| Anglais | Turc | |||
|---|---|---|---|---|
| Trade/Economic | ||||
| Trade/Economic | liberalisation n. | liberalleştirme | ||
|
Liberalisation of the finance markets would help to make funding available to business. Finans piyasalarının liberalleştirilmesi, işletmelere finansman sağlanmasına yardımcı olacaktır. More Sentences |
||||
| Trade/Economic | liberalisation n. | serbestleştirme | ||
|
Liberalisation of the passenger side must proceed step by step. Yolcu tarafının serbestleştirilmesi adım adım ilerlemelidir. More Sentences |
||||
| Trade/Economic | liberalisation n. | serbestleşme | ||
|
In short, this report means more liberalisation for fewer jobs. Kısacası bu rapor daha az iş için daha fazla serbestleşme anlamına gelmektedir. More Sentences |
||||
| Politics | ||||
| Politics | liberalisation n. | liberalleşme | ||
|
This is not the result of liberalisation, which came along much later. Bu, çok daha sonra ortaya çıkan liberalleşmenin bir sonucu değildir. More Sentences |
||||
| Politics | liberalisation n. | liberalizasyon | ||
|
This has nothing to do with deregulation, liberalisation or privatisation. Bunun deregülasyon, liberalizasyon ya da özelleştirme ile hiçbir ilgisi yoktur. More Sentences |
||||
| Trade/Economic | ||||
| Trade/Economic | liberalisation n. | gereksiz kısıtlama ve engellerin kaldırılarak ekonominin dışa açılması | ||
| Trade/Economic | liberalisation n. | libere etme | ||
| Trade/Economic | liberalisation n. | piyasa mekanizmasına işlerlik kazandırılması | ||
| Politics | ||||
| Politics | liberalisation n. | liberalleştirme | ||
