| Anglais | Turc | |||
|---|---|---|---|---|
| General | ||||
| General | devour v. | bir çırpıda bitirmek | ||
|
When a dog is very hungry, it devours its food. Bir köpek çok aç olduğu zaman, yemeğini bir çırpıda bitirir. More Sentences |
||||
| General | devour v. | yiyip bitirmek (bir duygu) | ||
|
I will devour you little girl. Seni yiyip bitireceğim küçük kız. More Sentences |
||||
| General | devour v. | silip süpürmek (yemeği) | ||
|
When a dog is very hungry, it devours its food. Bir köpek çok acıktığında mamasını siler süpürür. More Sentences |
||||
| General | devour v. | yok etmek | ||
|
Fire devoured the forest. Yangın ormanı yok etti. More Sentences |
||||
| General | devour v. | yalayıp yutmak | ||
|
I devour books. Kitapları yalayıp yutarım. More Sentences |
||||
| General | devour v. | yutmak | ||
|
He devoured the herring salad. Ringa salatasını yuttu. More Sentences |
||||
| General | devour v. | bitirmek | ||
|
Saturn devoured his children. Satürn çocuklarını yedi bitirdi. More Sentences |
||||
| General | devour v. | yemek | ||
|
We are not devouring our children; we are nourishing them with this proposal. Çocuklarımızı yemiyoruz; bu teklifle onları besliyoruz. More Sentences |
||||
| General | devour v. | mideye indirmek | ||
|
He devoured the herring salad. Ringa balığı salatasını mideye indirdi. More Sentences |
||||
| General | devour v. | parçalayıp yutmak (avı) | ||
| General | devour v. | bir çırpıda yiyip bitirmek | ||
| General | devour v. | bir solukta okumak | ||
| General | devour v. | hırsla yiyip yutmak | ||
| General | devour v. | silip süpürmek | ||
| General | devour v. | yiyip bitirmek | ||
| General | devour v. | mahvetmek | ||
| General | devour v. | harabeye çevirmek | ||
| General | devour v. | oburca yemek | ||
| General | devour v. | tıkınmak | ||
| General | devour v. | yiyip yutmak | ||
| General | devour v. | bitirip tüketmek | ||
| General | devour v. | yakıp yok etmek | ||
| General | devour v. | iştahla anlamak | ||
| General | devour v. | zihni tamamen meşgul etmek | ||
| General | devour v. | zihni tamamen işgal etmek | ||
| Anglais | Turc | |
|---|---|---|
| Phrases | ||
| Phrases | revolutions devour their own children expr. | devrimler kendi çocuklarını yer |
