ears - Turc Anglais Dictionnaire

ears

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Sens de "ears" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 500 résultat(s)

Anglais Turc
General
be all ears v. dikkatle dinlemek
I am all ears.
Dikkatle dinliyorum.

More Sentences
be all ears v. kulak kesilmek
We were all ears.
Hepimiz kulak kesildik.

More Sentences
Proverb
walls have ears yerin kulağı vardır
The walls have ears.
Yerin kulağı vardır.

More Sentences
Idioms
be all ears v. can kulağıyla dinlemek
When I told him I had some good news for him, he was all ears.
Ona iyi haberlerim olduğunu söylediğimde, can kulağıyla dinledi.

More Sentences
be all ears v. kulak kesilmek
They are all ears.
Hepsi kulak kesilmiş.

More Sentences
be all ears v. can kulağıyla dinlemek
When I told him I had some good news for him, he was all ears.
Onun için iyi bir haberim olduğunu ona söylediğimde o can kulağıyla dinledi.

More Sentences
be all ears v. dikkatle dinlemek
The children were all ears when I was telling them the story.
Ben onlara hikayeyi anlatıyorken çocuklar dikkatle dinlediler.

More Sentences
be all ears v. can kulağıyla dinlemek
I am all ears.
Can kulağıyla dinliyorum.

More Sentences
be all ears v. dikkatle dinlemek
Tom is all ears.
Tom dikkatle dinler.

More Sentences
General
large ears n. kepçekulak
the ears of midas n. midasın kulakları
ringing in the ears n. kulakların çınlaması
ringing of the ears n. kulakların çınlaması
cauliflower ears n. kepçe kulak
drooping ears n. sarkık kulaklar
floppy ears n. sarkık kulaklar
rabbit ears n. tavşanın uzun kulakları
small ears n. küçük kulaklar
box somebody's ears v. tokat atmak
open one's ears v. kulağını açmak
be all ears v. dikkat kesilmek
prick up one's ears v. kulak kabartmak
be up to one's ears in debt v. gırtlağına kadar borçlu olmak
prick up one's ears v. kulak kesilmek
shut one's ears to v. kulaklarını tıkamak
be all ears v. can kulağı ile dinlemek
pull somebody's ears v. kulağını çekmek
cock one's ears v. kulak kabartmak
prick up one's ears v. kulaklarını dikmek
come to one's ears v. kulağına çalınmak
prick up one's ears v. dikkatle dinlemeye başlamak
set by the ears v. aralarını bozmak
pierce ears v. kulak delmek
make (someone's ears) ring v. kulağını çınlatmak
come to one's ears v. kulağa gelmek
come to one's ears v. kulağına gelmek
come to one's ears v. kulağına ulaşmak
reach one's ears v. kulağına ulaşmak
reach one's ears v. kulağına gelmek
come to one's ears v. kulağa çalınmak
reach one's ears v. kulağa gelmek
reach one's ears v. kulağa çalınmak
make (someone's ears) ring v. kulak çınlatmak
bleed from one’s ears v. kulağından kan gelmek
over head and ears adv. tepeden tırnağa kadar
over head and ears adv. tamamiyle
by the ears adv. ihtilaf halinde
head and ears adv. tamamiyle
by the ears adv. birbirine zıt
by the head and ears adv. yaka paça
with both ears and eyes adv. pürdikkat
in both ears adv. iki kulaklı bir şekilde
in both ears adv. binoral olarak
Phrasals
nail ears back v. azarlamak
nail ears back v. eleştirmek
nail ears back v. canına okumak
nail ears back v. kulağını çekmek
nail ears back v. paylamak
nail ears back v. ağzının payını vermek
Proverb
little pitchers have big ears çocukların kulağı delik olur
little pitchers have long ears çocukların kulağı delik olur
walls have ears yerin kulağı var
fields have eyes and woods have ears yerin kulağı vardır
a hungry stomach has no ears açlık çeken insan öğrenemez/duyamaz
a hungry stomach has no ears aç ayı oynamaz
a hungry belly has no ears aç ayı oynamaz
a hungry belly has no ears açlık çeken insan öğrenemez/duyamaz
a hungry belly has no ears açken insanın kafası çalışmaz
a hungry belly has no ears açken insanın kafasına bir şey girmez
a hungry belly has no ears açken insan konsantre olamaz
Colloquial
jug ears n. kepçe kulak
mickey mouse ears [obsolete] n. mickey mouse kulakları
mickey mouse ears [obsolete] n. eski polis arabalarının üstünde yanarak dönen iki yuvarlak ışık
virgin ears n. genç ve masum kişi
virgin ears n. kötü söz/küfür bilmeyen kişi
virgin ears n. küfürlü konuşmaları henüz duymamış kişi
come to one's ears v. kulağa çalınmak
can't believe one's ears v. kulaklarına inanamamak
come to one's ears v. kulağına gelmek
pierce one’s ears v. kulaklarını delmek
come to one's ears v. kulağa gelmek
pull in one's ears v. kulaklarını tıkamak
can't believe one's ears v. şaşkınlıktan donakalmak
hardly dry behind the ears adj. acemi çaylak
are your ears burning? expr. kulakların mı çınladı?
I can't believe my ears! expr. duyduklarıma inanamıyorum!
music to my ears! expr. duymak istediğim buydu!
ears are flapping expr. dinleyenler var
pin back your ears expr. kulağını dört aç
cover your ears expr. kulaklarınızı tıkayın
ears are flapping expr. kulak misafirleri var
pin your ears back expr. kulağını aç dinle
pin your ears back expr. dikkatli dinle
were your ears burning? expr. kulakların çınladı mı?
were your ears burning? expr. kulakların çınlamıştır herhalde?
do not hang noodles on my ears expr. beni kandırmaya çalışma
do not hang noodles on my ears expr. bana dolma yutturamazsın
do not hang noodles on my ears expr. bana yediremezsin
do not hang noodles on my ears expr. bana yutturamazsın
(one) can't believe (one's) (own) ears expr. (biri) kulaklarına inanamıyor
(one) can't believe (one's) (own) ears expr. (biri) duyduklarına inanamıyor
(one) can't believe (one's) (own) ears expr. (biri) şaşkınlıktan donakalmış
are your ears burning? expr. kulakların çınladı mı?
ears must be burning expr. kulakları çınlıyordur
ears must be burning expr. kulakları çınlıyordur
ears must be burning expr. kulakları çınlıyor olmalı
keep your ears open expr. kulağın delik olsun
keep your ears open expr. kulağınız delik olsun
Idioms
cold as a welldigger's ears (in January) n. aşırı soğuk
wet behind the ears n. toy
elephant ears n. füzenin üstündeki metal diskler
donkey's ears n. uzun yıllar
donkey's ears n. çok uzun zaman
donkey's ears n. uzunca bir zaman
music to ears n. kulağa hoş gelen şey
music to ears n. heyecan verici bir haber
music to ears n. mutlu eden bir haber
music to ears n. harika haber
ding (anything) in one's ears v. gürültülü biçimde tekrarlayarak etkilemek
lend one's ears v. dikkatini vermek
lend one's ears v. can kulağıyla dinlemek
ding (anything) in one's ears v. kafa ütülemek
be up to ears in (something) v. boğazına/gırtlağına kadar batmak
be up to ears in (something) v. boğazına/gırtlağına kadar gömülmek
be up to ears in (something) v. boğazına/gırtlağına kadar batmış/gömülmüş durumda olmak
be up to one's ears in (something) v. boğazına/gırtlağına kadar batmak
be up to one's ears in (something) v. boğazına/gırtlağına kadar gömülmek
be up to one's ears in (something) v. boğazına/gırtlağına kadar batmış/gömülmüş durumda olmak
be up to your ears in something v. çok meşgul/işi olmak
be up to your ears in something v. başını kaşıyacak/kaşımaya vakti olmamak
be up to your ears in something v. işten başını kaldıramamak
be up to your ears in something v. bir dünya işle uğraşmak
be up to your ears in something v. işlerle sıkışık durumda olmak
be up to your ears in something v. boğazına/gırtlağına kadar işlere gömülmüş/batmış durumda olmak
bring (something) (down) about (one's) ears v. başına dert açmak/almak
bring (something) (down) about (one's) ears v. başını belaya/derde sokmak
bring (something) (down) about (one's) ears v. başına belalı bir iş açmak
bring something (down) about your ears v. kendi başına dert açmak/almak
bring something (down) about your ears v. kendi başını belaya/derde sokmak
bring something (down) about your ears v. kendi başına belalı bir iş açmak
make (someone's) ears burn v. kulaklarına kadar kızartmak
make (someone's) ears burn v. utandırmak
have a wolf by the ears v. aslanı kuyruğundan yakalamak/tutmak
have a wolf by the ears v. ayının inine girmek
have a wolf by the ears v. kurdu kulaklarından yakalamak/tutmak
have a wolf by the ears v. tehlikeli olabilecek/zor bir işe atılmak
have a wolf by the ears v. tehlikeli olabilecek/zor bir işe girişmek
have a wolf by the ears v. tehlikeli olabilecek/zor bir işe kalkışmak
have a wolf by the ears v. sert kayaya çarpmak
have a wolf by the ears v. zora çatmak
have a wolf by the ears v. aşağı tükürsem sakal, yukarı tükürsem bıyık durumunda olmak
have a wolf by the ears v. iki ucu boklu değnek durumunda olmak
have a wolf by the ears v. iki seçeneği de tehlikeli olan bir durumda bulunmak
have a wolf by the ears v. kurdu kulaklarından tutmak/yakalamak
have the wolf by the ears v. aşağı tükürsem sakal, yukarı tükürsem bıyık durumunda olmak
have the wolf by the ears v. iki ucu boklu değnek durumunda olmak
have the wolf by the ears v. iki seçeneği de tehlikeli olan bir durumda bulunmak
have the wolf by the ears v. kurdu kulaklarından tutmak/yakalamak
hold a wolf by the ears v. aşağı tükürsem sakal, yukarı tükürsem bıyık durumunda olmak
hold a wolf by the ears v. iki ucu boklu değnek durumunda olmak
hold a wolf by the ears v. iki seçeneği de tehlikeli olan bir durumda bulunmak
hold a wolf by the ears v. kurdu kulaklarından tutmak/yakalamak
close (one's) ears to (someone or something) v. kulağını tıkamak
close (one's) ears to (someone or something) v. kulak asmamak
close (one's) ears to (someone or something) v. kulak vermemek
close (one's) ears to (someone or something) v. aldırış etmemek
have (something) coming out of (one's) ears v. (bir şeye) gırtlağına kadar batmak
have (something) coming out of (one's) ears v. her yanı (bir şeyle) çevrili olmak
have something coming out of your ears v. (bir şeye) gırtlağına kadar batmak
have something coming out of your ears v. her yanı (bir şeyle) çevrili olmak
have steam coming out of (one's) ears v. ateş püskürmek
have steam coming out of (one's) ears v. nevri dönmek
have steam coming out of (one's) ears v. tepesi atmak
have steam coming out of (one's) ears v. küplere binmek
have steam coming out of (one's) ears v. tepesinin tası atmak
have steam coming out of (one's) ears v. gözü dönmek
have steam coming out of (one's) ears v. kan beynine çıkmak
have steam coming out of (one's) ears v. cinleri başına toplanmak
have steam coming out of (one's) ears v. kan beynin sıçramak
have steam coming out of your ears v. ateş püskürmek
have steam coming out of your ears v. nevri dönmek
have steam coming out of your ears v. tepesi atmak
have steam coming out of your ears v. küplere binmek
have steam coming out of your ears v. tepesinin tası atmak
have steam coming out of your ears v. gözü dönmek
have steam coming out of your ears v. kan beynine çıkmak
have steam coming out of your ears v. cinleri başına toplanmak
have steam coming out of your ears v. kan beynin sıçramak
bring (something) (down) about (one's) ears v. başına bela/dert/iş açmak
bring (something) (down) about (one's) ears v. kendini zora sokmak
bring (something) (down) about (one's) ears v. kendini ateşe atmak
bring something (down) about your ears v. başına bela/dert/iş açmak
bring something (down) about your ears v. kendini zora sokmak
bring something (down) about your ears v. kendini ateşe atmak
not dry behind the ears v. acemi olmak
be wet behind the ears v. acemi olmak
hardly dry behind the ears v. acemi olmak
wet behind the ears v. ağzı süt kokmak
not dry behind the ears v. ağzı süt kokmak
hardly dry behind the ears v. ağzı süt kokmak
be wet behind the ears v. ağzı süt kokmak
set people by the ears v. aralarına kara kedi sokmak
lower someone's ears v. birinin saçlarını kesmek
box one's ears v. beş kardeşi yapıştırmak
have big ears v. başkalarının konuşmalarını dinlemek
bring a hornet's nest about one's ears v. başına dert açmak
nail someone's ears back v. birisini azarlamak/eleştirmek
bring a hornet's nest about one's ears v. başını belaya sokmak
have money coming out of one's ears v. çok parası olmak
collapse around one's ears v. dünyası başına yıkılmak
fall on deaf ears v. duymazdan gelinmek
prick up one's ears v. dikkat kesilmek
not dry behind the ears v. dünkü çocuk olmak
collapse about one’s ears v. dünyası başına yıkılmak
fall on deaf ears v. dinlenmemek
wet behind the ears v. dünkü çocuk olmak
get one's ears pinned back v. ciddi biçimde uyarmak
prick up its ears v. dikkat kesilmek
stop one's ears v. dinlememek
crash about one's ears v. dünyası başına yıkılmak
fall on deaf ears v. duyulmamak
hardly dry behind the ears v. dünkü çocuk olmak
fall on deaf ears v. dikkate alınmamak
all eyes and ears v. dikkat kesilmek
crash about one's ears v. dünya başına yıkılmak
all eyes and ears v. gözlerini ve kulaklarını dört açmak
be up to one's ears in debt v. gırtlağına kadar borca batmak
be all ears v. gözlerini ve kulaklarını dört açmak
pin back one's ears v. iyi dinlemek
fall on deaf ears v. kulak ardı edilmek
prick up its ears v. kulaklarını dikmek
prick up one's ears v. kulaklarını dikmek
cock one's ears v. kulaklarını dikmek
come to one's ears v. kulağına çalınmak
get one's ears lowered v. kulakları ortaya çıkaracak şekilde saçını kestirmek
cock one's ears v. kulak kabartmak
pin someone's ears back v. kulağını çekmek
ring in someone's ears v. kulaklarında çınlamak
bring a storm about one's ears v. öfkelendirmek
be all ears v. kulağı kirişte beklemek
fall on deaf ears v. kulaklarını tıkamak
one's ears are ringing v. kulakları çınlamak
fall on deaf ears v. kulak asılmamak
pin back one's ears v. kulağını iyi açmak
prick up one's ears v. kulak kabartmak
feel one's ears burning v. kulakları çınlamak
not believe one's ears v. kulaklarına inanamamak
prick up one's ears v. kulak vermek
grate on someone's ears v. kulağını tırmalamak
jar on one's ears v. kulaklarını tırmalamak
burn one's ears v. kulaklarını çınlatmak
have big ears v. kulağı delik olmak
get one's ears set out v. kulakları ortaya çıkaracak şekilde saçını kestirmek
shut one's ears v. kulaklarını tıkamak
stop one's ears v. kulaklarını tıkamak
fall on deaf ears v. söyledikleri havaya gitmek
be all ears v. pür dikkat dinlemek
get one's ears pinned back v. sert bir dille uyarmak
be wet behind the ears v. toy olmak
box one's ears v. tokat atmak
entire world to come crashing around somebody's ears v. tüm dünyası başına yıkılmak
not dry behind the ears v. toy olmak
entire world to come crashing about somebody's ears v. tüm dünyası başına yıkılmak
box one's ears v. tokadı patlatmak
eat until it comes out of one's ears v. tıka basa yemek
hardly dry behind the ears v. toy olmak
wet behind the ears v. toy olmak
box someone's ears v. tokadı yapıştırıvermek
be all ears v. tüm dikkatini vererek dinlemek
strain one's ears v. (duymak için) kulaklarını zorlamak
be up to one' ears in something v. (yoğunluktan vb) bir şeye gömülmüş olmak
be one's ears are red v. utancından kızarmak
one's ears are ringing v. (patlamadan vb dolayı) kulakları çınlamak
be one's ears are red v. utancından kıpkırmızı olmak
be up to one' ears in something v. (bir şeye) gırtlağına kadar batmış olmak
be up to one's ears in debt v. uçan kuşa borcu olmak
preach to deaf ears v. fikrini ya da inancını değiştirmemekte ısrar eden biriyle tartışmak
preach to deaf ears v. tıkalı kulaklara konuşmak
preach to deaf ears v. duvara konuşmak
have (someone or something) by the ears v. (birinin/bir şeyin) ipleri/dizginleri elinde olmak
have (someone or something) by the ears v. (birinin/bir şeyin) üzerinde tamamen hakimiyet kurmak
have (someone or something) by the ears v. (birini/bir şeyi) tamamen kontrol altına almak
have (someone or something) by the ears v. (birini/bir şeyi) tamamen etkisi altına almak
have something by the ears v. bir şeye sıkıca tutunmak/yapışmak
have (something) coming out of (one's) ears v. (bir şey) çok büyük miktarda olmak
have something coming out of your ears v. bir şeye bol miktarda sahip olmak
have something coming out of your ears v. bir şeyden zibil gibi/bir sürü olmak
have something coming out of your ears v. her yanından bir şey fışkırmak
have something coming out of your ears v. bir şeye tatmin edici oranda sahip olmak
have something coming out of your ears v. bir şeye lüzumsuz/aşırı oranda sahip olmak
have the wolf by the ears v. çıkmaza girmek
have a wolf by the ears v. çıkmaza girmek
hold a wolf by the ears v. riskli bir pozisyonda olmak
hold a wolf by the ears v. riske girmek
have steam coming out of (one's) ears v. aşırı sinirlenmek
have steam coming out of (one's) ears v. kulaklarından duman çıkmak
have steam coming out of (one's) ears v. cinleri tepesine çıkmak
hold a wolf by the ears v. çıkmaza girmek
make (someone's) ears burn v. utançtan/telaştan yüzünü kızartmak
make (someone's) ears burn v. söyledikleriyle birini utandırmak/rahatsız etmek
perk up (one's) ears v. kulaklarını dikmek
perk up (one's) ears v. dikkatle dinlemeye başlamak
perk up (one's) ears v. kulak kesilmek
perk up (one's) ears v. kulak kabartmak
perk up (one's) ears v. dikkat kesilmek
perk up (one's) ears v. kulak vermek
perk up (one's) ears v. birinin dikkatini çekmek
perk up (one's) ears v. birinin kulak kesileceği bir şey söylemek/yapmak
perk up (one's) ears v. birinin dikkatle dinleyeceği bir şey söylemek/yapmak
pin back (one's) ears v. (birini) azarlamak
pin back (one's) ears v. (birinin) kulağını çekmek
pin back (one's) ears v. (birine) fırça atmak
pin back (one's) ears v. (birini) paylamak
pin back (one's) ears v. (birini) ağır yenilgiye uğratmak
pin back (one's) ears v. (birini) hezimete uğratmak
pin back (one's) ears v. (birini) açık ara yenmek
pin back (one's) ears v. bir tane yapıştırmak
pin back (one's) ears v. suratına bir tane yapıştırmak
pin back (one's) ears v. tokat atmak
pin back (one's) ears v. şamar atmak
pin back (one's) ears v. kulağını açmak
pin back (one's) ears v. kulağını açıp dinlemek
pin back (one's) ears v. dikkatle dinlemek
pin back (one's) ears v. kulak kesilmek
pin someone's ears back v. birine bir tane yapıştırmak
pin someone's ears back v. birinin suratına bir tane yapıştırmak
pin someone's ears back v. birine tokat atmak
pin someone's ears back v. birine şamar atmak
pin someone's ears back v. birini iyice bir azarlamak
pin someone's ears back v. birine ağzının payını vermek
pin someone's ears back v. birini paylamak
pin someone's ears back v. birini yenmek
pin someone's ears back v. birinin üstesinden gelmek
pin someone's ears back v. birini cezalandırmak
pin back your ears [old-fashioned] [uk] v. kulaklarını dikmek
pin back your ears [old-fashioned] [uk] v. dikkatle dinlemeye başlamak
pin back your ears [old-fashioned] [uk] v. kulak kesilmek
pin back your ears [old-fashioned] [uk] v. kulak kabartmak
pin back your ears [old-fashioned] [uk] v. dikkat kesilmek
pin back your ears [old-fashioned] [uk] v. kulak vermek
pin back your ears v. rüzgar gibi koşmak
pin back your ears v. sporda fırtına gibi koşarak takıma skor kazandırmaya çalışmak
pin someone’s ears back v. birinin ağzının payını vermek
pin someone’s ears back v. birini iyice bir haşlamak/paylamak/azarlamak/fırçalamak
pin someone’s ears back v. zılgıtı çekmek
pin someone’s ears back v. bir tane yapıştırmak
pin someone’s ears back v. suratına bir tane yapıştırmak
pin someone’s ears back v. tokat atmak
pin someone’s ears back v. şamar atmak
preach to deaf ears v. boşa kürek çekmek
preach to deaf ears v. boşuna uğraşmak
preach to deaf ears v. fikrini değiştirmeye niyeti olmayanları ikna etmeye çalışmak
ring in your ears/head v. sesi kulaklarda çınlamak
shut/close your ears to somebody/something v. birini/bir şeyi duymazdan gelmek
shut/close your ears to somebody/something v. birini/bir şeyi duymayı reddetmek
shut/close your ears to somebody/something v. birini/bir şeyi dinlemeyi reddetmek
shut/close your ears to somebody/something v. birine/bir şeye kulaklarını tıkamak
shut/close your ears to somebody/something v. birini/bir şeyi yok saymak
pin back (one's) ears v. (birinin) kulaklarını çekmek
pin back (one's) ears v. (birini) azarlamak
pin back (one's) ears v. (birini) paylamak
pin back (one's) ears v. (birini) haşlamak
pin back (one's) ears v. (birini) açık ara yenmek
pin back (one's) ears v. (birini) ezip geçmek
pin back (one's) ears v. (birini) hezimete uğratmak
pin back (one's) ears v. (birinin) kafasını duvara yapıştırmak
pin back (one's) ears v. (birinin) kafasına yumruk atmak
pin back (one's) ears [uk] v. kulaklarını açmak
pin back (one's) ears [uk] v. dikkatle dinlemek
be not much between the ears v. kafası tın tın olmak
be not much between the ears v. aptal olmak
be not much between the ears v. kuş beyinli olmak
be not much between the ears v. boş beyinli olmak
be not much between the ears v. kafasız olmak
have one's ears lowered v. saçlarını kulak hizasının üzerinde kestirmek
have one's ears lowered v. saçlarını kulakları görünecek kadar kısa kestirmek
keep (one's) ears open v. kulaklarını açık tutmak
keep (one's) ears open v. iyi dinlemek
keep (one's) ears open v. kulağını dört açmak
keep (one's) ears open v. tetikte olmak
keep (one's) ears open v. kulağını açmak
be up to your ears in something v. boğazına/gırtlağına kadar bir şeyin içinde olmak/kalmak
be up to your ears in something v. çok fazla bir şeyi olmak
be up to your ears in something v. ilgilenecek çok fazla şeyi olmak
be up to your ears in something v. bir şeyin içinde boğulmak
(one's) ears are ringing v. kulakları uğuldamak
one's ears are ringing v. kulakları uğuldamak
be all ears v. kulak kesilmek
be all ears v. dikkat kesilmek
be all ears v. kulağını dört açmak
be all ears v. pür dikkat dinlemek
be all ears v. kulak kesilmek
be all ears v. dikkat kesilmek
be all ears v. kulağını dört açmak
be all ears v. pür dikkat dinlemek
be music to (one's) ears v. (birinin) kulağına hoş gelmek
be music to (one's) ears v. (biri) için heyecan verici bir haber olmak
be music to (one's) ears v. (birini) mutlu eden bir haber olmak
be music to (one's) ears v. (birinin) duymak istediği şey olmak
be music to (one's) ears v. (biri) duyduğuna sevinmek
be (like) music to your ears v. kulağına hoş gelmek
be (like) music to your ears v. heyecan verici bir haber olmak
be (like) music to your ears v. mutlu eden bir haber olmak
be (like) music to your ears v. duymak istediği şey olmak
be (like) music to your ears v. duyduğuna sevinmek
be music to your ears v. kulağına hoş gelmek
be music to your ears v. heyecan verici bir haber olmak
be music to your ears v. mutlu eden bir haber olmak
be music to your ears v. duymak istediği şey olmak
be music to your ears v. duyduğuna sevinmek
believe (one's) ears v. kulaklarına inanmak
believe (one's) ears v. duyduklarına inanmak
believe ears v. kulaklarına inanmak
believe ears v. duyduklarına inanmak
come to/reach somebody's ears v. birinin kulağına gelmek
come to/reach somebody's ears v. birinin kulağına çalınmak
come to/reach somebody's ears v. birinin kulağına ulaşmak
come to/reach somebody's ears v. birinin kulağına gelmek
come to/reach somebody's ears v. birinin kulağına çalınmak
come to/reach somebody's ears v. birinin kulağına ulaşmak
be up to one's ears in v. gırtlağına kadar gömülmüş olmak
be up to one's ears in v. gırtlağına kadar batmış olmak
be up to one's ears in v. boğazına/gırtlağına kadar batmak
be up to one's ears in v. boğazına/gırtlağına kadar gömülmek
be up to one's ears in v. boğazına/gırtlağına kadar batmış/gömülmüş durumda olmak
get one's ears pinned back v. kulağını çekmek
get ears pinned back v. ciddi biçimde uyarılmak
get ears pinned back v. sert bir dille uyarılmak
get ears pinned back v. azar işitmek
get one's ears pinned back v. ciddi biçimde uyarılmak
get one's ears pinned back v. sert bir dille uyarılmak
get one's ears pinned back v. azar işitmek
get one's ears pinned back v. kulağı çekilmek
hang noodles on my ears v. beni kandırmak
hang noodles on my ears v. bana yutturmak
have a wolf by the ears v. aslanı kuyruğundan yakalamak/tutmak
have a wolf by the ears v. ayının inine girmek
have a wolf by the ears v. kurdu kulaklarından yakalamak/tutmak
have a wolf by the ears v. tehlikeli olabilecek/zor bir işe atılmak
have a wolf by the ears v. tehlikeli olabilecek/zor bir işe girişmek
have the wolf by the ears v. aslanı kuyruğundan yakalamak/tutmak
have the wolf by the ears v. ayının inine girmek
have the wolf by the ears v. kurdu kulaklarından yakalamak/tutmak
have the wolf by the ears v. tehlikeli olabilecek/zor bir işe atılmak
have the wolf by the ears v. tehlikeli olabilecek/zor bir işe girişmek
lower (one's) ears v. saçlarını kestirmek
lower ears v. saçlarını kestirmek
music to (one's) ears v. (birinin) kulağına hoş gelen şey
music to (one's) ears v. (biri) için heyecan verici bir haber
music to (one's) ears v. (birini) mutlu eden bir haber
music to (one's) ears v. (birinin) duymak istediği şey
music to (one's) ears v. (birinin) duyduğuna sevindiği bir şey
nail (one's) ears back v. (birini) ağır biçimde eleştirmek/azarlamak
nail (one's) ears back v. (birinin) canına okumak
nail (one's) ears back v. (birinin) kulağını çekmek
nail (one's) ears back v. (birini) paylamak
nail (one's) ears back v. (birinin) ağzının payını vermek
not believe ears v. kulaklarına inanamamak
not believe ears v. duyduklarına inanamamak
pin ears back v. kulağını çekmek
pin ears back v. yenmek
pin ears back v. üstesinden gelmek
pin ears back v. cezalandırmak
pin ears back v. bir tane yapıştırmak
pin ears back v. tokat atmak
pin ears back v. şamar atmak
pin ears back v. paylamak
pin ears back v. ağzının payını vermek
pin ears back v. azarlamak
pull in ears v. kulaklarını tıkamak
ring in ears v. kulaklarında çınlamak
set (someone) by the ears v. (birilerinin) arasını bozmak
set (someone) by the ears v. (birilerini) birbirine düşürmek
set (someone) by the ears v. (birilerinin) arasına nifak sokmak
shut (one's) ears to (someone or something) v. (birine/bir şeye) karşı kulaklarını tıkamak
shut (one's) ears to (someone or something) v. (birini/bir şeyi) duymazlıktan gelmek
stop your ears v. kulaklarını tıkamak
stop your ears v. dinlememek
use (one's) head for more than something to keep (one's) ears apart v. kafasını kullanmak
use (one's) head for more than something to keep (one's) ears apart v. kafayı işletmek/çalıştırmak
use (one's) head for more than something to keep (one's) ears apart v. saksıyı çalıştırmak
use (one's) head for more than something to keep (one's) ears apart v. beynini kullanmak
pin one's ears back v. büyük hezimete uğratmak
pin one's ears back v. fırçalamak
pin one's ears back v. azarlamak
wet behind the ears adj. acemi çaylak
not dry behind the ears adj. acemi çaylak
coming out of ears adj. bir sürü
coming out of ears adj. çok sayıda
coming out of ears adj. sürüsüne bereket
coming out of ears adj. haddinden fazla
(still) wet behind the ears adj. ağzı süt kokan
(still) wet behind the ears adj. dünkü çocuk
(still) wet behind the ears adj. toy
(still) wet behind the ears adj. acemi çaylak
(still) wet behind the ears adj. acemi
(still) wet behind the ears adj. deneyimsiz
about (one's) ears adv. başına (dünyası başına yıkıldı)
around (one's) ears adv. başına (yıkılmak)
from your lips to god's ears expr. umalım da öyle olsun