|
Catégorie |
Turc |
Anglais |
|
Common Usage |
|
1 |
Common Usage |
iki yüzlü |
two-faced adj.
|
|
I really must appeal to the Council not to be such a two-faced split personality.
Konseye bu kadar iki yüzlü ve bölünmüş bir kişilik olmaması için gerçekten çağrıda bulunmalıyım.
More Sentences
|
2 |
Common Usage |
iki kişilik |
double adj.
|
|
We'd like a double room with bath.
Banyolu iki kişilik bir oda istiyoruz.
More Sentences
|
3 |
Common Usage |
iki kez |
twice adv.
|
|
It does not make sense for us to follow the voting list, because we would then have to vote on the same content twice.
Oylama listesini takip etmemiz mantıklı değil çünkü bu durumda aynı içeriği iki kez oylamak zorunda kalacağız.
More Sentences
|
4 |
Common Usage |
iki kere |
twice adv.
|
|
Esmaeel called me and slapped me again twice, like this.
Esmaeel beni aradı ve iki kere daha tokat attı, bu şekilde.
More Sentences
|
5 |
Common Usage |
iki sefer |
twice adv.
|
|
Sami was married twice.
Sami iki sefer evlendi.
More Sentences
|
General |
|
6 |
General |
dürbün (iki gözle bakılabilen) |
binoculars n.
|
|
Tom watched the race through binoculars.
Tom yarışı dürbünle izledi.
More Sentences
|
7 |
General |
iki adım |
two step n.
|
|
Progress has definitely been made on the question of gender equality, even if it is two steps forward and one step back.
İki adım ileri bir adım geri olsa da cinsiyet eşitliği konusunda kesinlikle ilerleme kaydedilmiştir.
More Sentences
|
8 |
General |
iki hafta |
two weeks n.
|
|
The next two weeks will be critical to finding a solution to this crisis.
Önümüzdeki iki hafta bu krize bir çözüm bulunması açısından kritik önem taşıyacak.
More Sentences
|
9 |
General |
yirmi iki |
twenty two n.
|
|
When I was twenty two years old, I was the master of the breast stroke.
Yirmi iki yaşındayken, ben kurbağalama yüzüşün ustasıydım.
More Sentences
|
10 |
General |
silahlı çatışma (iki kişi arasındaki) |
gunfight n.
|
|
There's a big gunfight in the middle of the movie and the sheriff gets killed.
Filmin ortasında büyük bir silahlı çatışma oluyor ve şerif öldürülüyor.
More Sentences
|
11 |
General |
iki yüzlü |
hypocrite n.
|
|
You're a hypocrite.
İki yüzlüsün.
More Sentences
|
12 |
General |
üçte iki |
two thirds n.
|
|
We provide about 55% of total international assistance and as much as two thirds of all grant aid.
Toplam uluslararası yardımın yaklaşık %55'ini ve tüm hibe yardımlarının üçte ikisini biz sağlıyoruz.
More Sentences
|
13 |
General |
iki düzine |
two dozen n.
|
|
I bought a dozen spoons and two dozen forks.
Bir düzine kaşık ve iki düzine çatal aldım.
More Sentences
|
|
14 |
General |
iki eşlilik |
bigamy n.
|
|
Is bigamy a crime in Australia?
Avustralya'da iki eşlilik suç mudur?
More Sentences
|
15 |
General |
iki yüzlülük |
hypocrisy n.
|
|
We tend to associate politicians with hypocrisy.
Biz politikacıları iki yüzlülük ile ilişkilendirmek eğilimindeyiz.
More Sentences
|
16 |
General |
iki örgü (saç) |
pigtail n.
|
|
Mary often wears her hair in pigtails.
Mary genellikle saçını iki örgü yapar.
More Sentences
|
17 |
General |
iki kopya |
duplicate n.
|
|
Send it in duplicate.
Onu iki kopya halinde gönderin.
More Sentences
|
18 |
General |
iki hafta |
fortnight n.
|
|
This is a tremendous boost a fortnight prior to the start of this Fourth Ministerial Conference.
Bu, Dördüncü Bakanlar Konferansının başlamasından iki hafta önce muazzam bir destektir.
More Sentences
|
19 |
General |
iki renk |
two colors n.
|
|
It can even use two colors at once.
Aynı anda iki renk bile kullanabilir.
More Sentences
|
20 |
General |
iki sayfa |
two pages n.
|
|
This book is missing two pages.
Bu kitap iki sayfa eksiktir.
More Sentences
|
21 |
General |
on iki |
twelve n.
|
|
If my schoolboy maths serves me well, that was twelve years ago.
Eğer okuldaki matematiğim beni yanıltmıyorsa, bu on iki yıl önceydi.
More Sentences
|
22 |
General |
iki taraf |
both sides n.
|
|
Such are the market forces on both sides.
İki taraftaki piyasa güçleri de böyledir.
More Sentences
|
23 |
General |
iki dilde eğitim |
bilingual education n.
|
|
A federal law passed in 2003 gives Mexicans the right to bilingual education.
2003'te kabul edilen federal bir yasa, Meksikalılara iki dilde eğitim hakkı veriyor.
More Sentences
|
24 |
General |
on iki gün |
twelve days n.
|
|
I am here for twelve days.
On iki günlüğüne buradayım.
More Sentences
|
25 |
General |
iki eşit parça |
two equal parts n.
|
|
The equator is an imaginary line which divides the globe into two equal parts.
Ekvator dünyayı iki eşit parçaya bölen hayali bir çizgidir.
More Sentences
|
26 |
General |
iki katına çıkarma |
doubling n.
|
|
The European Council has accepted the idea of doubling the European and national parliamentary presence.
Avrupa Konseyi, Avrupa ve ulusal parlamentoların mevcudiyetinin iki katına çıkarılması fikrini kabul etmiştir.
More Sentences
|
27 |
General |
iki yüzlülük |
duplicity n.
|
|
However, the Commission's proposal is perverse in its duplicity.
Bununla birlikte, Komisyon'un önerisi iki yüzlülük açısından sapkındır.
More Sentences
|
28 |
General |
iki milyon |
two millions n.
|
|
Two million children in the world, mainly girls, are being exploited by pimps.
Dünyada çoğu kız çocuğu olmak üzere iki milyon çocuk pezevenkler tarafından istismar ediliyor.
More Sentences
|
29 |
General |
iki taraflılık |
bilateralism n.
|
|
Stubborn bilateralism is not the way forward.
İnatçı iki taraflılık ilerlemenin yolu değildir.
More Sentences
|
30 |
General |
son iki yıl |
last two years n.
|
|
The Commission agrees with Parliament that Kyrgyzstan has put its good reputation on the line over the last two years.
Komisyon, Kırgızistan'ın son iki yılda itibarını tehlikeye attığı konusunda Parlamento ile hemfikirdir.
More Sentences
|
31 |
General |
iki yüz milyar |
two hundred billion n.
|
|
In this respect, sooner or later, these two hundred billion will, of course, force us to establish a European tax.
Bu bakımdan, er ya da geç, bu iki yüz milyar elbette bizi bir Avrupa vergisi oluşturmaya zorlayacaktır.
More Sentences
|
32 |
General |
iki sıra |
two lines n.
|
|
Form two lines.
İki sıra oluşturun.
More Sentences
|
33 |
General |
iki çizgi |
two lines n.
|
|
These two lines cut across each other at right angles.
Bu iki çizgi birbirini dik açıyla kesiyor.
More Sentences
|
34 |
General |
iki hat |
two lines n.
|
|
There is a risk that the needs for 2003 will be higher for two lines.
İki hat için 2003 yılı ihtiyaçlarının daha yüksek olması riski var.
More Sentences
|
35 |
General |
iki satır |
two lines n.
|
|
The very few instances of lobbying we have encountered concern one or two lines relating to category 4.
Karşılaştığımız çok az sayıdaki lobicilik örneği, kategori 4 ile ilgili bir ya da iki satırla ilgilidir.
More Sentences
|
36 |
General |
iki tür |
two types n.
|
|
We have two types of external action.
İki tür dış eylemimiz var.
More Sentences
|
37 |
General |
her iki taraf |
both sides n.
|
|
On both sides, innocent people are still dying.
Her iki tarafta da masum insanlar ölmeye devam ediyor.
More Sentences
|
38 |
General |
her iki taraf |
either party n.
|
|
It will not, however, be of great consequence to either party, whatever is adopted.
Bununla birlikte, her ne karar alınırsa alınsın, bunun her iki taraf için de büyük bir sonucu olmayacaktır.
More Sentences
|
39 |
General |
her iki taraf |
either side n.
|
|
You can park on either side of the street.
Caddenin her iki tarafında da park edebilirsiniz.
More Sentences
|
40 |
General |
iki kap |
two cups n.
|
|
I feed my dog two cups of dog food every evening.
Köpeğimi her akşam iki kap köpek mamasıyla besliyorum.
More Sentences
|
Common Usage |
|
41 |
Common Usage |
iki şey |
twosome n.
|
|
42 |
Common Usage |
iki tekerlekli hafif araba |
buggy n.
|
|
43 |
Common Usage |
iki kat |
double n.
|
|
44 |
Common Usage |
iki misli yapmak |
double v.
|
|
45 |
Common Usage |
iki haftada bir olan |
biweekly adj.
|
|
46 |
Common Usage |
iki kat |
double adv.
|
|
47 |
Common Usage |
iki misli |
double adv.
|
|
General |
|
48 |
General |
iki tekerlekli araba yarışı |
chariot race n.
|
|
49 |
General |
iki partili sistem |
two party system n.
|
|
50 |
General |
iki bölmeli çanta |
portmanteau n.
|
|
51 |
General |
iki ucunu birleştirme |
splice n.
|
|
52 |
General |
iki çift söz |
a word or two n.
|
|
53 |
General |
iki anlama gelecek söz söyleme |
equivocating n.
|
|
|
54 |
General |
iki tahtanın yan yana birleştiği çizgi |
seam n.
|
|
55 |
General |
iki cinslilik |
hermaphroditism n.
|
|
56 |
General |
iki dolar meselesi |
a matter of two dollars n.
|
|
57 |
General |
iki direkli gemi |
brig n.
|
|
58 |
General |
birinin seçilmesi gereken iki güç seçenek |
horns of a dilemma n.
|
|
59 |
General |
sondan iki önceki |
the second before the last n.
|
|
60 |
General |
sesli harfin üzerine koyulan iki nokta işareti |
diaeresis n.
|
|
61 |
General |
iki şekilli |
dimorph n.
|
|
62 |
General |
birbirine zıt iki şey |
antipodes n.
|
|
63 |
General |
iki parçalı elbise |
two piece suit n.
|
|
64 |
General |
karşılıklı iki sayfa |
folio n.
|
|
65 |
General |
dikenli kuyruğu olan iki ayaklı ejderha |
wivern n.
|
|
66 |
General |
merdiven (iki katı birbirine bağlayan) |
staircase n.
|
|
67 |
General |
iki fikir arasında gidip gelen |
wobbler n.
|
|
68 |
General |
her iki kategoriye de girebilecek bir durum |
borderline case n.
|
|
69 |
General |
bir/iki günlük tıraş |
stubble n.
|
|
70 |
General |
iki tekerlekli at arabası |
sulky n.
|
|
71 |
General |
anlaşma (iki devlet arasında olan) |
accord n.
|
|
72 |
General |
iki bir (zar) |
deuce ace n.
|
|
73 |
General |
iki tekerlekli çekici |
dolly n.
|
|
74 |
General |
iki kez tekrarlanması gereken bir harfin yalnızca bir kez yazılması |
haplography n.
|
|
75 |
General |
iki yüzlü |
ambidexter n.
|
|
76 |
General |
iki çift laf |
a word or two n.
|
|
77 |
General |
iki katlı tencere |
double boiler n.
|
|
78 |
General |
iki su kütlesini birleştiren genişçe su yolu |
sound n.
|
|
79 |
General |
iki kez oy veren kimse |
repeater n.
|
|
80 |
General |
iki yüzlü |
consultant n.
|
|
81 |
General |
iki kıyı arasındaki dar ve derin deniz |
canal n.
|
|
82 |
General |
iki anlamlılık |
equivocacy n.
|
|
83 |
General |
kitabin iki kapak içi ile boş bırakılan ön ve arka sayfaları |
endpaper n.
|
|
84 |
General |
iki uç arasındaki genişlik |
spread n.
|
|
85 |
General |
iki başlı kol kası |
biceps n.
|
|
86 |
General |
iki yıl yaşayan bitki |
biennial n.
|
|
87 |
General |
iki şekillilik |
dimorph n.
|
|
88 |
General |
iki yüzlülük |
disingenuousness n.
|
|
89 |
General |
iki kemerin birleştiği nokta |
groin n.
|
|
90 |
General |
haftada iki defa çıkan (yayın) |
semiweekly n.
|
|
91 |
General |
iki rakamı |
two n.
|
|
92 |
General |
iki parçadan oluşan şey |
pair n.
|
|
93 |
General |
iki karşıt gruba bölünme |
dichotomy n.
|
|
94 |
General |
iki kişilik kanepe |
love seat n.
|
|
95 |
General |
tek ses veren iki harf |
digram n.
|
|
96 |
General |
iki mors harfinden uzun olanı |
dah n.
|
|
97 |
General |
iki yüzlü |
dissimulator n.
|
|
98 |
General |
iki yüzlü |
smoothie n.
|
|
99 |
General |
iki ağızlı büyük kılıç |
claymore n.
|
|
100 |
General |
hastanede iki yataklı oda |
semiprivate room n.
|
|
101 |
General |
iki katlı apartman |
duplex apartment n.
|
|
102 |
General |
iki kişilik üç tekerlekli bisiklet |
sociable n.
|
|
103 |
General |
iki ayaklı hayvan |
biped n.
|
|
104 |
General |
iki dillilik |
bilingualism n.
|
|
105 |
General |
dış açı oluşturan iki siper |
redan n.
|
|
106 |
General |
iki çenekli bitki |
dicotyledon n.
|
|
107 |
General |
iki lokomotifli tren |
double header n.
|
|
108 |
General |
bağlantı (iki şey arasındaki) |
connecting link n.
|
|
109 |
General |
iki deniz veya su kütlesini birleştiren dar su yolu |
strait n.
|
|
110 |
General |
tıraştan sonraki bir iki gün içinde uzayan sakal |
stubble n.
|
|
111 |
General |
iki yüzüncü yıldönümü |
bicentennial n.
|
|
112 |
General |
iki katlı ev |
duplex house n.
|
|
113 |
General |
iki kıyı arasında araba ve insan taşıyan gemi |
ferry n.
|
|
114 |
General |
iki direkli yelken kayığı |
ketch n.
|
|
115 |
General |
arka arkaya bağlı iki kızak |
bobsled n.
|
|
116 |
General |
aynı anda iki zıt fikre inanma |
doublethink n.
|
|
117 |
General |
iki anlamlılık |
equivocalness n.
|
|
118 |
General |
iki yüzlülük |
double dealing n.
|
|
119 |
General |
iki hükümdarlı yönetim |
dyarchy n.
|
|
120 |
General |
iki kişilik ufak çadır |
pup tent n.
|
|
121 |
General |
iki kola ayrılma |
bifurcation n.
|
|
122 |
General |
aynı konuyu yazan karşılıklı iki sayfa (gazete) |
spread n.
|
|
123 |
General |
iki çiftin buluşması |
double date n.
|
|
124 |
General |
iki kat arasında kurulu ara kat |
mezzanine n.
|
|
125 |
General |
iki yüz metre |
furlong n.
|
|
126 |
General |
iki tekerlekli araba |
chariot n.
|
|
127 |
General |
iki kola ayırılma |
bifurcation n.
|
|
128 |
General |
iki tekerlekli ve motorlu taşıt |
motor cycle n.
|
|
129 |
General |
iki tekerli at arabası |
dogcart n.
|
|
130 |
General |
iki anlamlı söz |
double entendre n.
|
|
131 |
General |
iki boyutlu model |
two dimensional model n.
|
|
132 |
General |
iki nokta arasında bu amaçla özel olarak kurulmuş olan bir şirket tarafından yapılan taşıma işi |
carriage n.
|
|
133 |
General |
on iki burç |
the signs of the zodiac n.
|
|
134 |
General |
iki eşli kimse |
bigamist n.
|
|
135 |
General |
iki heceli sözcük |
dissyllable n.
|
|
136 |
General |
iki yüzlülük |
insincerity n.
|
|
137 |
General |
iki anlama gelecek şekilde konuşan |
equivocator n.
|
|
138 |
General |
çarpışma (iki taşıt arasındaki) |
smash n.
|
|
139 |
General |
iki yer arasında sürekli sefer yapan yolcu aracı |
shuttle n.
|
|
140 |
General |
on iki yüzlü şekil |
dodecahedra n.
|
|
141 |
General |
iki haftada bir yayımlanan dergi |
biweekly n.
|
|
142 |
General |
gemide iki öğünün ikincisi |
second sitting n.
|
|
143 |
General |
birbirinden farklı iki hayvan türünü çiftleştirme |
cross breeding n.
|
|
144 |
General |
iki kişilik yaylı araba |
buckboard n.
|
|
145 |
General |
yaprak tabanlarının birbirinin üstüne bindiği iki sıralı yaprak dizilişi |
equitant n.
|
|
146 |
General |
iki dalga sırtı arasındaki çukur |
trough n.
|
|
147 |
General |
iki düğüm ortası |
loop n.
|
|
148 |
General |
iki tarafa açılır kapı |
swing door n.
|
|
149 |
General |
iki yıllık süre |
biennium n.
|
|
150 |
General |
iki devlet arasındaki dar toprak parçası |
corridor n.
|
|
151 |
General |
iki tekerlekli tek atlı araba |
hansom n.
|
|
152 |
General |
birbirinin içine giren iki tencere |
double saucepan n.
|
|
153 |
General |
iki sert yüzün birbirine sürtünmesinden çıkan ses |
crepitation n.
|
|
154 |
General |
iki manalılık |
equivocality n.
|
|
155 |
General |
iki tekerlekli at arabası |
chariot n.
|
|
156 |
General |
iki çift laf |
just a couple of words n.
|
|
157 |
General |
iki cephe arasındaki sahipsiz toprak |
no man's land n.
|
|
158 |
General |
on iki düzine |
gross n.
|
|
159 |
General |
iki yolun kesişmesi |
crossroad n.
|
|
160 |
General |
iki nehir havzası arasındaki set |
watershed n.
|
|
161 |
General |
on iki ay |
twelvemonth n.
|
|
162 |
General |
iki cinsli yaratık |
centaur n.
|
|
163 |
General |
iki peni |
twopence n.
|
|
164 |
General |
iki anlamlılık |
ambiguity n.
|
|
165 |
General |
iki eşli |
bigamist n.
|
|
166 |
General |
üniversitenin birinci ve ikinci sınıf öğretim programını uygulayan iki senelik okul |
junior college n.
|
|
167 |
General |
iki tekerlekli at arabası |
hansom n.
|
|
168 |
General |
iki kıyı arasında araba ve insan taşıyan tekne |
ferryboat n.
|
|
169 |
General |
ikişer kişilik gruplarla oynanan oyunlarda ortak oynayan iki kişiden her biri |
spouse n.
|
|
170 |
General |
iki direkli küçük yelkenli |
pinnace n.
|
|
171 |
General |
iki parçaya bölünebilirlik |
dichotomousness n.
|
|
172 |
General |
iki nokta arasındaki eğik mesafe |
slant range n.
|
|
173 |
General |
yüz yirmi ile iki yüz kişiden oluşan süvari birliği |
squadron n.
|
|
174 |
General |
akarsuların iki yakasına gerilen ve geçisi önleyen kalın zincir |
boom n.
|
|
175 |
General |
iki taraflı çalışan casus |
double agent n.
|
|
176 |
General |
iki kanatlı böcek |
two winged insects n.
|
|
177 |
General |
çok dayanıklı filmlerin ve kimi sentetik kumaşların yapımında kullanılan bileşiminde iki alkol drubu bulunan madde |
glycol n.
|
|
178 |
General |
iki yüzlülük |
two facedness n.
|
|
179 |
General |
iki kanatlı uçan balık |
two wing flying fish n.
|
|
180 |
General |
harfin üzerine konan iki nokta |
diereses n.
|
|
181 |
General |
abd'de missouri ırmağının iki yakasında kurulu minneapolis ve st paul şehirleri |
twin cities n.
|
|
182 |
General |
iki kişi |
twain n.
|
|
183 |
General |
iki yüzlü |
shammer n.
|
|
184 |
General |
iki boyutluluk |
two dimensionality n.
|
|
185 |
General |
iki koltuklu teleferik |
double chair n.
|
|
186 |
General |
iki kişilik yatak |
double bed n.
|
|
187 |
General |
iki kıyı arasında yolcu taşıyan deniz taşıtı |
ferry n.
|
|
188 |
General |
on iki yapraklı forma |
duodecimo n.
|
|
189 |
General |
iki kişilik araba |
buggy n.
|
|
190 |
General |
iki peni değerinde gümüş para |
dandiprat n.
|
|
191 |
General |
iki yüzlülük |
pharisaicalness n.
|
|
192 |
General |
iki hörgüçlü deve |
bactrian camel n.
|
|
193 |
General |
iki uçlu kuyruk |
deque n.
|
|
194 |
General |
on iki sayısı (12, XII) |
twelve n.
|
|
195 |
General |
iki kara parçasını birbirine bağlayan ve deniz kabardığında suyla kaplanan beton yol |
causeway n.
|
|
196 |
General |
kitabin iki kapak içi ile boş bırakılan ön ve arka sayfaları |
endleaf n.
|
|
197 |
General |
suratı iki karış |
a face as long as a fiddle n.
|
|
198 |
General |
iki cadde arasındaki binalar |
block n.
|
|
199 |
General |
yayan bir veya birkaç kişi tarafından çekilen iki tekerlekli hafif taşıt |
rickshaw n.
|
|
200 |
General |
iki anlama gelebilirlik |
equivocacy n.
|
|
201 |
General |
ulaşım amaçlı olarak iki hamalca taşınan koltuk |
sedan n.
|
|
202 |
General |
iki saplı bıçak |
drawshave n.
|
|
203 |
General |
iki çift laf |
word n.
|
|
204 |
General |
iki kulplu kupa |
loving cup n.
|
|
205 |
General |
iki manalılık |
ambiguity n.
|
|
206 |
General |
iki tarafa çekilebilecek söz |
double entendre n.
|
|
207 |
General |
on iki heceli sözcük |
dodecasyllable n.
|
|
208 |
General |
gemileri farklı iki su düzeyinin birinden öbürüne aşırmak için yapılmış ara havuz |
lock n.
|
|
209 |
General |
iki elini de kullanabilen kimse |
ambidexter n.
|
|
210 |
General |
iki yüzlülük |
doubleness n.
|
|
211 |
General |
çıkıntı (iki koyak arasındaki) |
spur n.
|
|
212 |
General |
iki kanatlı tablo |
diptych n.
|
|
213 |
General |
iki tekerlekli el arabası |
truck n.
|
|
214 |
General |
merdiven (iki katı birbirine bağlayan) |
stairway n.
|
|
215 |
General |
iki kişilik araba |
coupe n.
|
|
216 |
General |
iki yaşayışlı hayvan |
amphibian n.
|
|
217 |
General |
iki uç arasındaki uzunluk |
spread n.
|
|
218 |
General |
tek sesi oluşturan iki harf |
digraph n.
|
|
219 |
General |
iki tarafa açılır kapı |
bidirectional doors n.
|
|
220 |
General |
iki kat hızlı |
double time n.
|
|
221 |
General |
arka arkaya bağlı iki kızak |
bobsleigh n.
|
|
222 |
General |
iki uzun heceli sözcük |
spondee n.
|
|
223 |
General |
iki elini de kullanabilme |
ambidexterity n.
|
|
224 |
General |
iki başlı kas |
biceps n.
|
|
225 |
General |
iki tekerlekli yük taşıyıcısı |
dolly n.
|
|
226 |
General |
budizm'de öğrenci ve ustası arasında öğrencinin meditasyon gelişmesi üzerine günde iki kere yapılan günlük toplantı |
sanzen n.
|
|
227 |
General |
iki kat |
folded double n.
|
|
228 |
General |
yüksek basınçlı iki dalgıç tüpünü birleştiren boru |
manifold n.
|
|
229 |
General |
iki akarsuyun karşılaşıp birbirlerine karıştıkları nokta |
confluence n.
|
|
230 |
General |
iki kişiden küçük olanı |
junior n.
|
|
231 |
General |
iki veya daha çok şirketin birleşmesi |
merger n.
|
|
232 |
General |
on iki yüzlü şekil |
dodecahedron n.
|
|
233 |
General |
iki sesli harfi ayırma |
diereses n.
|
|
234 |
General |
iki gözle görme |
binocular vision n.
|
|
235 |
General |
birbirinin aynı olan veya birbirine çok benzeyen iki şeyden her biri |
spouse n.
|
|
236 |
General |
iki sesli harfin ayrılması |
diaeresis n.
|
|
237 |
General |
birbirini izleyen iki ya da daha fazla sayıda tümce ya da dizenin sonlarının tekrarı |
epistrophe n.
|
|
238 |
General |
ahşap gemilerde baş bodoslamasındaki iki yelpazeden biri |
knighthead n.
|
|
239 |
General |
iki dilde yazılmış yazı veya kitap |
diglot n.
|
|
240 |
General |
iki kuyruklu |
twin tail n.
|
|
241 |
General |
iki misline çıkarma |
reduplication n.
|
|
242 |
General |
iki diş arasındaki boşluk |
diastemata n.
|
|
243 |
General |
iki seviyede olan oda |
split level n.
|
|
244 |
General |
iki kanun arasındaki zıtlık |
antinomy n.
|
|
245 |
General |
iki şeyin birbirleri ile birleştikleri yer |
join n.
|
|
246 |
General |
iki ya da daha çok uçağın uçma yeteneğinin birbiriyle kıyaslanması |
flyoff n.
|
|
247 |
General |
iki elini de aynı beceriyle kullanabilme |
ambidexterity n.
|
|
248 |
General |
iki tabanına göre logaritma |
logarithm to the base two n.
|
|
249 |
General |
iki kişilik bisiklet |
bicycle built for two n.
|
|
250 |
General |
iki veya beş kişiyle oynanan top oyunu |
fives n.
|
|
251 |
General |
iki kişilik bisiklet |
tandem n.
|
|
252 |
General |
iki film birden |
double feature n.
|
|
253 |
General |
iki kanallı renk modu |
duotone n.
|
|
254 |
General |
iki heceli kelime |
disyllable n.
|
|
255 |
General |
iki veya daha fazla parçadan oluşan giysi |
suit n.
|
|
256 |
General |
iki yanı çifte meyilli çatı |
curb roof n.
|
|
257 |
General |
iki başlı kas |
frog n.
|
|
258 |
General |
ileriye doğru iki tane ucu olan ve kolu söküp takılabilen ütü |
sadiron n.
|
|
259 |
General |
iki parçayı birleştiren yer |
joint n.
|
|
260 |
General |
iki yılda bir düzenlenen faaliyet |
bienal n.
|
|
261 |
General |
ön tarafından iki arka taraftan tek katlı olan bina |
saltbox n.
|
|
262 |
General |
birbirine tıpatıp benzeyen iki şey |
tweedledum and tweedlelee n.
|
|
263 |
General |
iki büyük kart |
tenace n.
|
|
264 |
General |
bir fiyatına iki |
twofer n.
|
|
265 |
General |
iki örgü (saç) |
bunches n.
|
|
266 |
General |
iki örgü (saç) |
angel wings n.
|
|
267 |
General |
bir ya da iki ayağın olmaması |
footlessness n.
|
|
268 |
General |
iki kat arasındaki merdivenler |
flight of steps n.
|
|
269 |
General |
iki kat arasındaki merdivenler |
flight of stairs n.
|
|
270 |
General |
iki nokta üst üste |
colon n.
|
|
271 |
General |
iki vasıf |
good quality n.
|
|
272 |
General |
iki nüsha |
duplicate n.
|
|
273 |
General |
iki çocuk babası |
the father of two n.
|
|
274 |
General |
iki çocuk babası |
the father of two children n.
|
|
275 |
General |
iki alternatif arasına konan bölme işareti veya taksim işareti |
virgule n.
|
|
276 |
General |
iki farklı maddeyi aynı anda yakma |
cofiring n.
|
|
277 |
General |
iki farklı maddeyi aynı anda yakma |
cofire n.
|
|
278 |
General |
aynı anda iki yerde birden olma |
bilocation n.
|
|
279 |
General |
elektriksel iki kutuplu |
electrical dipole n.
|
|
280 |
General |
elektriksel iki uçlu |
electric dipole n.
|
|
281 |
General |
on iki yapraklı forma |
twelvemo n.
|
|
282 |
General |
iki düzine |
thrave n.
|
|
283 |
General |
iki veya dört tekerlekli bir taşıt |
herdic n.
|
|
284 |
General |
iki şeyin arasında olma |
intermediacy n.
|
|
285 |
General |
iki dil bilme |
bilingualism n.
|
|
286 |
General |
bir kelimenin bir cümle içerisinde iki farklı anlamda kullanılması |
zeugma n.
|
|
287 |
General |
her iki ayağı ve kolu felçli olan kimse |
quadriplegic n.
|
|
288 |
General |
eski ahit'in iki tarih kitabı |
chronicles n.
|
|
289 |
General |
evlilik dışı ilişkilerin her iki eş tarafından da karşılıklı olarak kabul edildiği evlilik |
open marriage n.
|
|
290 |
General |
iki kanallı |
dual channel n.
|
|
291 |
General |
tek metinde birleştirilmiş iki ya da daha fazla sayıda yazı |
conflate text n.
|
|
292 |
General |
iki çift laf |
a few words n.
|
|
293 |
General |
iki çifte kayık |
rowboat with two pairs of oars n.
|
|
294 |
General |
iki çifteli |
rowboat with two pairs of oars n.
|
|
295 |
General |
iki çift söz |
a few words n.
|
|
296 |
General |
iki dünya |
this world and the world to come n.
|
|
297 |
General |
iki eş arasındaki mükemmel uyum |
perfect match n.
|
|
298 |
General |
iki çocuklu aile |
family with two children n.
|
|
299 |
General |
iki yüzyılın sonu ile başı arasındaki süre |
turn of the century n.
|
|
300 |
General |
iki kapılı spor araba |
coupe n.
|
|
301 |
General |
iki katına çıkarma |
reduplication n.
|
|
302 |
General |
iki noktaya göre hizalama |
colon alignment n.
|
|
303 |
General |
iki zarla oynanan kumar |
craps n.
|
|
304 |
General |
iki eşit parça |
two equal pieces n.
|
|
305 |
General |
iki kişilik koltuk |
love seat n.
|
|
306 |
General |
geometride bir kavisin iki ucu arasına çekilen doğru çizgi |
subtend n.
|
|
307 |
General |
iki misli yapma |
doubling n.
|
|
308 |
General |
iki kişilik araba |
runabout n.
|
|
309 |
General |
iki ya da dörde katlanmış kağıt tabakası |
folio n.
|
|
310 |
General |
iki ya da dörde katlanmış yapraklardan oluşmuş kitap |
folio n.
|
|
311 |
General |
iki buçukluk |
a two-and-a-half lira coin n.
|
|
312 |
General |
uzak doğu’da insan gücüyle çekilen iki tekerlekli küçük faytonun motorlu versiyonu |
auto-rickshaw n.
|
|
313 |
General |
iki tarafı keskin kılıç |
double-edged sword n.
|
|
314 |
General |
iki katlı taşıt |
double-decker n.
|
|
315 |
General |
su çizgisi üzerinde iki güvertesi olan gemi |
double-decker n.
|
|
316 |
General |
iki katlı otobüs |
double-decker n.
|
|
317 |
General |
iki yüzlü |
double-dealer n.
|
|
318 |
General |
biri uygunsuz iki farklı anlam taşıyan söz |
double-entendre n.
|
|
319 |
General |
iki başlı yarış |
two-horse race n.
|
|
320 |
General |
iki odalı ev |
two-roomed house n.
|
|
321 |
General |
karşılıklı iki düşman kuvvetin cephe hatları arasında kalan arazi şeridi |
no-man's-land n.
|
|
322 |
General |
iki uyaklı 10-13 dizelik şiir |
rondeau n.
|
|
323 |
General |
iki başlı mücadele |
two-horse race n.
|
|
324 |
General |
iki birim kalınlığında tahta |
two-by-four n.
|
|
325 |
General |
iki kişilik uçak |
two-seater n.
|
|
326 |
General |
iki yüzlülük |
two-facedness n.
|
|
327 |
General |
sadece iki kişi arasında geçen mücadele |
two-horse race n.
|
|
328 |
General |
yakın ilişki (iki hayvan arasında) |
pair-bond n.
|
|
329 |
General |
savaşan iki tarafın nbc silahlara sahip olması |
nuclear-biological-chemical conditions n.
|
|
330 |
General |
u harfi biçiminde iki ucu yivli cıvata |
u-bolt n.
|
|
331 |
General |
sadece iki kişi arasında geçen konuşma |
tête-à-tête n.
|
|
332 |
General |
iki kişilik araba |
two-seater n.
|
|
333 |
General |
iki tekerlekli el arabası |
handcart n.
|
|
334 |
General |
iki tekerlekli el arabası |
hand truck n.
|
|
335 |
General |
iki yüzlülük |
lip services n.
|
|
336 |
General |
iki ailelik ev |
two-family house n.
|
|
337 |
General |
iki daireli ev |
two-family house n.
|
|
338 |
General |
iki ayaklı yaratık |
biped n.
|
|
339 |
General |
iki tekerlikli at arabası |
chariot n.
|
|
340 |
General |
iki yüzlülük |
cant n.
|
|
341 |
General |
iki arkadaş |
couple n.
|
|
342 |
General |
iki kamaralı büyük motor |
cruiser n.
|
|
343 |
General |
iki bilinmezli sorun |
dilemma n.
|
|
344 |
General |
kızarmış ekmek üzerine kırılmış iki yumurta |
adam and eve on a raft n.
|
|
345 |
General |
iki yüzlü |
double dealer n.
|
|
346 |
General |
iki çift |
two pairs n.
|
|
347 |
General |
iki ucuna kısa takozlar çakılmış tahta |
planchette n.
|
|
348 |
General |
karşılıklı iki yan sediri olan araba |
waggonette n.
|
|
349 |
General |
iki kefeli terazi |
scales n.
|
|
350 |
General |
iki uçlu çivi |
staple n.
|
|
351 |
General |
bir metinde iki biçimin bir arada bulunması |
conflation n.
|
|
352 |
General |
her iki elini de kullanamayan |
ambisinister n.
|
|
353 |
General |
iki dalga arasındaki çukur |
trough n.
|
|
354 |
General |
iki tekerlekli at arabası |
trap n.
|
|
355 |
General |
iki yüzlülük |
lip service n.
|
|
356 |
General |
iki ev sahibinin belirli bir süre karşılıklı birbirlerinin evlerinde oturması |
house swapping n.
|
|
357 |
General |
(iki ev sahibi arasında) ev değiştirme |
house swapping n.
|
|
358 |
General |
iki ev sahibinin belirli bir süre karşılıklı birbirlerinin evlerinde oturması |
home exchange n.
|
|
359 |
General |
(iki ev sahibi arasında) ev değiştirme |
home exchange n.
|
|
360 |
General |
iki kişilik yastık |
pair-pillow n.
|
|
361 |
General |
iki katına çıkma |
reduplication n.
|
|
362 |
General |
iki misline çıkma |
reduplication n.
|
|
363 |
General |
her iki elini de kullanma |
cross-dominance n.
|
|
364 |
General |
her iki elini de kullanma |
mixed-handedness n.
|
|
365 |
General |
arasında boşluk olmayan iki kişilik koltuk |
bench seat n.
|
|
366 |
General |
iki katlı otobüs |
two-layered bus n.
|
|
367 |
General |
iki katlı otobüs |
double decker bus n.
|
|
368 |
General |
uçak veya kanat şeklinin iki boyutlu kuş bakışı görünüşü |
planform n.
|
|
369 |
General |
iki yıllık deneyim |
two year experience n.
|
|
370 |
General |
iki taraflı alt yapı |
bilateral infrastructure n.
|
|
371 |
General |
iki tane |
two pieces n.
|
|
372 |
General |
iki buçuk |
two and a half n.
|
|
373 |
General |
otuz iki |
thirty two n.
|
|
374 |
General |
kırk iki |
forty two n.
|
|
375 |
General |
elli iki |
fifty two n.
|
|
376 |
General |
altmış iki |
sixty two n.
|
|
377 |
General |
yetmiş iki |
seventy two n.
|
|
378 |
General |
seksen iki |
eighty two n.
|
|
379 |
General |
doksan iki |
ninety two n.
|
|
380 |
General |
iki sene üst üste |
two consecutive years n.
|
|
381 |
General |
iki yüz elli bin |
two hundred and fifty thousand n.
|
|
382 |
General |
iki yüz elli bin |
two hundred fifty thousand n.
|
|
383 |
General |
iki saatlik uygulama |
two-hour application n.
|
|
384 |
General |
iki yüzlü kimse |
two-faced person n.
|
|
385 |
General |
her iki şirket |
both companies/firms n.
|
|
386 |
General |
her iki firma |
both companies/firms n.
|
|
387 |
General |
her iki firma |
both of the companies/firms n.
|
|
388 |
General |
her iki şirket |
both of the companies/firms n.
|
|
389 |
General |
iki yataklı otel odası |
twin room n.
|
|
390 |
General |
iki kişilik taşıt |
two-seater n.
|
|
391 |
General |
iki kişilik at arabası |
stanhope n.
|
|
392 |
General |
üstü açık iki tekerlekli araba |
tilbury n.
|
|
393 |
General |
üniversite veya lisenin son iki sınıfında olan öğrenci |
upperclassman n.
|
|
394 |
General |
sadece iki yüz dolar |
only two hundred dollars n.
|
|
395 |
General |
iki film bir arada |
double feature n.
|
|
396 |
General |
iki taraflı iletişim |
bilateral communication n.
|
|
397 |
General |
198 x 203 cm boyutlarında iki kişilik yatak |
king-size bed n.
|
|
398 |
General |
153 x 203 cm boyutlarında iki kişilik yatak |
queen-size bed n.
|
|
399 |
General |
(bilmiyorum veya ilgilendirmiyor anlamında) iki omuzu yukarı kaldırma |
shrug n.
|
|
400 |
General |
aynı anda iki farklı yöne sallanan ikili oyun ipi |
double dutch n.
|
|
401 |
General |
iki tip |
two types n.
|
|
402 |
General |
iki haftalık amerika tatili |
two-week american vacation n.
|
|
403 |
General |
iki numaralı perondaki tren |
the train on platform two n.
|
|
404 |
General |
iki addan oluşan isim |
double-barrelled name n.
|
|
405 |
General |
iki addan oluşan soyadı |
double-barrel surname n.
|
|
406 |
General |
iki yıllık lisans |
two-year license n.
|
|
407 |
General |
iki kişinin de çok istediği halde yapamadığı bir şeyi belki karşıdaki kişi teklif eder diye birbirleriyle bakışması |
mamihlapinatapei n.
|
|
408 |
General |
iki kişinin de çok istediği halde yapamadığı bir şeyi belki karşıdaki kişi teklif eder diye birbirleriyle bakışması |
mamihlapinatapai n.
|
|
409 |
General |
iki kişilik gösteri |
double act n.
|
|
410 |
General |
iki önde/iki arkada olmak üzere dört tekerlekli paten |
roller/quad skate n.
|
|
411 |
General |
iki delikli delgi makinesi |
two hole paper perforator n.
|
|
412 |
General |
iki delikli zımba makinesi |
two hole paper perforator n.
|
|
413 |
General |
iki numara |
number two n.
|
|
414 |
General |
on iki kızgın adam |
twelve angry men n.
|
|
415 |
General |
iki bin beş yüz on bir |
two thousand five hundred eleven n.
|
|
416 |
General |
iki kişilik bir iş |
a two-person job n.
|
|
417 |
General |
yüzey beklemesi (dalgıçların iki dalış arasında yüzeyde geçirmek zorunda oldukları süre) |
surface interval n.
|
|
418 |
General |
yüzey bekleme aralığı (dalgıçların iki dalış arasında yüzeyde geçirmek zorunda oldukları süre) |
surface interval n.
|
|
419 |
General |
iki katlı pasta |
double tier cake n.
|
|
420 |
General |
iki katlı pasta |
two tier cake n.
|
|
421 |
General |
alarm iki seviyesindeki daire yangını |
two-alarm apartment blaze n.
|
|
422 |
General |
iki anlamlı bir kelime yüzünden kolaylıkla yanlış anlaşılan bir cümle |
garden path sentence n.
|
|
423 |
General |
tek kişi tarafından çekilen iki tekerli araç |
rickshaw n.
|
|
424 |
General |
elleri iki yana açılarak tanrıya yakarma hareketi |
orant n.
|
|
425 |
General |
iki yıllık deneyim |
two-year experience n.
|
|
426 |
General |
iki yıllık tecrübe |
two-year experience n.
|
|
427 |
General |
iki dilin karışmasıyla oluşan melez dil |
pidgin n.
|
|
428 |
General |
iki dilimli ekmek kızartma makinesi |
two-slice toaster n.
|
|
429 |
General |
iki metni bir metne birleştirme |
conflation n.
|
|
430 |
General |
iki anlamlı ifade |
amphibology n.
|
|
431 |
General |
iki anlamlılık |
amphibology n.
|
|
432 |
General |
iki anlamlılık |
amphiboly n.
|
|
433 |
General |
iki anlamlı ifade |
amphiboly n.
|
|
434 |
General |
iki kısa bir uzun heceli ölçü |
anapest n.
|
|
435 |
General |
iki yüzlülük |
ambidexterity n.
|
|
436 |
General |
iki kısa bir uzun heceli ölçü |
anapaest n.
|
|
437 |
General |
iki yanı ağaçlıklı yol |
avenue n.
|
|
438 |
General |
iki ayda bir çıkan dergi |
bimonthly n.
|
|
439 |
General |
iki tarafı da tutma |
bipartisanship n.
|
|
440 |
General |
iki kulplu şarap bardağı |
coaster n.
|
|
441 |
General |
iki müzik grubunun ya da müzisyenin kimin daha iyi olduğunu görmek için karşı karşıya gelmesi |
rock off n.
|
|
442 |
General |
iki yüzlü |
counterfeiter n.
|
|
443 |
General |
iki vezinli mısra |
dimeter n.
|
|
444 |
General |
iki yüzlülük |
dissimulation n.
|
|
445 |
General |
iki heceli sözcük |
disyllable n.
|
|
446 |
General |
iki yüzlü |
dissembler n.
|
|
447 |
General |
iki mısra |
distich n.
|
|
448 |
General |
iki veya daha fazla anlamlılık |
equivocality n.
|
|
449 |
General |
iki uç arasında tarafsız olma durumu |
fence-sitting n.
|
|
450 |
General |
birbirini seven iki kişinin evlendiklerini ilan etmek için, aile ve sevdikleriyle birlikte, dış ortamda yaptıkları, genellikle yasal olmayan, evlilik töreni |
handfasting n.
|
|
451 |
General |
iki ayağında içine girdiği tek palet |
monofin n.
|
|
452 |
General |
sesli harfin üzerine koyulan iki nokta işareti |
dieresis n.
|
|
453 |
General |
iki sesli harfin ayrılması |
dieresis n.
|
|
454 |
General |
iki kemerin birleştiği nokta |
groyne n.
|
|
455 |
General |
iki sesli harfi ayırma |
diaereses n.
|
|
456 |
General |
harfin üzerine konan iki nokta |
diaereses n.
|
|
457 |
General |
haftada iki defa çıkan (yayın) |
semi-weekly n.
|
|
458 |
General |
iki yatak odalı süit |
two-bedroom suite n.
|
|
459 |
General |
her iki taraftan biri |
either side n.
|
|
460 |
General |
her iki taraftan biri |
either party n.
|
|
461 |
General |
iki parmakla selam |
two finger salute n.
|
|
462 |
General |
fazladan iki şarjör |
two extra mags n.
|
|
463 |
General |
iki fincan çay |
two cups of tea n.
|
|
464 |
General |
iki çiftli randevu |
double date n.
|
|
465 |
General |
gövdeye iki kafaya tek atış |
failure drill n.
|
|
466 |
General |
gövdeye iki kafaya tek atış |
mozambic drill n.
|
|
467 |
General |
gövdeye iki kafaya tek atış |
mozambique drill n.
|
|
468 |
General |
düşmanın çelik yelek giyme ihtimaline karşı iki kez gövdesine bir kez kafasına ateş edilmesi |
failure to stop drill n.
|
|
469 |
General |
düşmanın çelik yelek giyme ihtimaline karşı iki kez gövdesine bir kez kafasına ateş edilmesi |
failure drill n.
|
|
470 |
General |
gövdeye iki kafaya tek atış |
failure to stop drill n.
|
|
471 |
General |
düşmanın çelik yelek giyme ihtimaline karşı iki kez gövdesine bir kez kafasına ateş edilmesi |
mozambique drill n.
|
|
472 |
General |
düşmanın çelik yelek giyme ihtimaline karşı iki kez gövdesine bir kez kafasına ateş edilmesi |
mozambic drill n.
|
|
473 |
General |
iki rekat namaz |
a two-rakat prayer n.
|
|
474 |
General |
iki ucundan çekilererek açılan içinde küçük bir hediye bulunan noel oyuncağı |
bon-bons n.
|
|
475 |
General |
iki ucundan çekilererek açılan içinde küçük bir hediye bulunan noel oyuncağı |
christmas cracker n.
|
|
476 |
General |
manhattan'ın doğu-batı yönünde uzanan caddelerine yılda iki kez batan güneşin vurması |
manhattan solstice n.
|
|
477 |
General |
manhattan'ın doğu-batı yönünde uzanan caddelerine yılda iki kez batan güneşin vurması |
manhattanhenge n.
|
|
478 |
General |
iki katlı ingiliz somun ekmeği |
cottage loaf n.
|
|
479 |
General |
iki katlı ev |
two-storey house n.
|
|
480 |
General |
iki katlı ev |
two-story house n.
|
|
481 |
General |
yedi bin yüz on iki |
seven thousand one hundred and twelve n.
|
|
482 |
General |
iki kişilik koltuk |
loveseat n.
|
|
483 |
General |
iki harfli sözcük/iki harfli |
bigram n.
|
|
484 |
General |
alfabetik bir yazı sisteminde iki harfle yazılmış sözcük |
bigram n.
|
|
485 |
General |
iki yılda bir düzenlenen sanat etkinliği |
biennale n.
|
|
486 |
General |
iki bebek |
two babies n.
|
|
487 |
General |
iki kez gövdeye sonrasında kafaya yapılan ateş etme şekli |
mozambique drill n.
|
|
488 |
General |
iki kap |
two vessels n.
|
|
489 |
General |
iki tabak yemek |
two plates of food n.
|
|
490 |
General |
üstü mayo altı bikini gibi olan iki parçalı plaj giysisi |
tankini n.
|
|
491 |
General |
iki zıt anlamdaki sözcüğün bir araya gelerek farklı anlama gelen bir sözcük oluşturması |
a conflict in terms n.
|
|
492 |
General |
iki zıt anlamdaki sözcüğün bir araya gelip oluşturdukları sözcük |
a conflict in terms n.
|
|
493 |
General |
iki dilde de yeterli olup gönüllü tercumanlık yapan alaylı kimse |
lay interpreter n.
|
|
494 |
General |
iki dilde de yeterli olup gönüllü tercumanlık yapan alaylı kimse |
ad hoc interpreter n.
|
|
495 |
General |
iki dilde de yeterli olup gönüllü tercumanlık yapan alaylı kimse |
chance interpreter n.
|
|
496 |
General |
aynı paranın iki yüzü |
two faces of the same coin n.
|
|
497 |
General |
aynı paranın iki yüzü |
two sides of the same coin n.
|
|
498 |
General |
iki basamaklı sayılar |
two-digit numbers n.
|
|
499 |
General |
iki aşamalı doğrulama |
two-step verification n.
|
|
500 |
General |
topun bir iple dikey bir sırığa asıldığı ve iki kişi arasında oynanan bir top oyunu |
tetherball n.
|
|