iki - Turc Anglais Dictionnaire

iki

Sens de "iki" dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 27 résultat(s)

Turc Anglais
Common Usage
iki two n.
By presenting it with two main requests, Parliament asks the Commission to overcome its inertia.
Parlamento iki ana talepte bulunarak Komisyon'dan ataletinin üstesinden gelmesini istemektedir.

More Sentences
General
iki either n.
We do not feel that either of these two methods fulfils these two conditions of soundness and sustainability.
Bu iki yöntemin de sağlamlık ve sürdürülebilirlik koşullarını yerine getirdiğini düşünmüyoruz.

More Sentences
iki couple n.
Furthermore, a regular follow-up every couple of weeks has been announced.
Ayrıca, her iki haftada bir düzenli olarak takip edileceği duyuruldu.

More Sentences
iki 2 n.
Over the last 2 years we watched him change.
Son iki yılda onun değişimini izledik.

More Sentences
iki twain n.
He split the log in twain.
Kütüğü ikiye böldü.

More Sentences
iki a couple of adj.
Sami has been there a couple of times.
Sami iki defa orada bulundu.

More Sentences
iki double adj.
State development aid is not sufficient, even if we manage to double or triple it.
İki ya da üç katına çıkarmayı başarsak bile devlet kalkınma yardımı yeterli değildir.

More Sentences
iki either pron.
We are not in either of those categories.
Biz bu iki kategoride de yer almıyoruz.

More Sentences
Technical
iki two n.
These are two important areas to be considered in this context, public health and possible threats to the environment.
Bunlar bu bağlamda dikkate alınması gereken iki önemli alandır; halk sağlığı ve çevreye yönelik olası tehditler.

More Sentences
General
iki brace n.
iki deux n.
iki eucre n.
iki dyad n.
iki euchre n.
iki twa [scottish] n.
iki twae [scottish] n.
iki twain adj.
iki dual adj.
iki tway [dialect] adj.
iki twey [obsolete] adj.
iki bi pref.
iki di pref.
iki bi- pref.
iki duo- pref.
iki ambi pref.
iki amphi pref.
Medical
iki dipole n.

Sens de "iki" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 500 résultat(s)

Turc Anglais
Common Usage
iki yüzlü two-faced adj.
I really must appeal to the Council not to be such a two-faced split personality.
Konseye bu kadar iki yüzlü ve bölünmüş bir kişilik olmaması için gerçekten çağrıda bulunmalıyım.

More Sentences
iki kişilik double adj.
We'd like a double room with bath.
Banyolu iki kişilik bir oda istiyoruz.

More Sentences
iki kez twice adv.
It does not make sense for us to follow the voting list, because we would then have to vote on the same content twice.
Oylama listesini takip etmemiz mantıklı değil çünkü bu durumda aynı içeriği iki kez oylamak zorunda kalacağız.

More Sentences
iki kere twice adv.
Esmaeel called me and slapped me again twice, like this.
Esmaeel beni aradı ve iki kere daha tokat attı, bu şekilde.

More Sentences
iki sefer twice adv.
Sami was married twice.
Sami iki sefer evlendi.

More Sentences
General
dürbün (iki gözle bakılabilen) binoculars n.
Tom watched the race through binoculars.
Tom yarışı dürbünle izledi.

More Sentences
iki adım two step n.
Progress has definitely been made on the question of gender equality, even if it is two steps forward and one step back.
İki adım ileri bir adım geri olsa da cinsiyet eşitliği konusunda kesinlikle ilerleme kaydedilmiştir.

More Sentences
iki hafta two weeks n.
The next two weeks will be critical to finding a solution to this crisis.
Önümüzdeki iki hafta bu krize bir çözüm bulunması açısından kritik önem taşıyacak.

More Sentences
yirmi iki twenty two n.
When I was twenty two years old, I was the master of the breast stroke.
Yirmi iki yaşındayken, ben kurbağalama yüzüşün ustasıydım.

More Sentences
silahlı çatışma (iki kişi arasındaki) gunfight n.
There's a big gunfight in the middle of the movie and the sheriff gets killed.
Filmin ortasında büyük bir silahlı çatışma oluyor ve şerif öldürülüyor.

More Sentences
iki yüzlü hypocrite n.
You're a hypocrite.
İki yüzlüsün.

More Sentences
üçte iki two thirds n.
We provide about 55% of total international assistance and as much as two thirds of all grant aid.
Toplam uluslararası yardımın yaklaşık %55'ini ve tüm hibe yardımlarının üçte ikisini biz sağlıyoruz.

More Sentences
iki düzine two dozen n.
I bought a dozen spoons and two dozen forks.
Bir düzine kaşık ve iki düzine çatal aldım.

More Sentences
iki eşlilik bigamy n.
Is bigamy a crime in Australia?
Avustralya'da iki eşlilik suç mudur?

More Sentences
iki yüzlülük hypocrisy n.
We tend to associate politicians with hypocrisy.
Biz politikacıları iki yüzlülük ile ilişkilendirmek eğilimindeyiz.

More Sentences
iki örgü (saç) pigtail n.
Mary often wears her hair in pigtails.
Mary genellikle saçını iki örgü yapar.

More Sentences
iki kopya duplicate n.
Send it in duplicate.
Onu iki kopya halinde gönderin.

More Sentences
iki hafta fortnight n.
This is a tremendous boost a fortnight prior to the start of this Fourth Ministerial Conference.
Bu, Dördüncü Bakanlar Konferansının başlamasından iki hafta önce muazzam bir destektir.

More Sentences
iki renk two colors n.
It can even use two colors at once.
Aynı anda iki renk bile kullanabilir.

More Sentences
iki sayfa two pages n.
This book is missing two pages.
Bu kitap iki sayfa eksiktir.

More Sentences
on iki twelve n.
If my schoolboy maths serves me well, that was twelve years ago.
Eğer okuldaki matematiğim beni yanıltmıyorsa, bu on iki yıl önceydi.

More Sentences
iki taraf both sides n.
Such are the market forces on both sides.
İki taraftaki piyasa güçleri de böyledir.

More Sentences
iki dilde eğitim bilingual education n.
A federal law passed in 2003 gives Mexicans the right to bilingual education.
2003'te kabul edilen federal bir yasa, Meksikalılara iki dilde eğitim hakkı veriyor.

More Sentences
on iki gün twelve days n.
I am here for twelve days.
On iki günlüğüne buradayım.

More Sentences
iki eşit parça two equal parts n.
The equator is an imaginary line which divides the globe into two equal parts.
Ekvator dünyayı iki eşit parçaya bölen hayali bir çizgidir.

More Sentences
iki katına çıkarma doubling n.
The European Council has accepted the idea of doubling the European and national parliamentary presence.
Avrupa Konseyi, Avrupa ve ulusal parlamentoların mevcudiyetinin iki katına çıkarılması fikrini kabul etmiştir.

More Sentences
iki yüzlülük duplicity n.
However, the Commission's proposal is perverse in its duplicity.
Bununla birlikte, Komisyon'un önerisi iki yüzlülük açısından sapkındır.

More Sentences
iki milyon two millions n.
Two million children in the world, mainly girls, are being exploited by pimps.
Dünyada çoğu kız çocuğu olmak üzere iki milyon çocuk pezevenkler tarafından istismar ediliyor.

More Sentences
iki taraflılık bilateralism n.
Stubborn bilateralism is not the way forward.
İnatçı iki taraflılık ilerlemenin yolu değildir.

More Sentences
son iki yıl last two years n.
The Commission agrees with Parliament that Kyrgyzstan has put its good reputation on the line over the last two years.
Komisyon, Kırgızistan'ın son iki yılda itibarını tehlikeye attığı konusunda Parlamento ile hemfikirdir.

More Sentences
iki yüz milyar two hundred billion n.
In this respect, sooner or later, these two hundred billion will, of course, force us to establish a European tax.
Bu bakımdan, er ya da geç, bu iki yüz milyar elbette bizi bir Avrupa vergisi oluşturmaya zorlayacaktır.

More Sentences
iki sıra two lines n.
Form two lines.
İki sıra oluşturun.

More Sentences
iki çizgi two lines n.
These two lines cut across each other at right angles.
Bu iki çizgi birbirini dik açıyla kesiyor.

More Sentences
iki hat two lines n.
There is a risk that the needs for 2003 will be higher for two lines.
İki hat için 2003 yılı ihtiyaçlarının daha yüksek olması riski var.

More Sentences
iki satır two lines n.
The very few instances of lobbying we have encountered concern one or two lines relating to category 4.
Karşılaştığımız çok az sayıdaki lobicilik örneği, kategori 4 ile ilgili bir ya da iki satırla ilgilidir.

More Sentences
iki tür two types n.
We have two types of external action.
İki tür dış eylemimiz var.

More Sentences
her iki taraf both sides n.
On both sides, innocent people are still dying.
Her iki tarafta da masum insanlar ölmeye devam ediyor.

More Sentences
her iki taraf either party n.
It will not, however, be of great consequence to either party, whatever is adopted.
Bununla birlikte, her ne karar alınırsa alınsın, bunun her iki taraf için de büyük bir sonucu olmayacaktır.

More Sentences
her iki taraf either side n.
You can park on either side of the street.
Caddenin her iki tarafında da park edebilirsiniz.

More Sentences
iki kap two cups n.
I feed my dog two cups of dog food every evening.
Köpeğimi her akşam iki kap köpek mamasıyla besliyorum.

More Sentences
Common Usage
iki şey twosome n.
iki tekerlekli hafif araba buggy n.
iki kat double n.
iki misli yapmak double v.
iki haftada bir olan biweekly adj.
iki kat double adv.
iki misli double adv.
General
iki tekerlekli araba yarışı chariot race n.
iki partili sistem two party system n.
iki bölmeli çanta portmanteau n.
iki ucunu birleştirme splice n.
iki çift söz a word or two n.
iki anlama gelecek söz söyleme equivocating n.
iki tahtanın yan yana birleştiği çizgi seam n.
iki cinslilik hermaphroditism n.
iki dolar meselesi a matter of two dollars n.
iki direkli gemi brig n.
birinin seçilmesi gereken iki güç seçenek horns of a dilemma n.
sondan iki önceki the second before the last n.
sesli harfin üzerine koyulan iki nokta işareti diaeresis n.
iki şekilli dimorph n.
birbirine zıt iki şey antipodes n.
iki parçalı elbise two piece suit n.
karşılıklı iki sayfa folio n.
dikenli kuyruğu olan iki ayaklı ejderha wivern n.
merdiven (iki katı birbirine bağlayan) staircase n.
iki fikir arasında gidip gelen wobbler n.
her iki kategoriye de girebilecek bir durum borderline case n.
bir/iki günlük tıraş stubble n.
iki tekerlekli at arabası sulky n.
anlaşma (iki devlet arasında olan) accord n.
iki bir (zar) deuce ace n.
iki tekerlekli çekici dolly n.
iki kez tekrarlanması gereken bir harfin yalnızca bir kez yazılması haplography n.
iki yüzlü ambidexter n.
iki çift laf a word or two n.
iki katlı tencere double boiler n.
iki su kütlesini birleştiren genişçe su yolu sound n.
iki kez oy veren kimse repeater n.
iki yüzlü consultant n.
iki kıyı arasındaki dar ve derin deniz canal n.
iki anlamlılık equivocacy n.
kitabin iki kapak içi ile boş bırakılan ön ve arka sayfaları endpaper n.
iki uç arasındaki genişlik spread n.
iki başlı kol kası biceps n.
iki yıl yaşayan bitki biennial n.
iki şekillilik dimorph n.
iki yüzlülük disingenuousness n.
iki kemerin birleştiği nokta groin n.
haftada iki defa çıkan (yayın) semiweekly n.
iki rakamı two n.
iki parçadan oluşan şey pair n.
iki karşıt gruba bölünme dichotomy n.
iki kişilik kanepe love seat n.
tek ses veren iki harf digram n.
iki mors harfinden uzun olanı dah n.
iki yüzlü dissimulator n.
iki yüzlü smoothie n.
iki ağızlı büyük kılıç claymore n.
hastanede iki yataklı oda semiprivate room n.
iki katlı apartman duplex apartment n.
iki kişilik üç tekerlekli bisiklet sociable n.
iki ayaklı hayvan biped n.
iki dillilik bilingualism n.
dış açı oluşturan iki siper redan n.
iki çenekli bitki dicotyledon n.
iki lokomotifli tren double header n.
bağlantı (iki şey arasındaki) connecting link n.
iki deniz veya su kütlesini birleştiren dar su yolu strait n.
tıraştan sonraki bir iki gün içinde uzayan sakal stubble n.
iki yüzüncü yıldönümü bicentennial n.
iki katlı ev duplex house n.
iki kıyı arasında araba ve insan taşıyan gemi ferry n.
iki direkli yelken kayığı ketch n.
arka arkaya bağlı iki kızak bobsled n.
aynı anda iki zıt fikre inanma doublethink n.
iki anlamlılık equivocalness n.
iki yüzlülük double dealing n.
iki hükümdarlı yönetim dyarchy n.
iki kişilik ufak çadır pup tent n.
iki kola ayrılma bifurcation n.
aynı konuyu yazan karşılıklı iki sayfa (gazete) spread n.
iki çiftin buluşması double date n.
iki kat arasında kurulu ara kat mezzanine n.
iki yüz metre furlong n.
iki tekerlekli araba chariot n.
iki kola ayırılma bifurcation n.
iki tekerlekli ve motorlu taşıt motor cycle n.
iki tekerli at arabası dogcart n.
iki anlamlı söz double entendre n.
iki boyutlu model two dimensional model n.
iki nokta arasında bu amaçla özel olarak kurulmuş olan bir şirket tarafından yapılan taşıma işi carriage n.
on iki burç the signs of the zodiac n.
iki eşli kimse bigamist n.
iki heceli sözcük dissyllable n.
iki yüzlülük insincerity n.
iki anlama gelecek şekilde konuşan equivocator n.
çarpışma (iki taşıt arasındaki) smash n.
iki yer arasında sürekli sefer yapan yolcu aracı shuttle n.
on iki yüzlü şekil dodecahedra n.
iki haftada bir yayımlanan dergi biweekly n.
gemide iki öğünün ikincisi second sitting n.
birbirinden farklı iki hayvan türünü çiftleştirme cross breeding n.
iki kişilik yaylı araba buckboard n.
yaprak tabanlarının birbirinin üstüne bindiği iki sıralı yaprak dizilişi equitant n.
iki dalga sırtı arasındaki çukur trough n.
iki düğüm ortası loop n.
iki tarafa açılır kapı swing door n.
iki yıllık süre biennium n.
iki devlet arasındaki dar toprak parçası corridor n.
iki tekerlekli tek atlı araba hansom n.
birbirinin içine giren iki tencere double saucepan n.
iki sert yüzün birbirine sürtünmesinden çıkan ses crepitation n.
iki manalılık equivocality n.
iki tekerlekli at arabası chariot n.
iki çift laf just a couple of words n.
iki cephe arasındaki sahipsiz toprak no man's land n.
on iki düzine gross n.
iki yolun kesişmesi crossroad n.
iki nehir havzası arasındaki set watershed n.
on iki ay twelvemonth n.
iki cinsli yaratık centaur n.
iki peni twopence n.
iki anlamlılık ambiguity n.
iki eşli bigamist n.
üniversitenin birinci ve ikinci sınıf öğretim programını uygulayan iki senelik okul junior college n.
iki tekerlekli at arabası hansom n.
iki kıyı arasında araba ve insan taşıyan tekne ferryboat n.
ikişer kişilik gruplarla oynanan oyunlarda ortak oynayan iki kişiden her biri spouse n.
iki direkli küçük yelkenli pinnace n.
iki parçaya bölünebilirlik dichotomousness n.
iki nokta arasındaki eğik mesafe slant range n.
yüz yirmi ile iki yüz kişiden oluşan süvari birliği squadron n.
akarsuların iki yakasına gerilen ve geçisi önleyen kalın zincir boom n.
iki taraflı çalışan casus double agent n.
iki kanatlı böcek two winged insects n.
çok dayanıklı filmlerin ve kimi sentetik kumaşların yapımında kullanılan bileşiminde iki alkol drubu bulunan madde glycol n.
iki yüzlülük two facedness n.
iki kanatlı uçan balık two wing flying fish n.
harfin üzerine konan iki nokta diereses n.
abd'de missouri ırmağının iki yakasında kurulu minneapolis ve st paul şehirleri twin cities n.
iki kişi twain n.
iki yüzlü shammer n.
iki boyutluluk two dimensionality n.
iki koltuklu teleferik double chair n.
iki kişilik yatak double bed n.
iki kıyı arasında yolcu taşıyan deniz taşıtı ferry n.
on iki yapraklı forma duodecimo n.
iki kişilik araba buggy n.
iki peni değerinde gümüş para dandiprat n.
iki yüzlülük pharisaicalness n.
iki hörgüçlü deve bactrian camel n.
iki uçlu kuyruk deque n.
on iki sayısı (12, XII) twelve n.
iki kara parçasını birbirine bağlayan ve deniz kabardığında suyla kaplanan beton yol causeway n.
kitabin iki kapak içi ile boş bırakılan ön ve arka sayfaları endleaf n.
suratı iki karış a face as long as a fiddle n.
iki cadde arasındaki binalar block n.
yayan bir veya birkaç kişi tarafından çekilen iki tekerlekli hafif taşıt rickshaw n.
iki anlama gelebilirlik equivocacy n.
ulaşım amaçlı olarak iki hamalca taşınan koltuk sedan n.
iki saplı bıçak drawshave n.
iki çift laf word n.
iki kulplu kupa loving cup n.
iki manalılık ambiguity n.
iki tarafa çekilebilecek söz double entendre n.
on iki heceli sözcük dodecasyllable n.
gemileri farklı iki su düzeyinin birinden öbürüne aşırmak için yapılmış ara havuz lock n.
iki elini de kullanabilen kimse ambidexter n.
iki yüzlülük doubleness n.
çıkıntı (iki koyak arasındaki) spur n.
iki kanatlı tablo diptych n.
iki tekerlekli el arabası truck n.
merdiven (iki katı birbirine bağlayan) stairway n.
iki kişilik araba coupe n.
iki yaşayışlı hayvan amphibian n.
iki uç arasındaki uzunluk spread n.
tek sesi oluşturan iki harf digraph n.
iki tarafa açılır kapı bidirectional doors n.
iki kat hızlı double time n.
arka arkaya bağlı iki kızak bobsleigh n.
iki uzun heceli sözcük spondee n.
iki elini de kullanabilme ambidexterity n.
iki başlı kas biceps n.
iki tekerlekli yük taşıyıcısı dolly n.
budizm'de öğrenci ve ustası arasında öğrencinin meditasyon gelişmesi üzerine günde iki kere yapılan günlük toplantı sanzen n.
iki kat folded double n.
yüksek basınçlı iki dalgıç tüpünü birleştiren boru manifold n.
iki akarsuyun karşılaşıp birbirlerine karıştıkları nokta confluence n.
iki kişiden küçük olanı junior n.
iki veya daha çok şirketin birleşmesi merger n.
on iki yüzlü şekil dodecahedron n.
iki sesli harfi ayırma diereses n.
iki gözle görme binocular vision n.
birbirinin aynı olan veya birbirine çok benzeyen iki şeyden her biri spouse n.
iki sesli harfin ayrılması diaeresis n.
birbirini izleyen iki ya da daha fazla sayıda tümce ya da dizenin sonlarının tekrarı epistrophe n.
ahşap gemilerde baş bodoslamasındaki iki yelpazeden biri knighthead n.
iki dilde yazılmış yazı veya kitap diglot n.
iki kuyruklu twin tail n.
iki misline çıkarma reduplication n.
iki diş arasındaki boşluk diastemata n.
iki seviyede olan oda split level n.
iki kanun arasındaki zıtlık antinomy n.
iki şeyin birbirleri ile birleştikleri yer join n.
iki ya da daha çok uçağın uçma yeteneğinin birbiriyle kıyaslanması flyoff n.
iki elini de aynı beceriyle kullanabilme ambidexterity n.
iki tabanına göre logaritma logarithm to the base two n.
iki kişilik bisiklet bicycle built for two n.
iki veya beş kişiyle oynanan top oyunu fives n.
iki kişilik bisiklet tandem n.
iki film birden double feature n.
iki kanallı renk modu duotone n.
iki heceli kelime disyllable n.
iki veya daha fazla parçadan oluşan giysi suit n.
iki yanı çifte meyilli çatı curb roof n.
iki başlı kas frog n.
ileriye doğru iki tane ucu olan ve kolu söküp takılabilen ütü sadiron n.
iki parçayı birleştiren yer joint n.
iki yılda bir düzenlenen faaliyet bienal n.
ön tarafından iki arka taraftan tek katlı olan bina saltbox n.
birbirine tıpatıp benzeyen iki şey tweedledum and tweedlelee n.
iki büyük kart tenace n.
bir fiyatına iki twofer n.
iki örgü (saç) bunches n.
iki örgü (saç) angel wings n.
bir ya da iki ayağın olmaması footlessness n.
iki kat arasındaki merdivenler flight of steps n.
iki kat arasındaki merdivenler flight of stairs n.
iki nokta üst üste colon n.
iki vasıf good quality n.
iki nüsha duplicate n.
iki çocuk babası the father of two n.
iki çocuk babası the father of two children n.
iki alternatif arasına konan bölme işareti veya taksim işareti virgule n.
iki farklı maddeyi aynı anda yakma cofiring n.
iki farklı maddeyi aynı anda yakma cofire n.
aynı anda iki yerde birden olma bilocation n.
elektriksel iki kutuplu electrical dipole n.
elektriksel iki uçlu electric dipole n.
on iki yapraklı forma twelvemo n.
iki düzine thrave n.
iki veya dört tekerlekli bir taşıt herdic n.
iki şeyin arasında olma intermediacy n.
iki dil bilme bilingualism n.
bir kelimenin bir cümle içerisinde iki farklı anlamda kullanılması zeugma n.
her iki ayağı ve kolu felçli olan kimse quadriplegic n.
eski ahit'in iki tarih kitabı chronicles n.
evlilik dışı ilişkilerin her iki eş tarafından da karşılıklı olarak kabul edildiği evlilik open marriage n.
iki kanallı dual channel n.
tek metinde birleştirilmiş iki ya da daha fazla sayıda yazı conflate text n.
iki çift laf a few words n.
iki çifte kayık rowboat with two pairs of oars n.
iki çifteli rowboat with two pairs of oars n.
iki çift söz a few words n.
iki dünya this world and the world to come n.
iki eş arasındaki mükemmel uyum perfect match n.
iki çocuklu aile family with two children n.
iki yüzyılın sonu ile başı arasındaki süre turn of the century n.
iki kapılı spor araba coupe n.
iki katına çıkarma reduplication n.
iki noktaya göre hizalama colon alignment n.
iki zarla oynanan kumar craps n.
iki eşit parça two equal pieces n.
iki kişilik koltuk love seat n.
geometride bir kavisin iki ucu arasına çekilen doğru çizgi subtend n.
iki misli yapma doubling n.
iki kişilik araba runabout n.
iki ya da dörde katlanmış kağıt tabakası folio n.
iki ya da dörde katlanmış yapraklardan oluşmuş kitap folio n.
iki buçukluk a two-and-a-half lira coin n.
uzak doğu’da insan gücüyle çekilen iki tekerlekli küçük faytonun motorlu versiyonu auto-rickshaw n.
iki tarafı keskin kılıç double-edged sword n.
iki katlı taşıt double-decker n.
su çizgisi üzerinde iki güvertesi olan gemi double-decker n.
iki katlı otobüs double-decker n.
iki yüzlü double-dealer n.
biri uygunsuz iki farklı anlam taşıyan söz double-entendre n.
iki başlı yarış two-horse race n.
iki odalı ev two-roomed house n.
karşılıklı iki düşman kuvvetin cephe hatları arasında kalan arazi şeridi no-man's-land n.
iki uyaklı 10-13 dizelik şiir rondeau n.
iki başlı mücadele two-horse race n.
iki birim kalınlığında tahta two-by-four n.
iki kişilik uçak two-seater n.
iki yüzlülük two-facedness n.
sadece iki kişi arasında geçen mücadele two-horse race n.
yakın ilişki (iki hayvan arasında) pair-bond n.
savaşan iki tarafın nbc silahlara sahip olması nuclear-biological-chemical conditions n.
u harfi biçiminde iki ucu yivli cıvata u-bolt n.
sadece iki kişi arasında geçen konuşma tête-à-tête n.
iki kişilik araba two-seater n.
iki tekerlekli el arabası handcart n.
iki tekerlekli el arabası hand truck n.
iki yüzlülük lip services n.
iki ailelik ev two-family house n.
iki daireli ev two-family house n.
iki ayaklı yaratık biped n.
iki tekerlikli at arabası chariot n.
iki yüzlülük cant n.
iki arkadaş couple n.
iki kamaralı büyük motor cruiser n.
iki bilinmezli sorun dilemma n.
kızarmış ekmek üzerine kırılmış iki yumurta adam and eve on a raft n.
iki yüzlü double dealer n.
iki çift two pairs n.
iki ucuna kısa takozlar çakılmış tahta planchette n.
karşılıklı iki yan sediri olan araba waggonette n.
iki kefeli terazi scales n.
iki uçlu çivi staple n.
bir metinde iki biçimin bir arada bulunması conflation n.
her iki elini de kullanamayan ambisinister n.
iki dalga arasındaki çukur trough n.
iki tekerlekli at arabası trap n.
iki yüzlülük lip service n.
iki ev sahibinin belirli bir süre karşılıklı birbirlerinin evlerinde oturması house swapping n.
(iki ev sahibi arasında) ev değiştirme house swapping n.
iki ev sahibinin belirli bir süre karşılıklı birbirlerinin evlerinde oturması home exchange n.
(iki ev sahibi arasında) ev değiştirme home exchange n.
iki kişilik yastık pair-pillow n.
iki katına çıkma reduplication n.
iki misline çıkma reduplication n.
her iki elini de kullanma cross-dominance n.
her iki elini de kullanma mixed-handedness n.
arasında boşluk olmayan iki kişilik koltuk bench seat n.
iki katlı otobüs two-layered bus n.
iki katlı otobüs double decker bus n.
uçak veya kanat şeklinin iki boyutlu kuş bakışı görünüşü planform n.
iki yıllık deneyim two year experience n.
iki taraflı alt yapı bilateral infrastructure n.
iki tane two pieces n.
iki buçuk two and a half n.
otuz iki thirty two n.
kırk iki forty two n.
elli iki fifty two n.
altmış iki sixty two n.
yetmiş iki seventy two n.
seksen iki eighty two n.
doksan iki ninety two n.
iki sene üst üste two consecutive years n.
iki yüz elli bin two hundred and fifty thousand n.
iki yüz elli bin two hundred fifty thousand n.
iki saatlik uygulama two-hour application n.
iki yüzlü kimse two-faced person n.
her iki şirket both companies/firms n.
her iki firma both companies/firms n.
her iki firma both of the companies/firms n.
her iki şirket both of the companies/firms n.
iki yataklı otel odası twin room n.
iki kişilik taşıt two-seater n.
iki kişilik at arabası stanhope n.
üstü açık iki tekerlekli araba tilbury n.
üniversite veya lisenin son iki sınıfında olan öğrenci upperclassman n.
sadece iki yüz dolar only two hundred dollars n.
iki film bir arada double feature n.
iki taraflı iletişim bilateral communication n.
198 x 203 cm boyutlarında iki kişilik yatak king-size bed n.
153 x 203 cm boyutlarında iki kişilik yatak queen-size bed n.
(bilmiyorum veya ilgilendirmiyor anlamında) iki omuzu yukarı kaldırma shrug n.
aynı anda iki farklı yöne sallanan ikili oyun ipi double dutch n.
iki tip two types n.
iki haftalık amerika tatili two-week american vacation n.
iki numaralı perondaki tren the train on platform two n.
iki addan oluşan isim double-barrelled name n.
iki addan oluşan soyadı double-barrel surname n.
iki yıllık lisans two-year license n.
iki kişinin de çok istediği halde yapamadığı bir şeyi belki karşıdaki kişi teklif eder diye birbirleriyle bakışması mamihlapinatapei n.
iki kişinin de çok istediği halde yapamadığı bir şeyi belki karşıdaki kişi teklif eder diye birbirleriyle bakışması mamihlapinatapai n.
iki kişilik gösteri double act n.
iki önde/iki arkada olmak üzere dört tekerlekli paten roller/quad skate n.
iki delikli delgi makinesi two hole paper perforator n.
iki delikli zımba makinesi two hole paper perforator n.
iki numara number two n.
on iki kızgın adam twelve angry men n.
iki bin beş yüz on bir two thousand five hundred eleven n.
iki kişilik bir iş a two-person job n.
yüzey beklemesi (dalgıçların iki dalış arasında yüzeyde geçirmek zorunda oldukları süre) surface interval n.
yüzey bekleme aralığı (dalgıçların iki dalış arasında yüzeyde geçirmek zorunda oldukları süre) surface interval n.
iki katlı pasta double tier cake n.
iki katlı pasta two tier cake n.
alarm iki seviyesindeki daire yangını two-alarm apartment blaze n.
iki anlamlı bir kelime yüzünden kolaylıkla yanlış anlaşılan bir cümle garden path sentence n.
tek kişi tarafından çekilen iki tekerli araç rickshaw n.
elleri iki yana açılarak tanrıya yakarma hareketi orant n.
iki yıllık deneyim two-year experience n.
iki yıllık tecrübe two-year experience n.
iki dilin karışmasıyla oluşan melez dil pidgin n.
iki dilimli ekmek kızartma makinesi two-slice toaster n.
iki metni bir metne birleştirme conflation n.
iki anlamlı ifade amphibology n.
iki anlamlılık amphibology n.
iki anlamlılık amphiboly n.
iki anlamlı ifade amphiboly n.
iki kısa bir uzun heceli ölçü anapest n.
iki yüzlülük ambidexterity n.
iki kısa bir uzun heceli ölçü anapaest n.
iki yanı ağaçlıklı yol avenue n.
iki ayda bir çıkan dergi bimonthly n.
iki tarafı da tutma bipartisanship n.
iki kulplu şarap bardağı coaster n.
iki müzik grubunun ya da müzisyenin kimin daha iyi olduğunu görmek için karşı karşıya gelmesi rock off n.
iki yüzlü counterfeiter n.
iki vezinli mısra dimeter n.
iki yüzlülük dissimulation n.
iki heceli sözcük disyllable n.
iki yüzlü dissembler n.
iki mısra distich n.
iki veya daha fazla anlamlılık equivocality n.
iki uç arasında tarafsız olma durumu fence-sitting n.
birbirini seven iki kişinin evlendiklerini ilan etmek için, aile ve sevdikleriyle birlikte, dış ortamda yaptıkları, genellikle yasal olmayan, evlilik töreni handfasting n.
iki ayağında içine girdiği tek palet monofin n.
sesli harfin üzerine koyulan iki nokta işareti dieresis n.
iki sesli harfin ayrılması dieresis n.
iki kemerin birleştiği nokta groyne n.
iki sesli harfi ayırma diaereses n.
harfin üzerine konan iki nokta diaereses n.
haftada iki defa çıkan (yayın) semi-weekly n.
iki yatak odalı süit two-bedroom suite n.
her iki taraftan biri either side n.
her iki taraftan biri either party n.
iki parmakla selam two finger salute n.
fazladan iki şarjör two extra mags n.
iki fincan çay two cups of tea n.
iki çiftli randevu double date n.
gövdeye iki kafaya tek atış failure drill n.
gövdeye iki kafaya tek atış mozambic drill n.
gövdeye iki kafaya tek atış mozambique drill n.
düşmanın çelik yelek giyme ihtimaline karşı iki kez gövdesine bir kez kafasına ateş edilmesi failure to stop drill n.
düşmanın çelik yelek giyme ihtimaline karşı iki kez gövdesine bir kez kafasına ateş edilmesi failure drill n.
gövdeye iki kafaya tek atış failure to stop drill n.
düşmanın çelik yelek giyme ihtimaline karşı iki kez gövdesine bir kez kafasına ateş edilmesi mozambique drill n.
düşmanın çelik yelek giyme ihtimaline karşı iki kez gövdesine bir kez kafasına ateş edilmesi mozambic drill n.
iki rekat namaz a two-rakat prayer n.
iki ucundan çekilererek açılan içinde küçük bir hediye bulunan noel oyuncağı bon-bons n.
iki ucundan çekilererek açılan içinde küçük bir hediye bulunan noel oyuncağı christmas cracker n.
manhattan'ın doğu-batı yönünde uzanan caddelerine yılda iki kez batan güneşin vurması manhattan solstice n.
manhattan'ın doğu-batı yönünde uzanan caddelerine yılda iki kez batan güneşin vurması manhattanhenge n.
iki katlı ingiliz somun ekmeği cottage loaf n.
iki katlı ev two-storey house n.
iki katlı ev two-story house n.
yedi bin yüz on iki seven thousand one hundred and twelve n.
iki kişilik koltuk loveseat n.
iki harfli sözcük/iki harfli bigram n.
alfabetik bir yazı sisteminde iki harfle yazılmış sözcük bigram n.
iki yılda bir düzenlenen sanat etkinliği biennale n.
iki bebek two babies n.
iki kez gövdeye sonrasında kafaya yapılan ateş etme şekli mozambique drill n.
iki kap two vessels n.
iki tabak yemek two plates of food n.
üstü mayo altı bikini gibi olan iki parçalı plaj giysisi tankini n.
iki zıt anlamdaki sözcüğün bir araya gelerek farklı anlama gelen bir sözcük oluşturması a conflict in terms n.
iki zıt anlamdaki sözcüğün bir araya gelip oluşturdukları sözcük a conflict in terms n.
iki dilde de yeterli olup gönüllü tercumanlık yapan alaylı kimse lay interpreter n.
iki dilde de yeterli olup gönüllü tercumanlık yapan alaylı kimse ad hoc interpreter n.
iki dilde de yeterli olup gönüllü tercumanlık yapan alaylı kimse chance interpreter n.
aynı paranın iki yüzü two faces of the same coin n.
aynı paranın iki yüzü two sides of the same coin n.
iki basamaklı sayılar two-digit numbers n.
iki aşamalı doğrulama two-step verification n.
topun bir iple dikey bir sırığa asıldığı ve iki kişi arasında oynanan bir top oyunu tetherball n.