knowledge - Turc Anglais Dictionnaire

knowledge

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Sens de "knowledge" dans le Dictionnaire Turc-Anglais : 25 résultat(s)

Anglais Turc
Common Usage
knowledge n. bilgi
She didn't have much knowledge of child care.
Çocuk bakımı konusunda fazla bilgisi yoktu.

More Sentences
General
knowledge n. ilim
Knowledge is a dot multiplied by the ignorant.
İlim bir noktadır, onu cahiller çoğaltmaktadır.

More Sentences
knowledge n. haber
They had no knowledge of the incident until I called them.
Ben onları arayana kadar olaydan haberleri yoktu.

More Sentences
knowledge n. enformasyon
New technologies are instruments for the circulation of many things, such as information, knowledge, and cinema.
Yeni teknolojiler enformasyon, bilgi ve sinema gibi pek çok şeyin dolaşımını sağlayan araçlardır.

More Sentences
knowledge n. bilgi
Therapeutic cloning opens up a whole new area for human knowledge and medicine.
Terapötik klonlama, insan bilgisi ve tıbbı için yepyeni bir alan açmaktadır.

More Sentences
knowledge n. bilgi birikimi
We have knowledge that can be made use of.
Kullanılabilecek bilgi birikimine sahibiz.

More Sentences
Trade/Economic
knowledge n. bilgi
It was not an area about which we actually had a great deal of knowledge or information.
Aslında bu, hakkında çok fazla bilgi sahibi olduğumuz bir alan değildi.

More Sentences
Politics
knowledge n. bilgi
I have no knowledge but, in any event, I will be very happy to look into it and I will inform the honourable Member.
Bilgim yok ama her halükarda bu konuyu incelemekten mutluluk duyacağım ve Sayın Üyeyi bilgilendireceğim.

More Sentences
Linguistics
knowledge n. bilgi
In this context the Commission welcomes Parliament's support for the knowledge-based approach.
Bu bağlamda Komisyon, Parlamento'nun bilgiye dayalı yaklaşıma verdiği desteği memnuniyetle karşılamaktadır.

More Sentences
General
knowledge n. bili
knowledge n. bilim
knowledge n. tecrübe
knowledge n. anlama
knowledge n. kanaat
knowledge n. irfan
knowledge n. malumat
knowledge n. ilmi vukuf
knowledge n. vukuf
knowledge n. bilgi dağarcığı
knowledge n. anlayış
knowledge n. kavrayış
knowledge n. kavrama
knowledge n. haberdar olma
Law
knowledge n. malumat
Archaic
knowledge n. cinsel ilişki

Sens de "knowledge" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 471 résultat(s)

Anglais Turc
Common Usage
fountain of knowledge n. bilgi pınarı
The man was a fountain of knowledge.
Adam, bir bilgi pınarıydı.

More Sentences
General
knowledge and experience n. bilgi ve deneyim
Our knowledge and experience to date, especially off Newfoundland, is not encouraging.
Bugüne kadar özellikle Newfoundland açıklarında edindiğimiz bilgi ve deneyimler hiç de iç açıcı değil.

More Sentences
knowledge base n. bilgi tabanı
However, not everyone has access to this knowledge base.
Ancak, herkesin bu bilgi tabanına erişimi yoktur.

More Sentences
scientific knowledge n. bilimsel bilgi
We simply say always that products have to be safe according to current scientific knowledge.
Biz her zaman, ürünlerin mevcut bilimsel bilgilere göre güvenli olması gerektiğini söylüyoruz.

More Sentences
lack of knowledge n. bilgi eksikliği
I do not know if there is a lack of knowledge or a lack of trust here.
Burada bir bilgi eksikliği mi yoksa güven eksikliği mi var bilmiyorum.

More Sentences
profound knowledge n. engin bilgi
The report clearly reflects his profound knowledge of the subject.
Rapor, konu hakkındaki engin bilgisini açıkça yansıtmaktadır.

More Sentences
theoretical knowledge n. teorik bilgi
Transfers the theoretical knowledge that was gained during the lectures into practice in terms of spatial analysis.
Dersler sırasında edindiği teorik bilgiyi mekânsal analiz bağlamında pratiğe aktarır.

More Sentences
knowledge economy n. bilgi ekonomisi
We have a shared interest in moving the knowledge economy forward.
Bilgi ekonomisini ileriye taşımak gibi ortak bir menfaatimiz var.

More Sentences
deep knowledge n. derin bilgi birikimi
We serve these in particular and have deep knowledge in each sector.
Biz özellikle bunlara hizmet veriyoruz ve her sektörde derin bilgi birikimine sahibiz.

More Sentences
background knowledge n. arka plan bilgisi
The professional competence and background knowledge of inspectors must be improved.
Denetçilerin mesleki yeterlilikleri ve arka plan bilgileri geliştirilmelidir.

More Sentences
prior knowledge n. ön bilgi
After all, what is prior knowledge and when do we talk about prior knowledge which has an actual effect?
Her şeyden önce, ön bilgi nedir ve ne zaman gerçek bir etkiye sahip olan ön bilgiden bahsederiz?

More Sentences
have no knowledge v. hiçbir bilgisi olmamak
I would add that the British Secret Services also claimed that they had no knowledge of them.
İngiliz Gizli Servislerinin de bu konuda hiçbir bilgileri olmadığını iddia ettiklerini eklemek isterim.

More Sentences
knowledge-based adj. bilgi temelli
We set ourselves the target of creating a competitive, knowledge-based society based on sustainable growth.
Kendimize sürdürülebilir büyümeye dayalı, rekabetçi ve bilgi temelli bir toplum yaratma hedefi koyduk.

More Sentences
Phrases
to my knowledge expr. bildiğim kadarıyla
To my knowledge, the coordinators have had this information at their disposal for almost three weeks.
Bildiğim kadarıyla koordinatörler bu bilgiyi neredeyse üç haftadır ellerinin altında bulunduruyorlar.

More Sentences
Proverb
knowledge is power bilgi güçtür
It's my belief that knowledge is power.
Ben inanıyorum ki bilgi güçtür.

More Sentences
Politics
transfer of knowledge n. bilginin aktarımı
After all, it also opens up new opportunities for the transfer of knowledge.
Sonuçta, bilgi aktarımı için de yeni fırsatlar yaratmaktadır.

More Sentences
Telecom
knowledge economy n. bilgi ekonomisi
A dynamic knowledge economy requires a sound Learning programme.
Dinamik bir bilgi ekonomisi sağlam bir Öğrenme programı gerektirir.

More Sentences
Common Usage
profound knowledge n. sonsuz bilgi
endless knowledge n. sonsuz bilgi
General
conscious knowledge n. bilinçli bilgi
general knowledge n. genel kültür
knowledge management n. bilgi yönetimi
contributions in theory of knowledge n. bilgi teorisinde makaleler
theory of knowledge n. bilgi teorisi
knowledge acquisition n. bilgi edinme
conscious knowledge n. şuurlu farkındalık
knowledge because of god’s blessing n. ledünni ilim
moral knowledge n. ahlak bilgisi
tacit knowledge n. zımni bilgi
scientific knowledge n. ilimsel bilgi
intimate knowledge n. ünsiyet
knowledge contest n. bilgi yarışması
sociology of knowledge n. bilgi sosyolojisi
knowledge because of god’s blessing n. vehbi bilim
common knowledge n. bilinen gerçek
previous knowledge of n. hakkında önbilgi
carnal knowledge n. dünyevi bilgi
this branch of knowledge n. ilmin bu dalı
intuitive knowledge n. sezgiyle edinilen bilgi
knowledge acquired by listening n. kulak dolgunluğu
intimate knowledge n. ülfet
knowledge sources n. bilgi kaynakları
knowledge reached by reason n. akliyat
privately owned knowledge n. özel bilgi
tree of knowledge n. insan anlayışının kökleri
traditional knowledge n. geleneksel bilgi
will to knowledge n. bilme istemi
knowledge store n. bilgi dağarcığı
absolute knowledge n. mutlak bilgi
self knowledge n. kendini tanıma
knowledge representation n. bilgi temsili
knowledge theory n. bilgi teorisi
knowledge representation (information theory) n. bilgi temsili
imparted knowledge n. aktarılmış bilgi
imparted knowledge n. verilmiş bilgi
knowledge level n. bilgi düzeyi
knowledge level n. bilgi seviyesi
intimate knowledge n. engin bilgi
knowledge sharing n. bilgi paylaşımı
legal knowledge n. hukuk bilgisi
knowledge worker n. bilgi işçisi
knowledge explosion n. bilgi patlaması
knowledge and skill n. bilgi beceri
knowledge theory-philosophy n. bilgi teorisi
knowledge because of god’s blessing n. ilm-i ledün
knowledge-information road n. bilgi karayolu
in-depth knowledge n. engin bilgi
information-knowledge poverty n. bilgi fakirliği
knowledge theory-philosophy n. bilgi felsefesi
knowledge because of god’s blessing n. ilm-i vehbi
power-knowledge n. iktidar-bilgi
types-departments of knowledge n. bilgi türleri
imperfect knowledge n. eksik bilgi
common sense knowledge n. sağduyu bilgisi
the theory of innate knowledge n. ansıma kuramı
knowledge gap n. bilgi uçurumu
economy of knowledge n. bilgi ekonomisi
knowledge-based economy n. bilgi ekonomisi
extensive knowledge n. geniş bilgi
sketch knowledge n. üstünkörü bilgi
deep knowledge n. derin bilgi
english knowledge n. ingilizce bilgisi
knowledge generation n. bilgi üretme
knowledge generation n. bilgi üretimi
core knowledge n. temel bilgi
topic knowledge n. konu bilgisi
codified knowledge n. kodlanmış bilgi
technological knowledge n. teknolojik birikim
craft knowledge n. mesleki bilgi
universal knowledge n. evrensel bilgi
reflective knowledge n. yansıtıcı bilgi
our knowledge of the external world n. dış dünya bilgimiz
vocabulary knowledge n. sözcük bilgisi
vocabulary knowledge n. kelime dağarcığı bilgisi
protocol knowledge n. protokol bilgisi
lack of knowledge n. bilgisizlik
law knowledge n. hukuk bilgisi
positive knowledge n. pozitif bilgi
knowledge-capturing products n. fikri mülkiyet ürünleri
fountain of knowledge n. bilgi çeşmesi
world knowledge n. genel kültür
codifiable knowledge n. kodlanabilir bilgi
basic insurance knowledge n. temel sigortacılık bilgileri
extensive knowledge n. derin bilgi birikimi
vast knowledge n. geniş bilgi birikimi
deep knowledge n. yüksek bilgi birikimi
extensive knowledge n. yüksek bilgi birikimi
wide knowledge n. geniş bilgi birikimi
extensive knowledge n. geniş bilgi birikimi
deep knowledge n. geniş bilgi birikimi
wide knowledge n. derin bilgi birikimi
vast knowledge n. derin bilgi birikimi
vast knowledge n. yüksek bilgi birikimi
wide knowledge n. yüksek bilgi birikimi
knowledge era n. bilgi çağı
scientific knowledge (savoir savant) n. bilimsel bilgi
fund of knowledge n. bilgi birikimi
accumulation of knowledge n. bilgi birikimi
knowledge-based approach n. bilgi temelli yaklaşım
acquisition of knowledge n. bilgi edinme
shallow knowledge n. sığ bilgi
episodic knowledge n. epizodik bilgi
revealed knowledge n. ortaya çıkan bilgi
knowledge and skill n. bilgi ve beceri
full carnal knowledge n. tam cinsel münasebet
background knowledge n. art alan bilgisi
received knowledge n. alınmış/kabul edilmiş bilgi
knowledge of foreign language n. yabancı dil bilgisi
computer knowledge n. bilgisayar bilgisi
grammar knowledge n. gramer bilgisi
using knowledge n. bilgiyi kullanma
use of knowledge n. bilgiyi kullanma
knowledge creation n. bilgi oluşturma
knowledge creation n. Bilgi yaratma
sticky knowledge n. bilginin yapışkanlığı
spiral of knowledge n. bilgi sarmalı
knowledge spiral n. bilgi sarmalı
sticky knowledge n. yapışkan bilgi
knowledge conversion n. bilgi dönüşümü
culture of religion and knowledge of ethics n. din kültürü ve ahlak bilgisi
knowledge elements n. bilgi ögeleri
indigenous knowledge n. yerli bilgi
basic religious knowledge n. temel dini bilgiler
basic religious knowledge n. temel dini bilgi
broad base of knowledge n. geniş bilgi tabanı
fount of knowledge n. bilgi çesmesi
thirst for knowledge n. bilgiye açlık
knowledge structure n. bilginin yapısı
structure of knowledge n. bilginin yapısı
unlawful carnal knowledge n. yasadışı cinsel ilişki
unlawful carnal knowledge n. yasaklanmış veya tabu olan cinsel ilişki
book of knowledge n. genel bilgi ansiklopedisi
accumulated knowledge and experience n. birikim
self-knowledge n. kendini tanıma
self-knowledge n. özünü bilme
self-knowledge n. kapasitesinin farkında olma
self-knowledge n. kendi yetkinliklerini tanıma
curse of knowledge n. bilginin laneti
collective knowledge n. ortak bilgi dağarcığı
have knowledge of v. bilgi sahibi olmak
have a working knowledge of v. bir şeyi iyi kötü kullanabilecek kadar bilmek
test somebody's knowledge v. imtihana çekmek
have comprehensive knowledge of v. hakim olmak (konuya vb)
have full knowledge of v. hakim olmak (konuya vb)
have a good/brilliant knowledge of v. hakim olmak (dile vb)
spread knowledge v. bilgiyi yaymak
make use of someone's knowledge v. tecrübesinden yararlanmak
make use of someone's knowledge v. deneyiminden faydalanmak
make use of someone's knowledge v. deneyiminden yararlanmak
make use of someone's knowledge v. tecrübesinden faydalanmak
have an insatiable desire for knowledge v. bilgiye aç olmak
have knowledge of v. bilgisi olmak
share one's knowledge v. bilgi paylaşmak
have knowledge of a thing v. bir şey hakkında bilgiye sahip olmak
get knowledge v. bilgiye sahip olmak
produce knowledge v. bilgi üretmek
refresh one's knowledge v. bilgilerini tazelemek
have enough knowledge v. yeterli bilgiye sahip olmak
have knowledge about v. bilgi sahibi olmak
have knowledge about v. malumat sahibi olmak
assess the knowledge v. bilgiyi değerlendirmek
improve her/his knowledge v. bilgi dağarcığını geliştirmek
possess sound knowledge v. sağlam bilgiye sahip olmak
have no knowledge of something v. (bir konu hakkında) hiçbir bilgisi olmamak
become public knowledge v. kamuya mal olmak
enhance one's knowledge and experience v. bilgi ve tecrübesini artırmak
gain knowledge v. bilgi kazanmak
widen one's knowledge v. bilgi dağarcığını genişletmek
broaden one's knowledge v. bilgi dağarcığını genişletmek
deepen one's knowledge v. bilgi dağarcığını genişletmek
having knowledge about adj. haberli
knowledge intensive adj. bilgi yoğun
without my knowledge adv. haberim olmadan
without my knowledge adv. haberim olmaksızın
without my knowledge adv. benden habersiz
without my knowledge adv. haberim olmaksızın
within one's knowledge adv. bilgisi dahilinde
to the best of its knowledge adv. bilgisi dahilinde
to the best of its knowledge adv. bildiği kadarıyla
not within one's knowledge adv. bilgisi dışında
Phrases
to the best of your belief/knowledge adv. (birine) göre
to the best of your belief/knowledge adv. (birinin) bildiğine göre/düşüncesine göre/bildiği kadarıyla/bilgisi dahilinde/bilgisi çerçevesinde
to the best of my knowledge expr. bilgim çerçevesinde
within my knowledge expr. bilgim dahilinde
to the best of our knowledge expr. bilgimiz dahilinde
the greatest enemy of knowledge is not ignorance, it is the illusion of knowledge. expr. bilginin en büyük düşmanı cehalet değil, bilgi yanılsamadır
within the knowledge of (someone) expr. bilgisi dahilinde
within our knowledge expr. bilgimiz dahilinde
knowledge grows when shared expr. bilgi paylaştıkça büyür
to the best of my knowledge expr. benim bildiğime göre
to my knowledge expr. bildiğime göre
to the best of my knowledge expr. bildiğim kadarıyla
within the knowledge expr. bilgi dahilinde
best of my knowledge expr. bildiğim kadarıyla
to my knowledge expr. bildiğim kadar
to your knowledge expr. bildiğin kadarıyla
to the best of our knowledge expr. bildiğimiz kadarıyla
to the best of its knowledge expr. eldeki mevcut bilgilere göre
an investment in knowledge pays the best interest expr. eğitime yatırım en iyi faizi getirir
to the best of my knowledge expr. eğer yanılmıyorsam
to my knowledge expr. kanaatimce
without special knowledge or effort expr. özel bilgi veya çabaya gerek kalmadan
all knowledge is contained in fandom expr. konuyu dağıtma
all knowledge is contained in fandom expr. asıl konudan uzaklaşma
all knowledge is contained in fandom expr. alakasız konulara kayma
all knowledge is contained in fandom expr. gerekli gereksiz tüm konular hakkında konuşma
all knowledge is contained in fandom expr. her şeyin çorba olması
all knowledge is contained in fandom expr. tüm konuların birbirine girmesi
to (one's) knowledge expr. (birinin) bildiği kadarıyla
Proverb
a little knowledge is a dangerous thing yarı cahilden kork
little knowledge is a dangerous thing az bilmek tehlikelidir
little knowledge is a dangerous thing yarı cahilden kork
Colloquial
knowledge-box n. baş
knowledge-box n. kafa
knowledge-box n. beyin
knowledge-box n. saksı
knowledge-box n. akıl
knowledge-box n. zihin
lok (lack of knowledge) n. bilgisizlik
not to my knowledge expr. bildiğim kadarıyla yok
to the best of one's knowledge expr. bilindiği kadarıyla
without my knowledge and consent expr. bilgim ve rızam olmadan
test your knowledge of world history expr. dünya tarihi bilginizi test edin
akicif (all knowledge is contained in fanzines/fandom) expr. konuyla alakalı alakasız her şeyin konuşulması
akicif (all knowledge is contained in fanzines/fandom) expr. başka şeyler konuşmaktan sadede gelememe
akicif (all knowledge is contained in fanzines/fandom) expr. asıl konudan uzaklaşma
akicif (all knowledge is contained in fanzines/fandom) expr. alakasız konulara kayma
akicif (all knowledge is contained in fanzines/fandom) expr. konuyla alakalı alakasız her şeyin konuşulması
akicif (all knowledge is contained in fanzines/fandom) expr. başka şeyler konuşmaktan sadede gelememe
akicif (all knowledge is contained in fanzines/fandom) expr. asıl konudan uzaklaşma
akicif (all knowledge is contained in fanzines/fandom) expr. alakasız konulara kayma
Idioms
come to (one's) knowledge v. bilgi sahibi olmak
come to (one's) knowledge v. bilgilenmek
come to (one's) knowledge v. farkında olmak
come to (one's) knowledge v. fark etmek
come to (one's) knowledge v. anlamak
come to (one's) knowledge v. haberdar olmak
come to somebody’s knowledge v. bilgi sahibi olmak
come to somebody’s knowledge v. bilgilenmek
come to somebody’s knowledge v. haberdar olmak
come to somebody’s knowledge v. farkında olmak
come to somebody’s knowledge v. fark etmek
come to somebody’s knowledge v. anlamak
come to (one's) knowledge v. haberdar olmak
come to (one's) knowledge v. öğrenmek
come to (one's) knowledge v. haber almak
come to (one's) knowledge v. bilgi edinmek
come to (one's) knowledge v. bilgisi olmak
come to (one's) knowledge v. dikkatine getirilmek
come to (one's) knowledge v. dikkati çekilmek
come to somebody’s knowledge v. haberdar olmak
come to somebody’s knowledge v. öğrenmek
come to somebody’s knowledge v. haber almak
come to somebody’s knowledge v. bilgi edinmek
come to somebody’s knowledge v. bilgisi olmak
come to somebody’s knowledge v. dikkatine getirilmek
come to somebody’s knowledge v. dikkati çekilmek
have carnal knowledge of someone v. (seks) biriyle beraber olmak
drop someone some knowledge v. birini bir konuda eğitmek/bilgilendirmek
drop someone some knowledge v. birine bir konuda bilgi yüklemek
drop someone some knowledge v. birinin bir konuda kafasını açmak
drop someone some knowledge v. birine bir konuda bilgi aktarmak
be safe in the knowledge that v. -den emin olmak
be safe in the knowledge that v. -in bilgisiyle rahatlatılmak
be safe in the knowledge that v. -i bilmenin güvencesi altında
be common knowledge v. bilinen bir gerçek olmak
be common knowledge v. herkesin bildiği bir şey olmak
be common knowledge v. herkesçe bilinmek
be public knowledge v. bilinen bir gerçek olmak
be public knowledge v. herkesin bildiği bir şey olmak
be public knowledge v. herkesçe bilinmek
have a working knowledge of something v. bir şeyi iyi kötü kullanabilecek kadar bilmek
have carnal knowledge of v. ile beraber olmak (seks yapmak)
all knowledge is contained in fandom expr. her kafadan bir ses çıkıyor
all knowledge is contained in fandom expr. konuyla alakalı alakasız her şey konuşuluyor
all knowledge is contained in fandom expr. başka şeyler konuşmaktan sadede gelememe
all knowledge is contained in fanzines expr. her kafadan bir ses çıkıyor
all knowledge is contained in fanzines expr. konuyla alakalı alakasız her şey konuşuluyor
all knowledge is contained in fanzines expr. başka şeyler konuşmaktan sadede gelememe
beyond one's knowledge expr. bilgisi dışında
safe in the knowledge that... expr. -i bilmenin verdiği rahatlıkla
safe in the knowledge that... expr. -i bilmenin verdiği güvenle
Speaking
test your knowledge expr. bilginizi test edin
Trade/Economic
knowledge broker n. bilgi simsarı
knowledge-based marketing n. bilgi temelli pazarlama
knowledge based training n. bilgilendirmeye yönelik eğitim
body of knowledge n. bilgi tabanı
knowledge-based society n. bilgi toplumu
pay for knowledge n. bilgi için ödeme
knowledge-based society n. bilgiye dayalı toplum
knowledge society n. bilgi toplumu
knowledge brokerage n. bilgi simsarlığı
knowledge-based bio-economy n. bilgi temelli biyo-ekonomi
knowledge broker n. bilgi aracısı
knowledge-based system n. bilgi tabanlı sistem
body of knowledge n. bilgi kütüğü
pay for knowledge n. bilgiye göre ödeme
economic knowledge n. ekonomi bilgisi
knowledge society n. elektronik bilgi işleme yöntemlerinin ve bilgisayar ağlarının endüstri hayatında egemen olduğu toplum
business knowledge n. iş bilgisi
institutional and intellectual accumulation of knowledge n. kurumsal ve entelektüel bilgi birikimi
knowledge of goods n. mal bilgisi
body of knowledge n. müktesebat
specialized knowledge n. özellikli/profesyonel bilgi
specialised knowledge n. özellikli/profesyonel bilgi
intraorganizational knowledge sharing n. örgüt içi bilgi paylaşımı
specialised knowledge n. özellikli bilgi
specialized knowledge n. özellikli bilgi
project management body of knowledge n. proje yönetimi bilgi birikimi
market knowledge n. piyasa bilgisi
market knowledge n. pazar bilgisi
local knowledge n. piyasa bilgisi
knowledge society n. sanayi ötesi toplum
commercial knowledge n. ticaret bilgisi
proprietary knowledge n. ticari sır
business knowledge n. ticari bilgi
specialised knowledge n. uzmanlık bilgisi
specialized knowledge n. uzmanlık bilgisi
production knowledge n. üretim yapma bilgisi
knowledge of production n. üretim yapma bilgisi
manufacturing knowledge n. üretim yapma bilgisi
knowledge-based adj. bilişim hizmetleri tabanlı
Law
carnal knowledge n. cinsel ilişki
carnal knowledge n. cinsel temas
guilty knowledge n. cürmü kast
carnal knowledge n. cinsel münasebet
carnal knowledge n. cinsel birleşme
carnal knowledge n. cinsi münasebet
matter of common knowledge n. herkesçe bilinen konu
personal knowledge n. kişisel bilgi
guilty knowledge n. taammüd
Politics
knowledge management n. bilgi yönetimi
citizens and governance in a knowledge-based society n. bilgiye dayalı bir toplumda yurtttaşlık ve yönetişim
plan for using and disseminating knowledge n. bilginin kullanımı ve dağıtımına yönelik plan
protection of knowledge n. bilginin korunması
transfer of knowledge and skills n. bilgi ve beceri aktarımı
tacit knowledge n. gizli bilgi
public knowledge n. kamusal bilgi
tacit knowledge n. örtük bilgi
tacit knowledge n. örtülü bilgi
public knowledge n. toplumsal bilgi
citizenship knowledge n. vatandaşlık bilgisi
royal society of london for improving natural knowledge n. ingiliz hükümetinin bilimi desteklemek için kurduğu bir onursal ingiliz topluluğu
outside one’s knowledge v. bilgisi dışında olmak
Technical
knowledge based system n. bilgi tabanlı sistem
knowledge work system n. bilgi çalışma sistemi
knowledge representation n. bilgi gösterimi
knowledge engineering n. bilgi mühendisliği
knowledge network n. bilgi ağı
knowledge based method n. bilgi tabanlı yöntem
conditional knowledge n. duruma dayalı bilgi
domain knowledge n. ilgi alanı bilgisi
sweedısh telepedagogic knowledge center n. isveç telepedogojik bilgi merkezi
Computer
body of knowledge n. bilgi kütüğü
knowledge system n. bilgi tabanlı sistem
knowledge based method n. bilgi tabanlı yöntem
knowledge representation n. bilgi gösterimi
knowledge system n. bilgi destekli sistem
knowledge system n. bilgi sistemi
knowledge acquisition n. bilgi kazanma
knowledge based system n. bilgi tabanlı sistem
knowledge gap n. bilgi uçurumu
body of knowledge n. bilgi tabanı
knowledge based system n. bilgi destekli sistem
imperfect knowledge n. eksik bilgi
protocol knowledge n. protokol bilgisi
krl (knowledge representation) n. (yapay zeka teknolojisinde) bilgi temsili dili
Informatics
knowledge representation n. bilgi gösterimi
knowledge based system n. bilgi tabanlı sistem
data mining in knowledge discovery n. bilgi keşfi sürecinde veri madenciliği
knowledge mapping n. bilgi haritası
declarative knowledge n. bildirime dayalı bilgi
knowledge engineer n. bilgi mühendisi
knowledge base n. bilgi tabanı
knowledge domain n. bilgi uzmanlık alanı
knowledge system n. bilgi tabanlı sistem
knowledge acquisition n. bilgi edinme
knowledge-based society n. bilgi toplumu
knowledge management system n. bilgi yönetim sistemi
rule-based knowledge n. kural tabanlı bilgi
zero knowledge proof n. sır vermeyen tanıt
procedural knowledge n. yordam bilgisi
ikbs (intelligent knowledge-based system) abrev. akıllı bilgi temelli sistem
Telecom
knowledge system n. bilgi sistemi
knowledge based system n. bilgi tabanlı sistem
knowledge domain n. bilgi alanı
knowledge representation  n. bilgi temsili 
intuitive knowledge n. sezgisel bilgi
acquisition of technology and knowledge n. teknoloji ve bilginin kazanılması
Medical
complete body of knowledge n. komple bilgi kaynağı
medical knowledge n. sağlık bilgisi
Psychology
a posteriori knowledge n. a posteriyori bilgi
a priori knowledge n. a priyori bilgi
ostensive knowledge n. bariz bilgi
knowledge structures n. bilgi yapıları
knowledge acquisition n. bilgi edinimi
acquired knowledge n. edinilmiş bilgi
functional knowledge n. işlevsel bilgi
absolute knowledge n. mutlak bilgi
tacit knowledge n. örtülü bilgi
recipe knowledge n. reçete bilgisi
strategic knowledge n. stratejik bilgi
knowledge of results n. sonuçlar bilgisi
knowledge by acquaintance n. tanıdıklık yoluyla bilgi
procedural knowledge n. yöntemsel bilgi
knowledge of cognition n. biliş bilgisi
Math
a priori knowledge n. önsel bilgi
Education
reading knowledge n. (dilde) okuma becerisi
subject matter knowledge n. alan bilgisi
knowledge structure n. bilgi yapısı
knowledge center n. bilgi merkezi
religious culture and moral knowledge teacher n. din kültürü ve ahlak bilgisi öğretmeni
religious culture and moral knowledge n. din kültürü ve ahlak bilgisi
professional teaching knowledge n. öğretmenlik meslek bilgisi
pedagogical knowledge n. pedagojik bilgi
knowledge-in-pieces n. parçalı bilgi
pedagogical content knowledge n. pedagojik alan bilgisi
foreign language knowledge level determination exam n. yds (yabancı dil bilgisi seviye tespit sınavı)
Linguistics
explicit knowledge n. açık bilgi
conscious knowledge n. bilinçli bilgi
unconscious knowledge n. bilinçsiz bilgi
contextual knowledge n. durumsal bilgi
knowledge of state n. durum bilgisi
passive language knowledge n. edilgen dil bilgisi
active language knowledge n. etken dil bilgisi
world knowledge n. gerçek dünya bilgisi
shared knowledge n. ortak yaşantı
tacit knowledge n. örtük bilgi
implicit knowledge n. örtük bilgi
determinate knowledge n. temel bilgi
Religious
tree of knowledge n. bilgi ağacı
tree of the knowledge n. bilgi ağacı
tree of the knowledge of good and evil n. bilgi ağacı
Philosophy
theory of knowledge n. bilgi kuram
absolute knowledge n. evrensellik
absolute knowledge n. mutlak bilgi
Latin
scientia potentia est (knowledge is power) expr. bilgi güçtür
Slang
knowledge deficiency n. bilgi eksikliği
drop some knowledge on (one) v. (birine) bir bilgi/bazı bilgiler vermek
drop some knowledge on (one) v. (birine) bir ders vermek
drop some knowledge on (one) v. (birini) eğitmek/bilgilendirmek
drop some knowledge on (one) v. (birinin) kafasını açmak
knowledge in, bullshit out expr. bir kulağından girip öbür kulağından çıkma
knowledge in, bullshit out (kibo) expr. bilgi girer, saçmalık çıkar
knowledge in, bullshit out (kibo) expr. hiçbir şey anlamaz
knowledge in, bullshit out (kibo) expr. bir şeyden anlamaz, nato kafa nato mermer
Star Wars
caretaker of first knowledge n. ilk bilgi koruyucusu
first knowledge council chamber n. ilk bilgi konseyi odası
first knowledge quarter n. ilk bilgi odası
halls of knowledge n. bilgi salonları
tower of first knowledge n. ilk bilgi kulesi