Turc | Anglais | |||
---|---|---|---|---|
Common Usage | ||||
Common Usage | gıdıklanmak | tickle v. | ||
I got tickled the other day. Geçen gün gıdıklandım. More Sentences |
||||
General | ||||
General | gıdıklanmak | be ticklish v. | ||
I wonder whether or not Tom is ticklish. Tom'un gıdıklanıp gıdıklanmadığını merak ediyorum. More Sentences |
||||
General | gıdıklanmak | have tickling sensation v. | ||
General | gıdıklanmak | be tickled v. |