düşük - Turc Anglais Dictionnaire

düşük

Sens de "düşük" dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 32 résultat(s)

Turc Anglais
Common Usage
düşük low adj.
This low growth rate must be seen in the light of the limited use of appropriations for payments in preceding years.
Bu düşük büyüme oranı, önceki yıllarda ödemeler için ödeneklerin sınırlı kullanımı ışığında görülmelidir.

More Sentences
General
düşük inferior adj.
The video recordings were of inferior quality.
Video kayıtlarının kalitesi düşüktü.

More Sentences
düşük poor adj.
At that time I had a poor income and couldn't live on it.
O zamanlar düşük bir gelirim vardı ve onunla geçinemezdim.

More Sentences
Trade/Economic
düşük low adj.
The Euromed Youth programme is still causing concern, due to low female participation.
Euromed Gençlik programı, kadın katılımının düşük olması nedeniyle hala endişe yaratmaktadır.

More Sentences
düşük lower adj.
The lack of private consumption dynamics reflected declining consumer confidence and lower wage growth.
Özel tüketim dinamiklerindeki eksiklik, azalan tüketici güvenini ve düşük ücret artışını yansıtmaktadır.

More Sentences
General
düşük miscarriage n.
düşük miss n.
düşük drooping adj.
düşük falling adj.
düşük fallen adj.
düşük subdued adj.
düşük nominal adj.
düşük marginal adj.
düşük baggy adj.
düşük depressed adj.
düşük lowly adj.
düşük nethermore adj.
düşük lazy adj.
düşük low-lived adj.
düşük lowset adj.
düşük low-set adj.
düşük fourth-rate adj.
düşük snide adj.
düşük succiduous adj.
düşük slim adj.
düşük declaredly adv.
Law
düşük abortus n.
Medical
düşük stillbirth n.
düşük spontaneous abortion n.
düşük abortus n.
düşük (spontaneous) abortion n.
düşük miscarriage n.

Sens de "düşük" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 500 résultat(s)

Turc Anglais
General
düşük sıcaklık low temperature n.
At low temperatures, water turns to ice.
Düşük sıcaklıklarda su buza dönüşür.

More Sentences
düşük gelir low income n.
The worst case scenario is that smokers on low incomes will change to cheaper, that is, more harmful cigarettes.
En kötü senaryo, düşük gelirli sigara içicilerinin daha ucuz, yani daha zararlı sigaralara geçmesidir.

More Sentences
çok düşük ücret pittance n.
He works for a mere pittance.
Çok düşük ücretle çalışır.

More Sentences
düşük tansiyon low blood pressure n.
Tom has low blood pressure.
Tom'un düşük tansiyonu var.

More Sentences
düşük faizli kredi low interest loan n.
Allow Member States to offer low interest loans and tax incentives to support SMEs.
Üye Devletlerin KOBİ'leri desteklemek için düşük faizli krediler ve vergi teşvikleri sunmalarına izin verin.

More Sentences
düşük gelirli aile low-income family n.
We must also push economic and social policies to raise the purchasing power of low-income families.
Ayrıca düşük gelirli ailelerin satın alma gücünü arttırmak için ekonomik ve sosyal politikaları zorlamalıyız.

More Sentences
düşük sıcaklıklar low temperatures n.
Ocean water freezes just like freshwater, but at lower temperatures.
Okyanus suyu tıpkı tatlı su gibi donar, ancak daha düşük sıcaklıklarda.

More Sentences
daha düşük maaşlar lower salaries n.
Women are employed at a lower salary than men.
Kadınlar erkeklerden daha düşük maaşla çalıştırılır.

More Sentences
düşük (doğum) abort n.
I talked with farmers whose ewes were aborting their lambs due to drinking the infected water.
Enfekte suyu içtikleri için koyunları kuzularını düşük yapan çiftçilerle konuştum.

More Sentences
düşük yapmak have a miscarriage v.
My friend had a miscarriage and I don't know how to comfort her.
Arkadaşım düşük yaptı ve onu nasıl teselli edeceğimi bilmiyorum.

More Sentences
düşük kalmak remain low v.
The overall cost of climate policy to the EU would also remain low as a consequence.
Sonuç olarak iklim politikasının AB'ye toplam maliyeti de düşük kalacaktır.

More Sentences
çenesi düşük talkative adj.
I know Tom is talkative.
Tom'un çenesi düşük biri olduğunu biliyorum.

More Sentences
çenesi düşük garrulous adj.
The garrulous old man would talk endlessly about his life experiences.
Çenesi düşük yaşlı adam, dur durak bilmeden hayat tecrübelerini anlatırdı.

More Sentences
en düşük least adj.
Tom is the least likely person to do that.
Tom bunu yapma olasılığı en düşük kişidir.

More Sentences
en düşük lowest adj.
On health care, the population is virtually at the lowest ebb.
Sağlık hizmetleri konusunda nüfus neredeyse en düşük seviyededir.

More Sentences
en düşük minimum adj.
The Commission, however, intends to reduce spending to below the all-time minimum.
Bununla birlikte Komisyon, harcamaları tüm zamanların en düşük seviyesinin altına indirmeyi amaçlamaktadır.

More Sentences
daha düşük lower adj.
Will we receive more service and lower prices, in particular?
Özellikle daha fazla hizmet ve daha düşük fiyatlar alacak mıyız?

More Sentences
düşük maliyetli affordable adj.
Solar energy is abundant, clean, affordable and renewable.
Güneş enerjisi, bol, temiz, düşük maliyetli ve yenilenebilirdir.

More Sentences
düşük maliyetli low-cost adj.
Too many countries need to import low-cost medicines.
Çok sayıda ülke düşük maliyetli ilaç ithal etmek zorunda.

More Sentences
düşük düzeyli low-level adj.
We must not, however, forget to enter into low-level political relations with Belarus.
Bununla birlikte, Belarus ile düşük düzeyli siyasi ilişkilere girmeyi de unutmamalıyız.

More Sentences
düşük ücretli low-paid adj.
We still see child labour, serious union repression and predominantly low-paid women.
Hala çocuk işçiliği, ciddi sendikal baskılar ve ağırlıklı olarak düşük ücretli kadınlar görüyoruz.

More Sentences
en düşük bottom adj.
He gets bottom marks for his administration of Eurostat, however.
Ancak Eurostat'ı yönetme konusunda en düşük notu aldı.

More Sentences
düşük bütçeli low-budget adj.
The Commission has already established an exception for difficult low-budget films.
Komisyon halihazırda düşük bütçeli zor filmler için bir istisna oluşturmuştur.

More Sentences
Common Usage
düşük yapma miscarriage n.
düşük yapmak miscarry v.
çenesi düşük loquacious adj.
General
düşük dereceli tutuşabilirlik low flammability n.
düşük alaşımlı çelik low alloy steel n.
düşük voltajlı entegre devreler low voltage integrated circuits n.
düşük kayıplı hat low loss line n.
düşük statü low status n.
düşük çözünürlüklü grafik low resolution graphic n.
düşük ışıklılık underexposure n.
düşük üretim underproduction n.
düşük nitelik poorness n.
düşük statü lower status n.
star wars'ta kullanılan şarjlı, düşük zekalı robotlar droid n.
çenesi düşük blab n.
en düşük nokta nadir n.
çenesi düşük kimse chatterbox n.
en düşük arjantin para birimi austral n.
düşük ışıklama (filmi) underexposure n.
düşük karbonlu martensit low carbon martensite n.
doğal düşük spontaneous abortion n.
düşük kızıl sıcaklık low red heat n.
düşük ısılı çimento low heat cement n.
çenesi düşük kimse windjammer n.
gerekenden düşük fiyat undercharge n.
düşük dereceli yanabilirlik low flammability n.
denizin en düşük çekilme noktasına geldiği durum low water n.
düşük maliyetli konut low cost housing n.
düşük sadakat low fidelity n.
besin değeri düşük gıdalar junk food n.
düşük banket soft shoulders n.
düşük sıcaklık banyosu low temperature bath n.
düşük dereceli olma durumu lowliness n.
düşük doz low dose n.
çoğu zaman taşkına uğrayan düşük rakımlı topraklar marsh n.
düşük ısı low temperature n.
erken düşük early abortion n.
düşük öncelikli program low priority program n.
düşük alaşımlı low alloy n.
düşük kaliteli kireç meager lime n.
durdurulamaz düşük inevitable abortion n.
düşük seviyede olma durumu lowliness n.
düşük basınçlı kum taşların sondajı drilling depleted sands n.
en düşük akışkanlaşma hızı minimum fluidization velocity n.
bir ürün veya hizmete talebin en düşük olduğu mevsim veya dönem low season n.
düşük mukavemetli çelik low strength steel n.
düşük yapma (istem dışı) miscarriage n.
düşük ücret politikası low wages policy n.
çenesi düşük kimse windbag n.
düşük kalitelilik scrubbiness n.
düşük olarak tahmin etme underreckoning n.
düşük olarak tahmin etme lowball n.
en düşük fiyat bedrock price n.
düşük çeneli gabber n.
beklenenden daha düşük bir performans sergileme underperforming n.
düşük gelirli aile poor family n.
düşük puan low point n.
düşük kalite charver n.
düşük kalite charv n.
düşük kalite chav n.
en düşük seviye the lowest level n.
düşük başarı underachievement n.
düşük değer low value n.
en düşük ücret bottom wage n.
düşük rakım low altitude n.
düşük maaşlı iş badly-paid job n.
düşük kaliteli ve ucuz ürünler low-end goods n.
düşük gelirli aile hard-up family n.
düşük maaşlı iş low-paid job n.
düşük kilometre low-mileage n.
düşük seviyeli radyoaktif atık low-level radioactive waste n.
düşük boyutlu topoloji low-dimensional topology n.
düşük gürültü seviyeli iş yeri low-noise workplace n.
düşük seviyeli radyoaktif atık low-level waste n.
düşük güçlülük çatışmaları law-intensity conflicts n.
en düşük nokta rock-bottom n.
en düşük düzey rock-bottom n.
düşük tüketim low consumption n.
en düşük derece minimum n.
eğitim düzeyi düşük (kimse) someone with a low level of education n.
çenesi düşük motormouth n.
çenesi düşük motor mouth n.
çenesi düşük chatterbox n.
düşük basınç underpressure n.
en düşük fiyat the lowest price n.
düşük performans gösteren underperformer n.
düşük fiyata halı carpet at low price n.
düşük kalite binaların bulunduğu semt tenement district n.
en düşük sıcaklık lowest temperature n.
performansı düşük underperformer n.
performansı düşük poor performer n.
düşük performanslı underperformer n.
düşük kalite taklit poor imitation n.
düşük gerilim undervoltage n.
düşük voltaj undervoltage n.
düşük ihtimal low possibility n.
düşük ihtimal slim chance n.
düşük ihtimal low probability n.
düşük belli pantolon low cut pants n.
düşük ihtimal the merest chance n.
düşük ihtimal minimal chance n.
düşük ihtimal low chance n.
düşük ihtimal slender chance n.
düşük ihtimal little chance n.
düşük ihtimal slight chance n.
çok düşük azalma slight reduction n.
düşük performans underperformance n.
düşük moral low morale n.
düşük moral shaky morale n.
düşük moral poor morale n.
çenesi düşük magpie n.
çenesi düşük chatterer n.
çenesi düşük babbler n.
çenesi düşük prater n.
çenesi düşük spouter n.
en alt/düşük değer lowest value n.
düşük sosyoekonomik durum low socio-economical status n.
düşük skor low score n.
hindistan'da en düşük seviyedeki kast mensubu dalit n.
düşük göz hooded eyes n.
en düşük puan the lowest point n.
standarttan daha düşük ses kalitesine sahip ses/müzik lo-fi n.
standarttan daha düşük ses kalitesine sahip ses/müzik low fidelity n.
en düşük seviye all time low n.
düşük yaptıran kimse abortionist n.
düşük faizle alınan para cheap money n.
düşük proteinli diyet low protein diet n.
düşük sosyal sınıftaki kişiler pikey n.
düşük cümle grammatically incorrect sentence n.
çenesi düşük ihtiyar anecdotage n.
temposu düşük bir elektronik müzik türü trip-hop n.
temposu düşük bir elektronik müzik türü chill n.
temposu düşük bir elektronik müzik türü downbeat n.
temposu düşük bir elektronik müzik türü chill out n.
temposu düşük bir elektronik müzik türü downtempo n.
temposu düşük bir elektronik müzik türü triphop n.
düşük kalorili dondurma low calorie ice cream n.
düşük yaşam kalitesi poor quality of life n.
düşük bel low rise n.
zardaki en düşük sayı ambsace n.
zardaki en düşük değer ambsace n.
düşük görülen sınıf rabble n.
düşük ödemeli kısa vadeli sabit faizli bir kredi balloon mortgage n.
hoş düşük sıcaklık coolth n.
düşük vergiye tabi hafif yolcu arabası tax cart n.
düşük (bebek) abortion n.
en düşük rütbeli şövalye bachelor-at-arms n.
düşük mod low mood n.
bir şeyin değerini düşük tahmin etme underevaluation n.
düşük değer biçme underevaluation n.
beklenenden daha düşük performans gösteren işletme underperformer n.
yerine daha iyisi bulunana kadar koleksiyonda tutulan düşük kaliteli eşya filler n.
koleksiyonu daha büyük göstermek için tutulan değeri düşük eşya filler n.
en düşük nokta zero n.
(japonya'da) en düşük soylu grubunun üyesi baron n.
en düşük nokta bathos n.
en düşük fransız soylu unvanı chevalier n.
düşük rütbeli bey chiefling n.
vanilyanın düşük kaliteli bir çeşidi vanilloes n.
düşük kalorili olma liteness n.
düşük sosyoekonomik statüdeki insanlar mass n.
değeri düşük bir şey white chip n.
bir hayvan sürüsünde en düşük otoriteye sahip erkek hayvan omega male n.
bir hayvan sürüsünde en düşük pozisyona sahip erkek hayvan omega male n.
hindistan'da en düşük seviyedeki kast mensubu harijan n.
londra'da ve ingiltere'nin belirli yerlerinde düşük vergiler ödeyen ev sahiplerinden oluşan bir örgüt metropolitan vestry n.
mikrofon kullanımı ile düşük veya zayıf seslerin şiddetini artırma yollarını araştıran bir bilim dalı microphonics n.
mukavvanın orta veya iç katmanını veya katmanlarını oluşturan ve genellikle düşük kaliteli olan malzeme middle n.
düşük kuvvetli şey faint n.
barınma karşılığında hizmet veren düşük statülü kimse bordar n.
düşük hız bottom gear [uk] n.
düşük kaliteli, küçük ve vahşi bir at broomy n.
düşük kaliteli, küçük ve vahşi bir at broomie n.
düşük kaliteli, küçük ve vahşi bir at broomtail n.
(düşük statülü) kadın molly [ireland] n.
(düşük statülü) kız molly [ireland] n.
düşük teknoloji low technology n.
düşük çan lowbell n.
düşük seviye lower rank n.
düşük seviye lowlihood n.
porselen ve emayeyi düşük sıcaklıkta pişirmek için kullanılan iç bölmeli seramik fırını muffle n.
beyefendi olarak hitap edilen düşük tabakadan erkek gentleman n.
düşük değerli şey button n.
düşük bağışıklık delicacy n.
düşük statü veya imkansızlıklar içeren durum ghetto n.
meksika körfezi ile batı hint adaları'nda ve florida sahili açıklarına özgü olup ticareti yapılan düşük kaliteli koyu kahverengi kırılgan bir sünger grass n.
düşük doygunluğa sahip nesne rengi grey n.
düşük sınıftan kaba kimse gurrier [dialect] [dublin] n.
düşük ve alçak bir durum gutter n.
düşük kimse gutterblood n.
düşük sınıftan insan guttersnipe n.
düşük seviyeli kimse gutty n.
faaliyetin düşük olduğu yıl off year n.
üretimin düşük olduğu yıl off year n.
(onursal rütbelerde) en düşük hariç rütbeye sahip olan kimse officer n.
düşük yaşam standardı ill-being n.
düşük iq low iq n.
birçok bölgeden sorumlu olup rütbece müfettiş veya müfettiş yardımcısından düşük olan polis memuru inspector n.
(ingiltere'de) asiller sınıfının lord unvanına sahip en düşük rütbeli grubu baron n.
daha düşük soyluluktaki baron baronet [obsolete] n.
düşük durum basement n.
düşük rütbe basement n.
düşük kaliteli tütün dogleg n.
(fiyat, işletme) daha düşük seviyeye inme downslide n.
kanala zarar vermeksizin fazla suyu daha düşük seviyeye tahliye edebilen açık su kanalı yapısı drop n.
düşük mod dump n.
düşük seviye kimse poor relation n.
(özellikle düşük kaliteli veya değersiz olduğu için) kabul edilmeyen şey cull n.
(zihinden maddeye doğru) daha yüksek gerçeklik ile daha düşük gerçeklik tipi arasındaki ilişki involution n.
ucuz giysilerde kullanılan düşük kaliteli kürk parçası plate n.
olması gerekenden düşük maaşla çalışan kimse scab n.
düşük maaş ile çalışan matbaacı scab n.
normal telgraftan daha düşük öncelikli gündüz telgrafı day letter n.
portekiz'de en düşük asalet unvanı fidalgo n.
düşük kaliteli şarap plunk [australia] n.
çenesi düşük kimse prattlebox n.
düşük olasılık prayer n.
çeşitli şekillerde preslenebilen ve düşük voltajlı işlerde elektrik yalıtkanı olarak kullanılan karton pressboard n.
düşük ile doğmuş buzağı scink n.
abd'de düşük gelirli kiracıların kirasını sübvanse eden hükümet destekli program section eight n.
galaya benzer düşük bütçeli etkinlik türü semigala n.
düşük ihtimale rağmen kazanılan bahis skinner n.
düşük ihtimal slim odds n.
düşük zeka subintelligence n.
asgari ücretten düşük maaş subminimum wage n.
düşük derece subordination [obsolete] n.
düşük makam subordination [obsolete] n.
düşük düzey işareti subsign n.
düşük tahmin underestimate n.
düşük ışıklamak (filmi) underexpose v.
daha düşük teklif yapmak underbid v.
beklenenden daha düşük performans göstermek underperform v.
düşük fiyat vermek (başkasının önerdiği fiyattan) undercut v.
düşük yapmak suffer a miscarriage v.
gerekenden düşük fiyatta teklif etmek undercharge v.
gerekenden düşük fiyat vermek undercharge v.
en düşük seviyeye ulaşmak bottom out v.
düşük fiyat teklif etmek (başkasının önerdiği fiyattan) undercut v.
omuzları düşük durmak stoop v.
düşük yapmak miscarry v.
süngüsü düşük olmak mope v.
süngüsü düşük olmak be depressed v.
düşük not almak get low mark v.
düşük not almak get bad marks v.
düşük tutmak keep something low (price/quality/pressure) v.
düşük olmak be low v.
(motor vb) en düşük hızda çalışmak turn over v.
düşük tahmin etmek underestimate v.
(olması gerekenden) düşük seviyede temsil etmek underrepresent v.
(olması gerekenden) düşük seviyede temsil etmek under-represent v.
sıcaklığı düşük tutmak keep the temperature down v.
düşük su emme ve ışık geçirgenliği özelliği göstermek show low water absorption and translucency properties v.
en düşük seviyesinde olmak be at an all-time low v.
maliyeti düşük tutmak keep costs low v.
maliyeti düşük tutmak keep the cost low v.
termostatı daha düşük bir ısıya ayarlamak/sabitlemek set the thermostat at a lower temperature v.
düşük seviyeye ulaşmak reach a low point v.
düşük not almak get poor mark v.
düşük yapmak abort v.
düşük maaşla çalışmak get a low salary v.
düşük maaş almak get a low salary v.
düşük maaşla çalışmak get a low salary v.
düşük maaş almak get a low salary v.
düşük başarı göstermek underachieve v.
gereksiz ölçüde düşük teklif vermek underbid v.
daha düşük sosyal statüdeki birini hor görmek big-time v.
(düşük kalite nedeniyle) kötü olmak blow v.
düşük yapmak misgive [scotland] v.
düşük yapmak misgo v.
ay'da veya kütle çekimin düşük olduğu başka bir yüzeyde yürüyormuşçasına sekerek yürümek moonwalk v.
düşük sesle telaffuz etmek mouth v.
düşük yapmak have an abortion v.
daha düşük bir konuma getirmek deject [obsolete] v.
sosyal statüsü daha düşük biriyle evlenerek itibarını düşürmek disparage [obsolete] v.
(görevi) daha düşük rütbeli birine atamak download [canada] v.
(işi) daha düşük rütbeli birine yıkmak download [canada] v.
(birini) düşük makamdan alıp yükseğe yerleştirmek pluck v.
yaşama ihtimali düşük olmak scrape along v.
düşük maaş ile geçinmek scuffle v.
düşük seviyede yüzmek sink v.
ateş çizelgesinde keskin yüksek ve düşük noktalar arasında geçiş yapmak spike v.
(rakibi kandırmak için) düşük performans sergilemek stall [obsolete] v.
düşük yakalı decolletee adj.
paçası düşük shabby adj.
ahlakı düşük loose adj.
düşük riskli low risk adj.
süngüsü düşük depressed adj.
düşük düzeyli low level adj.
düşük ışıklı (film) underexposed adj.
düşük maliyetli budget friendly adj.
düşük ışıklı underexposed adj.
kuskunu düşük discredited adj.
düşük kalite poor quality adj.
omuzları düşük stoop adj.
düşük vasıflı low skilled adj.
düşük basınçlı low pressure adj.
çok düşük (fiyat/rakam vb) nominal adj.
düşük yaptıran abortive adj.
çenesi düşük chatty adj.
süngüsü düşük dejected adj.
düşük (fiyat/sıcaklık) low adj.
düşük kaliteli poor adj.
düşük rütbede below adj.
düşük kuvvetli low power adj.
süngüsü düşük crestfallen adj.
düşük kalite sanat eserleri satan low brow adj.
düşük kültürlü low brow adj.
değerinden düşük fiyat biçilmiş underrated adj.
değerinden düşük değer biçilmiş underrated adj.
çok düşük low adj.
aşırı düşük extremely low adj.
beklenenden daha düşük bir performans sergileyen underperforming adj.
gerçek değerinden daha düşük bir fiyata satılan underpriced adj.
düşük nitelikte poor quality adj.
maliyeti düşük cost-efficient adj.
düşük maliyetli low-priced adj.
düşük toleranslı low-tolerant adj.
düşük devirli low-speed adj.
düşük nitelikli down-market adj.
düşük değerli low-order adj.
düşük ısılı low-heat adj.
düşük güçlü low-power adj.
düşük seviyeli low-level adj.
düşük kaliteli off-grade adj.
kalitesi çok düşük third-rate adj.
düşük talepli zamanlarda kullanılan off-peak adj.
düşük nitelikte jerry-built adj.
düşük kaliteli cheap adj.
düşük kilometreli low-mileage adj.
düşük kaliteli poor graded adj.
düşük dozlu poor adj.
eğitim düzeyi düşük (kimse) undereducated adj.
eğitim düzeyi düşük (kimse) insufficiently educated adj.
eğitim düzeyi düşük (kimse) poorly educated adj.
eğitim düzeyi düşük (kimse) not well-educated adj.
en düşük (fiyat) last adj.
düşük performanslı poor performer adj.
düşük omuzlu stoop shouldered adj.
kadar düşük as low as adj.
(olması gerekenden) düşük seviyede temsil edilmiş underrepresented adj.
düşük topuklu low-heeled adj.
ortalamadan daha düşük lower-than-average adj.
düşük-orta low-to-mid adj.
düşük omuzlu off shoulder adj.
düşük öncelikli back-burner adj.
çenesi düşük lippy adj.
düşük teknoloji low-tech adj.
düşük nitelikli downmarket adj.
omuzları çökük/düşük stooping adj.
düşük su konsantrasyonunda büyüyebilen xerophilic adj.
düşük rütbeli lowly enlisted adj.
düşük kilometre low mileage adj.
düşük kilometrede low mileage adj.
düşük kilometreli low mileage adj.
düşük kaliteli tawdry adj.
düşük rakımlı low lying adj.
düşük nitelikli common adj.
düşük vasıflı common adj.
düşük yaptıran aborsive adj.
çenesi düşük babblative adj.
çenesi düşük babbly adj.
düşük statüde olan rankless adj.
değeri düşük cheap adj.
düşük kalite cheapjack adj.
düşük kalite cheap-jack adj.
düşük ücretlendirilmiş cheap-rate adj.
düşük ücretli cheap-rate adj.
düşük kış sıcaklıklarına dayanamayan nonhardy adj.
kayma olasılığı düşük nonslippery adj.
sözel becerisi düşük nonverbal adj.
çenesi düşük renable [obsolete] adj.
en düşük netherward adj.
en düşük nitelikte olan tenth-rate adj.
en düşük kalitede olan tenth-rate adj.
düşük ücretli underpaid adj.
aşırı düşük ultralow adj.
anormal derecede düşük faaliyet gösteren underactive adj.
vasıflarının altında ve düşük maaşla çalışan underemployed adj.
idrak kabiliyeti düşük underwitted adj.
zihin gücü düşük underwitted adj.
düşük olmayan unfallen adj.
omuzları düşük durmayan unstooping adj.
düşük nitelikli lean adj.
düşük basınçlı hava veya başka gaz içeren vacuum adj.
zeka seviyesi düşük olan weak-minded adj.
zeka seviyesi düşük olan weak-minded adj.
çenesi düşük loose-tongued adj.
çenesi düşük loudmouthed adj.
çenesi düşük loud-mouthed adj.
düşük kalitede punky adj.
düşük rütbeli junior-grade adj.
düşük kalite quick-and-dirty adj.
kalorisi düşük low-calorie adj.
düşük maaşlı low-paid adj.
düşük gelirli low-paid adj.
düşük basınçlı low-pressure adj.
düşük profilli low-profile adj.
düşük kaliteli bodgie adj.
düşük standartlı hardscrabble adj.
düşük fakat stabil büyüme hızına sahip mature adj.
entelektüel seviyesi düşük mickey mouse adj.
ne yüksek ne de düşük rütbeli midlevel adj.
(birinin/bir şeyin) düzeyinden düşük below (someone or something) adj.
en düşük kalitede bottom adj.
en düşük miktarda bottom adj.
düşük omuzlu huckle-backed adj.
sıralaması düşük humble adj.
düşük rütbeli humble adj.
düşük kalite humble adj.
düşük mevkili humble adj.
düşük kalite miserable adj.
sıradan halkın en düşük entelektüel seviyesine yönelik mob adj.
sıradan halkın en düşük entelektüel seviyesini yansıtan mob adj.
düşük değerde littleworth adj.
düşük çözünürlük lo-res adj.
düşük kesimli low adj.
düşük statüde olan low adj.
oldukça düşük low adj.
mümkün olan en düşük seviyede low adj.
düşük sırtlı low-backed adj.
eğitim düzeyi düşük lowbrowed adj.
düşük kaşlı lowbrowed adj.
düşük alınlı lowbrowed adj.
alnı düşük olan lowbrowed adj.
kaşı düşük olan lowbrowed adj.
(ayakkabı) düşük bilekli low-cut adj.
düşük seviyeli lower-class adj.
düşük kaliteli low-grade adj.
düşük ölçekli low-grade adj.
bir şekilde düşük lowish adj.
düşük yoğunluklu low-pitched adj.
düşük güçlü low-powered adj.
düşük kapasiteli low-powered adj.
düşük rütbeli low-ranking adj.
düşük rütbeli low-rent adj.
düşük kiralı low-rent adj.
(mahalle, semt) düşük gelirlilere uygun low-rent adj.
düşük hacimli low-toned adj.
düşük volümlü low-toned adj.
hacmi düşük low-toned adj.
modu düşük lumpish [obsolete] adj.
düşük standartlarda bush adj.
yağ oranı aşırı düşük olup kasları belirgin olan ripped adj.
düşük değerli occidental adj.
düşük kaliteli occidental adj.
düşük statülü déclassé adj.
düşük sınıftan declassed adj.
düşük sınıfa ait declassed adj.
düşük statülü déclassée adj.
düşük standartlı degenerate adj.
düşük nitelikli degraded adj.
düşük kaliteli dime-store adj.
(davranış veya performans bakımından) düşük kaliteli graceless adj.
düşük ağırlıkla doğmuş hedgeborn adj.
düşük ihtimalli long adj.
çenesi düşük long-tongued adj.
fiyatı düşük off adj.
düşük zekalı ovine adj.
modu düşük rotten adj.
düşük kaliteli rough adj.
kalitesi düşük common adj.
insandan düşük infrahuman adj.
çenesi düşük diffuse adj.
daha düşük fiyatlı down adj.
düşük sınıflı olan downscale adj.
düşük gelirli olan downscale adj.
düşük nitelikli olan downscale adj.
(kağıt) pürüzsüz olduğu halde parlaklığı düşük dull adj.
çenesi düşük polyloquent adj.
işlenmiş gıda yapımında kullanılan (düşük kaliteli hayvan karkası) cull adj.
yağ oranı çok düşük olan fat-free adj.
düşük seviyeli feeble adj.
düşük pozisyonda olmayan insubordinate adj.
en düşük first-degree adj.
düşük kaliteli parsimonious adj.
en düşük rütbeli private adj.
yuvarlağımsı ve düşük (yaka) scoop adj.