routine v.
|
|
99 |
General |
konu dışına çıkmak |
go off the subject v.
|
|
100 |
General |
politika dışına çıkarmak |
depoliticize v.
|
|
101 |
General |
toplum dışına itmek |
ostracise v.
|
|
102 |
General |
politika dışına çıkarmak |
depoliticise v.
|
|
103 |
General |
toplum dışına itmek |
taboo v.
|
|
104 |
General |
toplum dışına itmek |
tabu v.
|
|
105 |
General |
yeniden konu dışına çıkmak |
redigress v.
|
|
106 |
General |
yurt dışına çıkmak |
take the air v.
|
|
107 |
General |
normalin dışına çıkarmak |
overproportion v.
|
|
108 |
General |
dışına akmak |
overspill v.
|
|
109 |
General |
dışına taşmak |
overspill v.
|
|
110 |
General |
dışına akmak |
overwash v.
|
|
111 |
General |
dışına taşmak |
overwash v.
|
|
112 |
General |
dışına taşırmak |
overwell v.
|
|
113 |
General |
dışına taşmak |
overwell v.
|
|
114 |
General |
kapsama alanı dışına gitmek |
roam v.
|
|
115 |
General |
konu dışına çıkmak |
deviate v.
|
|
116 |
General |
(topu) kroket sahasının dışına çıkarmak |
peg out v.
|
|
117 |
General |
saha dışına atış yapmak |
peg out v.
|
|
118 |
General |
saha dışına göndermek |
peg out v.
|
|
119 |
General |
(öğrencinin) kolej ve çevresindeki arazinin dışına çıkmasını yasaklamak |
gate v.
|
|
120 |
General |
(dışına, kapağına) yazı yazmak |
superscribe v.
|
|
121 |
General |
sınırların dışına çıkarmak |
surpass v.
|
|
122 |
General |
zaman zaman konu dışına çıkarak meseleyi uzun uzadıya anlatan |
diffuse adj.
|
|
123 |
General |
içi dışına çevrilmiş |
everted adj.
|
|
124 |
General |
toplum dışına itilmiş |
outcast adj.
|
|
125 |
General |
memleket dışına sürülmüş |
expatriated adj.
|
|
126 |
General |
ülke dışına çıkmayla ilgili |
transmigratory adj.
|
|
127 |
General |
dışına çıkmış |
away [scottish] adj.
|
|
128 |
General |
sezon dışına ait |
off-season adj.
|
|
129 |
General |
içi dışına çıkmış |
inside-out adj.
|
|
130 |
General |
şehir merkezinin dışına ait veya ilgili |
outstate adj.
|
|
131 |
General |
alışılmışın dışına çıkan |
fresh adj.
|
|
132 |
General |
bağlamın dışına çıkarılmış |
out of context adj.
|
|
133 |
General |
kalıpların dışına çıkmayan |
square adj.
|
|
134 |
General |
(kilise müziğinde) oktavın dışına çıkan |
superfluous adj.
|
|
135 |
General |
şehir dışına |
downstate adv.
|
|
136 |
General |
şehir dışına |
uptown adv.
|
|
137 |
General |
şehir dışına |
upstate adv.
|
|
138 |
General |
londra'nın dışına |
down adv.
|
|
139 |
General |
yurt dışına |
offshore [new zealand] adv.
|
|
140 |
General |
içi dışına çıkarak |
inside out adv.
|
|
141 |
General |
içi dışına çıkacak şekilde |
inside out adv.
|
|
142 |
General |
sınırların dışına |
outside adv.
|
|
143 |
General |
dışına çıkmış |
gone out of prep.
|
|
Phrasals |
|
144 |
Phrasals |
(tavla pulunu) tahta dışına almak |
throw off v.
|
|
145 |
Phrasals |
yaşadığı yerin dışına çıkmak |
come out v.
|
|
146 |
Phrasals |
birini bir yerden uzaklaştırmak/ bir yerin dışına çıkarmak |
lead someone off v.
|
|
147 |
Phrasals |
bir şeyi bir şeyin dışına doğru uzatmak/çıkarmak |
poke something out of something v.
|
|
148 |
Phrasals |
bir şeyin dışına damlamak |
trickle out (of something) v.
|
|
149 |
Phrasals |
birini bir yerden uzaklaştırmak/ bir yerin dışına çıkarmak |
guide someone away v.
|
|
150 |
Phrasals |
bir şeyin dışına çıkmak |
jump out of v.
|
|
151 |
Phrasals |
bir şeyi bir şeyin dışına doğru uzatmak/çıkarmak |
poke something out v.
|
|
152 |
Phrasals |
dışına dökülüp saçılmak |
slop out (of something) v.
|
|
153 |
Phrasals |
konu dışına çıkmak |
digress from something v.
|
|
154 |
Phrasals |
toplum dışına itmek |
alienate from v.
|
|
155 |
Phrasals |
tekmeleyerek/ayağıyla vurarak bir şeyin dışına atmak |
kick something out v.
|
|
156 |
Phrasals |
tekmeleyerek/ayağıyla vurarak bir şeyin dışına atmak |
kick something out of something v.
|
|
157 |
Phrasals |
(birisini ülke dışına) çıkarmak |
deport (someone) from (some place) v.
|
|
158 |
Phrasals |
birinin bir özelliği dışına taşmak |
ooze from v.
|
|
159 |
Phrasals |
saha sınırlarının dışına çıkmak/gitmek |
go out v.
|
|
160 |
Phrasals |
dışına çıkarmak |
bring out v.
|
|
161 |
Phrasals |
yumrukla (bir şeyin) dışına atmak/çıkarmak |
punch out of (something) v.
|
|
162 |
Phrasals |
yumrukla (bir şeyin) dışına göndermek |
punch out of (something) v.
|
|
163 |
Phrasals |
tekerlekli bir araçla iterek bir yerin dışına çıkarmak |
wheel out v.
|
|
164 |
Phrasals |
(bir şeyin/yerin) dışına süpürmek |
sweep out of (something or some place) v.
|
|
165 |
Phrasals |
(bir şeyin/yerin) dışına itmek |
sweep out of (something or some place) v.
|
|
166 |
Phrasals |
(bir şeyin/yerin) dışına çekmek |
sweep out of (something or some place) v.
|
|
167 |
Phrasals |
(bir şeyin/yerin) dışına sürüklemek |
sweep out of (something or some place) v.
|
|
168 |
Phrasals |
birini/bir şeyi bir şeyin dışına atmak |
sweep someone or something out of something v.
|
|
169 |
Phrasals |
birini/bir şeyi bir şeyin dışına sürüklemek |
sweep someone or something out of something v.
|
|
170 |
Phrasals |
birini/bir şeyi bir şeyin dışına atmak |
sweep someone or something out v.
|
|
171 |
Phrasals |
birini/bir şeyi bir şeyin dışına sürüklemek |
sweep someone or something out v.
|
|
172 |
Phrasals |
bir şeyi bir şeyin dışına süpürmek |
sweep something out of something v.
|
|
173 |
Phrasals |
(bir şeyin/yerin) dışına çıkmamak |
keep within (something or some place) v.
|
|
174 |
Phrasals |
(bir şeyin/yerin) dışına çıkarmamak |
keep within (something or some place) v.
|
|
175 |
Phrasals |
(bir şeyin/yerin) sınırları dışına çıkarmamak |
keep within (something or some place) v.
|
|
176 |
Phrasals |
(bir şeyin/yerin) dışına çıkmamak |
keep within (something or some place) v.
|
|
177 |
Phrasals |
tekerlekli bir araçla iterek (bir şeyin/yerin) dışına çıkarmak |
wheel out of (something or some place) v.
|
|
178 |
Phrasals |
birini/bir şeyi tekerlekli bir araçla iterek bir şeyin dışına çıkarmak |
wheel someone or something out of something v.
|
|
179 |
Phrasals |
birini/bir şeyi tekerlekli bir araçla iterek bir şeyin dışına çıkarmak |
wheel someone or something out v.
|
|
180 |
Phrasals |
tekerlekli bir araç ilerleyip bir şeyin dışına çıkmak |
wheel off v.
|
|
181 |
Phrasals |
tekerlekli bir aracı bir yerin dışına sürmek |
wheel off v.
|
|
182 |
Phrasals |
tekerlekli bir aracı bir şeyin dışına itmek |
wheel off v.
|
|
183 |
Phrasals |
sınırlarının dışına çıkmak |
spill over on (something) v.
|
|
184 |
Phrasals |
sınırlarının dışına çıkmak |
spill over onto (something) v.
|
|
185 |
Phrasals |
(bir şeyin/yerin) dışına gitmek |
lead out of (something or some place) v.
|
|
186 |
Phrasals |
(bir şeyin/yerin) dışına götürmek |
lead out of (something or some place) v.
|
|
187 |
Phrasals |
(bir şeyin/yerin) dışına doğru götürmek |
lead out of (something or some place) v.
|
|
188 |
Phrasals |
(bir şeyin/yerin) dışına doğru devam etmek |
lead out of (something or some place) v.
|
|
189 |
Phrasals |
(birini bir şeyin/yerin) dışına atmak |
put (one) out of (something or some place) v.
|
|
190 |
Phrasals |
(kapsamın) dışına çıkarmak |
bulk out v.
|
|
191 |
Phrasals |
(birini) ülke dışına çıkarmak |
deport (someone) v.
|
|
192 |
Phrasals |
konu dışına çıkmak |
digress from v.
|
|
193 |
Phrasals |
golf topunu yuvanın dışına vurmak |
drive off v.
|
|
194 |
Phrasals |
içini dışına çıkarmak |
dump out v.
|
|
195 |
Phrasals |
dışında kalmak/dışına düşmek |
fall outside v.
|
|
196 |
Phrasals |
'-in dışına çıkarmak |
guide away v.
|
|
197 |
Phrasals |
dışına çıkmamak |
keep within v.
|
|
198 |
Phrasals |
'-in dışına doğru devam etmek |
lead out of v.
|
|
199 |
Phrasals |
'-in dışına gitmek |
lead out of v.
|
|
200 |
Phrasals |
'-in dışına doğru götürmek |
lead out of v.
|
|
201 |
Phrasals |
aşmadan/dışına çıkmadan yaşamak |
live within v.
|
|
202 |
Phrasals |
(aracı) yavaşça bir yerin dışına doğru sürmek |
nudge out v.
|
|
203 |
Phrasals |
'-in dışına sürmek/çıkarmak |
nudge out v.
|
|
204 |
Phrasals |
yumrukla (bir şeyin) dışına atmak/çıkarmak |
punch out of v.
|
|
205 |
Phrasals |
yumrukla (bir şeyin) dışına göndermek |
punch out of v.
|
|
206 |
Phrasals |
(bir şeyin) dışına itmek |
push out of (something) v.
|
|
207 |
Phrasals |
(bir şeyin) dışına itmek/sürüklemek |
sweep off of (something) v.
|
|
208 |
Phrasals |
(bir şeyi birinin/bir şeyin) dışına çıkarmak |
take (something) out of (someone or something) v.
|
|
209 |
Phrasals |
içi dışına çıkmak |
sick up v.
|
|
Phrases |
|
210 |
Phrases |
bir şeyin uzağına/dışına |
out from something expr.
|
|
211 |
Phrases |
konu dışına çıktığım için bağışla |
forgive my digression expr.
|
|
Proverb |
|
212 |
Proverb |
bir kızı ülkesinin dışına çıkarabilirsin ama kızın içinden ülkesini çıkaramazsın |
you can take the girl out of the country, but you can't take the country out of a girl
|
|
Colloquial |
|
213 |
Colloquial |
beyzbolda topu iç sahanın hemen dışına gönderen hafif vuruş |
blooper n.
|
|
214 |
Colloquial |
(beyzbol) atış bölgesinin dışına çıkan dört atıştan sonra vurucunun ilk kaleye gelmesi/yürümesi |
base on balls n.
|
|
215 |
Colloquial |
(beysbolda) tam kale koşusu gerektirip topu saha dışına çıkaran vuruş |
dinger [us] n.
|
|
216 |
Colloquial |
at arabasının dışına binen yolcu |
outside [dated] [uk] n.
|
|
217 |
Colloquial |
içi dışına çıkmak |
dummy up v.
|
|
218 |
Colloquial |
içi dışına çıkmak |
dump v.
|
|
219 |
Colloquial |
beysbol veya softbolda topu, dört kaleyi de alıp sayı yapmaya izin verecek şekilde iç sahanın dışına vurmak |
hit a home run v.
|
|
220 |
Colloquial |
belli bir sınırın dışına göndermek |
knock out v.
|
|
221 |
Colloquial |
konunun dışına çıkmış |
off subject adj.
|
|
222 |
Colloquial |
içi dışına çıkana kadar |
(one's) heart out expr.
|
|
223 |
Colloquial |
(beyzbolda) vurucunun topu saha dışına göndermesi |
it's outta here expr.
|
|
224 |
Colloquial |
'-in dışına |
out from expr.
|
|
Idioms |
|
225 |
Idioms |
birden alışılanın dışına çıkılması |
the end of civilization as we know it n.
|
|
226 |
Idioms |
birden alışılanın dışına çıkılması |
the end of the world as we know it n.
|
|
227 |
Idioms |
kuralların dışına çıkmayan kimse |
a goody two-shoes n.
|
|
228 |
Idioms |
kuralların dışına çıkmayan kimse |
a ˈgoody-goody n.
|
|
229 |
Idioms |
sanatsal bir etki yaratmak için kasten geleneksel formların dışına çıkma |
artistic license n.
|
|
230 |
Idioms |
genel olarak kabul görenin dışına çıkmayan bir konum/duruş |
center field n.
|
|
231 |
Idioms |
genel anlayışın dışına çıkmayan bir konum/duruş |
center field n.
|
|
232 |
Idioms |
kuralların dışına çıkmayan kimse |
goody two-shoes n.
|
|
233 |
Idioms |
rota dışına çıkmak |
be blown off course v.
|
|
234 |
Idioms |
iyice (bir şey) dışına çıkmak/dışında olmak |
be well out of (something) v.
|
|
235 |
Idioms |
iyice (bir şey) dışına çıkmak/dışında olmak |
be well out of v.
|
|
236 |
Idioms |
sınırların dışına çıkmak |
color outside the lines v.
|
|
237 |
Idioms |
kuralların dışına çıkmak |
color outside the lines v.
|
|
238 |
Idioms |
alışılagelmişin dışına çıkmak |
break with tradition v.
|
|
239 |
Idioms |
alışılmışın dışına çıkmak |
think out of the box v.
|
|
240 |
Idioms |
alışılmışın dışına çıkmak |
think outside the box v.
|
|
241 |
Idioms |
alışılmışın dışına çıkmak |
take liberties v.
|
|
242 |
Idioms |
alışılmışın dışına çıkmak |
go/get/stray off the beaten path v.
|
|
243 |
Idioms |
alışılmışın dışına çıkmak |
break the routine v.
|
|
244 |
Idioms |
alışılmışın dışına çıkmak |
go beyond a routine v.
|
|
245 |
Idioms |
bir şeyin dışında kalmak/dışına düşmek |
fall outside something v.
|
|
246 |
Idioms |
bağlam dışına çıkarmak |
take something out of context v.
|
|
247 |
Idioms |
bağlam dışına çıkarmak |
lift something out of context v.
|
|
248 |
Idioms |
görüş açısının dışına çıkmak |
go out of sight v.
|
|
249 |
Idioms |
görüş açısının dışına çıkmak |
go out of view v.
|
|
250 |
Idioms |
içi dışına çıkmak |
puke one's guts out v.
|
|
251 |
Idioms |
oyun alanının dışına atmak |
go out of play v.
|
|
252 |
Idioms |
konunun dışına çıkmak |
get off the point v.
|
|
253 |
Idioms |
konu dışına sapmak/saptırmak |
get off the track v.
|
|
254 |
Idioms |
öksürmekten içi dışına çıkmak |
cough one's head off v.
|
|
255 |
Idioms |
sahayı sınırlayan çizgilerin dışına çıkmak |
get out-of-bounds v.
|
|
256 |
Idioms |
sahayı sınırlayan çizgilerin dışına çıkmak |
go out-of-bounds v.
|
|
257 |
Idioms |
(konunun vb) dışına sapmak |
go off-piste v.
|
|
258 |
Idioms |
rota dışına çıkmak |
be blown off course v.
|
|
259 |
Idioms |
beklenin/istenenin dışına çıkmak |
throw (something) out of gear v.
|
|
260 |
Idioms |
temponun/ritmin dışına çıkmak |
get out of time (with someone or something) v.
|
|
261 |
Idioms |
senkronun dışına çıkmak |
get out of time v.
|
|
262 |
Idioms |
zamanlamanın dışına çıkmak |
get out of time v.
|
|
263 |
Idioms |
konunun dışına çıkmak |
go off on a tangent v.
|
|
264 |
Idioms |
sistemin dışına çıkmak/dışında yaşamak |
live off the grid v.
|
|
265 |
Idioms |
ağlamaktan içi dışına çıkmak |
weep (one's) heart out v.
|
|
266 |
Idioms |
(görev, sorumluluk) sınırları dışına çıkmak |
go above and beyond v.
|
|
267 |
Idioms |
konunun dışına çıkıp umulmadık bir yere varmak |
jump the rails v.
|
|
268 |
Idioms |
midesi/içi dışına çıkmak |
toss one’s lunch v.
|
|
269 |
Idioms |
(birinin/bir şeyin) ritminin dışına çıkmak |
march out of step (with someone or something) v.
|
|
270 |
Idioms |
(birinin/bir şeyin) ritminin dışına çıkmak |
march out of time (with someone or something) v.
|
|
271 |
Idioms |
ritminin dışına çıkmak |
march out of time v.
|
|
272 |
Idioms |
bildiği/tanıdığı yerin dışına çıkmış olmak |
be not in kansas anymore v.
|
|
273 |
Idioms |
sistemin dışına çıkmak |
be off the grid v.
|
|
274 |
Idioms |
grubun dışında bırakılmak/dışına atılmak |
be sent to coventry [old-fashioned] [uk] v.
|
|
275 |
Idioms |
sistemin/kuralların dışına çıkmak |
beat the system v.
|
|
276 |
Idioms |
kalıpların dışına çıkmak |
break the mold v.
|
|
277 |
Idioms |
kalıpların dışına çıkmak |
break the mould v.
|
|
278 |
Idioms |
belli bir grubun/zümrenin dışına çıkmamak |
circle the wagons v.
|
|
279 |
Idioms |
öksürmekten içi dışına çıkmak |
cough head off v.
|
|
280 |
Idioms |
genel kuralların dışına çıkmamak |
fall into line v.
|
|
281 |
Idioms |
genel kuralların dışına çıkmamak |
fall in line v.
|
|
282 |
Idioms |
konunun dışına çıkmış |
(off) on a sidetrack adj.
|
|
283 |
Idioms |
konunun dışına çıkmış |
(off) on a tangent adj.
|
|
284 |
Idioms |
konunun dışına çıkmış |
off the subject adj.
|
|
285 |
Idioms |
kiriş dışına taşan |
off beat adv.
|
|
286 |
Idioms |
kiriş dışına taşan |
off the beat adv.
|
|
287 |
Idioms |
20. yy'ın başlarındaki üç efsanevi beyzbol oyuncusunun rakip iki oyuncuyu oyun dışına atmak üzere yaptıkları bir senaryo |
tinker to evers to chance expr.
|
|
288 |
Idioms |
(birinin) yolunun dışına/kenarına |
out of (one's) road expr.
|
|
289 |
Idioms |
(birinin) konfor alanının dışında/dışına |
outside (of) (someone's) wheelhouse expr.
|
|
290 |
Idioms |
(birinin) konfor alanının dışında/dışına |
out (of) (someone's) wheelhouse expr.
|
|
291 |
Idioms |
dışına itilmiş |
on the outside looking in expr.
|
|
292 |
Idioms |
konunun dışına çıkmış |
on a tangent expr.
|
|
293 |
Idioms |
ritmin dışına çıkan |
out of step expr.
|
|
294 |
Idioms |
birden alışılanın dışına çıkılması |
teotwawki (the end of the world as we know it) expr.
|
|
Speaking |
|
295 |
Speaking |
kitapları izinsiz kütüphane dışına çıkarmayın |
do not take the books outside the library without permission expr.
|
|
296 |
Speaking |
şehir dışına çık bir süreliğine |
get out of town for a while expr.
|
|
297 |
Speaking |
şehir dışına çıkmak |
go out of town expr.
|
|
298 |
Speaking |
ezberin dışına çıkmak iyidir |
there's a first time for everything expr.
|
|
299 |
Speaking |
alışılmışın dışına çıkmak iyidir |
there's a first time for everything expr.
|
|
Trade/Economic |
|
300 |
Trade/Economic |
bina dışına konulmuş reklam panosu |
blue print board n.
|
|
301 |
Trade/Economic |
sermayenin ülke dışına kaçması |
flight of capital n.
|
|
302 |
Trade/Economic |
ülke dışına akma |
outflow n.
|
|
303 |
Trade/Economic |
ülke dışına çıkarılma |
renvoy n.
|
|
304 |
Trade/Economic |
ülke dışına akanlar-ülkeye gelenler |
outflows-inflows n.
|
|
305 |
Trade/Economic |
ülke dışına akan ödemeler |
outflow of payments n.
|
|
306 |
Trade/Economic |
ülke dışına çıkarma |
expulsion n.
|
|
307 |
Trade/Economic |
ülkeden yurt dışına sermaye çıkışı |
outflow of capital n.
|
|
308 |
Trade/Economic |
yurt dışına yolculuk |
foreign travel n.
|
|
309 |
Trade/Economic |
yurt dışına yapılan yolculuk |
overseas journey n.
|
|
310 |
Trade/Economic |
yurt dışına borçlar |
payables to foreign countries n.
|
|
311 |
Trade/Economic |
yurt dışına seyahat |
foreign travel n.
|
|
312 |
Trade/Economic |
yurt dışına akan para |
money flowing abroad n.
|
|
313 |
Trade/Economic |
yurt dışına göç edenlerin ana yurda gönderdikleri paralar |
immigrant remittances n.
|
|
314 |
Trade/Economic |
yurt dışına kaçırılan sermaye |
flight capital n.
|
|
Law |
|
315 |
Law |
kanun dışına çıkarma |
outlawry n.
|
|
316 |
Law |
ülkedeki insanların sahip olduğu hakları korumak amacıyla mahkeme tarafından memurlara verilen ve onların yasal yetkileri dışına çıkmalarını engelleyen emriler |
prerogative writs n.
|
|
317 |
Law |
yurt dışına çıkış yasağı |
international travel ban n.
|
|
318 |
Law |
sanığın varlıklarını yurt dışına kaçırmaması için bloke eden mahkeme kararı |
freezing injunction n.
|
|
Politics |
|
319 |
Politics |
hükumet tarafından ülke içine ve dışına para akışına getirilen kısıtlamalar |
currency restrictions n.
|
|
320 |
Politics |
siyasetin dışına çıkma |
depoliticising n.
|
|
321 |
Politics |
siyasetin dışına çıkma |
depoliticizing n.
|
|
322 |
Politics |
ülke dışına çıkarma |
expulsion n.
|
|
323 |
Politics |
babil sürgünü'nden sonra dağılan yahudi kolonilerinin antik filistin'in dışına yerleşmesi |
diaspora n.
|
|
324 |
Politics |
ülke dışına kaçmış suçluları iade etmek |
extradite v.
|
|
Advertising |
|
325 |
Advertising |
bir toplu taşıma aracının dışına asılan reklam afişi |
travelling display n.
|
|
326 |
Advertising |
bir toplu taşıma aracının dışına asılan reklam afişi |
traveling display n.
|
|
Technical |
|
327 |
Technical |
deponun dışına yerleştirilmiş sıvı seviye göstergesi |
sight glass n.
|
|
328 |
Technical |
kalıp dışına taşan metal fazlası |
feed head n.
|
|
329 |
Technical |
kalıp dışına taşan metal fazlası |
riser n.
|
|
330 |
Technical |
kalıp dışına taşan metal fazlası |
shrinking head n.
|
|
331 |
Technical |
kalıp dışına taşan metal fazlası |
shrinkhead n.
|
|
332 |
Technical |
merkez dışına çıkarmak |
decenner v.
|
|
333 |
Technical |
rayların dışına çıkmak (tren) |
derail v.
|
|
334 |
Technical |
pist dışına çıkarmak |
overshoot v.
|
|
335 |
Technical |
dışına çizilen |
circumscribed adj.
|
|
Informatics |
|
336 |
Informatics |
kod dışına geçiş karakteri |
shift-out character n.
|
|
Telecom |
|
337 |
Telecom |
kuyruk dışına atma |
flushing out the queue n.
|
|
338 |
Telecom |
stüdyo dışına yayın |
outside broadcast n.
|
|
339 |
Telecom |
yurt dışına gönderilen telgraf |
overseas telegram n.
|
|
340 |
Telecom |
yurt dışına gönderilen telgraf |
international telegram n.
|
|
341 |
Telecom |
hattını yurt dışına açmak |
roam v.
|
|
Mechanic |
|
342 |
Mechanic |
çark dişlisinin eğim yüzeyi dışına taşan hareketli yüzey bölümü |
face n.
|
|
Architecture |
|
343 |
Architecture |
çatının duvar dışına sarkan kısmı |
eaves n.
|
|
Construction |
|
344 |
Construction |
gemi inşasında gövdenin dışına doğru, çıkıntılı baş kısmını desteklemesi için eklenen ana ahşap parça |
lace piece n.
|
|
Automotive |
|
345 |
Automotive |
dönüşlerde aks şanzıman dışına kaçıyor |
axle slips out of transmission on turns expr.
|
|
Transportation |
|
346 |
Transportation |
yurt dışına gönderilen kargo paketinin/kolisinin üzerinde yer alan, paket/koli içeriğini ve içindekilerin değerini gösteren form |
customs slip n.
|
|
347 |
Transportation |
havalimanında yurt dışına direkt uçuşlar bulunan şehir |
gateway n.
|
|
Aeronautic |
|
348 |
Aeronautic |
hava aracının atc müsaadesi dışına çıkması |
aircraft out of atc permission n.
|
|
349 |
Aeronautic |
kaplamalı alanların dışına çıkma riski |
run-off risk n.
|
|
350 |
Aeronautic |
meydan dışına iniş |
off-field landing n.
|
|
351 |
Aeronautic |
meydan dışına iniş |
outside landing n.
|
|
352 |
Aeronautic |
yurt dışına çıkış vergisi |
departure tax n.
|
|
353 |
Aeronautic |
yurt dışına çıkış harcı |
departure fee n.
|
|
354 |
Aeronautic |
pistin dışına sarkma |
overshoot n.
|
|
355 |
Aeronautic |
pist dışına çıkarmak |
overshoot v.
|
|
356 |
Aeronautic |
pistin dışına kaymak |
skid off the runway v.
|
|
357 |
Aeronautic |
yol dışına vektör |
off-route vector
|
|
Marine |
|
358 |
Marine |
ağır nesneleri geminin içine veya dışına taşımak için kullanılan makaralı halat takımı |
winding tackle n.
|
|
359 |
Marine |
geminin kıçındaki balkon kapısının dışına takılan bir tür fırtına panjuru |
dead door n.
|
|
360 |
Marine |
gemi gövdesinin dışına takılan motora ait |
portable adj.
|
|
Medical |
|
361 |
Medical |
amnion dışına uygulama |
extra-amniotic use n.
|
|
362 |
Medical |
kemoterapötik ajanların damar dışına kaçması |
extravasation of chemotherapeutic agents n.
|
|
363 |
Medical |
konsepsiyon ürününün kavite dışına alınması |
exteriorization of conceptional product n.
|
|
364 |
Medical |
uyarıları beynin veya omurganın dışına ileten nöron |
efferent neuron n.
|
|
365 |
Medical |
(organları) ameliyat için vücudun dışına çıkarmak |
exteriorize v.
|
|
366 |
Medical |
(organları) ameliyat için vücudun dışına çıkarmak |
bring outside v.
|
|
367 |
Medical |
damar dışına çıkmış (kan elemanları) |
extravasated adj.
|
|
Anatomy |
|
368 |
Anatomy |
nöral kanalın dışına doğru olan embriyonik açıklık |
neuropore n.
|
|
369 |
Anatomy |
vücudun dışına yakın |
external adj.
|
|
Psychology |
|
370 |
Psychology |
(acı veya rahatsızlık veren anıları) otomatik olarak veya farkında olmadan bilinçli zihnin dışına itmek |
repress v.
|
|
Physiology |
|
371 |
Physiology |
vücut dışına gerçekleşmeyen boşalma |
retrograde ejaculation n.
|
|
372 |
Physiology |
belirli iyonların hücre dışına çıkmasını sağlayan iyon kanalları açarak çalışan reseptör |
ionotropic receptor n.
|
|
Math |
|
373 |
Math |
bir geometrik şeklin dışına çizilen daire |
escribed circle n.
|
|
374 |
Math |
dışına çizilen |
circumscribed adj.
|
|
Geometry |
|
375 |
Geometry |
üçgenin dışına daire çizmek |
escribe v.
|
|
376 |
Geometry |
dışına çizilmiş |
escribed adj.
|
|
Biology |
|
377 |
Biology |
proteinlerin hücre içine ve dışına geçişini düzenleyen yol |
protein channel n.
|
|
378 |
Biology |
(erkek veya dişi organı) taçyaprağın ağzının dışına taşmayan |
included adj.
|
|
Marine Biology |
|
379 |
Marine Biology |
su dışına sıçrayabilen siyah-beyaz bir yunus |
common dolphin n.
|
|
380 |
Marine Biology |
okyanuslarda yaşayan ve suyun dışına zıplayabilen bir mürekkep balığı |
flying squid n.
|
|
381 |
Marine Biology |
okyanuslarda yaşayan ve suyun dışına zıplayabilen bir mürekkep balığı |
neon flying squid n.
|
|
382 |
Marine Biology |
okyanuslarda yaşayan ve suyun dışına zıplayabilen bir mürekkep balığı |
ommastrephes bartramii n.
|
|
383 |
Marine Biology |
okyanuslarda yaşayan ve suyun dışına zıplayabilen bir mürekkep balığı |
sthenoteuthis bartramii n.
|
|
384 |
Marine Biology |
suyun dışına sıçrayabilen mürekkep balığı |
sea arrow n.
|
|
Astronomy |
|
385 |
Astronomy |
asteroit kuşağının dışına yolculuk yapmış ilk uzay sondası |
pioneer 10 n.
|
|
386 |
Astronomy |
yüksek bir hızla galaksinin dışına doğru ilerleyen yıldız |
runaway star n.
|
|
387 |
Astronomy |
(asteroit veya kuyruklu yıldızı) yörüngesinin dışına fırlatmak |
disorb v.
|
|
388 |
Astronomy |
yörüngenin dışına fırlatılmış |
disorbed adj.
|
|
Botanic |
|
389 |
Botanic |
yaprağın dışına uzanan (damarlar) |
excurrent adj.
|
|
390 |
Botanic |
(yaprak) aya dışına taşmış dişleri olan |
squarroso-dentate adj.
|
|
Forestry |
|
391 |
Forestry |
taşınan keresteleri orman dışına kadar gözleyip gerektiğinde çarpışma olmaması için sinyal göndermekle görevli kimse |
chaser n.
|
|
Social Sciences |
|
392 |
Social Sciences |
yurt dışına göç ettikten sonra ülkesine dönen kimse |
repatriator n.
|
|
Linguistics |
|
393 |
Linguistics |
cümlenin doğal sırasının dışına çıkılıp, doğal cümle yapısının bozularak kullanılması |
hyperbaton n.
|
|
History |
|
394 |
History |
babil sürgünü'nden sonra filistin'in dışına dağılan yahudi kolonilerinin yerleşimi |
dispersion n.
|
|
Religious |
|
395 |
Religious |
kilisenin dışına doğru |
forward adv.
|
|
Military |
|
396 |
Military |
sağ veya sol kanadın safın dışına taşan bölümlerine verilen ad |
flank en potence n.
|
|
Sport |
|
397 |
Sport |
topun oyun alanının dışına çıkması |
long out n.
|
|
398 |
Sport |
(koşu veya yüzme yarışmasında) sporcunun dışına çıkmaması gereken şerit |
lane n.
|
|
399 |
Sport |
(kriket) topu saha sınırı dışına çıkaran bir atış |
boundary n.
|
|
400 |
Sport |
(kriket) topu saha sınırı dışına çıkaran bir atışla yapılan dört veya altı koşu |
boundary n.
|
|
401 |
Sport |
(pata alanı dışına çıkacak şekilde) golf topuna vurmak |
overplay n.
|
|
402 |
Sport |
yere değmeden saha dışına giden top skoru |
innings n.
|
|
403 |
Sport |
(körling) rakibin taşını oyun dışına itmek için yapılan atış |
peel n.
|
|
404 |
Sport |
faul çizgisi dışına giden top |
foul ball n.
|
|
405 |
Sport |
minder dışına kaçmak |
mat escape v.
|
|
406 |
Sport |
(yarış atı) alan dışına çıkmak |
lug v.
|
|
407 |
Sport |
(bowling topunu) faul çizgisinin dışına düşecek şekilde atmak |
loft v.
|
|
408 |
Sport |
saha dışına çıkarak oyun dışı kalmak |
run out v.
|
|
409 |
Sport |
(lakros, hokey) topu savunma bölgesinin dışına atmak |
clear v.
|
|
410 |
Sport |
(topu) gol çizgisinin dışına göndermek |
pull back v.
|
|
411 |
Sport |
oyun alanının dışına doğru |
afield adv.
|
|
412 |
Sport |
topa kale direğinden sahanın dışına doğru vurarak |
inside out adv.
|
|
413 |
Sport |
oyun dışına |
out of play expr.
|
|
Baseball |
|
414 |
Baseball |
beysbolda bir dış meydanı oyuncusunun ikinci kaleye dokunmadan sadece yaklaşarak koşucuyu saha dışına/auta çıkmak zorunda bıraktığı oyun |
neighborhood play n.
|
|
415 |
Baseball |
iç sahanın hemen dışına gönderecek şekilde vurulan bir top |
bloop n.
|
|
416 |
Baseball |
tam kale koşusu gerektirip topu saha dışına çıkaran vuruş |
home run n.
|
|
417 |
Baseball |
iç alanın ortasından atıcı tümseğinin üzerinden saha dışına atılan top |
diamond-cutter n.
|
|
418 |
Baseball |
saha dışına düşecek şekilde yüksekten atılan top |
fly n.
|
|
419 |
Baseball |
topu faul çizgisi dışına gönderme |
foul out n.
|
|
420 |
Baseball |
faul çizgisi dışına yapılan atış |
foul out n.
|
|
421 |
Baseball |
topu iç sahanın hemen dışına gönderecek şekilde vurmak |
bloop v.
|
|
422 |
Baseball |
beyzbol topunu kalenin dışına fırlatmak |
overthrow v.
|
|
423 |
Baseball |
(saha dışına düşen topa) sopayla güçlü bir şekilde vurmak |
pole v.
|
|
424 |
Baseball |
topu saha dışına düşeceği şekilde yüksekten atmak |
fly v.
|
|
425 |
Baseball |
(topu) saha dışına düşmesine sebep olacak şekilde yüksekten atmak |
fly v.
|
|
426 |
Baseball |
tam kale koşusu yapıp topu saha dışına çıkarmak |
park v.
|
|
427 |
Baseball |
(defans oyuncusu) normal savunma pozisyonunun dışına kaymak |
shade v.
|
|
428 |
Baseball |
(topu) faul çizgisi dışına göndermek |
foul v.
|
|
429 |
Baseball |
topu faul çizgisi dışına atmak |
foul v.
|
|
430 |
Baseball |
topu faul çizgisi dışına göndermek |
foul out v.
|
|
431 |
Baseball |
topu iç sahanın hemen dışına gönderecek şekilde vuran |
bloop adj.
|
|
432 |
Baseball |
faul çizgisi dışına doğru |
foul adv.
|
|
Music |
|
433 |
Music |
(kilise müziği makamında) bir oktavın dışına çıkan |
pluperfect adj.
|
|
434 |
Music |
(kilise müziği makamında) bir oktavın dışına çıkan |
superfluous adj.
|
|
Archaic |
|
435 |
Archaic |
kabın dışına çıkarılamayan |
incoercible adj.
|
|
Slang |
|
436 |
Slang |
beysbol veya softbolda topu, dört kaleyi de alıp sayı yapmaya izin verecek şekilde iç sahanın dışına vurma |
homer n.
|
|
437 |
Slang |
toplumun dışına itilmiş tip |
quimp n.
|
|
438 |
Slang |
içi dışına çıkmak |
blow beets v.
|
|
439 |
Slang |
içi dışına çıkmak |
buick v.
|
|
440 |
Slang |
içi dışına çıkmak |
sell buicks v.
|
|
441 |
Slang |
midesi dışına çıkmak |
duke v.
|
|
442 |
Slang |
içi dışına çıkmak |
drain the bilge v.
|
|
443 |
Slang |
içi dışına çıkmak |
drain the bilge v.
|
|
444 |
Slang |
içi dışına çıkmak |
drop one’s cookies v.
|
|
445 |
Slang |
içi dışına çıkmak |
talk to earl v.
|
|
446 |
Slang |
içi dışına çıkmak |
earp v.
|
|
447 |
Slang |
içi dışına çıkmak |
urp v.
|
|
448 |
Slang |
içi dışına çıkmak |
fetch up v.
|
|
449 |
Slang |
içi dışına çıkmak |
barf v.
|
|
450 |
Slang |
içi dışına çıkmak |
toss (one's) tacos v.
|
|
451 |
Slang |
geleneksel kuralların dışına çıkmak |
fly (one's) freak flag v.
|
|
452 |
Slang |
alışılmışın dışına çıkmak |
fly (one's) freak flag v.
|
|
453 |
Slang |
(doğum kontrolü amacıyla) vajinanın dışına boşalmak |
get off at [euphemistic] v.
|
|
British Slang |
|
454 |
British Slang |
iç çamaşırının dışına çıkmış tüyler |
pant moustache n.
|
|
455 |
British Slang |
iç çamaşırının dışına çıkmış tüyler |
spider's legs n.
|
|
456 |
British Slang |
(doğum kontrolü amacıyla) vajinanın dışına boşalmak |
upon-tyne (newcastle) v.
|
|
457 |
British Slang |
(doğum kontrolü amacıyla) vajinanın dışına boşalmak |
get off at paisley v.
|
|
458 |
British Slang |
(doğum kontrolü amacıyla) vajinanın dışına boşalmak |
get off at haymarket (edinburgh) v.
|
|
459 |
British Slang |
(doğum kontrolü amacıyla) vajinanın dışına boşalmak |
jump off at edge hill v.
|
|
460 |
British Slang |
(doğum kontrolü amacıyla) vajinanın dışına boşalmak |
get off at gateshead (glasgow) v.
|
|
461 |
British Slang |
(doğum kontrolü amacıyla) vajinanın dışına boşalmak |
get off at edge hill v.
|
|
Modern Slang |
|
462 |
Modern Slang |
toplumsal sınırların dışına çıkmaktan korkmayan kimse |
a different breed n.
|
|