|
Catégorie |
Anglais |
Turc |
|
General |
|
1 |
General |
evening dress n.
|
gece elbisesi |
|
Evening dress is desired.
Gece elbisesi istenmektedir.
More Sentences
|
2 |
General |
evening paper n.
|
akşam gazetesi |
|
The results of the election will appear in the evening paper.
Seçim sonuçları akşam gazetesinde yayınlanacak.
More Sentences
|
3 |
General |
last evening n.
|
dün akşam |
|
According to newspaper reports, there was an airplane accident last evening.
Gazete haberlerine göre, dün akşam bir uçak kazası olmuş.
More Sentences
|
4 |
General |
this evening n.
|
bu akşam |
|
That said, I will turn to the first two suggestions, which, moreover, have already been put forward this evening.
Bununla birlikte, bu akşam zaten ortaya konmuş olan ilk iki öneriye döneceğim.
More Sentences
|
5 |
General |
evening news n.
|
akşam haberleri |
|
Tom is watching the evening news.
Tom akşam haberlerini izliyor.
More Sentences
|
6 |
General |
evening dress n.
|
gece kıyafeti |
|
The ladies were in evening dress.
Hanımlar gece kıyafeti giymişlerdi.
More Sentences
|
|
7 |
General |
sunday evening n.
|
pazar akşamı |
|
Tom is usually at home on Sunday evenings.
Tom Pazar akşamları genellikle evdedir.
More Sentences
|
8 |
General |
saturday evening n.
|
cumartesi akşamı |
|
Tom asked Mary where she planned to be on Saturday evening.
Tom, Mary'ye Cumartesi akşamı nerede olmayı planladığını sordu.
More Sentences
|
9 |
General |
evening prayer n.
|
akşam namazı |
|
Sami performed ablution for the evening prayer.
Sami akşam namazı için abdest aldı.
More Sentences
|
10 |
General |
in the evening adv.
|
akşamdan |
|
Things are clearer in the morning than in the evening.
Sabahları her şey akşamdan daha nettir.
More Sentences
|
11 |
General |
towards evening adv.
|
akşama doğru |
|
It finally stopped raining towards evening.
Nihayet akşama doğru yağmur durdu.
More Sentences
|
12 |
General |
every evening adv.
|
her akşam |
|
Every evening, I watch Fatuzzo's European Show.
Her akşam Fatuzzo'nun Avrupa Şovu'nu izliyorum.
More Sentences
|
13 |
General |
yesterday evening adv.
|
dün akşam |
|
Yesterday evening the Committee on Budgetary Control had to comply with another new rule.
Dün akşam Bütçe Kontrol Komitesi yeni bir kurala daha uymak zorunda kaldı.
More Sentences
|
14 |
General |
this evening adv.
|
akşama |
|
I'll be meeting him today at 6 o'clock this evening.
Bugün akşam saat altıda onu karşılarım.
More Sentences
|
15 |
General |
in the evening adv.
|
akşam |
|
This gives the impression that 'future' issues are discussed in the evening and 'past' issues during the day.
Bu da "gelecek" konularının akşamları, "geçmiş" konularının ise gündüzleri tartışıldığı izlenimini vermektedir.
More Sentences
|
16 |
General |
in the evening adv.
|
akşamleyin |
|
In the morning, it shall blossom and pass away; in the evening, he shall cut it off, and it shall wither.
Sabahleyin çiçek açacak ve solacak; akşamleyin onu kesecek ve kuruyacak.
More Sentences
|
17 |
General |
friday evening adv.
|
cuma akşamı |
|
I'm going to go on the blind date Friday evening.
Cuma akşamı tanışma randevusuna gideceğim.
More Sentences
|
18 |
General |
that evening adv.
|
o akşam |
|
Were you with Tom that evening?
O akşam Tom'la birlikte miydin?
More Sentences
|
Colloquial |
|
19 |
Colloquial |
by evening expr.
|
akşama kadar |
|
Tom will be here by evening.
Tom akşama kadar burada olacak.
More Sentences
|
20 |
Colloquial |
for this evening expr.
|
bu akşam için |
|
I prepared the meal for this evening.
Bu akşam için yemek hazırladım.
More Sentences
|
Trade/Economic |
|
21 |
Trade/Economic |
evening shift n.
|
akşam vardiyası |
|
He works the evening shift.
Akşam vardiyasında çalışıyor.
More Sentences
|
22 |
Trade/Economic |
evening shift n.
|
akşam vardiyası |
|
Tom works the evening shift.
Tom akşam vardiyasında çalışıyor.
More Sentences
|
General |
|
23 |
General |
evening star n.
|
akşam yıldızı |
|
24 |
General |
habitual evening drinker n.
|
akşamcı |
|
25 |
General |
evening primrose oil n.
|
aynı adı taşıyan bitkinin tohumlarından elde edilen çok değerli bir yağ |
|
26 |
General |
evening dress n.
|
frak |
|
|
27 |
General |
primrose evening oil n.
|
aynı adı taşıyan bitkinin tohumlarından elde edilen çok değerli bir yağ |
|
28 |
General |
evening bag n.
|
gece çantası |
|
29 |
General |
evening school n.
|
akşam okulu |
|
30 |
General |
evening dress n.
|
smokin |
|
31 |
General |
evening performance n.
|
suare |
|
32 |
General |
evening hours n.
|
akşam saatleri |
|
33 |
General |
evening primrose n.
|
eşekotu |
|
34 |
General |
evening star n.
|
venüs |
|
35 |
General |
evening primrose n.
|
gecesefası |
|
36 |
General |
evening sun n.
|
akşam güneşi |
|
37 |
General |
evening showing n.
|
gece gösterisi |
|
38 |
General |
the evening meal during ramadan n.
|
iftar |
|
39 |
General |
working in the evening n.
|
akşamcı |
|
40 |
General |
evening train n.
|
akşam treni |
|
41 |
General |
evening worship n.
|
akşam namazı |
|
42 |
General |
evening star n.
|
akşamyıldızı |
|
43 |
General |
evening class n.
|
akşam sınıfı |
|
44 |
General |
evening education n.
|
ikinci öğrenim |
|
45 |
General |
evening-star n.
|
çulpan |
|
46 |
General |
evening-star n.
|
akşam yıldızı |
|
47 |
General |
evening dress n.
|
tuvalet |
|
48 |
General |
evening news n.
|
ana haber |
|
49 |
General |
snowfall coming down during the evening hours n.
|
akşam saatlerinde bastıran kar yağışı |
|
50 |
General |
evening twilight n.
|
şafak |
|
51 |
General |
beginning of evening nautical twilight n.
|
akşam alaca karanlık başlangıcı |
|
52 |
General |
evening gown n.
|
gece elbisesi |
|
53 |
General |
evening gown n.
|
gece kıyafeti |
|
54 |
General |
evening pleasure n.
|
akşam sefası |
|
55 |
General |
evening delight n.
|
akşam sefası |
|
56 |
General |
early evening n.
|
akşamın ilk saatleri |
|
57 |
General |
evening dress fashion n.
|
abiye modası |
|
58 |
General |
evening traffic n.
|
akşam trafiği |
|
59 |
General |
evening adhan n.
|
akşam ezanı |
|
60 |
General |
the other evening n.
|
geçen akşam |
|
61 |
General |
evening prayer n.
|
akşam duası |
|
62 |
General |
evening clothes n.
|
resmi giysi |
|
63 |
General |
evening shirt n.
|
smokin gömleği |
|
64 |
General |
stay until evening v.
|
akşamlamak |
|
65 |
General |
last until evening v.
|
akşamı bulmak |
|
66 |
General |
spend the evening v.
|
akşamlamak |
|
|
67 |
General |
become evening v.
|
akşam olmak |
|
68 |
General |
spend the evening somewhere v.
|
akşamlamak |
|
69 |
General |
stay until evening v.
|
akşamı etmek |
|
70 |
General |
early-evening adj.
|
akşam erken saatlerde olan |
|
71 |
General |
towards evening adv.
|
akşamüstü |
|
72 |
General |
late in the evening adv.
|
geç vakit |
|
73 |
General |
for the evening adv.
|
akşamlık |
|
74 |
General |
towards evening adv.
|
akşamüzeri |
|
75 |
General |
every evening adv.
|
akşamdan akşama |
|
76 |
General |
at the evening hours adv.
|
akşam saatlerinde |
|
77 |
General |
at this time of (the evening) adv.
|
bu saatte |
|
78 |
General |
twice daily once in the morning and once in the evening adv.
|
sabah bir akşam bir olmak üzere günde iki kere |
|
79 |
General |
twice daily once in the morning and once in the evening adv.
|
sabah 1 akşam 1 olmak üzere günde 2 kere |
|
80 |
General |
good evening! interj.
|
iyi akşamlar! |
|
81 |
General |
good evening interj.
|
akşamlar hayrolsun |
|
82 |
General |
the table is booked for nine o'clock this evening expr.
|
masa bu akşam saat dokuz için rezerve edildi |
|
83 |
General |
evg (evening) abrev.
|
akşam |
|
Phrases |
|
84 |
Phrases |
of a morning/afternoon/evening expr.
|
sabahları/öğleden sonraları/akşamları |
|
85 |
Phrases |
of a morning/afternoon/evening expr.
|
sabah saatlerinde/akşam üzeri saatlerde/akşam saatlerinde |
|
86 |
Phrases |
of a morning/afternoon/evening expr.
|
sabah bir ara/öğleden sonra bir ara/akşam bir ara |
|
Colloquial |
|
87 |
Colloquial |
a summer evening n.
|
bir yaz akşamı |
|
88 |
Colloquial |
the shank of the evening [dated] n.
|
alacakaranlık |
|
89 |
Colloquial |
the shank of the evening [dated] n.
|
akşam saatleri |
|
90 |
Colloquial |
the shank of the evening [dated] n.
|
en eğlenceli saatler |
|
91 |
Colloquial |
the shank of the evening [dated] n.
|
eğlencenin başladığı saatler |
|
92 |
Colloquial |
by the evening expr.
|
akşama kadar |
|
93 |
Colloquial |
thank you for a lovely evening expr.
|
bu güzel akşam için teşekkür ederim |
|
94 |
Colloquial |
earlier this evening expr.
|
bu akşam erken saatlerde |
|
95 |
Colloquial |
good evening expr.
|
hayırlı akşamlar |
|
96 |
Colloquial |
thank you for a (some kind of) evening expr.
|
(böyle bir) akşam için teşekkür ederim |
|
97 |
Colloquial |
thank you for a (some kind of) evening expr.
|
(güzel, harika) akşam için teşekkür ederim |
|
98 |
Colloquial |
thank you for a (some kind of) evening expr.
|
geçirdiğimiz (güzel, harika) akşam için teşekkür ederim |
|
99 |
Colloquial |
thank you for a (some kind of) evening expr.
|
(güzel, harika) bir akşamdı, teşekkürler |
|
100 |
Colloquial |
thanks for a (some kind of) evening expr.
|
(böyle bir) akşam için teşekkürler |
|
101 |
Colloquial |
thanks for a (some kind of) evening expr.
|
(güzel, harika akşam için teşekkürler |
|
102 |
Colloquial |
thanks for a (some kind of) evening expr.
|
geçirdiğimiz (güzel, harika akşam için teşekkürler |
|
103 |
Colloquial |
thanks for a (some kind of) evening expr.
|
(güzel, harika bir akşamdı, teşekkürler |
|
Idioms |
|
104 |
Idioms |
evening of life n.
|
ömrün sonbaharı |
|
105 |
Idioms |
evening of life n.
|
yaşlılık |
|
106 |
Idioms |
shank of the evening n.
|
akşam karanlığı |
|
107 |
Idioms |
shank of the evening n.
|
alacakaranlık |
|
108 |
Idioms |
shank of the evening n.
|
akşamın kör karanlığı |
|
109 |
Idioms |
of a evening adv.
|
akşamları |
|
110 |
Idioms |
of a evening adv.
|
akşam vakitleri |
|
111 |
Idioms |
of a evening adv.
|
akşam bir ara |
|
112 |
Idioms |
pink of the evening [dialect] expr.
|
akşama doğru |
|
113 |
Idioms |
pink of the evening [dialect] expr.
|
akşamüstü |
|
Speaking |
|
114 |
Speaking |
see you in the evening expr.
|
akşam görüşürüz |
|
115 |
Speaking |
I do my homework in the evening expr.
|
akşam ödev yaparım |
|
116 |
Speaking |
I do my homework in the evening expr.
|
akşam ödevimi yaparım |
|
117 |
Speaking |
I do my homework in the evening expr.
|
akşamları ödev yaparım |
|
118 |
Speaking |
I do my homework in the evening expr.
|
akşamları ödevimi yaparım |
|
119 |
Speaking |
I'd rather go there than sit here all evening expr.
|
bütün akşam burada oturacağıma oraya gitmeyi tercih ederim |
|
120 |
Speaking |
they boozed on wine all evening expr.
|
bütün akşam şarap içip kafayı buldular |
|
121 |
Speaking |
will you be on msn in the evening? expr.
|
bu akşam msn'de olacak mısın? |
|
122 |
Speaking |
what are you up to this evening? expr.
|
bu gece bir planınız var mı? |
|
123 |
Speaking |
how are you this evening? expr.
|
bu akşam nasılsınız? |
|
124 |
Speaking |
how are you this evening? expr.
|
bu akşam nasılsın? |
|
125 |
Speaking |
see you this evening expr.
|
bu akşam görüşürüz |
|
126 |
Speaking |
would you like to go out with? me this evening expr.
|
bu akşam benimle çıkar mısın? |
|
127 |
Speaking |
I've had a very lovely evening expr.
|
çok hoş bir akşam geçirdim |
|
128 |
Speaking |
what did you do yesterday evening? expr.
|
dün akşam ne yaptın? |
|
129 |
Speaking |
what did you do yesterday evening? expr.
|
dün akşam naptın? |
|
130 |
Speaking |
thank you very much good evening expr.
|
çok teşekkür ederim iyi akşamlar |
|
131 |
Speaking |
I drink tea every evening expr.
|
her akşam çay içerim |
|
132 |
Speaking |
we used to come here every sunday evening expr.
|
eskiden her pazar akşamı buraya gelirdik |
|
133 |
Speaking |
good evening expr.
|
iyi akşamlar |
|
134 |
Speaking |
have a good evening expr.
|
iyi akşamlar |
|
135 |
Speaking |
is it evening there expr.
|
orada akşam mı |
|
136 |
Speaking |
are you busy tomorrow evening? expr.
|
yarın akşam meşgul müsünüz? |
|
137 |
Speaking |
are you busy tomorrow evening? expr.
|
yarın akşam meşgul müsün? |
|
138 |
Speaking |
are you free this evening? expr.
|
bu akşam müsait misin? |
|
Trade/Economic |
|
139 |
Trade/Economic |
evening shift n.
|
gece vardiyası |
|
Media |
|
140 |
Media |
early-evening adj.
|
akşam erken saatlerde yayınlanan |
|
Technical |
|
141 |
Technical |
evening shade n.
|
akşam nüansı |
|
Textile |
|
142 |
Textile |
evening gown n.
|
abiye kıyafet |
|
143 |
Textile |
evening dress n.
|
abiye kıyafet |
|
144 |
Textile |
evening shade n.
|
akşam nüansı |
|
145 |
Textile |
evening blouse n.
|
gece blüzü |
|
146 |
Textile |
evening coat n.
|
gece ceketi |
|
147 |
Textile |
evening dress n.
|
gece elbisesi |
|
148 |
Textile |
evening wear n.
|
gece giysisi |
|
149 |
Textile |
evening dress n.
|
tuvalet |
|
150 |
Textile |
evening dress n.
|
abiye elbise |
|
Astronomy |
|
151 |
Astronomy |
the evening star n.
|
akşam yıldızı |
|
152 |
Astronomy |
the evening star n.
|
venüs |
|
153 |
Astronomy |
the evening star n.
|
gün batımında batı'ya doğru ufka bakıldığında gökyüzünde görülen aydınlık gezegen |
|
154 |
Astronomy |
astronomical evening twilight n.
|
astronomik akşam alaca karanlığı |
|
155 |
Astronomy |
astronomical evening twilight n.
|
astronomik şafak |
|
156 |
Astronomy |
evening-star n.
|
venüs |
|
157 |
Astronomy |
evening star n.
|
çolpan |
|
158 |
Astronomy |
evening star n.
|
çulpan |
|
159 |
Astronomy |
evening star n.
|
zühre |
|
160 |
Astronomy |
the evening star n.
|
çolpan |
|
161 |
Astronomy |
the evening star n.
|
çulpan |
|
162 |
Astronomy |
the evening star n.
|
zühre |
|
Botanic |
|
163 |
Botanic |
evening trumpet flower n.
|
sarı yasemin |
|
164 |
Botanic |
evening trumpet flower n.
|
güneydoğu amerika'da yetişen, huni şeklinde sarı çiçekleri olan, herdem yeşil zehirli ve odunsu bitki |
|
165 |
Botanic |
common evening primrose n.
|
akşam çiçeği |
|
166 |
Botanic |
evening star n.
|
akşam çiçeği |
|
167 |
Botanic |
evening primrose n.
|
akşam çiçeği |
|
168 |
Botanic |
evening primrose oil n.
|
çuha çiçeği yağı |
|
169 |
Botanic |
common evening primrose n.
|
eşekotu |
|
170 |
Botanic |
common evening primrose n.
|
eşek çiçeği |
|
171 |
Botanic |
evening star (mentzelia lindleyi) n.
|
kokulu altın rengi çiçekleri için yetiştirilen tek yıllık bir bitki |
|
172 |
Botanic |
evening flower n.
|
ümit burnu'na özgü kılıç şeklinde yaprakları ve akşamları açılan hoş kokulu çiçekleri olan bir süsen cinsi |
|
173 |
Botanic |
evening stock (matthiola longipetala) n.
|
boynuzlu şebboy |
|
174 |
Botanic |
evening-primrose family n.
|
küpe çiçeğigiller |
|
175 |
Botanic |
evening-snow (linanthus dichotomus) n.
|
kaliforniya'ya özgü beyaz çiçekli tek yıllık bir bitki |
|
176 |
Botanic |
evening lychnis n.
|
akşamları açılan büyük, beyaz çiçekleri ve yapışkan bir gövdesi olan mavimsi yeşil bir ot |
|
177 |
Botanic |
evening lychnis n.
|
yapışkan gövdeli, akşam açan beyaz çiçekleri olan mavimsi-yeşil renkli bir bitki |
|
178 |
Botanic |
evening lychnis n.
|
gıcıgıcı |
|
Education |
|
179 |
Education |
evening high school n.
|
akşam lisesi |
|
180 |
Education |
evening art school n.
|
akşam sanat okulu |
|
181 |
Education |
evening education n.
|
ikinci öğretim |
|
Religious |
|
182 |
Religious |
evening prayer n.
|
anglikan kilisesi'nde akşam ibadeti |
|
183 |
Religious |
evening prayer n.
|
akşam duası |
|
Geography |
|
184 |
Geography |
end evening civil twilight n.
|
günlük tan |
|
185 |
Geography |
evening shade n.
|
arkansas eyaletinde şehir |
|
Military |
|
186 |
Military |
evening twilight n.
|
akşam alaca karanlığı |
|
187 |
Military |
end of evening nautical twilight n.
|
akşam alaca karanlık sonu |
|
188 |
Military |
evening gun n.
|
bayrak indirme topu |
|
Music |
|
189 |
Music |
evening dress n.
|
balo giysisi |
|
Theatre |
|
190 |
Theatre |
evening performance n.
|
gece oyunu |
|
Ornithology |
|
191 |
Ornithology |
evening grosbeak (hesperiphona vespertina) n.
|
akşam kocabaşı |
|
Slang |
|
192 |
Slang |
lady of the evening n.
|
fahişe |
|