gelenek - Turc Anglais Dictionnaire

gelenek

Sens de "gelenek" dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 28 résultat(s)

Turc Anglais
Common Usage
gelenek custom n.
The celebration of Easter is a custom.
Paskalya kutlamaları bir gelenektir.

More Sentences
gelenek tradition n.
The United States, too, has a tradition of barring those regarded as enemies or as dangerous influences.
Amerika Birleşik Devletleri de düşman ya da tehlikeli etki olarak gördüğü kişileri engelleme geleneğine sahiptir.

More Sentences
General
gelenek custom n.
That is our custom and practice but in a world of BSE and CJD, we cannot be purists.
Bu bizim geleneğimiz ve uygulamamızdır ancak BSE ve CJD'nin olduğu bir dünyada sadeci davranamayız.

More Sentences
gelenek convention n.
He wrote a book on the artistic conventions of our time.
Zamanımızın sanatsal gelenekleri üzerine bir kitap yazdı.

More Sentences
gelenek customs n.
In my country the customs are different.
Benim ülkemdeki gelenekler farklıdır.

More Sentences
gelenek tradition n.
Tibet is an area with its own culture, its own religion and its own political traditions.
Tibet, kendi kültürü, kendi dini ve kendi siyasi gelenekleri olan bir bölgedir.

More Sentences
gelenek folkway n.
gelenek way n.
gelenek groove n.
gelenek precedent n.
gelenek observance n.
gelenek usage n.
gelenek form n.
gelenek accustomance n.
gelenek acustumaunce n.
gelenek traduction [obsolete] n.
gelenek tread [scottish] n.
gelenek hant [dialect] [uk] n.
gelenek heredity n.
gelenek heritage n.
gelenek rite n.
gelenek pad [dialect] [uk] n.
gelenek school n.
Abbreviation
gelenek trad n.
Archaic
gelenek thew n.
gelenek trade n.
gelenek usance n.
gelenek wone n.

Sens de "gelenek" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 90 résultat(s)

Turc Anglais
General
sözlü gelenek oral tradition n.
Oral tradition has existed for hundreds of years.
Sözlü gelenek yüzlerce yıldır var.

More Sentences
gelenek ve görenekler customs and traditions n.
You know more than I do about German customs and traditions.
Alman gelenek ve göreneklerini benden daha iyi biliyorsun.

More Sentences
sosyal gelenek social tradition n.
We are in favour of a breach in social tradition in our ports.
Biz limanlarımızda sosyal geleneklerin ihlal edilmesinden yanayız.

More Sentences
sosyal gelenek social custom n.
Social customs vary from country to country.
Sosyal gelenekler ülkeden ülkeye değişir.

More Sentences
yerleşmiş gelenek institution n.
gelenek veya kurumlara saldırma iconoclasm n.
gelenek veya kurumlara saldıran kimse iconoclast n.
gelenek veya kurumlara karşı çıkan kimse iconoclast n.
gelenek görenek traditions n.
gelenek görenek customs n.
gelenek veya kurumlara karşı çıkma iconoclasm n.
dini gelenek ritual n.
özetçi gelenek synoptic tradition n.
sinoptik gelenek synoptic tradition n.
ilk üç incili (matta/markos ve luka) takip eden gelenek synoptic tradition n.
gelenek karşıtlığı unorthodoxy n.
gelenek dışı yöntemler unconventional techniques n.
öteden beri süregelen gelenek long-established tradition n.
kökleri eskiye dayanan gelenek deep rooted tradition n.
öteden beri süregelen gelenek a centuries-old tradition n.
öteden beri süregelen gelenek deep-rooted tradition n.
gelenek ve kurallara uygun davranış conformity n.
yeni evli çiftin süpürge üzerinden atlamasını içeren gelenek jumping the broom n.
yaygın gelenek common custom n.
yanlış gelenek mistradition n.
gelenek görenek decorum n.
gelenek dışılık descant [obsolete] n.
yerleşik gelenek, yerleşik biçim rubric n.
törensel gelenek ceremonial tradition n.
bir grubun gelenek ve göreneklerini açıklayan kitapçık consuetudinal n.
mevcut gelenek fashion n.
gelenek ve görenekler convenances n.
uzun süredir sürdürülen otoriter gelenek prescription n.
kabul görmüş gelenek ve kurallarca kısıtlanmama freedom n.
fransa'ya özgü gelenek frenchism n.
(gelenek, kültür) nesillere aktaran bearer n.
ölmeyen gelenek survival n.
nesilden nesle aktarılan gelenek survival n.
gelenek ve göreneklere uygun bir hale getirmek conventionalise v.
gelenek ve göreneklere uygun bir hale getirmek conventionalize v.
gelenek halini almak become a tradition v.
gelenek halini almak be traditionalised v.
gelenek halini almak be traditionalized v.
gelenek haline gelmek be traditionalised v.
gelenek haline gelmek be traditionalized v.
gelenek haline gelmek become a tradition v.
(eskiden new england ve galler'de nişanlı çiftlere özgü bir gelenek) tamamen giyinik olarak aynı yatakta uyumak bundle v.
gelenek uyarınca gerekli olmak must v.
gelenek veya kurumlara saldıran iconoclastic adj.
gelenek veya kurumlara karşı çıkan iconoclastic adj.
gelenek dışı untraditional adj.
gelenek halini almış oldline adj.
gelenek halini almış old-line adj.
anonim gelenek özelliğine sahip folklike adj.
yapısı gelenek yerine içsel faktörlerden oluşan organic adj.
gelenek dışı bir şekilde untraditionally adv.
Phrases
gelenek olarak by tradition expr.
kanun ve gelenek gereği by law and custom expr.
Formal
(yasa, gelenek) uymama unobservance n.
(yasa, gelenek) gözetmeme unobservance n.
(yasa, gelenek) çiğneme unobservance n.
Trade/Economic
örf ve gelenek custom n.
ticari gelenek commercial tradition n.
ticari gelenek usage of trade n.
ticari gelenek customs of trade n.
Law
gelenek hukuku common law n.
gelenek hukuku customary law n.
özel bir gelenek veya bir vasiyetin şartları uyarınca miras kalan menkul mal heirloom n.
Psychology
gelenek yönelimli tradition-directed adj.
Social Sciences
belli bir coğrafyada baskın olan kültür veya gelenek regionalism n.
abd'nin gelenek, çıkar veya ideallerine bağlılık americanism n.
amerika'ya özgü gelenek americanism n.
gelenek göreneklerin yerine getirildiği/uygulandığı düğün/evlilik traditional marriage n.
yunanlara özgü deyim veya gelenek hellenism n.
kadınların düşük sosyal statülü erkekle evlenmelerini yasaklayan gelenek hypergamy n.
ingiltere kırsalına özgü olan, anneler pazarı'nda ebeveynlerin ziyaret edilip hediye verildiği gelenek mothering n.
bazı kültürlerde yeni doğan bebeğin babasının bebeği kendi doğurmuş gibi yatağına götürüp ilgilendiği ve oruç tutma gibi çeşitli ritüeller yaptığı gelenek couvade n.
(özellikle abd'de) güneye özgü gelenek southernism n.
roma katolik kilisesi'nin gelenek ve inançlarının takip edilmesini sağlamak latinize v.
roma katolik kilisesi'nin gelenek ve inançlarının takip edilmesini sağlamak latinise v.
gelenek aktarıcısı olarak anonim veya sıradan insanı temel alan folk adj.
Education
üniversite eğitiminin yerleşik gelenek ve uygulamalarına karşı çıkan grup veya kurum antiuniversity n.
(kolej ve liselerde) futbol maçı, geçit töreni ve mezuniyet kraliçesinin taç giyme töreninden oluşan bir gelenek homecoming [us] n.
eton college akademisyenlerinin üç yılda bir bath yolu yakınlarındaki bir tepeye giderek buradan geçenlerden okul için bağış topladıkları eski bir gelenek montem n.
üniversite eğitiminin yerleşik gelenek ve uygulamalarına karşı çıkan antiuniversity adj.
Religious
inancın gelenek ve kitabı mukaddes'e dayalı olduğunu savunan görüş extrascripturalism n.
manastıra ait gelenek monkery n.
Archaic
gelenek olmaktan çıkarmak disaccustom v.
Slang
doğuya özgü gelenek orientalism n.
Anthropology
kadının dul kalınca ölen kocasının erkek kardeşiyle evlendirilmesini şart koyan gelenek concubitancy n.