Turc | Anglais | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | kendi kendine yeten | self sufficient adj. | ||
A country without enough labour force cannot be self sufficient. Yeterli iş gücü olmayan bir ülke kendi kendine yetemez. More Sentences |
||||
Agriculture | ||||
Agriculture | kendi kendine yeten | self-sufficient adj. | ||
This approach must include the guarantee of a dignified, independent, self-sufficient lifestyle. Bu yaklaşım, onurlu, bağımsız ve kendi kendine yetebilen bir yaşam tarzının garanti altına alınmasını içermelidir. More Sentences |
||||
General | ||||
General | kendi kendine yeten | self contained adj. | ||
General | kendi kendine yeten | self supporting adj. | ||
General | kendi kendine yeten | self-contained adj. | ||
General | kendi kendine yeten | self-sustained adj. | ||
General | kendi kendine yeten | self-supporting adj. | ||
General | kendi kendine yeten | complacent adj. | ||
General | kendi kendine yeten | self-sustaining adj. | ||
General | kendi kendine yeten | self-centered adj. | ||
General | kendi kendine yeten | self-content adj. | ||
Trade/Economic | ||||
Trade/Economic | kendi kendine yeten | closed adj. | ||
Law | ||||
Law | kendi kendine yeten | self contained adj. | ||
Politics | ||||
Politics | kendi kendine yeten | autarchic adj. |