enjekte etmek - Turc Anglais Dictionnaire

enjekte etmek

Sens de "enjekte etmek" dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 7 résultat(s)

Turc Anglais
Common Usage
enjekte etmek inject v.
Water and artificial proteins are injected, as if meat were not protein in itself.
Sanki etin kendisi protein değilmiş gibi su ve yapay proteinler enjekte ediliyor.

More Sentences
General
enjekte etmek inject v.
The European Union cannot continue to inject money into that region while that is going on.
Bu durum devam ederken Avrupa Birliği o bölgeye para enjekte etmeye devam edemez.

More Sentences
Technical
enjekte etmek inject v.
She injected a sleeping drug into my arm.
Koluma uyku ilacı enjekte etti.

More Sentences
General
enjekte etmek syringe v.
enjekte etmek administer (a medicine) v.
Phrasals
enjekte etmek inject into v.
Archaic
enjekte etmek immit v.

Sens de "enjekte etmek" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 34 résultat(s)

Turc Anglais
Phrasals
(birine/bir şeye bir şey) enjekte etmek inject (something) into (someone or something) v.
A dye was injected into a vein of the patient's arm.
Hastanın kolundaki bir damara boya enjekte edildi.

More Sentences
(birine/bir şeye/bir varlığa bir şey) enjekte etmek inject (someone, something, or some creature) with (something) v.
It found that chickens for human consumption have been injected with beef and pork protein.
İnsan tüketimi için yetiştirilen tavuklara sığır ve domuz proteini enjekte edildiği tespit edilmiştir.

More Sentences
General
eroin enjekte etmek için boş damar arama trainspotting n.
kolda veya bacakta bulunan, madde enjekte etmek için elverişli ana damar main-line n.
deri altına uyuşturucu enjekte etmek skin-pop v.
damara ilaç enjekte etmek mainline v.
(yasa dışı madde) enjekte etmek shoot v.
(deri altına) ilaç enjekte etmek skin pop v.
Phrasals
(sıvıyı) enjekte etmek throw in v.
birine bir şey enjekte etmek inject something into someone v.
birine bir şey enjekte etmek inject someone with something v.
(birine/bir şeye/bir varlığa bir şey) enjekte etmek inject (something) into (someone, something, or some creature) v.
birine bir şey vermek (enjekte etmek, yedirmek) get something into someone v.
birine bir şey vermek (enjekte etmek, yedirmek) get something in someone v.
(birine/bir şeye bir şey) enjekte etmek inject (someone or something) with (something) v.
Colloquial
(eroin gibi yasadışı veya bağımlılık yapıcı maddeleri) ana damara doğrudan enjekte etmek mainline v.
Technical
sıvı enjekte etmek liquid injection v.
Computer
(kodu) enjekte etmek inject v.
Medical
performansı arttırmak veya kas büyümesini teşvik etmek için kaslara genetik materyalin enjekte edildiği bir tür doping gene doping n.
antikor üretimini stimüle etmek için enjekte edilen immünojen vaccinum n.
(besin sağlamak veya kan basıncını düzenlemek amacıyla) vücuda bol sıvı enjekte etmek clysis n.
yeniden enjekte etmek reinject v.
ilaç enjekte etmek hype v.
hasta edici unsuru enjekte etmek inoculate v.
(tedavi amaçlı) sifiliz virüsü enjekte etmek syphilise v.
(tedavi amaçlı) sifiliz virüsü enjekte etmek syphilize v.
ilaçları deri altına enjekte etmek için kullanılan hypodermic adj.
Pathology
tifo ateşine karşı bağışıklığı test etmek üzere deri altına enjekte edilen ölü tifo basili kültürü typhoidin n.
Slang
deri altına uyuşturucu enjekte etmek için kullanılan şırınga nail n.
kolda veya bacakta madde enjekte etmek için elverişli ana damar main line n.
uyuşturucu enjekte etmek get narkied v.
uyuşturucu enjekte etmek jab pop v.
damara uyuşturucu enjekte etmek hit up v.
(bir uyuşturucu) enjekte etmek shoot up (on something) v.