| Anglais | Turc | |||
|---|---|---|---|---|
| General | ||||
| General | interfere with v. | engellemek | ||
|
Nor should there be any extra levels of decision-making that could interfere with operational effectiveness. Operasyonel etkinliği engelleyebilecek herhangi bir ekstra karar alma seviyesi de olmamalıdır. More Sentences |
||||
| General | interfere with v. | engel olmak | ||
|
As far as I'm concerned, what you do in your free time is your own business, as long as it doesn't interfere with your work. Bana kalırsa, işinize engel olmadığı sürece boş zamanlarınızda ne yaptığınız sizi ilgilendirir. More Sentences |
||||
| Phrasals | ||||
| Phrasals | interfere with v. | karışmak | ||
|
Please don't interfere with my plan. Lütfen planıma karışma. More Sentences |
||||
| General | ||||
| General | interfere with v. | ile çatışmak | ||
| General | interfere with v. | tecavüz etmek | ||
| General | interfere with v. | ilişmek | ||
| General | interfere with v. | ırzına geçmek | ||
| General | interfere with v. | çakışmak | ||
| Phrasals | ||||
| Phrasals | interfere with v. | ellemek | ||
| Phrasals | interfere with v. | ilişmek | ||
| Idioms | ||||
| Idioms | interfere with v. | ırzına geçmek | ||
| Idioms | interfere with v. | tecavüz etmek | ||
| Idioms | interfere with expr. | saldırmak | ||
| Anglais | Turc | |||
|---|---|---|---|---|
| Phrasals | ||||
| Phrasals | interfere with (something) v. | (bir şeye) müdahale etmek | ||
|
I believe it is right for the proposal on the Union's powers not to interfere with the systems of the individual States. Birliğin yetkilerine ilişkin teklifin tek tek Devletlerin sistemlerine müdahale etmemesinin doğru olduğuna inanıyorum. More Sentences |
||||
| Phrasals | interfere with (something) v. | (bir şeye) burnunu sokmak | ||
| Phrasals | interfere with (something) v. | (bir şeye) karışmak | ||
| Phrasals | interfere with (something) v. | (bir şeyi) engellemek | ||
| Phrasals | interfere with (something) v. | (bir şeyi) kurcalamak | ||
| Phrasals | interfere with (something) v. | (bir şeyle) oynamak | ||
| Phrasals | interfere with (something) v. | (bir şeyi) ellemek | ||
