Turc | Anglais | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | haklı çıkarma | justification n. | ||
This should not be imputed to the rapporteur, nor is it a justification of Saddam Hussein. Bu ne raportöre atfedilmeli ne de Saddam Hüseyin'in haklı çıkarılması anlamına gelmelidir. More Sentences |
||||
General | haklı çıkarma | vindication n. | ||
General | haklı çıkarma | justifying n. | ||
General | haklı çıkarma | vindicativeness n. | ||
Law | ||||
Law | haklı çıkarma | legitimisation n. | ||
Law | haklı çıkarma | legitimating n. | ||
Law | haklı çıkarma | legitimization n. | ||
Law | haklı çıkarma | legitimatising n. | ||
Law | haklı çıkarma | legitimising n. | ||
Law | haklı çıkarma | legitimizing n. | ||
Law | haklı çıkarma | legitimatizing n. |
Turc | Anglais | |
---|---|---|
General | ||
General | kendini haklı çıkarma | self justification n. |